GÜNDEM - 21 Kasım 2019 Perşembe 10:36

Bakan Akar'dan harekat açıklaması

A
A
A
Bakan Akar'dan harekat açıklaması

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Barış Pınarı Harekatı ile ilgili bilgi verdi. Bakan Akar, ''Uyuyan hücreler olmakla birlikte genel anlamda harekat bölgesi temizlenmiş durumda'' dedi.

Milli Savunma Bakanı Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 2020 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2018 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı. Burada milletvekillerine bilgiler veren Akar, ''Fırat Kalkanı Harekatı düzenledik. Bu harekatla 3 bin civarında radikal DEAŞ'lı etkisiz hale getirildi. 600 masum insanımızı katleden DEAŞ ile hem yurt içinde hem yurt dışında bugün daha etkin şekilde elimizden geldiğince mücadele yürütüyoruz. Bu konuda koalisyon güçleri dahil diğer bazı ülkelerle ikili anlaşmalar, mutabakatlar çerçevesinde mücadeleye hazır olduğumuzu her ortamda dile getirdik, dile getiriyoruz" dedi.

Bakan Akar, Irak'ta da DEAŞ ile mücadele ettiklerini belirterek, ''Irak'ın kuzeyinde 700 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. Ciddi şekilde sınırlarımızın, halkımızın güvenliğinin tehlikeli boyutlara gelmesi ile Fırat Kalkanı, Afrin'deki PKK/YPG ile ilgili 2018 yılında yaptığımız Zeytin Dalı Harekatı ile 4 bin 500 civarında PKK/YPG'li etkisiz hale getirildi. İdlib'te insani dramı önlemek bakımından mutabakat yapma suretiyle önlemeye çalıştığımız göç var, radikalleşmenin önlenmesi çalışmaları var. Bin 200 civarında sivil vatandaşın hayatını kaybettiğini biliyoruz. Rejimin karadan ve havadan yaptığı saldırıların durdurulması için de Ruslarla sürekli irtibat halindeyiz. Operasyonlar bittikten sonra yaklaşık 400 bin kişi yerlerine dönebilirler''' ifadelerini kullandı.
Barış Pınarı Harekatı'nı tek başlarına yapmak zorunda kaldıklarını aktaran Akar, ''145 kilometre genişliğinde, 30 kilometre derinliğinde alan şu anda temizlenmiş durumda. İçeride bazı kalıntılar kalmış olsa da genel anlamda bölge temizlenmiş durumda. Ancak harekat alanının doğusundan ve batısından sürekli tacizler devam etmektedir. Bu konuda Amerika ve Ruslarla yaptığımız mutabakatlar var. Bu mutabakatların tamamen yapıldığını söylemek mümkün değil. Temaslarımızı sürdürüyoruz. Şu ana kadar bin 100-bin 200 el yapımı patlayıcı ele geçirildi. Birleşmiş Milletler kayıtlarından 130-140 bin kişinin yerlerine döndüğünü biliyoruz'' şeklinde konuştu.

Bakan Akar, kimyasal silah kullanıldığı iddialarını yalanlayarak, ''Bu gerçekten hiçbir şekilde aslı, esası, temeli olmayan bir iddia. Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde bunların ne atma vasıtası var, ne kullanma vasıtası, ne konsepti, ne doktrini, ne eğitimi ne öğrenimi var'' dedi. Akar, şunları kaydetti.

''Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla bölge halkını zalim, cani terör örgütlerinin zulmünden kurtaran kahraman ve fedakâr Mehmetçik, Fırat’ın doğusunda da Suriyeli kardeşlerinin yanında, terör örgütlerinin karşısındadır. Harekât çerçevesinde 4 bin 219 kilometrekarelik alan ile 600 yerleşim yeri kontrol altına alınmış ve M-4 otoyolunda kontrol noktaları tesis edilmiş, bugüne kadar bin 168 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 12 personelimiz şehit olmuş, 164 personelimiz ise yaralanmıştır. TSK ile omuz omuza mücadele eden Suriye Milli Ordusu'ndan da 236 personel şehit olmuş, 722 personel yaralanmıştır.''

Irak'taki duruma yönelik bilgi veren Akar, ''Irak’ın kuzeyinde de terör örgütüne karşı mücadele azim ve kararlılıkla sürdürülmektedir. Bu kapsamda öncelikle Hakurk ve Haftanin bölgelerinde Pençe Harekâtları başlatılmış ve planlandığı şekilde devam etmektedir. Söz konusu operasyonlarda çok miktarda yaşam malzemesi ve örgütsel doküman ele geçirilmiş, teröristler tarafından kullanılan mağara, sığınak, barınak ve silah mevzileri imha edilmiştir. Operasyonlarda şu ana kadar 9 silah arkadaşımız şehit olmuş, 74 personelimiz yaralanmış, 158 terör örgütü mensubu ise etkisiz hale getirilmiştir'' diye konuştu.

