GÜNDEM - 14 Eylül 2017 Perşembe 07:31

Aydın Bey neler neler yapmış öyle?

A
A
A
Aydın Bey neler neler yapmış öyle?

Türkiye Gazetesi yazarı Batuhan Yaşar bugünkü köşe yazısında, Aydın Doğan hakkındaki “Kâğıt Üçkâğıt davası”nın bilinmeyenlerini açıkladı.

İşte o yazısı;

Aydın Doğan zannetti ki 1990’lı yıllar hâlâ devam ediyor...
İstediğim gibi at oynatırım...
FETÖ sayesinde onun bunun canına okurum.
Hayatını karartırım...
Ama öyle olmadığını bugünlerde yavaştan yavaştan anlamaya başladı.
Olaylar 1990’lardaki gibi gelişmiyordu.
Sanki yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.
İşte bu yüzden adamları, Ankara ve İstanbul adliyelerinde koridor koridor geziyor...
-Yoksa yeni bir dava konusu mu var?
-Eski davalardan biri yeniden mi açılıyor?
Korku dağları her geçen gün biraz daha büyüyor...
Ah be Aydın Bey... Sen neler yapmışsın öyle...
Bugün sizleri 2011 yılına götüreceğim.
Çok değil sadece 6 yıl öncesine.
2011’in 25 Şubat’ı öncesinde yaşananları bir bir belgeleriyle gözler önüne sereceğiz.

KÂĞIT ÜÇKÂĞIT DAVASI KORKULU RÜYASI…

Aydın Bey bu aralar en çok da 28 Şubat davasının ek iddianame ile yenilenmesinden korkuyor.
Başına gelecekleri biliyor da ondan.

Ama geceleri kâbuslar görmesine sebep olan başka bir şey daha var.
‘Fetullah Gülen’in şahsi avukatı Hasan Günaydın’ sayesinde Yargıtay Genel Kurulu’nda 1 oyla kurtulduğu “Kâğıt üçkâğıt davası”

Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun değiştirilmemesi bu kâbusların ana nedeni!
Her an her şey olabilir çünkü.
Ana konumuzdan uzaklaşmadan tekrar 2011 yılında yaşananlara dönelim:

CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL’ÜN BAŞDANIŞMANI AHMET SEVER’E ISLAK PARAFLI MEKTUP!

Merak etmeyin sizi anlaşılmaz hukuki terimlere boğmayacağım.
Su gibi bir çırpıda okuyabileceksiniz.
Hiç de yorulmadan.
Perde arkasında nelerin yaşandığını, hangi dolapların döndüğünü görebileceksiniz...
Aydın Bey, 2011 yılı başlarında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başdanışmanı Ahmet Sever’e işte bu mektubu gönderiyor...

Aydın Bey neler neler yapmış öyle?

Ahmetciğim” diye başlayan ve “sevgiyle gözlerinden öperim” diye biten mektup…
Ana konumuz da 25 Şubat 2011’de Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kamuoyundaki genel adıyla “vergi barışı” kanunu...
Mektupta talepler mevcut...
İki ayrı paragrafta bunları görebiliyoruz...
Bir de “çıkarılacak kanun maddelerinin nasıl düzenlenmesi” gerektiğini açıklayan “ek metin” var...
Bunu nereden mi anlıyoruz:
4. satırın sonlarına doğru şöyle diyor Aydın Doğan:
-“Ekli metinden anlaşılacağı gibi bu fıkranın iptali mükelleflerin daha da aleyhine olacağından iptal yerine bu fıkranın düzeltilmesinin sağlanması önem arzetmektedir...”

