GÜNDEM - 02 Eylül 2016 Cuma 11:40

Aslankeser ailenin bebek heyecanı kâbusa döndü

A
A
A
Aslankeser ailenin bebek heyecanı kâbusa döndü

Adana'da ultrason sonuçlarına bakarak erkek bebekleri olacağını söyledikleri ailenin kucağına bir kız bebek veren, ardından kan grubunun anne-babanın kanı ile uyuşmadığını söyleyen doktorlar, Aslankeser ailesine çifte şok yaşattı.

Anne, bağlandığı bebeği kaybetme korkusu ile DNA testine yanaşmayarak çocuğu da alarak evi terk etti. Aile, savcılığa şikayet dilekçeyi verdi, Valilik konuyla ilgili soruşturma başlattı. Aslankeser ailesinin bebek heyecanı ve sevincini kabusa çeviren, anne-babayı ayrılma noktasına getiren ilginç olay iddiaya göre şöyle gelişti: Elektrik ustası olan Tunahan Aslankeser (30) ile Burcu Aslankeser (25) 30 Ocak 2015 günü evlendi. Evlendikten bir süre sonra Burcu Aslankeser eşine hamile olduğu müjdesini verdi. Burcu Aslankeser, daha sonra düzenli olarak hastaneye kontrole gitmeye başladı. Hamileliğin ilk dönemlerinde bir tıp merkezine giden Aslankeser'e doktar bebeğinin erkek olduğunu söyledi. Daha sonra Adana Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne gitmeye başlayan Aslankeser'e burada da doğuma kadar gittiği 3 ayrı doktor da bebeğinin erkek olduğunu söyledi. Aslankeser'in 31 Temmuz 2016 günü doğum sancıları başlayınca Adana Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne giderek sezaryen yöntemiyle doğum yaptı. Narkozun etkisi geçtikten sonra gözünü açan anne, bebeğini kucağına aldı. Ancak 9 ay boyunca doktorlar bebeğinin erkek olduğunu söylemesine rağmen kucağına verilen bebeğin kız olduğunu öğrendi. Hemen görevlilere durumu sordu ancak kendisine hamilelik döneminde böyle hataların olabileceği söylendi. Anne ve bebek, bir süre sonrada hastaneden taburcu oldu. Hira Nur ismini verdiği bebeğini anne 3 gün sonra aile sağlığı merkezine götürerek hastalık olup olmadığını öğrenmek için topuğundan kan verdi. Aile sağlığı merkezindeki görevliler incileme yaparken bebekten alınan kanın grubunun anne ve babanın kan grubuna uymadığını tıpta böyle bir ihtimalin olmadığını bilerek aileyi aradı. Aile hemen aile sağlığı merkezine geldi, anne ve babadan tekrar kan alındı. Ancak sonuç değişmedi. Bunun üzerine Aslankeser ailesi başka hastanelere ve tıp merkezlerine de giderek kan grubu testi yaptırdı ama her yerde aynı sonuç ortaya çıktı.

Aile 9 ay boyunca erkek bekledikleri bebeğin doğumdan sonra kız olması nedeniyle de bu durumdan çok şüphelenerek hemen doğumu gerçekleştiren hastaneye başvurdu. Hastane ise bebeklerin karışmayacağını söyledi. Aldıkları cevaptan tatmin olmayan aile Aile Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunarak yasal işlem başlattı. Bu süreçte adli tıp hem anne, hem de babadan kan alınarak DNA testi yapmak istedi. Baba kan örneğini verdi ancak anne kan örneği verip DNA testi yaptırmaya yanaşmadı. DNA testi yaptırmaya yanaşmayan anne, geçtiğimiz cuma günü evden bebeği de alıp kaçarak sığınma evine yerleşti. Annenin DNA testinde bebeğin kendisinin olmadığı anlaşılırsa kendisinden alınmasından korktuğunu, kendi bebeği olmasa bile onu çok sevdiğini bu nedenle DNA testi yaptırmak istemediğini söylediği öğrenildi.
Damadın annesi Cavidan Aslankeser ise yaşadıklarıyla şoka girdiklerini paramparça olduklarını belirterek, "9 ay boyunca ultrasonda hep erkek dendi tüm hazırlıklar erkek olarak hazırlandı kucağımıza kız bebek verildi. Çok şaşırdık. Allah'tan gelen dedik aldık kabul ettik evimize geldik. 3 gün sonra topuk kanı almak için sağlık ocağından davet etiler gelinim ve oğlum çocuğu topuk kanı için götürdüler. Kan grubu da çalışılmış aile hekimimiz eşimi aradı 'Abi bu çocuk sizin değil' dedi. Nasıl olur dedik. Oğlumun kan grubu a pozitif, gelinim 0 pozitif gelen bebek b pozitif. Bu imkansız diye söyledi hekimimiz. İsterseniz kan gruplarını başka hastanelerde araştıralım dediler. Adana Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne yönlendirildik orada da tekrar kan grubu çalışıldı yine aynı sonuç çıktı. Tekrar yanlış çıkabilir dedik başka hastaneye gittik yine aynı sonuç çıktı" dedi.

