SAĞLIK - 14 Mayıs 2019 Salı 10:32

Babasıyla yan yana yataklarda ilik bekleyen Ebru’dan bağış çağrısı: 'Belki sensin, bilemezsin'

A
A
A
Babasıyla yan yana yataklarda ilik bekleyen Ebru’dan bağış çağrısı: 'Belki sensin, bilemezsin'

Aydın'ın Bozdoğan ilçesinde, 16 yaşındayken lösemiye (Kan kanseri) yakalanan Ebru Çelen, iki yıl süren tedavisinin ardından hastalığı yendi ancak 6 gün sonra bu kez babası Yılmaz Çelen’in aynı hastalığa yakalandığını öğrenince hastalığı yeniden nüksetti. Babasıyla yan yana yataklarda ilik bekleyen Ebru, “Belki sensin, bilemezsin” sözleriyle bağışçılara seslendi.

16 yaşındayken kan kanserine yakalanan Ebru Çelen, iki yıl süren tedavisinin ardından 2019 yılı Ocak ayı başında hastalığı yendi. Ebru’nun bu sevinci fazla uzun sürmedi. Hastalık bu sefer genç kızın 42 yaşındaki babası Yılmaz Çelen’i yakaladı. İyileştikten 6 gün sonra büyük bir şok yaşayan genç kız, yeniden aynı hastalığın pençesine düştü. Talihsiz genç kız, babası ile aynı hastane odasında uygun ilik bulunmasını beklemeye başladı. 

Ebru Çelen’in hasta olmadan önce eğitim gördüğü ve tedavisi için eğitimine ara vermek zorunda kaldığı Bozdoğan Anadolu Lisesi’ndeki öğretmen ve arkadaşları Ebru ve babasını hayata tutundurabilmek için düğmeye bastı. Yapılan başvurunun Bozdoğan Kaymakamlığı tarafından kabul görmesinin ardından okulda gün boyu devam eden kan ve kök hücre bağışı kampanyası düzenlendi.

“Belki de o sensin”

Bir kez yenmeyi başardığı hastalığı yeniden nüksedince tedavi için eğitimine ara vermek zorunda kalan ve saçlarını kestiren 18 yaşındaki Ebru Çetin, hasta yatağından gözyaşları içerisinde kan bağışı çağrısı yaptı. Sadece Aydın değil, Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerinden de uygun iliğin bulunabileceğini kaydeden Ebru, “18 ay boyunca kemoterapi ve ışın tedavisi gördüm. Çok zor günler geçirdim. Yoğun geçen tedavimin ardından, ailemin de vermiş olduğu moralle kanseri yendim.

Hastalığım ikinci defa tekrarladı ve şu an yeniden tedavi görüyorum. Hastalığımı yenmiştim ama 12 gün sonra babamın hasta olduğunu öğrendim. Babamın hasta olduğunu duyunca dünyam başıma yıkıldı ve 5 ay sonra hastalık beni yeniden yakaladı. Şu an çok zor durumdayız, ikimiz de aynı odada ilik bekliyoruz. Baba kız olarak burada olmak bizi çok yıpratıyor. Bu süreçte yardımseverlerden de bir şeyler bekliyoruz. Elinizden geldiği kadar Kızılay’a gidip 3 tüp kan verirseniz çok seviniriz. Bizim tek kurtuluş çaremiz ilik. Desteklerinizi bekliyoruz. İkimiz de hastayız. Yan yana yatıyoruz. Bir an önce uygun iliğin bulunmasını diliyoruz. Lütfen gidip kan bağışı yapın. Bir umut yani; belki sensin, bilemezsin” dedi.