Burası çok önemli…

Altın vuruşun yapıldığı bölüm çünkü…
Aydın Bey burada açıkça şunu demek istiyor:
“Vergi Barışı Kanunu'nda değişiklik düzenlemesi yapılırken, sadece Vergi Kanunu ile sınırlı kalmayın. Aynı zamanda ‘Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'ndaki’ ilgili maddeyi de düzenleyin ki benimle ilgili sıkıntı tamamen ortadan kalksın. Vergi barışı ile hapis cezasından kurtulsam bile Kaçakçılık Kanunu'ndaki madde yüzünden problem aynen devam ediyor. İkisini birlikte çözün…”

ÖZEL KANUN-GENEL KANUN ÇATIŞMASI..

Aslında Aydın Bey’in hukukçuları iyi iş çıkartmış.
Bütün problemi kökten çözmek için gerekli kanun maddelerini en ufak hukuki boşluk bırakmayacak şekilde hazırlamışlar.

Adım adım veyahut cümle cümle devam edelim isterseniz:

Aydın Doğan aslında mektubun giriş cümlesinde profesyonel bir defans oyuncusu gibi golle sonuçlanacak atağı kesiyor.

Kesmekle kalmıyor takımını kontra atağa çıkartmasını da biliyor:

-“Bu kanunun 3-2b maddesinin 2003 yılında çıkarılan vergi barışı kanunundaki hüküm ile paralel olmasının mükellefler arasında adalet ve eşitlik sağlanması bakımından önemli olduğunu anlatmış ve bu maddenin bu hükmünün iptali konusunun gündeme getirilmesini rica etmiştim…”

Biliyorsunuz TBMM’den çıkan kanunlar Cumhurbaşkanı'na gelir 15 gün içinde onaylanır veya geri gönderilir.
Anayasa Mahkemesi seçeneği de var tabii...

Ama konumuz bu değil…

TBMM ile Cumhurbaşkanı arasında “Komisyon” veya “Genel Kurul” aşamasında görüşmeler olabilir.
Hâliyle de ‘görüşülen kanuna eklemeler çıkarmalar’ yapılabilir.

Aydın Bey bu giriş cümlesi ile diyor ki;

“Her ne kadar ‘Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin 2. bendini’ kaldırın demişsem de bunun çok doğru bir adım olmadığını anladım. Çünkü bu madde kaldırılsa bile konu ‘benim açımdan’ çözüme kavuşmuyor. Bu kez karşıma Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesi çıkıyor. Oradaki hapis cezası 3 yıldan başlıyor ve 7 yıla kadar çıkabiliyor. Daha ağır yani…”
Belli ki avukatları Aydın Bey’e, özel kanunla genel kanunun çatışması hâlinde özel kanunun uygulanacağını söylemiş...

Yani ‘Vergi Kanunu’ ne kadar değişirse değişsin ‘Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’ aynı kaldıkça bütün emekler yine boşa gidiyor.

Az kaldı finale geliyoruz:

-“İkinci konu ise, kanunun onaylanmadan önce mükellef hakları da dikkate alınarak bu açıdan da her yönü ile değerlendirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir…”

Aydın Bey, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Başdanışmanı Ahmet Sever’e gönderdiği mektubun son cümlesi ile işi bitiriyor aslında...

Şunu demek istiyor:

“5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin 2. bendini tümüyle kaldırmayın. Bunun yerine para cezası getirin. Hukuki tabirle ‘kuşa çevirin...’ Hapis yatılmayacak hâle getirin…”
Mektup, “Yardımların için şimdiden teşekkür eder, sevgiyle gözlerinden öperim... Aydın Doğan” diye bitiyor..

6111 sayılı Kanun, Cumhurbaşkanı'nın onayı ile 25 Şubat 2011 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giriyor...

Kesinleşmiş veya mahkeme safhası devam eden vergi cezalarını yeniden düzenleyen 6111 sayılı Kanun'la neler mi oldu?

Burası çok önemli ama...