Aslankeser, savcılığa şikayette bulunup avukat tuttuklarına dikkat çekerek, "Tüm resmi işlemleri yaptırdık şimdi sonucunu bekliyoruz. Onların söylediğine göre imkansız diyorlar bebeğin karışması. Sezaryende 'anne bir masada yatar bebeğin beşiği gelir yanına konur hazırda bebeğin bilekliği vardır annenin adı soyadı yazan direk bebeğin koluna takılır' diyorlar. Ama 9 ay erkek beklerken niye kız çocuk verildi ve kan grubu niye farklı?

Doktorumuzla görüştük hayat tıp merkezinde takibi yapılıyordu 3-4 ay oraya takip ettirdik daha sonra doğumu yaptıracak doktora başladı. Doktor imkansız diyor. Erkekti diyor. Oğlum DNA testi istiyor, ama gelin nasıl bir panik depresyon bir psikolojiye girdiyse cuma günü evi terk etti kadın sığınma evine yerleşti. DNA testi yaptırmamak için mi? bilmiyorum. 'Bebeği elimden alırlar bunu psikolojim kaldırmaz' diye mesaj atmış arkadaşlarına. Babamızın kan grubu a pozitif annesi sıfır pozitif bebeğimiz b pozitif bu da imkansızmış tıp tarihinde böyle bir şey yokmuş. Tüm görüştüğümüz doktorlar böyle söylüyor. Bu anne babadan bu çocuk imkansız."

Aldatma ihtimalini hiç akıllarına getirmek istemediklerini anlatan anne Aslankeser, "Bugüne kadar, getirmek istemiyoruz neden yapsın diyoruz ama cuma günü kalkıp gitmesi tüm şüpheleri üstüne çekiyor. Gelinimizin ortaya çıkıp bir an önce DNA testi yaptırmasını istiyoruz. Hem kendisini şüpheden kurtarsın hem de bu bebek bizim değilse kendi bebeğimizi aramanın çaresine bakalım." diye konuştu.
Gelinin doğum yaptığı hastanede aynı gün doğum yapan 3 ailenin de bebeklerinin karıştığını iddia ettiğinin altını çizen Aslankeser şöyle devam etti:

"3 tane ihbar geldi biz de aynı durumdayız diye. 'Biz kız çocuk istiyorduk erkek verdiler' diyenler var. Bu olay aynı gece aynı gün olmuş. Birisi Tarsus'tan, ikisi de Adana'dan. Hastanede bebekler de karışmış olabilir. Bunun içinde oğlum ve gelinimin bir an önce DNA testi yaptırmasa gerekiyor."

Hastane yetkilileri ise Aslankeser'in doğum yaptığı gün 2 saat öncesi ve 2 saat sonrası çok fazla doğum olmadığını, bebekler doğum yaptıktan hemen sonra isminin yazıldığı bileklik takıldığı topuk kanı ve ayak izi alındığı karışma ihtimalinin çok zayıf olduğu belirtildi. Bu arada Adana Valiliği konuyla ilgili soruşturma başlatarak, o gün hastanede çalışan temizlikçiden doktoruna kadar herkesin incelendiği öğrenildi.

