SAĞLIK - 17 Haziran 2021 Perşembe 09:45

Ayrılık kaygısı bozukluğuna karşı 5 tavsiye

A
A
A
Ayrılık kaygısı bozukluğuna karşı 5 tavsiye

Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat, çocuklarda ayrılık kaygısı bozukluğunun zamanla okul fobisine dönüştüğüne dikkat çekerek anne babaları uyardı. Ayrılık kaygısı bozukluğunun nedenlerini açıklayan Doksat, bu durumun önlenebilir olduğunu söyledi.

Beykent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat, üç ilâ üç buçuk yaşına kadar olan dönemde bir çocuk annesinden ayrı bir odada kaldığı zaman, belirli aralarla annesinin bulunduğu odaya gidip, onun orada olup olmadığını kontrol etme ihtiyacı duyduğunu belirterek, uzun süreli olarak annesinden ayrı kalmaya tepki gösterebileceğini ifade etti.

Dr. Neslim Güvendeğer Doksat “Üç ilâ üç buçuk yaşlarından itibaren ise çocuk, ‘ayrılma-bireyleşme fazını’ tamamlar ve otonom-özerk bir birey haline gelir. O nedenle, gelişimsel dönemlerini sağlıklı şekilde tamamlamış olan bir çocuk bu yaşlardan itibaren, artık rahatça kendi odasında uyuyabilmektedir. Annesiyle kısa süreli olarak ayrı kalmayı tolere edebilmektedir. Dolayısıyla, üç yaşından sonra rahatça anaokuluna başlar ve gündüz saatlerinde annesinden fizikî olarak ayrılmak onun için bir sorun oluşturmaz.” dedi.

‘‘Zamanla okul fobisine dönüşüyor’’
Ancak, oysaki “ayrılma-bireyleşme fazını” tamamlayamamış olan çocukların, anaokulunda yoğun şekilde ağladığını, orada durmak istemediğini ve annelerini yanlarında istediğini belirten Neslim Güvendeğer Doksat, ‘‘İki hafta geçmesine rağmen bu tablonun devam etmesi durumuna ‘ayrılma kaygısı bozukluğu’ adı verilir. Bu durumda çocuk okulda durmak istemediği için, anaokulu yönetimi ailesinden genellikle çocuğu okuldan almasını ister. Özellikle dört hafta geçtikten sonra, halen alışamamış olan çocuğun okuldan alınması uygun bir davranış olmakla birlikte, ailelerin bazıları bu durumun mutlaka profesyonel destek alınması gereken bir durum olduğunu bilmedikleri için çocuğun okulda durmak istememe sebebini yaş küçüklüğüne bağlarlar ve büyüyünce durumun düzeleceğini umut ederler. Bu durumda, tedavi edilmemiş ‘ayrılma kaygısı bozukluğu’ ilerleyen yıllarda tedavisi çok daha güç bir durum olan ‘okul fobisine’ dönüşür. O nedenle, ayrılma kaygısı bozukluğunun erken yaşta tedavi edilmesi çok önemlidir.” uyarısında bulundu.

Ayrılık kaygısı bozukluğuna karşı 5 tavsiye

“Ayrılma kaygısı bozukluğunun sebepleri nelerdir”
Doksat, çocuklarda ayrılma kaygısı bozukluğunun sebeplerini şöyle sıraladı:
Annenin kendisinin evhamlı ve endişeli bir karaktere sahip olması.

Annenin kendisinde bir çeşit “kaygı bozukluğu” ve/veya “obsesif kompulsif bozukluk” olması sebebiyle, çocuğuna karşı aşırı koruyucu-kollayıcı davranması ve ona karşı evham aktarma davranışları sergilemesi.
Kardeş doğumunun olduğu dönemde büyük çocuğun anaokuluna başlatılmasından kaynaklanan kardeş kıskançlığı.

Ebeveynler arasında çatışmalı evliliğin varlığı, fiziksel ve/veya duygusal şiddete maruz kalmak.

Boşanma aşamasında olmak veya yeni boşanmış olmak.

Ebeveynlerde veya geniş ailede ciddi bir hastalığın veya kaybın yaşanması

Taşınma veya göçe maruz kalmış olmak.

Ayrılık kaygısı ne şekilde önlenir

Söz konusu risk karşısında ebeveynlere önemli görevler düştüğünün altını çizen Doksat, çocuklardaki ayrılık kaygısının ve olumsuz düşüncelerin gelişmesini azaltmak adına, kritik tavsiyelerde bulundu:

1. Ebeveynlerin çocuklarına karşı aşırı derecede koruyucu ve kollayıcı ebeveyn tutumu uygulamamaları, çocuklarına kaygılı ve evhamlı davranış modelleri sergilememeleri çok önemlidir. İlk bir yaşından sonra çocuğun yatak odasının ayrılması, özerk ve otonom bir birey olmasının desteklenmesi gereklidir. Anneleriyle aynı yatakta uyuma ısrarında bulunan çocuklarda bu ısrarın öncelikli olarak kaygılı ve/veya kendini yalnız hisseden annenin olumsuz beklentilerini gidermek olduğu unutulmamalıdır. Bu noktada uygun davranışı sergileyemeyen ebeveynlerin psikiyatrik destek alarak kendi kaygı bozukluklarını tedavi etmeleri büyük önem taşır.

2. Bir buçuk ilâ iki yaşından itibaren çocuğun ayrı bir birey olması mutlak şekilde desteklenmelidir. İstediği kıyafeti giymesi, kendini ifade etmesi, özbakım becerilerini kendinin gerçekleştirmesi gibi konularda özerkleşmesinin önünün açılması gereklidir.

3. Kardeş doğumu halinde, rekabetin tetiklenmemesi ve kıskançlığın önüne geçilmesi gereklidir.

4. Çatışmalı evlilik ve çekişmeli boşanma gibi durumlarda, ebeveynlerin mutlak surette profesyonel ruh sağlığı desteği alması çok önemlidir.

5. Aile içinde ciddi hastalık, kayıp yaşanması durumunda veya çocuğun duygusal adaptasyonunu olumsuz etkileyebilecek taşınma veya göç olaylarının yaşanması durumunda da mutlaka profesyonel ruh sağlığı desteği alınmalıdır.

Doksat, paylaşmış olduğu tavsiyelerle, çocuklarda ayrılma kaygısı bozukluğunun gelişmesinin önlenmesi ve orta-uzun vadede okul fobisi gibi ciddi bir hastalığın ortaya çıkmasının da önlenmesinin mümkün olduğunu sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.