Doğu Akdeniz'de Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis araştırma ile Yavuz ve Fatih sondaj gemilerinin Deniz Kuvvetlerine ait fırkateyn ve korvetlerin korumasında araştırma ve sondajlarına devam ettiğini söyleyen Akar, ''Bildiğiniz üzere KKTC bayrağının yakılması olayı oldu. Bunu en sert şekilde kınıyoruz. Bu ırkçı saldırılar KKTC bayrağının adada ebediyen dalgalanmasına engel olamayacak. Bizim kimsenin hakkında, hukukunda, hele hele toprağında gözümüz yoktur. Bu konuda 'iyi komşuluk ilişkilerini arzu etmemiz' taviz ve zafiyet, 'Hiçbir oldubittiye izin vermeyeceğiz' dememiz de tehdit olarak algılanmamalı. Kıbrıs bizim milli meselemizdir. Kimse bu konuda bizden taviz beklemesin. Bu konudaki fikirlerimiz ve yaklaşımımız ortadadır. Türk Silahlı Kuvvetleri, Ege ve Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve KKTC’nin hak, alaka ve menfaatlerini korumaya, Kıbrıs Adası'nda uluslararası garanti ve ittifak anlaşmaları doğrultusunda barış ve güvenliğin teminatı olmaya devam edecektir'' dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Canpolat: “Yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verin” Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat yeni anayasa çalışmaları hakkında açıklama yaparak yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verilmesi gerektiğini belirtti. Son günlerde siyasi partilerin ana gündemi olan yeni anayasa çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, çalışmalarda nelere dikkat edilmesi gerektiğine dair yazılı bir açıklama yayımladı. Canpolat, siyasi partilerin isteklerinden daha çok milletin ne istediğine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. “Yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verin” Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, baskıcı rejimlerin yaptığı anayasa ile milleti kendi kültüründen ve örfünden uzak bir şekilde yaşatmanın millete yapılmış büyük zulüm olduğunu belirterek, “Önümüzde yeni anayasa hazırlığı olduğunu görüyoruz. Bu yeni anayasa hazırlığı birkaç siyasi parti genel başkanının istek ve arzularıyla değil, milletin istek ve arzularına göre şekillenmelidir. Yeni anayasa için siyasi partilere değil, millete kulak verin” açıklamasında bulundu. Ata koruma kanununun daha da genişletilmesi gerektiğini belirten Başkan Canpolat, “Milletimiz toplumun tamamını kucaklayan, ülkemizde yaşayan her etnik kimliği kapsayan, herkesin değerlerine saygı duyan, herkesi kucaklayan, barış ve kardeşlik içerinde bir ve bütün yaşama şartı ve standartları sunan bir anayasa beklemektedir. Bu yüzden yeni anayasa siyasi hedefleri ve amaçları başkalarının elinde olan siyasi parti liderlerinin istek ve talepleri doğrultusunda olmamalıdır. Yeni anayasa değişikliğinin milletimizin ortak değerlerine, örf ve ananesiyle barışık aynı zamanda çağımızın olağan akışına uygun olabilmesi için milletimiz tarafından oluşturulması esas olmalıdır” ifadelerini kullandı. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk anayasada milletinin dinine saygı duyarak anayasada ‘İslam’ ibaresini kullandığını vurgulayan Kadir Canpolat, “Farklı dinlere ve farklı etnik kimlere tabi ki saygı duyma zorunluluğumuz vardır çünkü bizim kültürümüzde bu temel esastır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni oluşturan milletin büyük bir bölümünün dini İslam olduğu için devletin dini İslam olmalıdır. Diğer din ve etnik kimliklere göre de laikliği bir kenara atılmamalıdır. Laikliğin tanımı İslamiyet’le kavga etmek değildir. Bu anlamda Laikliğin tanımı yeniden yapılmalı, din ve devlet işleri birbirinden ayrı ve milli kontrol altında olmalıdır. Farklı din mensupları vatandaşlarımıza eşit muamele kavramı getirilmelidir. Değerlerimiz üzerinden Türk toplumunun uzlaşısı, kardeşliği, birlik ve bütünlüğü esas olmalıdır. Devletimizin çıkar ve menfaatlerinin, milletimizin çıkar ve menfaatleri ile örtüşmesi mutlak bir netice olmalıdır. Birbiri ile barışık bir toplum güçlü bir devlet doğurur. Barışık bir anayasa ile işte o zaman ekonomide, hukukta, sanayi ve teknolojide hatta kültür ve aile yapımız da yeni ve büyük bir çağ açmak hedeflenmelidir. Birtakım ittifakların istek ve arzuları değil, toplumun tamamının ittifak yaptığı yeni bir anayasa hepimizin hakkıdır. Bu hak ülkemizde yaşayan her neferi kapsamalıdır” ifadelerine yer verdi.