POLİTİKA - 12 Kasım 2020 Perşembe 18:25

Bakan Akar: '1 milyondan fazla Suriyeli kardeşimiz evlerine güvenli dönebilmiştir'

A
A
A
Bakan Akar: '1 milyondan fazla Suriyeli kardeşimiz evlerine güvenli dönebilmiştir'

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Eğer Suriye’de terör örgütleri tarafından oluşturulmaya çalışılan terör koridoru icra ettiğimiz başarılı operasyonlarla yok edilmeseydi, engellenmeseydi; bugün çok farklı ama çok farklı tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya olmamız kaçınılmazdı. Bu operasyonların sonucunda yaklaşık 450 bini İdlib’de olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyeli kardeşimiz evlerine ve topraklarına gönüllü ve güvenli dönebilmişlerdir' dedi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığının 2021 yılı bütçesinin sunumunu gerçekleştirdi. Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı mücadelenin Hakurk ve Haftanin bölgelerinde Pençe harekatlarıyla başarıyla devam etmekte olduğunu belirten Bakan Akar, “Önce Pençe-Kartal, ardından Pençe-Kaplan Harekatı'yla bölgede yıllardır teröristler tarafından kullanılan geniş bir alanda kontrol sağlanmış ve terör örgütüne büyük bir darbe indirilmiştir” dedi.

Suriye’nin kuzeyinde yuvalanan PKK, YPG/PYD ve DEAŞ’ın varlığını sonlandırmak, oluşturulmak istenen terör koridorunu engellemek ve böylelikle hudutların, halkın güvenliğini sağlamak için Suriye’nin kuzeyinde 2016 yılında Fırat Kalkanı Harekatı, 2018 yılında Zeytin Dalı Harekatı, 2019 yılında Barış Pınarı Harekatı ve 2020 yılında Bahar Kalkanı Harekatı'nın başarıyla icra edildiğini ve edilmekte olduğunu aktaran Bakan Akar, “Eğer Suriye’de terör örgütleri tarafından oluşturulmaya çalışılan terör koridoru icra ettiğimiz başarılı operasyonlarla yok edilmeseydi, engellenmeseydi; bugün çok farklı ama çok farklı tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya olmamız kaçınılmazdı. Bu operasyonların sonucunda yaklaşık 450 bini İdlib’de olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyeli kardeşimiz evlerine ve topraklarına gönüllü ve güvenli dönebilmişlerdir. Yapılan mutabakatlar doğrultusunda bölgede kalıcı barışın sağlanması için Rusya ve Amerika ile iş birliği ve koordinasyon faaliyetlerimiz sürdürülmektedir” şeklinde konuştu.

Hudutlardaki mayınların temizlenmesine devam edildiğini bildiren Bakan Akar, Türkiye’de çoğunluğu doğu ve güney sınırlarında bulunan 22.9 kilometrekarelik alanın temizlendiğini, 81 bin 812 mayının imha edildiğini söyledi.

Kıbrıs, Ege ve Akdeniz

Kıbrıs, Ege ve Akdeniz’deki sorunların özünü teşkil eden iki temel sorun olduğunu anlatan Bakan Akar, “Birincisi deniz yetki alanlarının belirlenmesi, ikincisi ise Kıbrıs’taki Türk halkının varlığının ve haklarının kabul edilmesidir. Bu sorunların uluslararası hukuka uygun ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde siyasi çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. Bunun için büyük gayret sarf ediyoruz. Tüm olumlu, yapıcı yaklaşımlarımıza rağmen, uluslararası hukuktan doğan haklarımızın kısıtlanmasına yönelik provokatif girişimler, uygulamalar, yapılan sorumsuz açıklamalar gerginliği tırmandırmaktadır. Bu kapsamda, Yunanistan ve Mısır’ı Doğu Akdeniz’e yönelik ilişkiye girmelerine bigane kalamazdık, biz de ülkemizin hak, alaka ve menfaatlerini koruyacak şekilde gerekli tedbirleri aldık” diye konuştu.

