GÜNDEM - 28 Ekim 2020 Çarşamba 18:25

Bakan Pakdemirli, TGRT Haber'de önemli açıklamalarda bulundu

A
A
A
Bakan Pakdemirli, TGRT Haber'de önemli açıklamalarda bulundu

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Orman yangınları maalesef yüreğimizi yakıyor. Bu sene de adet olarak yüzde 30-35 çok daha fazla orman yangını çıktı. Çok merak edilen bir konu da terör, sabotaj falan mı? Yoksa diğer konulardan dolayı mı? Elbette artışların bir kısmı bundan kaynaklıdır. Ama bir taraftan da artışların bir kısmı bu seneye has özel meteoroloji koşullarının daha yüksek geçiyor olmasıyla alakalıydı” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, TGRT Haber Gündem Özel programında Gazeteci-Yazar Ziya Osman Açıkel'in sorularını cevapladı.

“Bu sene de adet olarak yüzde 30-35 çok daha fazla orman yangını çıktı”

Hatay İskenderun’daki yangınla ilgili konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Hatay’da böyle büyük bir yangının olduğunu öğrenince sayın cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla bölgeye geçtim. Özellikle birebir devletin en üst kademesinin yangına müdahale ediyor olması önemli. Normalde genel müdürde bize eşlik ederdi ama genel müdürümüz şu anda tecrit sürecinde ona da buradan geçmiş olsun diyelim. Devlet bütün kurumlarıyla özellikle bu konuda hassasiyetle son iki yıldır çok daha fazla, çok daha iyi bir şekilde gösteriyor. Tabi ki orman yangınları maalesef yüreğimizi yakıyor. Bu sene de adet olarak yüzde 30-35 çok daha fazla orman yangını çıktı. Çok merak edilen bir konu da terör, sabotaj falan mı? Yoksa diğer konulardan dolayı mı? Elbette artışların bir kısmı bundan kaynaklıdır. Ama bir taraftan da artışların bir kısmı bu seneye has özel meteoroloji koşullarının daha yüksek geçiyor olmasıyla alakalıydı. Dün öğleden sonra gittim yangın, bu sabah itibariyle de kontrol altına alabildik. Bütün geceyi uyamadan geçirdik. Birkaç saatlik bir kenarda dinlenme gibi bir durumumuz oldu. Ama tabi ki özellikle yangına çok üzüldüm, ama can kaybının olmaması, mal kayıplarının çok sınırlı olması bizi biraz teselli etti” dedi.

”Türkiye için gazi meclisimize gerçekten teşekkür ediyorum bir devrim olmuştur”

Torba kanunla ilgili konuşan Bakan Pakdemirli, “Bu torba kanunun içinde devrim niteliğinde maddeler olmakla beraber sadece bakanlığımızın işlerini ve işlerliğini daha iyi hale getirmek maksatlı ufak düzenlemelerde var. Ama en büyüğü taklit, tağşiş diyebiliriz. Taklit ve tağşişte de aslında ikiye ayırmak lazım. biri insan sağlığına zararlı maddelerin satılması pazarlanması, diğeri de aslında taklit ve tağşiş. Bir ürünü olmadığı şekilde o ürünmüş gibi gösterip veya bir ürüne tağşiş yapmak. Örnek olarak söylüyorum, zeytinyağı adı altında Ayçiçek yağı ve zeytinyağının karışımını satmak gibi. Veya dana sucuğuysa tavuk eti karıştırmak gibi. Burada insan sağlığına zararlı olanlarla alakalı da, burada özellikle gıda zehirlenmesi. Restoranlarda hakikaten insanın başına geliyor. Benimde geçmişte başıma geldi. E. coli ve Salmonella analizler sonucunda bulunduğu zaman bizim il müdürlüklerimiz suç duyurusunda bulunuyordu. Bu duyuru da bir şekilde dolaylı bir görevsizlik olarak sonuçlanıyordu. Bundan sonra artık bir yıldan 5 yıla kadar hapis ve adli para cezaları geliyor. Bu çok önemli. Diğer taraftan taklit, tağşişle alakalı yanlış ürünler üretip vatandaşa bilmeden bunları yedirmek veya o ürünmüş gibi davranmasını sağlamak konusunda ciddi yaptırımlar getiriyoruz. Mevcut durumda belirli yasakları içeriyor ve ifşa ediyorduk.