FATİH KEÇE - NURİ PİR 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Mavi Saat sergisi sanatseverleri bekliyor Düzce Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Resim Bölümü tarafından düzenlenen “Mavi Saat” adlı kişisel resim sergisi, Mihri Müşfik Sanat Galerisi’nde ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Hacettepe Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Aslı Işıksal’a ait kişisel resim sergisinde, kağıt üzerine karışık teknikten oluşan çalışmalar yer alıyor. “Mavi Saat” diğer adıyla alaca karanlık, güneş doğmadan önceki veya battıktan hemen sonraki zamanı ifade eder. Üst atmosferin, alt atmosferi aydınlatması sonucu oluşan bu zaman diliminde, yeryüzü ne tamamen aydınlık, ne de tamamen karanlıktır. Geçmişten günümüze pek çok sanatçıyı etkileyen ve olağandışı olarak tanımlanan bu ortam ışığı, “Mavi Saat” olarak da adlandırılır. Kısaca, gün ve gece arasındaki bu aralık, canlıların kendi dünyasına çekilmeye başladığı zamanı temsil ettiği kadar, habitatın taze bir uyanışa hazırlık yaptığına da işaret eder. “Mavi Saat” başlıklı serginin, yeryüzünün adeta sıfır noktasını çağrıştıran bu aralıktan hareketle kurgulandığını belirten Aslı Işıksal, “Bu zaman dilimi, başlangıcı ve sonu temsil ettiğinden, günün diğer saatlerine nazaran düşünmeyi de derinleştirebileceğimiz bir perspektif sağlar. Özünde Mavi Saat, görünmeyenlerin görünür olduğu bir saattir ve gün içinde karşılaştığımız tüm üretimlerin arkasındaki yoğun emeği temsil eder. Kepenklerin açılışı, ekmeklerin yapılışı, sokakların süpürülüşü, çöplerin toplanışı ya da şalterlerin kaldırılışı gibi pek çok işlerliği başlatır. Görünmez insanların bu çabalarına paralel, sokak hayvanları da aynı telaş ve görünmezlik içindedir. Örneğin sokak köpeklerinin sürüleştiği, yemek/su aradığı, soğuktan ve tehlikeden korunmak için yer aradığı bir saattir, alaca karanlık. Kısaca ihtiyaçların karşılanması için verilen hayati çabanın zamanıdır. Sergide yer alan işlerin tamamı kağıt üzerine karışık tekniktir” ifadeleriyle sergi hakkındaki düşüncelerini paylaştı. Mavi Saat adlı kişisel resim sergisi, 17 Mayıs 2024 tarihine kadar ziyaretçilere açık olacak.
Ankara Bakan Kacır: “2030’da 100 bin teknoloji girişimciliği hedefimize ulaşacağız” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “2030’da 100 bin teknoloji girişimciliği hedefimize ulaşacağız” dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Hacettepe Teknokent Taleworlds binası açılış törenine katıldı. Bakan Kacır, yaptığı konuşmada son 22 yılda girişimcilik teknoparklarının sayısının 2’den 102’ye çıkarıldığını kaydetti. Teknoparklarda 90 binin üzerinde Ar-Ge personelinin çalıştığını ifade eden Bakan Kacır, teknoparkların birçok alanda ‘Milli Teknoloji Hamlesi’nin vizyon projelerinin yürütüldüğü merkezlere dönüştürüldüğünü kaydetti. “2030’da 100 bin teknoloji girişimciliği hedefimize ulaşacağız” Bakan Kacır, 2002 yılında 29 bin olan Ar-Ge personeli sayısının 272 binin üzerine yükseltildiğini dile getirerek, “Fakat son 22 yılda inşa ettiğimiz teknoloji altyapısının, oluşturduğumuz yatırım ikliminin ve girişimcilere sunduğumuz finansman kaynaklarının meyvelerini birer birer almaya başladık. Milyar dolar değerlemeyi aşan 7 teknoloji girişimine, Turcorn’a ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyoruz. 7 Turcorn’umuzdan 6’sının Bakanlığımız destekleriyle bu başarıyı yakalamış olması, oluşturduğumuz hedef odaklı destek mekanizmalarının ve girişimcilik politikalarımızın istikametinin doğru yönde olduğunu teyit ediyor. Ülkemizin en kıymetli hazinesi insan kaynağımıza yatırım yapmaya devam ederek, girişimlerimizi finansman kaynaklarıyla, nitelikli altyapı ve programlarla buluşturarak 2030 yılında 100 Turcorn ve 100 bin teknoloji girişimciliği hedefimize ulaşacağız” şeklinde konuştu. Kacır, üniversite içerisindeki teknoparklarda yer alan firmaların bugüne kadar 96 milyar lira ciro gerçekleştirdiğini sözlerine ekleyerek, firmaların teknoloji odaklı ihracatının 500 milyon dolara ulaştığını dile getirdi. “TaleWorlds Entertainment’in ihtiyaç duyduğu fiziki altyapının açılışını gerçekleştiriyoruz” Bakan Kacır, ‘Oyun ve Uygulama Akademisi’ ile her yıl 2 bin gence yetkinlik kazandırıldığını ifade ederek, “Bilişim Vadisi öncülüğünde düzenlediğimiz Dijital Oyun ve Animasyon Programı’yla oyun sektöründeki gençlerimize eğitim, kamp ve etkinlikler ile projelerini gerçekleştirebilecekleri etkin bir ortam sunuyoruz. Yeni Nesil Yazılımcı Yetiştirme Programı kapsamında İstanbul’da ve Kocaeli’de 42 yazılım okullarımızda gençlerimizi yazılım dünyasıyla tanıştırıyoruz. En temel sermayesi oluşturucu ve yetkin insan kaynağı olan sektörümüzün rekabetçiliğini kuvvetlendirecek, küresel pazarlarda rolünü perçinleyecek adımlar atıyoruz. Bugün de Hacettepe Teknokent 8. Ar-Ge binasıyla oyun sektörümüzün yüz akı firmalarından TaleWorlds Entertainment’in ihtiyaç duyduğu fiziki altyapının açılışını gerçekleştiriyoruz. Yap-işlet devret modeliyle inşa edilen 7 bin 200 metrekare inşaat alanına sahip bu yapı, TaleWorlds’un büyüme vizyonuyla uyumlu olarak daha geniş bir alanda hizmet verme imkanı tanıyacak. Aynı zamanda oyun girişimimizin yeni projelerinde ihtiyaç duyduğu teknik donanımları bünyesinde barındıracak stüdyolarla inovasyonun ve yenilikçiliğin tetikleyici olacak. Yalnızca dijital oyunları değil, dijital oyun girişimlerinin ihtiyaç duyduğu oyun motoru ve çeşitli destekleyici teknolojileri de geliştiren firmamızın başarı ivmesinin, önümüzdeki süreçte de devam edeceğine inanıyorum” şeklinde konuştu. Açılışın sonunda TaleWorlds Entertainment CEO’su Armağan Yavuz, Bakan Kacır’a hediye takdim etti.