Yunanistan’ın Akdeniz’e bin 870 kilometre kıyısı olan Türkiye’yi kendi kıyılarına hapsetmeyi hedefleyen deniz yetki alanlarına ilişkin iddialarını sürdürdüğünü dile getiren Bakan Akar, “Türk kıyılarına bin 950 metre mesafede, Yunan ana karasına uzaklığı ise 580 kilometre mesafede olan 10 kilometrekarelik Meis adası nedeniyle 40 bin kilometrekarelik deniz yetki alanı talep etmektedirler. 

Ayrıca bu süreçte Fransa da binlerce kilometreden gelerek provokatif, gerilimi tırmandıran, Doğu Akdeniz’i istikrarsızlık ve çatışma alanına dönüştürmeye yönelik, BM ve NATO üyeliği ile AB değerleriyle bağdaşmayan art niyetli bir strateji izlemektedir. Kısacası Fransa, gücünü ve boyunu aşan roller peşinde koşmaktadır. Sorunların çözülmesinde üçüncü taraflardan beklentimiz; tarafsız, objektif, makul, mantıklı ve uluslararası hukuka uygun davranmalarıdır” ifadelerini kullandı.

Tırmandırılan gerilime karşın Türkiye’nin haklı davasında kararlı duruşu ve göstermiş olduğu askeri gücü neticesinde sorunun diplomatik yollardan çözümü için NATO nezdinde heyetler arasında görüşmelere başlandığını anımsatan Bakan Akar, “Ön koşulsuz her türlü görüşmeye hazırız. Güçlüyüz, çünkü haklıyız. Türkiye’nin yapıcı tavrının bir göstergesi olarak Türkiye’nin 28 Ekim, Yunanistan’ın 29 Ekim’i kapsayacak şekilde ilan ettikleri NAVTEX’leri iptal etmesi tarafımızdan teklif edilmiş ve görüşmeler neticesinde iki ülkenin milli bayramlarını kapsayan NAVTEX’ler karşılıklı iptal edilmiştir” diye konuştu.

Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları çerçevesinde Türkiye’yi Ege Denizi’nde karasularına ve Doğu Akdeniz’de Antalya körfezine hapsetme çabalarına karşı durmaya kararlılıkla devam edeceklerini söyleyen Bakan Akar, “Dolayısıyla deniz yetki alanlarının belirlenmesi bölgedeki sorunların özünü teşkil eden birinci sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda sondaj ve sismik araştırma gemilerimize, Deniz ve Hava Kuvvetleri unsurlarımız refakat ve koruma sağlamaktadır. 

Doğu Akdeniz’deki araştırma ve sondaj faaliyetlerine devam etmekteyiz. Kimsenin hakkında gözümüz olmadığı gibi, kimseye de hakkımızı çiğnetmeyiz. Şehit oluruz, gazi oluruz ancak hiçbir oldubittiye de izin vermeyiz. Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak, kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Kıbrıs dahil bölgedeki hak, alaka ve menfaatlerimizi korumakta azimli, kararlı ve muktediriz” dedi.

Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sine denk gelen Dağlık Karabağ ve 7 rayonu yaklaşık 30 yıldır haksız ve hukuksuz şekilde işgal ettiğini anımsatan Bakan Akar, “İşgalle birlikte 1 milyondan fazla Azerbaycanlı Türk yerlerinden edilmiş, 20 binden fazla şehit verilmiştir. Başta Hocalı olmak üzere yapılan katliamlar ve Ermenistan’ın yaptığı vahşet hala hafızalardadır. 

Birleşmiş Milletler ve AGİT’in açık kararlarına ve çağrılarına rağmen Ermenistan bu topraklardan çekilmemiştir. Minsk Grubu Eş Başkanları da (Amerika, Rusya, Fransa) sorunu çözme konusunda şimdiye kadar hiçbir somut adım atmamışlardır” ifadelerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ateşkesin şartları ve kalıcı olması konusunda görüşmeler gerçekleştirdiğini vurgulayan Bakan Akar, “Bu çerçevede 11 Kasım’da bölgedeki ateşkesin kontrolü ve denetimi için oluşturulacak Türk-Rus Ortak Gözetleme Merkezi’ne ilişkin mutabakat zaptı imzalanmıştır. Böylece Türkiye, anlaşmanın uygulanmasını gözetmek ve denetlemek üzere ortak barış gücünde yer alacaktır” dedi.

