GÜNDEM - 12 Şubat 2019 Salı 11:11

Almanya'dan Türkiye'ye 'ölümden' kaçış

A
A
A
Almanya'dan Türkiye'ye 'ölümden' kaçış

Türkiye'den 21 yıl önce Almanya'ya yerleşen Canan Bağana, bir gün kolon kanseri olduğunu öğrendi. Hastalığının son evresinde olduğu ve 6 hafta ömrünün kaldığı söylenen Canan Bağana, Alman doktorların uçak yolculuğu yapabileceğine dair izin vermemesine rağmen Türk pilotun yardımı sayesinde film gibi maceralı bir süreçle uçup geldiği İzmir'de ameliyat oldu ve sağlığına kavuştu.

Türkiye'de yaşamını sürdürdüğü sırada çalışmak için Almanya'ya gitmek isteyen Canan Bağana (46), vize alamayınca iki arkadaşıyla yasa dışı yollardan Yunanistan'a geçti ve iki yıl Yunanistan'da yaşadı. Bağana, daha sonra yakınlarının da girişimleriyle Almanya'ya gitti, evlendi, çocukları oldu ve kendine yeni bir yaşam kurdu. Fabrikada işçilik yapan Canan Bağana, yıllarca inşatta çalıştı ve bir gün kolon kanseri olduğunu öğrendi. 2016, 2017 yılında iki kez ameliyat olan Bağana'nın rahatsızlığı yaklaşık 6 ay önce bir kez daha nüksetti. 

Son olarak tedavisi sonrasında 4 ay önce Almanya Bremen'deki hastanede ameliyata alınan Canan Bağana'nın tüm vücuduna kanserli hücrelerin yayıldığı görülünce, müdahale edilmedi. Almanya'daki kurallar gereği ailesine 6 hafta ömrü kaldığı söyleyen Canan Bağana, hastanenin bodrum katında kendisinin durumunda olan hastalar için düzenlenmiş özel odaya alındı. Burada ömrünün kalan bölümünü isteklerine yapıp geçirebileceği söylenen Bağana, Türkiye'ye gitme istedi ama Alman doktorların uçak yolculuğuna izin vermedi.

Yaşam böyle tutundu 

İzmir'de bulunan Ege Şehir Hastanesi doktorlarından Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ünal Aydın'a kontrol olmak isteyen Bağana, film gibi maceralı bir yolculuktan sonra İzmir'e geldi ve Prof. Dr. Aydın'ın ilk kontrolleri ve testlerinin ardından ameliyata alındı. 3 çocuk babasının sağlığında günden güne olumlu gelişmeler yaşanırken 1 ay önce yapılan ameliyatta, vücudundaki tümörler temizlendi, damardan beslenmekten kurtuldu ve sondası çıkartıldı.

Kana kana ayran içti 

Tedavisi sonrası Bağana'nın bağırsakları tekrar temizlenirken, Bağana, sıvı gıdalarla beslendi ve Türkiye'de hayata tutundu. Canan Bağana'nın sağlığındaki düzelmeden sonra ilk isteği ise kana kana ayran içmek oldu. Şimdilerde sıvı gıdalarla beslenmesi süren, hastane içerisinde dolaşan çevresindekilere yaşama azmini ve hayatta kalma macerasını anlatan Canan Bağana, "Maceralı bir şekilde gittiğim Almanya'da mutlu bir evliliğim üç çocuğum oldu. 2016 yılında kolon kanseri teşhisi konuldu. Ameliyatla, 25 santimlik bağırsağım alındı. Bir yıl sonra 2017 yılında bağırsakta daralma tespit edildi. Ağırlarım vardı. Yine ameliyat oldum. Kemoterapi gördüm. 2018 yılında rahatsızlığım tekrarladı. Ameliyata aldılar çıktıktan sonra kanserli hücrelerin vücudumu sardığı söylendi. Bu anlarda ağlıyorum bir yandan da ağırlarım vardı. Bana 6 hafta ömür biçmişlerdi ve bunun 5 haftalık bölümü de geçmişti. Ben Ünal Aydın'ın beni kontrol etmesini istedim. Doktorlar bana kesinlikle uçabilir izni vermedi. Havalimanına gittim. Burnumda hortum vardı. Yürüyen hayalet gibiydim. Görevliler izin vermedi ama sordukları Türk pilot beni uçağa kabul edince İzmir'e gelebildim. Burada ameliyatla vücudum temizlendi. Şimdi kendimi çok iyi hissediyorum" şeklinde konuştu.