-Aydın Bey 3 kat vergi cezası ödemekten kurtuldu...
-Sadece “Ana paranın” bile yarısını ödeyerek bu işten sıyrıldı...
-Ana paranın kalan yarısını bile ödemedi.
-Faizini zaten hiç ödemedi.
Ama ama ama!...
Durun durun bir dakika...
Tabii ki para çok önemli...
Peki ya hapis cezası... Ondan da kurtuldu mu?
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda istenilen o değişiklik yapılmadı.
Kanun değişmediği için Aydın Bey hakkındaki “Kâğıt Üçkâğıt davası” devam ediyor...
İşte bütün dert de bundan kaynaklanıyor…
O yüzden kâbuslar görüyor, uykuları kaçıyor…

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Kuyumcular vatandaşları altın alırken dikkat etmeleri yönünde uyardı Gaziantep’te düğün sezonunun açılmasıyla altın fiyatlarındaki yükseliş vatandaşları imitasyon ürünlere yöneltti. Kuyumcular ise vatandaşları altın alırken dikkat etmeleri yönünde uyardı. Gaziantep’te düğün sezonunun açılmasıyla beraber imitasyon ürünler reyonlarda yerini almaya başladı. Düğün hazırlığı sürecinde altın fiyatlarını araştıran vatandaşlar, altından ayırt edilmeyecek kadar gerçekçi olan imitasyon takılara rağbet göstermeye başladı. Gündelik yaşamında bilezik, yüzük, kolye, küpe gibi takılara ilgi duyan vatandaşlar altın fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle son dönemde imitasyon ürünlerin satıldığı mağazaları tercih etmeye başladı. Kuyumcular ise vatandaşları gerçek altın alırken dikkat etmeleri yönünde uyararak, “Vatandaşlar gerçek altın alırken güvenilir yerler dışında altın almaması gerekiyor. 50-100 TL ucuza alacağım derken daha düşük ve kalitesiz yerlerden almasınlar. Bu onlara farklı boyutta sıkıntılar açabilir” dedi. “Kuyumculuktan imitasyon sektörüne geçmeye karar verdik” Altın fiyatlarındaki yükseliş dolayısıyla imitasyona ilginin arttığını ve ayırt etmenin zor olduğunu söyleyen Çağatay Kasapoğlu, kuyumculuktan imitasyon sektörüne geçmeye karar verdiklerini ifade etti. Kasapoğlu, “Altın alan müşterilerin azalmasından dolayı bizde bu sektöre geçmeye karar verdik. Gerçek altından hiçbir farkı yok. Sadece işin duayeni olan kuyumcular anlayabiliyor. Normal vatandaş hiçbir şekilde ayırt edemez. Birebir altın işçiliğinde olan ürünlerdir” dedi. “İmitasyon ürünler 100 TL’den alıcı buluyor” İmitasyon ürünlerin her çeşidinin bulunduğunu ve ilginin en çok düz işçiliksiz bileziğe olduğunu söyleyen Kasapoğlu, “Gaziantep’te imitasyon bileziklerde en çok düz işçiliksiz olan ürünler, lazer bilezik, burma bilezik, kibrit çöpü ve ajda gibi modeller daha çok tercih ediliyor. Gelin adaylarının yanı sıra normal vatandaşlar aksesuar amaçlı alıyor ve gelinlere göre daha fazla rağbet gösteriyorlar. Bundan 2-3 yıl öncesine kadar talep daha az oluyordu. İmitasyon ürünlerde ortalama fiyatlarımız ise la kaplama ürünlerde 100 TL’den başlarken altın kaplama ürünlerde ise 150 TL’den başlıyor” ifadelerini kullandı. “Günlük 15’e yakın vatandaş gerçek altın sanarak bize getiriyor” Vatandaşların imitasyon ürünleri gerçek altın sanarak getirdiğini söyleyen kuyumcu Cuma Kaya, “İmitasyon ürünler insanları dolandırmak için de kullanılıyor. Gerçek altın yerine sahte olan yani imitasyon ürünü tercih ediyorlar. Piyasa da ise aşırı derecede imitasyon ürün çoğaldı. Bize günlük 15’e yakın vatandaş gerçek altın sanarak imitasyon ürün getiriyor. Fiyatlar çok yüksek olduğu için vatandaşlar ister istemez imitasyona yöneldi. 