Bakan Akar, adalet ve hakkaniyeti savunan tüm ülkeleri de bu süreçte Azerbaycan’a destek olmaya davet ettiklerini bildirdi. NATO’nun 68 yıllık bir üyesi ve ikinci büyük ordusu olarak Türkiye’nin NATO’nun güvenliğinin merkezinde yer almakta olduğunu söyleyen Bakan Akar, şunları aktardı:

“Türkiye, NATO misyon, operasyon ve karargahlarına yaklaşık 3 bin personel ile iştirak etmekte olup sıralamada ilk beş ülke arasındadır. Külfet paylaşımı bakımından da Gayri Safi Milli Hasıla'nın yaklaşık yüzde 2’lik oranı ile ilk 8 ülke arasında yer almaktadır. Tatbikatlara, kuvvet yapısı ve kadrolarına katkımız salgına ve bölgemizdeki tehdit ve riskler ile meşguliyetimize rağmen kesintisiz bir şekilde sürmektedir. Son zamanlarda bazı NATO üyeleri tarafından, münferiden, ülkemize karşı müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan tutum ve davranışlar sergilenmiş olsa da NATO makamları ile uyumlu ve ahenkli bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz. NATO müttefikliğine önem veriyor ve eğitim, tatbikat, harekat ve terörle mücadelede sorumluluklarımızı layıkıyla yerine getiriyoruz.”

FETÖ ile mücadele

FETÖ ile mücadeleye kararlılıkla devam edildiğini belirten Bakan Akar, “15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle TSK’dan toplam 20 bin 571 personel ihraç edilmiştir. Kahraman ordumuzun, bu hain örgütten temizlendikçe güçlendiğinin en açık göstergesi, hain darbe girişiminden çok kısa bir süre sonra başarıyla icra edilen operasyonlar ve sayısı giderek artan büyük çaplı başarılı tatbikatlardır” şeklinde konuştu.

15 Temmuz 2016 tarihinden sonra personel destekleme oranlarında meydana gelen azalma nedeniyle süratle personel temin faaliyetlerine başlandığını dile getiren Bakan Akar, 23 Ekim 2020 tarihi itibarıyla toplam 95 bin 911 personel temin edildiğini aktardı. Akar, bugün itibarıyla Milli Savunma Bakanlığında yükümlü personel dahil 448 bin 901’i askeri personel, 38 bin 467’si sivil personel olmak üzere toplam 487 bin 368 personelin görev yaptığını kaydetti.

Gelinen noktada savaş gemisi tasarım ve üretimi dahil bir zamanlar yurt dışından tedarik edilemeyen İHA, SİHA, ATAK helikopter, Fırtına obüs gibi sistemlerin üretiminde artık dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduklarını, kendi ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde bu sistemleri artık ihraç etmekte olduklarını anlatan Bakan Akar, “Ayrıca kara, deniz ve hava ateş destek vasıtaları, silah sistemleri, radarlar, akıllı hava mühimmatı gibi sistemleri artık yerli ve milli imkânlarla üretmenin gururunu yaşıyoruz. İlaveten yeni nesil savaş uçağı, amfibi hücum bot ve gemisi projeleri üzerinde de çalışmalarımız sürüyor. Lazer güdüm kiti, çevre gözetleme radarı, mekanik mayın temizleme teçhizatı, hava savunma erken ikaz radarı, Atmaca silah sistemi, elektrikli zırhlı muharebe aracı gibi örnekleri sayabiliriz” ifadelerini kullandı.

S-400 konusu

Türkiye’nin uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemine olan ihtiyacının 780 bin metrekarelik vatanın, Türkiye semalarının egemenliği, bağımsızlığı ve güvenliği için bir tercih değil zorunluluk haline geldiğini belirten Bakan Akar, “Bu amaçla 1990’lı yılların başından itibaren hava ve füze savunma sistemi tedarik çalışmalarımız devam etmiş; tedarik prensiplerimize cevap veren S-400 sisteminin tedarik sözleşmesi 11 Nisan 2017 tarihinde imzalanmıştır. S-300 sistemi NATO ittifakı içinde nasıl kullanılıyorsa, S-400 sistemi de bizde aynı şekilde kullanılacaktır. Her savunma tedarik programı çerçevesinde deneme ve sistem kontrolleri yer almaktadır. Bu usuller tedarik programının bir parçasıdır ve tamamıyla teknik bir faaliyettir. Bu kapsamda tedarik ettiğimiz sistemin kontrol ve hazırlıklarına planlandığı şekilde devam ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