"Canan da hayatta kalmak için ciddi bir mücadele ortaya koydu" 

Canan Bağana'nın ameliyatını yapan Prof. Dr. Aydın, "Canan'ın hikayesi film konusu gibi. Genç bir adam, genç insanlarda kanser daha travmatik, agresif oluyor. Ameliyatlarla hayata tutunmaya çalışmış. Ancak Canan bu tedavilere devam ettiği sırada kanser agresif ilerlemiş. 1.5 yıl içinde tüm bağırsaklarının tıkanmasına neden olmuş. Yediklerinin bağırsaklara geçişi olmuyor. Bundan dolayı beslenip sağ kalması mümkün değil. Port takılmış. Damar yoluyla beslenmeye başlanmış. Damardan 5.5 ay beslenmek zorunda kalmış. Avrupa'da kurallar net ve belirgin. Canan'ı rahat ettirme adına özel bir odaya alıyorlar. Ancak Canan'ın bilinçli güçlü. 110 kilo iken mücadeleye başlamış. 69 kiloya kadar düşmüş. Halen bilinci yerinde. Türkiye'de bize geldiği zaman ayakta duramıyordu. Filmlerini çektik. İkinci bir şans verip ameliyatla bağırsaklarındaki tümörleri temizledik. Yeniden yaptık. Ekibimiz için Canan için duygusal zamanlardı. Bağırsakları çalışmaya başladığını gördüğümüz zaman gerçekten duygulandık. Canan çorbasını içebildi. İlk isteği ayran içmekti, keyifli şekilde kana kana ayranını içti. Kanser tedavisi agresif mücadele gerektiriyor. Canan da hayatta kalmak için ciddi bir mücadele ortaya koydu. İnşallah kanserle mücadelesini başarılı bir şekilde devam ettirecek" diye aktardı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Enkaz altından şampiyonluğa Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Halter takımında yer alan Büşra Kayadibi, 6 Şubat depremlerinde 3 gün boyunca enkaz altında kaldı ama azminden hiçbir şey kaybetmedi, kısa süre içinde hem Türkiye Halter Şampiyonasında 3’üncü oldu hem de madalya kazandı. Büşra Kayadibi, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlere Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde ablasının evinde yakalandı. 3 gün boyunca enkaz altında kalan ve yeğenlerini kaybeden Kayadibi, azimle, hırsla halter sporuna devam etti. Çok değil kısa süre içerisinde 2016’da başladığı halter sporunda derece almayı sürdüren Kayadibi, Türkiye Halter Şampiyonasında 3’üncülük elde etti ve madalyalar kazandı. Büşra Kayadibi, depremde Nurdağı’nda ablanın evinde olduğunu belirterek, “3 gün enkazda kaldık. Yeğenlerimi kaybettim. Ablam için bizim için çok ağır bir şeydi bu. Tam olarak atlatabilir miyiz, bu atlatılabilir bir şey mi? Onu da bilmiyorum. Vali Mehmet Lütfullah Bilgin Spor Salonu benim ilk spor salonumdu. Yıkılan yerler arasında antrenman salonum da var” dedi. “Yaşadıklarım atlatılması zor şeyler” Halterin hayatının odak noktasında olduğunu dile getiren Kayadibi, “Yaşanan felaket nedeniyle haltere biraz ara vermek zorunda kaldım. Odaklanmamda, hayatımın akışında birazcık sıkıntı oluyor benim için. İster istemez tabi, yaşadıklarım kolay şeyler değil. Atlatılması zor şeyler. Şu an toparlanma aşamasındayım. Tekrardan hayatımın merkezine kendimi koymak için çabalıyorum" diye konuştu. Halterde 55 kiloda yarıştığını belirten Kayadibi, “2016’da haltere başladım. Büyükler Türkiye Şampiyonasında ikinciliğim, Ay Yıldızlarda ve gençlerde madalyalarım var. Haftada 5 gün antrenmanlara geliyorum. Ortalama 3’er saat