“Kızımla beraber hayata tutunmak istiyoruz”

Yıllarca kızının iyileşmesi için dua ettiği hastalığa bu kez kızıyla birlikte yakalanan 4 çocuk babası Yılmaz Çelen de, kızının 18 aylık tedavi sonrası lösemiyi yendiğini söyledi. Şu an hastalıktan kurtulmak için kızıyla birlikte aynı odada tedavi görüyor olmanın kendisini çok üzdüğünü belirten Çelen, şöyle konuştu:
“Kızım sağlığına kavuşmuştu, 3 Ocak’ta tedavisi bitmişti. 9 Ocak’ta bende halsizlikle başlayan şikayetler ortaya çıktı. Benim de 6 gün sora kanser olduğum olduğu ortaya çıktı. İyileşince okuluna geri dönen kızım, benim hasta olduğumu duyunca şok geçirmiş.

Benim hastalığımdan dolayı yaşadığı üzüntü nedeniyle 2 ay sonra değerleri düşmeye başladı. Şimdi ikimiz de ilik bekliyoruz. Şimdi ikimiz yan yana yatıp, birlikte ilik bekliyoruz. A, B veya 0; kan grubunun ne olması fark etmiyor. Tüm dünyadaki gönüllülerin bize ilik vermesini bekliyoruz. Baba olarak kızımla yan yana yatmak beni çok üzüyor. Ailecek çok üzgünüz, diyecek hiçbir şeyim yok. Bizi sevenlerden destek bekliyoruz. Bir an önce uygun iliği bulup, kızımla beraber hayata tutunmak istiyoruz.”

“Onlar 1 ben 1000 kere hasta oldum”

“Onlar bir kere hasta oldu, ben bin kere” diyerek yaşadığı acıyı ifade eden anne Gülnergiz Çelen ise, “Onların ikisinin başında durmak, onların yaşadıkları acıyı görüp tanık olmak; beni onlardan fazla yıpratıyor. İkisinin de tam olarak sağlıklarına kavuşabilmeleri için ailemizden değil de dışarıdan uygun ilik bulunmasını ümit ediyorum. Herkesten rica ediyorum, kızıma ve eşime yardım edin. Belki sizsiniz o. Eşim de, kızım da ilik bekliyor. Ne olur herkes bu sesimi duysun, sizlerden yardım bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Ebru’nun okulunda seferberlik

Çelen ailesi, hastanede gelecek iyi bir haberi beklerken; Ebru’nun Bozdoğan’daki okulunda ise seferberlik yaşandı. Başta öğretmen ve öğrenciler olmak üzere ilçe protokolü ve binlerce Bozdoğanlı, Ebru ve babasına uygun donörün bulunması için uzun kuyruklar oluşturdu.

Bağış kampanyasının yapıldığı okulun bahçesinde sevgi çemberi oluşturan öğrenciler, hep bir ağızdan “Seni çok seviyoruz, her şey senin için, kanımız sana feda olsun” diyerek Ebru’ya hasta yatağında moral oldu. Arkadaşları; Ebru’nun en kısa zamanda sağlığına kavuşarak okula ve kendilerine geri dönerek, eskisi gibi güzel günleri birlikte yaşamayı arzu ettiklerini söyledi.

“Donör olmayı düşünmediğim için utanıyorum”

Kampanyaya öncülük eden isimlerden olan Ebru’nun edebiyat öğretmeni Sibel Türkan Metin, Ebru ve O’nun gibi ilik bekleyen hastalar için donör olmanın önemini şu sözlerle ifade etti:
“O bizim canımız, kanımız. Uzun ve yorucu bir süreci yaşıyor. İnanıyoruz ki donör, kök hücre veya ilik neyse Ebru için onu biz bulacağız. Bugün bütün Bozdoğan halkı burada, hepimiz seferber olduk. Ulaşabildiğimiz bütün gönüllülere teşekkür ediyoruz. Öğrencilerimiz ve biz hiç umutsuzluğa kapılmadan çalışmaya devam edeceğiz. Ebru ve O’nun gibi şifa bekleyen bütün insanlar için o donörü bulacağız. İnşallah o kök hücre bugün buradan çıkacak. 47 yaşındayım. Bugüne kadar donör olmayı düşünmediğim için eğitimci olarak utanıyorum. Bütün duyarlı vatandaşları vakit çok geç olmadan, can kayıpları yaşanmadan, yavrularımız elimizden kaymadan bağışçı olmaya davet ediyorum.”  