F-35 konusu

Türkiye’nin F-35 programının sadece bir müşterisi değil, aynı zamanda ortağı olduğunu vurgulayan Bakan Akar, “F-35 teknolojisinin güvenliği, ABD için olduğu kadar Türkiye için de önemlidir. ABD hükümetinin F-35 programına ilişkin raporu gösterdi ki, Türkiye’nin programdan uzaklaştırılması, F-35 uçağının kritik parçaları ki bunlar toplam bin kalem civarında üretim takvimi ve maliyetin düşürülmesine ilişkin riskler doğurdu. ABD’nin teknik anlamda S-400 ve F-35’lerin uyumluluğu konusundaki herhangi bir kaygısını ele almaya hazırız. Bu kapsamda ortak çalışma grubu teklifimiz halen masadadır” dedi.

Bakan Akar, Yeni Askerlik Kanunu ile ilk kez ihdas edilen ve halk tarafından büyük bir teveccüh ile karşılanan yedek astsubaylık statüsünde bugüne kadar 29 bin 176 vatandaşın silahaltına alındığını dile getirdi. Bakanlık olarak salgınla mücadeleye çeşitli sağlık malzemelerinin üretilmesi yönünde katkı sağladıklarını da belirten Bakan Akar, “Bu kapsamda askeri fabrikalarda, maske, tulum ve dezenfektan, ilaç fabrikasında ilaç üretimi (dezenfektan, koruyucu ilaç), MKEK’de ise; maske, koruyucu ekipman, solunum cihazı, termal kamera ve maske üretim tezgahı üretimleri ile salgınla mücadeleye büyük destek verilmiştir. MKEK ve Dikimevlerinde yaklaşık 133 milyon maske üretilmiştir ve üretim devam etmektedir. Yurt dışında 152 dost ve müttefik ülkeye maske, teçhizat ve malzeme desteği yapılmıştır. 25 ülkeye yapılan yardımlar askeri uçaklarla taşınmıştır” dedi.

Bakan Akar, Milli Savunma Bakanlığı 2021 yılı bütçe teklifinin 61 milyar 484 milyon 939 bin lira olarak Meclise sunulduğunu belirterek, "Görüldüğü üzere artan faaliyetlerimiz kapsamında bütçede yüzde 14’lük artış sağlanmaktadır. Müteşekkiriz. Millî Savunma Bakanlığının 2019 yılı kanunlaşan başlangıç bütçesi ile mevzuat çerçevesinde eklenen tutarları da içeren 2019 yılı Kesin Hesap Teklifi, Komisyon’un takdirine sunulmuştur" dedi.