antrenman yapıyorum” dedi. Ablasının uzuv kayıpları olduğunu anlatan Kayadibi, “Sol kol, sol bacak, kol tamamen omuzdan, bacak dizin biraz altından. Şu an toparlanma aşamasında. Hala onunla ilgileniyoruz. Tam olarak hayat normale geçmiş sayılamaz bizim için” şeklinde konuştu. “Azimle hırsla kaldığım yerden devam edeceğim” Halter sporunun biraz nankör bir spor olduğunu aktaran Kayadibi, “Ara verince çok çabuk geriliyoruz. Derecelerimizde çok çabuk düşüş oluyor. Azimle, hırsla kaldığım yerden devam edeceğimi düşünüyorum” diye konuştu. Ankara’da madalya almasının kendisi için çok güzel bir his olduğunu söyleyen Kayadibi, “Tarifi yok. Antrenmanlara gidiyorum. Bir şeyleri başarmak amacıyla gayret sarf ediyorum. Antrenörlerimle birlikte emek veriyorum. Bu yüzden emeklerimin sonucunu almak beni çok mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul Trendyol, The Retail Summit’te yerini aldı E-ticaret platformu Trendyol, küresel perakende ekosisteminin liderlerini buluşturan ve bu sene 23-24 Nisan tarihlerinde Dubai’de düzenlenen The Retail Summit’te yerini aldı. Zirve kapsamında Körfez pazarını mercek altına alan panelde konuşan Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, şirketin bölgedeki hedeflerini anlattı. Dünyanın önde gelen perakende liderlerini bir araya getiren The Retail Summit Dubai’de gerçekleştirildi. Sektörden önde gelen 1000’e yakın katılımcıya ev sahipliği yapan zirvede, perakende dünyasındaki fırsat ve zorluklar masaya yatırıldı. Küresel perakende ekosistemine yön veren en büyük buluşmalardan biri olan The Retail Summit’te “Orta Doğu’ya Açılmak - Bölgeye Girmek İçin Kazandıran Reçete Nedir?” panelinde Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin bölgedeki deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Liminal Retail Kurucusu ve CEO’su John Scott’un moderatörlüğünü üstlendiği panele Çetin’in yanı sıra; Estater Genel Müdürü Sanjay Goyal ve Majid Al Futtaim Lifestyle CEO’su Fahed Ghanim de katıldı. “Binlerce Türk markasını Körfez’e taşıdık” Çetin, şirketin Körfez açılımını ve hedeflerini şu ifadelerle değerlendirdi: “Geçtiğimiz yıl giriş yaptığımız Körfez pazarında, yerel ve uluslararası yatırımcıların desteğiyle kısa sürede 1,5 milyon müşteriye ulaştık. 2024 yılı sonu için hedefimiz ise 6 milyon müşteriye ulaşmak. Özellikle pandemi öncesinde fiziksel alışverişin öne çıktığı bu pazarda, her ne kadar alışveriş merkezindeki ziyaretçi sayıları canlı kalsa da bu alışkanlık değişiyor. Bu manada, Türkiye ve Avrupa ile kıyaslandığında da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) iyi durumda. Türkiye’de yüzde 84 olan internet penetrasyonu örneğin BAE’de yüzde 98 düzeyinde. Ayda en az bir kez online alışveriş yapanların oranı Türkiye ve Almanya’da yüzde 70-75 iken, BAE’de bu oran yüzde 86 seviyesinde. Bu durum bölgeyi bizim açımızdan heyecan verici kılıyor. Müşteri davranışları açısından baktığımızda bulunduğumuz diğer pazarlardaki genel beklentinin değişmediğini görüyoruz. Alım gücünün yüksek olduğu pazarlarda online alışverişi tercih edenlerin, uygulamaları ziyaret sıklığı oldukça yüksek. Ancak online alışveriş penetrasyonu, bu alandaki en olgun iki