EĞİTİM - 25 Eylül 2018 Salı 12:10

Babalar çocuklarıyla oyun oynamasını bilmiyor

A
A
A
Babalar çocuklarıyla oyun oynamasını bilmiyor

İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üy. Erhan Alabay ve Arş. Gör. Yüksel Kantekin’in gerçekleştirdiği araştırma çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Buna göre babaların büyük çoğunluğunun, çocuklarıyla nasıl oyun oynaması gerektiğini bilmediği ortaya çıktı.

Araştırmayı İstanbul’un çeşitli semtlerinde, farklı eğitim düzeyine sahip belirli sayıda baba ve çocukları üzerinden gerçekleştirdiklerini ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üy. Erhan Alabay, “ Babalarla çocuklarına oyun hamurlarını vererek oynamalarını istedik. Bu süreç kameraya alındı. Kamera görüntüleri bilimsel olarak farklı araştırmacılar tarafından bireysel olarak incelendi. Bu incelemelerde ilginç sonuçlarla karşılaştık” dedi.

“Eğitim düzeyi fark etmiyor”

Dr. Öğr. Üy. Alabay, sonuçları şöyle özetledi: “Baba ile çocuğun birlikte oyuna başlama sürecinde babaların hiçbirinin oyuna başlarken çocuğu motive edici söz ve davranışta bulunmadığını gördük. Babaların yarısı çocuğun oyun fikrini almadan kendisi oyun sürecine başlıyor. Çocuğun fikrini soran babalar ise çoğunlukla almış olduğu fikirleri gerçekleştirmiyor. Oyun sürecinde baba kaynaklı engellere rastlanıyor Birçok defa oyunda babanın çocuktan çok daha fazla aktif olduğunu gördük. Bunun yanında, babaların en çok çocuğuyla oyun oynarken emir kipi ile konuştuğunu, fiziksel veya sözel müdahalede bulunduğunu, mükemmeliyetçilik beklentisinde olduğunu ve en kötüsü ise çocuğun oyun sürecinde yaptığı ürünleri beğenmediği sonucuyla karşılaştık. Üstelik bu verilerin, öğrenim durumuna göre değişmediğini gözlemledik. Üniversite mezunu babalar ile ilkokul mezunu babalar arasında hiçbir fark yok” dedi.

Baba figürü önem kazanıyor

Son yıllarda babalık kimliği ve babaların çocuk yetiştirme konusundaki önemlerine ilişkin çalışma bulgularının çocuk gelişiminde babaların rolüne olan ilgiyi artırdığını ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Elemanı Arş. Gör. Yüksel Kantekin ise, “Farklı araştırmalardan elde edilen bulgulara göre, çocuk gelişiminde, anne kadar babanın da önemini belirtiliyor. Bu sonuçlara paralel olarak babalık rolünün toplumsal beklentiler açısından bir değişim içerisine girdiği malum. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren araştırmacıların bu konuya olan ilgilerinde artış gözleniyor. ABD istatistiklerine göre, 2000 yılında toplamda 60,1 milyon baba varken, 2007’de 64,3 milyona, 2012’de de bu sayı 70,1 milyona yükseldi. Tek başına çocuk yetiştiren bekar babaların sayıları da araştırıldığında ise bu babaların sayısı son 10 yılda yüzde 60 artarak 1.96 milyona ulaştığı görüldü. Baba sayısının artması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kabul görmesi ve çocuğun gelişiminde babaların önemli bir rol oynadığı bilincinin artması gibi nedenlerden dolayı babaların da çocuk gelişiminde önemli olduğu toplum tarafından kabul edilmeye başlandı” diye konuştu. Konuşmalarına şöyle devam eden Arş. Gör. Kantekin, “Baba ile olumlu bir ilişkisi olan çocuğun gelişiminin daya iyi seyrettiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Son yıllarda yapılan araştırmalar incelendiğinde, baba ve çocuk arasındaki olumlu etkileşiminin artmasıyla birlikte, çocuğun olumlu davranışlarında artış, alıcı dil ve ifade edici dil becerisinin olumlu yönde etkilenmeler, uyku kalitesinde artış, ergenliğe giriş zamanını normale yakınlaşması gibi olumlu durumların geliştiği tespit edildi. Bu doğrultuda, çocukların gelişimlerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için, anne kadar babalarıyla da etkileşim içerisinde olmaya ihtiyaçları olduğu sonucu, bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir” açıklamalarında bulundu.

Babalar çocuklarıyla nasıl oyun oynamalı?

Alabay ve Kantekin, bir babanın çocuklarıyla oyun oynarken dikkat edilmesi gereken noktaları ise şöyle sıraladı: “Bir baba çocuğu ile oyun sürecine, muhakkak çocuğunu motive edici ve heyecanlandırıcı söz ve davranışla başlamalı. Oyuna başlamadan önce çocuğun fikrini alın. Çocuğun fikirlerine saygı gösterin ve o yönde oyun sürecine başlayın ve sürdürün. Oyun sürecinde çocuğun aktifleşmesini sağlayacak katılımlarda bulunun. Çocuğunuzla birlikte oyun oynarken oyun sürecini devam ettirmeye yönelik sorular sorun. Örneğin çocuğunuz küplerle bir bina inşa etmek istiyorsa, siz çocuğunuza “Bu bina nasıl bir bina olacak peki?” şeklinde sorular sorun. Mükemmeliyetçilikten kaçının. Unutmayın ki onların el becerileri bir yetişkin kadar değildir. Bu nedenle ona ve becerilerine saygı gösterin. Oyun sürecini çocuğunuzun yönetmesine izin verin. Siz o oyunun içinde bir oyuncu olun. İşbirliği içinde oyunu sürdürün ama oyunun gidişatını çocuğunuz belirlesin. Oyunun belirli noktalarında çocuğunuz sizden yardım istiyorsa süreci ilerletmek için fikirler önerin. Çocuk için oyun oynamak en heyecanlı aktivitelerden birisidir. Bu nedenle çocuğunuz oyun içinde heyecanlanıp, duyguları sözlerine ve davranışlarına dökecektir. Sizde onun bu duygularına karşılık verin. O heyecanlanıyorsa sizde bu durum karşısında heyecanlanın. Yani çocuğunuzun duygularına ayna olun. Ve son olarak unutmayın ki, çocuğun en önemli işi oyundur. Bu nedenle çocuğunuzun oyunlarını engellemeyin ve oyunlarına değer verin” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.