Mevlüt Hasgül - Ahmet Umur Öztürk
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da Pazar günü bazı yollar trafiğe kapatılacak İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada 28 Nisan Pazar günü 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu kapsamında bazı yolların trafiğe kapatılacağı belirtildi. İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada, 28 Nisan Pazar günü 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun İstanbul Etabı nedeniyle bazı yolların trafiğe kapatılacağı ve alternatif güzergahların oluşturulduğu belirtildi. Ayrıca bazı yolların saat 07.00’da, bazılarının 08.00’da ve 09.00’da kapatılacağı duyuruldu. Saat 07.00’da kapatılacak yollar Beşiktaş Meydan İle Zincirlikuyu D-100 Güney katılım arası Çatladıkapı ışıklardan Sultanahmet Meydan arası Üçler Sokak ve buna bağlanan cadde ve sokaklar Tavukhane Sokak Nakilbent Sokak ve buna bağlanan cadde ve sokaklar Aksakal Caddesi ve buna bağlanan cadde ve sokaklar Kısıklı Caddesi Altunizade Köprü üzerinden D-100 Karayolu Güney Yola katılım, Kuşbakışı Caddesi Petrol-İş önünden D-100 Karayolu Güney katılım, Mahir İz Caddesi Altunizade Köprü üzeri D-100 Karayolu Güney Yola katılım Tophanelioğlu Caddesi D-100 Karayolu Güney yola katılım Uzunçayır O-1 Bağlantı Yolu Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Spor Kompleksi İle Uzunçayır Köprülü Kavşağı Kadıköy istikameti, Taşköprü Caddesi Fener Kalamış Caddesi Ahmet Mithat Efendi Caddesi Operatör Cemil Topuzlu Caddesi Çetin Emeç Bulvarı Bağdat Caddesi Alternatif Güzargahlar Üsküdar istikametini kullanacak sürücüler için Nuhkuyusu Caddesi D-100 Karayolu üzerinden Kadıköy İstikametini kullanacak sürücüler için Göztepe Köprüsü Taşköprü Caddesi Ahmet Mithat Efendi Caddesi Ahmet Mithat Efendi Caddesi Operatör Cemil Topuzlu Caddesi Çetin Emeç Bulvarı Bağdat Caddesi ve Turgut Özal Bulvarını kullanacak sürücüler için Fahrettin Kerim Gökay Caddesi ve D-100 Karayolunu Büyükyalı Caddesi’nden gelen Akım Turgut Özal Bulvarı İstikametine yönlendirilecek Saat 08:00’da Kapatılacak Yollar 1.Tersane Caddesi Karaköy Meydan Kemeraltı Cadde kesişimi ile Refik Saydam Caddesi arası iki yönlü olarak araç trafiğine kapatılacak. Saat 09.00’da kapatılacak yollar Dolmabahçe Caddesi Dolmabahçe Gazhane Caddesi kesişimi ile Süleyman Seba Cadde arası Beşiktaş istikameti tek yönlü olarak araç trafiğine kapatılacak. Beşiktaş Caddesi Süleyman Seba Caddesi kesişimi ile Çırağan Cadde arası Ortaköy istikameti tek yönlü olarak araç trafiğine kapatılacak.
Eskişehir Havaların ısınmasıyla birlikte yazlık çiçek satışları başladı Eskişehir’de hava sıcaklıklarının yükselmesi nedeniyle yazlık çiçek satışlarının erken başladığını ifade eden çiçekçi esnafı, mevsimlik çeşitlerin bolca sulanmasını ve değiştirilen toprağın kalitesine dikkat edilmesini tavsiye etti. Yaz mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte yurt genelinde olduğu gibi Eskişehir’de de hava sıcaklıkları yükselmeye devam ediyor. Bu yıl kış mevsiminin yağışsız geçmesine ve sıcaklıkların erken başlamasına bağlı olarak yazlık çiçek çeşitlerinin satışları şimdiden başlarken, esnaf vatandaşların dikkat etmesi gereken detayları anlattı. Vatandaşların yazlık çiçek alırken bu çeşitlerin suyu çok sevdiklerini unutmaması gerektiğine dikkat çeken çiçekçiler, ucuz toprakların sineklenme yaptığını ve bitkiye zarar verdiğini vurgulayarak kaliteli paketler alınmasını tavsiye etti. Bazı çiçeklerin güneşi, bazılarının ise gölgeyi sevdiğini belirterek vatandaşların bitkinin türüne göre duyarlı davranması gerektiğini dile getiren çiçekçi esnafı, son dönemlerde en çok ortanca, yasemin, begonvil, hanımeli, petunya ve sardunya gibi kokulu çeşitlerin