10 gramlık gerçek altın bilezik bir vatandaşın asgari ücretini fahiş derecede aşıyor. Dolayısıyla vatandaşlarda bundan dolayı mecburen imitasyona yöneliyor” şeklinde konuştu. “Bazı imitasyonları biz bile ayırt edemiyoruz” İmitasyon ürünlerin fark edilemeyecek kadar kaliteli üretildiğini söyleyen Kaya, vatandaşlara dikkat etmeleri yönünde uyarılarda bulunarak, “Bir sarraf olarak ayırt etmek kolay ama bazı imitasyon ürünler geliyor biz bile ayırt edemiyoruz. Ateşe vurmadığımız sürece zorlanıyoruz. Çeşit çeşit piyasaya sürülüyor. Yarı gerçek yarı sahte olan var bakırı fazla karışan var. Vatandaşlar gerçek altın alıyorlarsa eğer güvenilir yerler dışında altın almaması gerekiyor. 50-100 TL için daha düşük ve kalitesiz yerlerden altın almaması lazım. Bu onlara farklı boyutta sıkıntılar açabilir. Altının oyunu olmaz” diye konuştu.
Antalya Antalya’da öğrencilerin bulunduğu servis aracına sopalı saldırı Antalya’nın Alanya ilçesinde seyir halindeki öğrenci servisinin şoförü ile tartışan bir başka sürücü, trafik ışıklarında içerisinde öğrencilerin bulunduğu aracın camlarını demir sopayla parçaladı. Saldırı anı servis aracındaki bir öğrencinin cep telefonu kamerasıyla kayıt altına alınırken, öğrencilerin yaşadıkları korku ve panik görüntülere yansıdı. Olay, akşam saatlerinde Alanya Mersin D-400 karayolu Dinek Kavşağı’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, trafikte seyir halindeyken 07 C 32301 plakalı servis şoförü H.Ş. ile 48 YN 617 plakalı aracın sürücüsü F.S. arasında tartışma çıktı. Araçların kırmızı ışıkta durduğu anda aracından inen sürücü, eline aldığı sopayla servis aracının ön camına defalarca vurdu. Çevredeki diğer vatandaşlar kavgayı ayırırken, eli sopalı saldırgan aracına binip bölgeden uzaklaştı. Araç plakası ve güvenlik kameralarından yola çıkan polis, aracıyla uzaklaşan sürücü F.S ile olay anında yanında olduğu belirlenen babası M.S.’yi kısa süre içinde yakaladı. Sopayla saldırı sonrasında servis aracının ön camında hasar olduğu görüldü. Öğrenciler büyük korku yaşadı Öğrenci servisindeki korku dolu anlar araçta bulunan bir öğrencinin cep telefonu kamerasıyla anbean kayıt altına alındı. Görüntülerde eli sopalı şahsın servis aracının ön camına arka arkaya vurduğu görüldü. O esnada serviste bulunan öğrencilerin yaşadığı korku nedeniyle çığlıkattıkları anlar da görüntülere yansıdı. “Öğrencilerimize bunu yaşatmaya kimsenin hakkı yok” Saldırıya uğrayan servisteki bir öğrencinin velisi Dudu Akman, çocukların olaydan psikolojik olarak etkilendiğini belirterek, "Yolda saldırıya uğramışlar. Ben de iş yerindeyim, hemen izin alıp çıktım. Karakola geldik şikayetçi olduk. Öğrencilerimize bunu yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Trafikte adam duruyor ve çocukların üzerine saldırıyor. Hastaneye gideceğiz. Allah’a şükür çocuklarımızın durumunda bir şey yok ama olabilirdi. 15-16 tane çocuk varmış serviste. Çocuklar psikolojik olarak etkilendiler, çok aşırı korkmuşlar" dedi.