POLİTİKA - 22 Temmuz 2014 Salı 21:30

Arınç: 'Lüzumsuz engellemelerle kanun çıkarmakta zorlanıyoruz'

A
A
A
Arınç: 'Lüzumsuz engellemelerle kanun çıkarmakta zorlanıyoruz'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir aydan bu yana muhalefetin lüzumsuz engellemesiyle bir kanunu çıkarmakta zorlandıklarını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çeşitli etkinliklere katılmak üzere tarifeli uçakla Elazığ'a geldi. Başbakan Yardımcısı Arınç'ın Elazığ Valisi Ömer Faruk Koçak, Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz ve protokol üyeleri katıldı. Kendisini karşılamaya gelenleri selamlayan Arınç, protokol üyeleri ile bir süre sohbet etti. Başbakan Yardımcısı Arınç, daha sonra Oto Galericiler sitesinin temel atma törenine katıldı.

Törende konuşan Başbakan Yardımcısı Arınç, "Bugün Elazığ'a geldim. Elazığ benim memleketim. Ramazan ayının sonundayız elveda şehri ramazan dediğimiz günlerdeyiz. İnşallah bayrama da çok az bir zaman kaldı. Hepinizin bayramını tebrik ediyorum. Maalesef bir aydan bu yana muhalefetin lüzumsuz engellemesiyle bir kanunu çıkarmakta zorlanıyoruz. Oysa bu kanun içerisinde Soma'daki maden faciasından sonra yer altında çalışan işçilerin çalışma şartlarını düzelten esnafın geçmişe ait SGK prim borcunu düzelten onlara sağlık hizmetleri almalarını sağlayacak pek çok düzenleme var. Aslında 76 milyonun 70 milyonu bu kanun çıkmasını bekliyor. Ne var ki muhalefet bunu geciktirmek için 1 Temmuz’da tatile girmesi gereken meclisi tatile sokmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri var, yine meclisi kilitlemek suretiyle bu seçim kampanyalarına milletvekillerinin katılmasını engelliyor. Her gün saçma sapan lüzumsuz işlerle mecliste netice alacak işleri almaya engel oluyor. Bizler milletvekili arkadaşlarla orada nöbet tutuyoruz adeta, sabır imtihanından geçiyoruz. Sağ olsunlar, benimle birlikte olmak için iki arkadaşımız gruptan izin aldılar geldiler. Şu anda diğer arkadaşlarımız mecliste çalışmalarına devam ediyor. Diğer arkadaşların da selamlarını iletmek isterim" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, protokol üyeleri ile birlikte Elazığ Oto Galericiler Sitesinin temelini attı.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç daha sonra Elazığ'da partisinin il danışma toplantısına katıldı. Toplantının selamlama konuşmalarını AK Parti Elazığ İl Başkanı Ejder Açıkkapı, Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz, AK Parti Elazığ Milletvekilleri Sermin Balık ve Zülfü Demirbağ yaptı.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,Elazığ’ın tüm seçimlerde büyük başarı elde ettiğini, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aynı başarıyı göstereceğini dile getirdi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 20 günden az bir süre kaldığını hatırlatan Başbakan Yardımcısı Arınç, “2007 yılında referanduma götürmüştük siz evet demiştiniz ve tarihte ilk defa halk tarafından cumhurbaşkanı seçilecek. Çok şükür siz, doğrudan sandığa giderek cumhurun başını, milletin başını yani cumhurbaşkanımızı seçeceksiniz. İnşallah, birinci turda, 10 Ağustos'ta Sayın Başbakanımız seçilecek. Buna kalpten inanıyoruz, buna herkes inanıyor ki bugünkü grup toplantısındaki konuşmasını adeta bir veda konuşması gibi kabul ettik. İnşallah, onunla cumhurbaşkanlığı makamında, dostluğumuzu, kardeşliğimizi, mücadelemizi devam ettireceğiz ama AK Parti'nin kendi genel başkanı, başbakanı ve bakanları, durmak yok yola devam, inşallah. Bu seçimlerde başarının temel şartı teşkilatlarımızın çok çalışmasıdır. Geçen seçimlerde olduğu gibi. Kadın ve gençlik kollarımız, belediye başkanlarımız, il ilçe başkanlıklarımız ve yönetim kurulları çok daha fazla gayret sarf edecekler. En yakınlarından başlayarak, bak cumhurbaşkanlığı seçimi var, benim de hatırım var, bu ülkeye 12 yıldır başarıyla hizmet eden bir başbakana oy vermeni istiyorum. Ailecek, dostlarınla, arkadaşlarınla, asker arkadaşlarınla, köylülerinle sizden oy bekliyorum. Ne olur şu memleketin başına hayırlı bir cumhurbaşkanı getirelim diyecek. Abdullah Gül nasıl bir cumhurbaşkanı olduysa içinizden biri olarak inançlı, ahlaklı, tertemiz bir insan olarak cumhurbaşkanlığı yaptıysa onun arkadaşı onun benzeri ve güçlü bir lider, halk kahramanı, İslam aleminin gözünde tüten gerçek bir mümin olarak Tayyip Erdoğan'ı da bu ülkenin başına getirelim diyeceğiz. Sadece kendimiz yapmakla kalmayacağız. İl başkanın görevidir ama başka görevleri de vardır. İl, ilçe yönetimi yönetecek, programlı faaliyetler yapacaktır. Ama kendisi de en yakın halkadan başlayarak bütün Elazığ’ı ve sadece burası değil, Manisa’da arkadaşı varsa onu Gümüşhane’de arkadaşı varsa onu da arayacak. Ahmet, Hasan, Hüseyin, Ayşe hanım, Fatma hanım ne olur bu seçim milletimiz için önemli bir fırsat benim hatırımı kırmayın başbakanımıza oy verin diyecek. Gençler sizler de kapı kapı, sokak dolaşacaksınız. Mert, dürüst, çalışkan, başarılı, milli ve manevi değerlere sahip bir insanı, Başbakanımızı, cumhurbaşkanı yapmak boynumuzun borcudur, bir vefa borcudur. Bir vefa duygusudur” dedi.

Daha sonra Arınç, partisinin düzenlediği Vefa İftarına katıldı. Burada bir konuşma yapan Arınç, yine meclisteki muhalefetin tutumunu eleştirerek, davetlilerden cumhurbaşkanlığı seçimi için destek istedi. 40 yıldır siyasetin içerisinde olduğunu ifade eden Arınç, bundan önceki iktidarların 1 yıl 3 ay görevde kaldığını, kendilerinin ise 12 yıldır vatana hizmet ettiğini, bundan sonrada hizmet etmeye devem edeceklerini vurguladı.

Yemekten sonra Harput'a giden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, tarihi Ulu Camii’nde teravih namazını kıldı. 

HALİL İBRAHİM VARLI - ERKAN AYYILDIZ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.