SAĞLIK - 28 Ağustos 2014 Perşembe 11:59

Anneler bebeğinizi uyuturken bunu yapmayın!

A
A
A
Anneler bebeğinizi uyuturken bunu yapmayın!

Bebeklerde sallamanın kabul edilebilir sınırın üstüne çıktığı zaman beyinlerinde sallanmaya bağlı bir çeşit sarsıntı meydana gelebileceği ifade Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Bülent Öztürk, bunun da çocuk için tehlike oluşturabileceğine dikkat çekti.

Bebeklerin gece uykusundan sürekli uyanması ve yeniden uyumayı reddetmesi hem bebeğin hem de annenin uyku düzenini olumsuz etkiliyor. Bazı durumlarda anneler bebeklerinin uyumasını sağlamak için onları sallayarak çözüm bulmaya çalışıyor. Bebekler ilk 3 ayda günde aralıklı olarak ortalama 15-17 saat kadar uyuduğunu belirten uzmanlar, bu uykunun genelde 10-20 dakika ile 3-5 saat süren aralıklarda olduğunu söyledi. Gün içinde de uyuyan bebeklerin özellikle gece uykusuna direnebildiğini belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Bülent Öztürk, "Bu hem bebeklerin gelişimini hem de annelerin dinlenmesini olumsuz etkiliyor. Bu durumda aileler kimi zaman bebeklerini sallayarak uyutma yöntemine başvuruyor. Bazı araştırmalar sallanarak büyütülen bebeklerin hızlı gelişme gösterdiklerini gösteriyor. Ancak uykuda büyüme hormonunun fazla salgılanması nedeniyle, gelişmenin sallamaya bağlı olmaktan çok uykuya bağlı olabileceği kanısı ortaya çıkıyor. Hiperaktif denilen aşırı hareketli, sürekli hayal gören ve yeteneklerini geliştiremeyen çocukların “vestibular” yani denge sistemlerinde bazı bozukluklara rastlandığını görülüyor. Ancak bebeklerin sadece sallanmaktan dolayı hiperaktif olacağı savı tamamen doğru değil. Mongoloid veya spastik olan çocukların sallanarak uyutulma ile daha iyi gelişebildiklerini gösteren bazı çalışmalar da bulunuyor. Buna rağmen bebeğin uyutulurken yattığı odanın kapısının kapatılıp kararlı bir şekilde yanından uzaklaşılması gerekiyor” dedi.

Bebek ağladığında çok şiddetli olmamak kaydı ile hafifçe sallamanınsa bir zararı bulunmadığına dikkat çeken Öztürk, "Hafifçe sallamakla büyüme hormonu uykuda salgılandığından büyümesine ve gelişmesine fayda sağlıyor. Ancak şiddetli sallama beyinde küçük kanamalara hatta beyindeki küçük damarların kopmasına bile neden olabiliyor. Bu durumun bebeklerin gelişim için çok zararlıdır. Bu travma beyin kamasına ve epilepsiye kadar giden problemlere sebep olabilir" diye konuştu.

İlk 1 ayda bebeği bırakılıp uyumasını sağlamak,hafif ağlayarak uyumasını beklemek önemli olduğunu ifade eden Öztürk, "Bu şekilde uyutmalarda çocuk yatağa koyuluyor ve bebekler bir süre sonra kendi kendilerine uykuya dalıyor. Böylece 12 aya kadar aileler de gece daha rahat ediyor. 1 ay ila 12 ay arası bebeklerin odalarının ayrılması gerekiyor çünkü aynı odada yapılan uykularda hem ebeveynlerin hem çocuğun uyku kalitesi iyi olmuyor. Bebeğin ya da ailenin en ufak sesi ve kıpırtısı birbirlerini istemeden uyandırmalarına sebep oluyor. Daha büyük bebeklerde ise yanında yatarak ve hikaye okuyarak yada ninni şarkı söyleyerek uyutmak bebeğin rahatlamasına yardımcı oluyor" diye kaydetti. 

ABDULLAH ÇİBİR
BURSA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.