pazar olan ABD ve Çin’e göre geride kalıyor. Fiziksel perakende anlamında global markaların büyük ilgisini çeken bu pazarda büyüme potansiyeli görüyoruz. Şirket olarak, Körfez bölgesinde bulunduğumuz 6 ay içerisinde 150’si büyük üreticiler olmak üzere binlerce Türk markasını bu pazara taşıdık. Öte yandan online ve fiziksel perakendenin birbirini desteklediğini düşünüyoruz. Daha önce farklı yerlerde örneğini gördüğümüz gibi şu an sadece dijitalde bulunan markaların bu bölgede mağazalarını açmasını bekliyoruz. Alışveriş deneyimini artıran teknolojilerimiz ve oluışturduğumuz trafikten, her birini iş ortağımız olarak gördüğümüz, bölgedeki tüm perakendecilerin ve markaların yararlandığını gözlemliyoruz. Bu anlamda, müşterilerimize ve satıcılarımıza yaşattığımız alışveriş deneyimiyle bölgenin yeni dijital AVM’siyiz diyebiliriz.” “Bölgede Türkiye’ye ilgi büyük” Körfez’de Türk ürünlerine ve Türk kültürüne büyük ilgi olduğunu belirten Çetin şunları söyledi: “Müşteriler uygun fiyatlarla en son trend ürünlere, uçtan uca iyi bir alışveriş deneyimiyle ulaşmak istiyor. Bunu sağlamak da Trendyol olarak işimizin ana odağını oluşturuyor. Küresel markaların yanı sıra çok sayıda Türk üretici ve satıcısına ev sahipliği yapan bir platform olarak, bölgede Türk ürünlerine büyük talep olduğunu görüyoruz. Bu durum bölgede, Türk kültürüne ve Türk modasına duyulan yakınlıktan kaynaklanıyor ve bu da bize olan ilgiyi de artırıyor. Ülkemize olan ilgiyi gördüğümüz bir başka alan da popüler kültür. Bölgede en çok Türk dizileri takip ediliyor. Geçtiğimiz günlerde bölgede açtığımız ilk pop-up mağazamızda bize eşlik eden Türk oyuncularına yoğun bir ilgi oldu. Körfez ülkelerinde bilinen ve sevilen, halihazırda uzun süredir iş birliği yürüttüğümüz Türk oyuncularını ve influencer’ları bölgeye taşıyoruz. Bölgede influencer-takipçi ilişkisi güven, bağlılık ve hayranlık üzerine kurulu. BAE’de Instagram kullanımı, Türkiye’ye kıyasla yüzde 28 daha az. Ancak Türkiye’de yüzde 74, Almanya’da yüzde 44 olan influencerlara güven, BAE’de yüzde 80 oranında. Bu verileri çok önemsiyoruz, Körfez’de 6 binin üzerinde influencer ile çalışıyoruz” dedi. Girişimciliğe yatırım, ticaret hacmine destek Özellikle BAE’deki girişimcilik ekosisteminin çok dinamik olduğunu belirten Çetin, bu bölgede çok sayıda start-up’ın yeni perakende teknolojileri üzerine çalıştığını söyledi. Çetin şu ifadeleri kullandı: “Faaliyette bulunduğumuz tüm ülkelerde dijital ekosistemi ve ekonomiyi büyütme vizyonumuz doğrultusunda, bölgedeki start-up’larla yakın çalışmayı ve onlara destek olmayı önceliklendiriyoruz. Bunun aynı zamanda halihazırda 20 milyar doların üzerinde olan Türkiye ve BAE arasındaki ticaret hacmi üzerinde de olumlu bir etki oluşturacağını düşünüyoruz. Körfez ülkelerindeki müşterilerimize, 50 bin yerli üreticimizin ürettiği, 1600 alt kategoride 15 milyon ürün seçeneği sunuyoruz. Bu, bölgedeki en yüksek ürün yelpazelerinden biri demek. Türkiye perakende sektörünün büyük oyuncularının ve aynı zamanda KOBİ’lerin işlerini büyütmelerine olanak tanıyan pazaryeri modelimizi bu bölgeye de taşıyarak, geniş ürün yelpazesini Körfez bölgesindeki müşterilerimizle buluşturuyoruz.”