tercih edildiği bilgisini de paylaştı. Yazlık çiçek fiyatları an itibariyle 150 liradan başlıyor. "Yazlık çiçeklerin bolca sulanmasına ve perlitli toprak kullanımına dikkat edilmeli" Eskişehir’de çiçekçilik yapan Nurgül Çelik, mevsim itibariyle yazlık ve açan çiçek türlerinin satışına başlandığını aktardı. Müşterilerinin de ekim yaptıkları bir döneme girdiklerinden bahseden ve kaliteli toprak kullanılmasının önemli olduğunun altını çizen Çelik, "Normalde bizim Eskişehir mevsimi daha kışlık bir iklim olduğu için mayıs gibi başlıyordu ama havalar sıcak gittiği için bu yıl erken başladı. O yüzden toprak satışlarımız arttı. Onun dışında çiçekli çiçek satışlarımız arttı. Yalnız çiçekli çiçek alırken bütün herkesin dikkat etmesi gereken tek şey çok su sevdikleri. Güneşin de durumuna göre bu çiçekler her gün sulanmalı. Ortanca, yasemin, begonvil, hanımeli, petunya ve sardunya gibi kokulu çiçekler daha çok tercih ediliyor. Bunlar en çok satılan çiçekler arasında. Burada özellikle şunu vurgulamak istiyorum, çiçek toprağınızı lütfen çiçekçiden alın. Çünkü marketlerdeki ucuz topraklar sinek yapıyor. Bu mevsim tam toprak değiştirme mevsimi. Toprağı, toprağının kalitesini bildiğiniz yerden alın. Toprağın içinde perlit denilen çiçeği besleyen bir madde var. Bu nedenle perlitli toprak kullanımına dikkat edilmeli. Yazlık çiçeklerde en çok suya dikkat edilmeli. Bazı çiçekler güneş, bazı çiçekler gölge seviyor. Mesela ortanca gibi tam mevsim çiçeği var. Onlar gölgeyi daha çok seviyorlar ve toprağın içindeki vitaminlere göre renk alırlar. O yüzden ne renk olsun istiyorsanız toprağınızı ona göre beslemeniz gerekiyor. Yazlık çiçekler fiyatlarımız çok pahalı değil, şu anda uygun seviyelerde. 150 liradan liradan başlıyor, ortancalar ithal geldiği için onlar 750 lirayı buluyor" dedi.
Adana Motosikletine dağ keçisi boynuzu taktı, trafikte ilgi odağı oldu Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun, motosikletine taktığı dağ keçisi boynuzu ile ilgi odağı oldu. Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun, Chopper tipi alçak binişli motosiklet aldı. Daha sonrasında motosikletini çeşitli eklemelerle modifiye etmeye başlayan Altun, bir avcı kulübünde duvarda gördüğü dağ keçisine ait olan boynuzu motosikletine taktırdı. Trafikte ’boynuzlu motosikletli’ olarak anılmaya başlayan Altun, vatandaşların kendisini motosiklet üzerinde gördüğünde video ve fotoğraf çekerek ilgi gösterdiğini, kendisinin de bu ilgiden mutlu olduğunu söyledi. "Bu tarz Alman askerlerinin savaş dönüşü dizayn ettikleri bir tarz" Amerikan motosiklet kulüplerine tutkulu olduğunu belirten Altun, "Amerikan motosiklet kulübü hastasıyım. Kulüpteki motosikletlere yıllar öncesinden hevesim vardı. Sonra ben de bu Chopper’ı aldım. Motorum 350 cc ve çeşitli aksesuar modifiyeleri ile kendime göre bir tarz oluşturdum. Bu tarz aslında yıllar önce Alman askerlerinin motorlarını savaştan döndükten sonra motorlarına dizayn ettikleri bir tarz. Artı olarak ben sadece dağ keçisi boynuzunu ekledim" dedi. "Boynuz dağ keçisine ait" Motosikletine monte ettiği dağ keçisine ait olan boynuzu bir avcı kulübünün duvarında gördüğünü anlatan motosiklet tutkunu Altun, "Bu boynuzu bir avcı kulübünde duvarda gördüm, Boynuzu görür görmez motosikletimin önüne güzel olacağını düşünerek aldım, gerçekten de güzel oldu. Trafikte giderken ışıklarda durduğum zaman vatandaşlar video ve resim çekiyorlar. Ayrı bir havası, kendine has bir ilgisi oldu motosikletimin. Boynuzu takalı 1 yıl oldu, motosiklet de 3-4 yıldır bende. Sinyalimi, farımı, sürüşümü engelleyen herhangi bir sorun yok, sadece motosikletime bir makyaj, bir süs yaptım. Trafiğe ve kurallara uymayan bir engelim yok, eğer olsa