Kötü ürün üretildiğinde biz tespit ettiğimizi ifşa ediyorduk. 2019-2020 her aş ifşa etmeye başladık. Bundan ciddi bir netice aldık ama bu sahtekarlığı yapanlar kesmiş olduğumuz cezanın üstünde bazen karlar elde ediyorlar. Burada elimiz kolumuz bağlıydı. Bu anlamda bu yasa bizim elimizi kolumuzu ciddi bir şekilde rahatlatacak. Bu anlamda burada üreten ithal eden, perakendecilere ciddi cezalar getiriyor. 50 binden 500 bine kadar veya cirosunun yüzde 1’ine kadar, bu cezaların ikinci tekrarında çarpı iki, üçüncü tekrarında çarpı ikinin üstüne bir daha çarpı ve adli para cezaları. En sonunda da bu işleri yapanlar sürekli olarak bu işi tekrar ediyorlardı. Üçüncü tekrardan sonra hapis cezası yok ama faaliyetten men bu işin içerisine geldi. Perakendeci bu ürünü satıyorsa, kendisiyle alakalı bir sorun olmayacak ama toplum sağlığını ilgilendiren devrim niteliğinde olacak ve iyiyle kötüyü, iyi üretenle, kötü üreteni ayırt edecek ve tüm sektörü daha iyi üretime teşvik edecek bir yasa etmiştir. Türkiye için gazi meclisimize gerçekten teşekkür ediyorum bir devrim olmuştur. İnşallah burada da iyi neticelerini alacağımızı söylemek istiyorum” diye konuştu.

“18 yaşından küçüklere sigara satışında ikinci defa tekrar ederse iki yıllığına ruhsatı iptal ediyoruz”

Türkiye’deki tütün satışlarıyla ilgili konuşan Bakan Pakdemirli, “Üreticilerimizi ilgilendirecek, Türkiye’de üretilen sigaralardaki yerli tütün oranı yüzde 30’ çıkarılması. Bu çok daha az ve ithal tütünle sigarlar yapılıyor, yerli tütünün biraz daha geliştirilmesi gerekiyor. Bu kadar büyük yatırımlar varken, bu işin tarım tarafının göz ardı edilmemesi gerekiyor. Sigara sağlığımıza zararlı mı? Zararlı. Ama eğer bu yapılacaksa, böyle bir sanayi varsa, bu işin tarım tarafının olması lazım. Ayrıca tütün mamullerinin satılmasıyla ilgili bir düzenleme var. Gece 22.30’dan sonra veya 18 yaşından küçüklere herhangi bir saatte satışı 5 yıl süreyle, ikinci kez tekrar ederse iki yıllığına ruhsatını iptal ediyoruz. Satıp satıp cezayı ödüyordu. Şimdi ikinci defa tekrar ederse ruhsatı iptal ediyoruz. Kusura bakma bu evladımız 18 yaşından küçük ruhsatın gider ve idari para cezalarını buna ekledik. 5 bin lira ile 350 bin liraya varana kadar idari cezalar eklendi. Buradaki en büyük yenilik günün her saatinde çocuklara satış” şeklinde konuştu.

“Burada tarım yapılmıyor, burada yapay imar adaları oluşturuluyor”

Hobi bahçeleriyle ilgili konuşan Bakan Pakdemirli, “Son yıllarda tarım arazilerinin bir şekilde yapay bir şekilde imarlaşmasını sağlayan bir konuydu. 5403 sayılı toprak koruma kanunumuz ve bölünemez bütünlük var. Bu bölünemez bütünlüğü kooperatif veya şirket kurma yolu ve hisseleri pazarlanma yoluyla baypas ederek, bunları satmak ve küçük ölçekte köycükler ortaya çıkarmak. Bunun dezavantajı, burada tarım yapılmıyor, burada yapay imar adaları oluşturuluyor. Yanına küçük bahçeler konuluyor, konteynır tarzı evler veya prefabrik evlerle insanlara bahçe ortaya çıkartılmış.