Mehmet Barlas - Ali Soydemir - Onur Durmuş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Aydın’da turunçgilde unlu bit mücadelesi başladı Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından turunçgil bahçelerinde unlu bit zararlısına mücadele çalışmalarının başladığını duyurarak kültürel, biyolojik ve kimyasal mücadele yöntemlerini açıkladı. Turunçgil ağaçlarının kapladığı 43 bin 889 dekar alan ve 162 bin 172 ton üretimi ile yaş meyve ve sebze ihracatında gelişme potansiyeline sahip illerden olan Aydın’da, turunçgil bahçelerinde kontroller devam ediyor. Bu çerçevede harekete geçen Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, turunçgil alanlarında yürütülen Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi (EKÜY) projesi kapsamında kontrollerini aralıksız sürdürürken, tespit edilen unlu bit zararlısının mücadele gerektirecek düzeyde olduğunu belirledi. Üreticilere çağrıda bulunan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, mücadele çalışmalarının başladığını duyurdu. Konu ile ilgili Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada “İlimiz turunçgil alanlarında yürütülen Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi (EKÜY) projesi kapsamında, yapılan bahçe kontrollerinde unlu bitin ekonomik olarak mücadeleyi gerektirecek düzeyde olduğu görülmüştür. Mücadele zamanı gelen ve yayılma eğiliminde olan Turunçgil Unlu Biti (Planococcus citri) zararlısının tüm üreticiler tarafından tanınıp, yoğunluğunun izlenmesi ve bahçelerde mücadelenin uygulanması ilimiz turunçgil yetiştiriciliği için büyük önem taşımaktadır. Turunçgil unlu bitinin ergin dişileri, uzunca oval biçimde, beyaz ve unlu gibi bir görünümdedir. Ortalama uzunluğu 3,7 mm, eni ise 1.8 mm’dir. Vücudun her tarafı beyaz ince mumlu iplikçiklerden oluşmuş bir örtü ile kaplıdır. Bazen tek başına, çoğunlukla da koloni halinde yumakçıklar şeklinde görülürler. Bir dişi 300-400 adet yumurta bırakır. Yumurtadan çıkan larvalar yumakçıklar içerisinde kısa bir süre kaldıktan sonra dışarı çıkarlar. Bu dönemde larvalar oldukça hareketlidir. Yıllara ve bölge koşullarına göre değişmekle birlikte yılda 3-4 döl verirler. Turunçgil unlu biti emgi yaparak doğrudan, ballımsı madde salgılayarak fumajine neden olmasıyla da dolaylı yoldan bitkilere zarar verirler. Popülasyon yoğunluğunun yüksek olduğu zamanlarda turunçgillerde aşırı meyve dökümüne ve fumajine neden olurlar. Esas konukçuları turunçgil tür ve çeşitleri olup, incir , asma, nar, sera ve süs bitkilerinde de zarar yaparlar. Kışı çoğunlukla yumurta ve yumurtalı ergin olarak ağacın gövde çatlakları arasında, yumurtasız ergin ve larva olarak da sürgün uçları arasında beslenerek geçirirler. Yumurtalar ilkbahar aylarında havaların ısınması ile birlikte açılır ve çıkan larvalar öncelikle yapraklarda ve sürgünlerde özellikle de iki bitki organının birbirine değdiği yerde beslenir. Yeni meyvelerin teşekkülü ile meyvelerin sapla birleştiği çanak yaprakları ve meyvelerin birbiriyle temas ettiği yerlerde, göbekli portakalların göbek kısmında emgi yaparak meyve kalitesini düşürür ve sap dipleri zayıflayan