boynuzu kendim takmam" şeklinde konuştu. Chopper sahibi motosiklet tutkunlarının, farklı tarzlarına rağmen trafikte gayet dikkatli motosiklet kullandıklarının da altını çizen Altun, "Chopper sahibi insanlar trafikte en düzgün motosiklet kullanan, kurallara harfiyen uyan motosiklet sürücüleridir. Motosiklet özgürlüktür, motosikletin üzerinde kendimi uçuyor gibi hissediyorum" ifadelerine yer verdi. "Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz" Motosikleti sıkça gördüklerini belirten esnaf Şehmus Tular ise, "Bu arkadaş motosiklet hastası. Değişik bir tarz yapmış, hoşumuza da gidiyor. Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz. Değişik bir motor, arkadaş da biraz böyle şeyleri seviyor sanırım. Bu da bizim hoşumuza gidiyor. Söylenene göre yabani dağ keçisinden alınan boynuzmuş, orijinal bir şey olduğunu bana söyledi kendisi. Böyle şeyleri seviyor demek ki, Allah kaza bela vermesin" ifadelerini kullandı.
Denizli Hırsızlar boş daireleri pestededirten yöntemle belirledi Denizli’de hırsızların uyguladığı yeni yöntem akıllara durgunluk getirdi. 2 kadın 1 çocuk hırsız kapı dürbünlerine yapıştırdıkları kağıt parçalarının alınmadığı dairenin boş olduğunu anlayarak girdiler. Giremedikleri dairelerin ise kapı önündeki ayakkabıları çalan hırsızların güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde ise gülmeleri dikkat çekti. Denizli’de hırsızların yeni yöntemi görenleri hayrete düşürdü. Pamukkale ilçesi Asmalıevler Mahallesinde bir apartmanı mesken belirleyen 2 kadın ve 1 çocuktan oluşan hırsızlar, bayram öncesinde ve sonrasında kapı dürbünlerine boş kağıt parçaları yapıştırdı. Tekrar aynı apartman dairesine giden hırsızlar kapı dürbünlerinden kağıt parçalarının alınmamasından dairede yaşayanların eve uğramadığını fark ederek hedef belirledi. Girdikleri bir daireden hırsızlık olayı gerçekleştirdi. Giremedikleri dairelerin ise kapı önünde bulunan ayakkabıları çalmaları bu kadarına da pes dedirtti. Rahat tavırlı hırsızın sevinci güvenlik kamerasına yansıdı Hırsızlardan biri apartmanın giriş kapısında durarak gözetleme yaparken, diğer kadın ve çocuk ise apartman dairesine girdi. Apartman güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde hırsızlar önce girecekleri dairenin önünde bir süre bekliyor. Ardından kapıyı açmayı başaran hırsızlardan çocuk olan içeriye girdiği görülüyor. Daha sonra çocuk hırsız koşarak uzaklaşıyor. Kadın hırsızlardan birinin rahat tavırları ve gülmesi dikkatlerden kaçmadı. "Boş dönmemek için kapı önündeki ayakkabıları alıyorlar” Apartman sakinleri olarak yaşadıkları olayın sinir bozucu ve üzücü olduğunu ifade eden apartman yaşayan Baha Semih Karabulut, hırsızlık olayının bir defa ile sınırlı kalmadığın ifade etti. Kapı dürbünlerine yapıştırılan kağıtların tekrar tekrar yapıştırılması ile hırsızlık olabileceğini düşündüklerini ifade eden Karabulut, “Kapılarımızın dürbünlerine kağıt yapıştırıyorlar ve bu kağıdın alınmadığı zaman bizim evlere girmediğimizi düşünüyorlar. Evlere girmeye çalışıyorlar, giremedikleri evlerde de kapıların önündeki ayakkabılar alıyorlar. ’Boş dönmeyelim’ diyorlar herhalde. Olay ilk olarak Ramazan Bayramında başladı. Apartmanda oturan insanlar bayram için memleketlerine tatile gittiğinde bu şekilde evlere giriyorlar. Sonrasında biz yapıştırılan kağıtları topladık ve tekrardan yapmaya devam ettiler. 2-3 defa yapıştırıldı. Bu kağıtları yapıştırıyorlar ve daha sonra gelip tekrardan içeri girmeye çalışıyorlar. Bizim içeride olmadığımızı düşünüyorlar." dedi. Öte yandan, daire sahiplerinin ihbarı üzerine adrese gelen polis ekiplerinin yaptıkları incelemelerin ardından hırsızlık olayının şüphelilerinin yakalanması için çalışma başlattığı öğrenildi.