GÜNDEM - 13 Ekim 2019 Pazar 21:54

Ankara Büyükşehirden 219 çifte toplu nikah töreni

A
A
A
Ankara Büyükşehirden 219 çifte toplu nikah töreni

Ankara Büyükşehir Belediyesi, toplu nikah töreni ile bu yıl 219 çiftin mutluluğuna ev sahipliği yaptı.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen toplu nikah töreninde 219 çift dünyaevine girerek, mutluluğa “evet” dedi. Altınpark ANFA Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplu nikah töreni öncesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye’nin kuzeyine başlattığı Barış Pınarı Harekatı’nda şehit olan asker ve sivil vatandaşlar için Hacı Bayram Camii Başimamı Ahmet Karalı tarafından dua okundu. Nikah törenine katılan ve tüm çiftlerle birlikte dua eden Başkan Yavaş, Barış Pınarı Harekatı'nda şehit olan asker ve siviller nedeniyle konser ve eğlence programının iptal edildiğini belirterek, şöyle konuştu:

“2019 yılında 219 çiftin nikahını kıymak bize nasip oldu. Tüm çiftlerimize hayırlı uğurlu olsun. Bu güzel günde arzu ederdik ki hep birlikte bu töreni coşkuyla kutlayalım. Bildiğiniz gibi ordumuzun Suriye'de Fırat'ın doğusunda olması ve şehitlerimiz dikkate alındığında elbette biz de eğlenceleri iptal ettik. Bizlere bu güzel yurdu vatanımız olarak bırakanlara binlerce kez şükranlarımı sunarım. İçimiz burukta olsa bu töreni gerçekleştireceğiz."

Büyükşehir Belediyesi tarafından dar gelirli çiftlere destek olmak amacıyla düzenlenen toplu nikah törenine TBMM Başkan Vekili Levent Gök, Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ve CHP Ankara İl Başkanı Rıfkı Güvener de katılarak çiftlere nikah şahitliği yaptılar. Tüm çiftlerle hatıra fotoğrafı çektiren Başkan Yavaş, çiftleri tek tek tebrik ederek mutluluklar diledi. Nikah töreninin en çok alkış alan çifti Ayşenur Biçer ile Ahmet Gül oldu. İşitme engelli çiftin nikahı işaret dili ile kıyılırken, Başkan Yavaş, “Bravo. En güçlü evetler bu çiftimizden geldi” dedi.

Yeni evli çiftlere Büyükşehir Belediyesi tarafından Türk bayrağı ve Kur’an-ı Kerim hediye edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.