meyvelerin dökülmesine neden olurlar. Bu zararlının bulunduğu yerlere harnup ve portakal güveleri de yumurta bırakır. Zararlının çıkardığı tatlı maddeler bu güvelerin larvalarının besin kaynağı olur. Orantılı nemi yüksek gölgeli sıcak yerler unlu bitin gelişmesine uygundur. Yaz sonuna doğru bu belirtilen yerlerden gövde ve dallara dağılırlar” ifadeleri yer aldı. “Avcı böcekler salınmalı” Mücadele yöntemlerine ilişkin yapılan açıklamanın devamında ise “Kültürel mücadele çerçevesinde bahçede yabancı ot temizliğine dikkat edilmeli, sürümler tavında yapılmalı, budama yaparken ağaç taçları hiçbir zaman birbirine kavuşmamalıdır. Güneşlenme ve hava akımı sağlanmalıdır. Biyolojik mücadele ise ülkemizde kitle üretimi yapılan ve bahçelere salınan, bölge şartlarında kışı geçiremeyen Cryptolaemus montrouzieri Muls. (Col.:Coccinellidae) avcı böceği ve Leptomastix dactiilopii How. (Hym.:Encyrtidae) parazitoidi en önemli doğal düşmanlarıdır. Bu yararlı böcekler unlu bitle bulaşık bahçelere salınarak başarılı bir şekilde biyolojik mücadele yapılmaktadır. Bu şekilde biyolojik mücadele yapan üreticilerimiz ayrıca Bakanlığımızın biyolojik mücadele destek ödemesinden de yararlanabilmektedirler. Bunlar dışında ülkemizde doğal dengenin bozulmadığı bahçelerde unlu bitin çok sayıda yerli doğal düşmanları da vardır. Bahçe, Nisan ayı ortasından itibaren 15 gün ara ile kontrol edilir. Yeni meyvelerin oluşmasından meyvelerin çanak yapraklarının kapanmasına kadar olan devrede ağacın gövde dal ve sürgün uçları, bu devreden Haziran ayının son yarısına kadar meyve çanak yaprağı arası, Temmuz ayından itibaren ise bitişik meyveler ve yaprağa temas eden meyveler kontrol edilir. Mayıs ayı sonuna kadar yüzde 5 ağaç ve Haziran ayı sonuna kadar yüzde 8 ağaç veya meyve bulaşıklığı saptanırsa ağaç başına 2-3 adet predatör C. montrouzieri ile 10 adet parazitoit L. dactylopii salınması gerekir. Ağustos ayında gerek ağaç ve gerekse meyve bulaşıklığı yüzde 15 olursa ağaç başına 4-5 adet predatör ile 10 adet parazitoit verilir. Bu devrede meyve bulaşıklığı daha yüksek oranda tespit edilir ve koloni teşekkülü görülürse 5-10 adet veya daha çok sayıda predatör ile bu miktarın 2 katı parazitoit salınır. Eylül ayında yüzde 20 ağaç ve meyve bulaşıklığı bulunan bahçeye iklim durumuna göre Kasım sonuna kadar ağaç başına 10 adet predatör ve 20 adet parazitoit salımına devam edilir. Karınca faaliyeti olan bahçelerde yararlı böcek salımlarından önce ağaçların kök boğazları daire şeklinde karınca öldürücü toz bir ilaçla ilaçlanmalıdır. Ayrıca ağaçların toprakla temas eden dal uçları budanarak karınca faaliyeti önlenmelidir. Kimyasal mücadele de unlu bitin olduğu belirlenen bahçelerde biyolojik mücadele yapılmıyor ise meyveler fındık iriliğinde iken ruhsatlı olan ilaçlarla kimyasal mücadele yapılmalıdır. Ancak yüksek popülasyonlu bahçelerde biyolojik mücadele uygulamasından önce popülasyonu düşürmek ve dökümü kısmen önlemek bakımından da yine kimyasal mücadele yapılmaktadır. Arı ölümlerini önlemek için ilaçlamalardan önce çevrenizdeki arıcıları bilgilendiriniz” ifadelerine yer verildi.