Maalesef yasa buna cevap vermiyor ama bu işin cezai yaptırımını kim yapacağıyla ilgili kanunda bazı eksiklikler vardı, bunlar tamamlanmış oldu. Herhangi bir şekilde bu kanunu ihlal edenler valilik tarafından tespit edildikten sonra 30 gün içerisinde belediye gönderilecek. Belediye de 60 gün içerisinde eski haline getir. Metrekaresine 10 lira ceza, yıkım masrafını da al. Eğer muhatap 60 gün içinde yapmaz 3 katı ceza ve belediye yıkacak. Yıkım masrafı iki kat olarak tahsil edilecek. Bu masrafı da Tarım ve Orman Bakanlığı ödeyecek. Kişiden de bu en nihayetinde tahsis edilecek. Hobi bahçeleriyle alakalı önemli bir düzenleme olduğuna inandığımız vatandaşımız bu bahçeleri düzenleyen organize eden ve satanların elinden alıyorlar. Yani 5403 sayılı toprak bütünlük kanunu diyor, birileri bunu diyor kooperatif kuruyor ve parça parça satıyor. Bu hisselerin devirlerini yapanlar, pazarlayanlara bir yıl ile 3 yıl arasında hapis cezası geliyor. Şöyle bir kolaylık getirdik. Araziyi eski haline getirirse yani tekrar tarıma elverişli hale getirirse suç ortadan kalkıyor, otomatik olarak dava düşüyor” dedi.

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde üreticiye destek 14.6 milyardan 22 milyara çıktı”

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle üreticinin desteklerinin arttığını belirten Bakan Pakdemirli, “Desteklerin toplamı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde 14.6 milyardan geldi 22 milyara, yani destek yüzde 52 arttı. Bu artan destek karşılığında tarımsal gayrisafi milli hasılamızda yüzde 45 arttı. Burada ciddi bir biçimde özeli ve üretici kesimi, sadece bizim iktidarımızda değil, bütün iktidarlarda şu veya bu şekilde desteklemek durumundadır. Çünkü tarım bir ülkenin gıdada kendi kendine yeterli olması, diğer konularda da stratejik konulardır ve ülkeler bu konuda mümkün mertebe üretimi kendi yapmadığı için üreticiyi doğru yerde yönlendirme konusunda birçok sektöre göre üreticiye daha yakın durma durumundadır. Burada da biz ciddi bir şekilde üreticimizi destekliyoruz. AK Parti hükümetinin tamamında bu desteklenmiştir. AK Parti hükümetlerinde 10-12 misline çıkmış ama bu gün itibariyle 22 milyara çıktık. Bu destekleri özellikle pandemi döneminde yüzde 75’inden fazlasını ilk 6 ay içerisinde ödedik ki, üreticimizi biraz rahat nefes alsın ve birçok konuda destekleyelim” ifadelerini kullandı.

“Canlı hayvan ithalatında hep yarıya düşerek gittik, inşallah 2022’den itibaren sıfıra getireceğiz”

Türkiye’nin et ithalatıyla ilgili konuşan Bakan Pakdemirli, “Türkiye’nin bu gün itibariyle ithalat problemi kalmamıştır. 2018 yılında 50 bin ton ithal edilen bir tablo vardı, o günün tablosu kendine göre özellikle vardı. O gün 50 bin ton et ithalatı vardı. bir milyonun üzerinde besili hayvan ithalatı vardı, 150 bin civarında da kasaplık hayvan ithalatı vardı. Biz bunları 2019 yılında 50 bin tonu 5 bin tona düşürdük. Aslında sıfırdır. 1 Milyon 200 bin ton etin yendiği yerde 5 bin ton et bir şey değildir, bunu çok speküle ederler ama, bunu edenler maalesef uluslararası ilişkileri bilmedikleri için, Sırbistan ve Bosna Hersek’e yapmış olduğumuz kırsal kalkınma desteklerinden dolayı biraz mecburi olduğumuzu demeyelim ama karşılıklı ticari anlaşmamızdan dolayı mecbur olduğumuz bir ithalat rakamıdır. Ona da ihtiyacımız yoktu. Canlı hayvan ithalatında hep yarıya düşerek gittik.

Geçen yıl bu yarıya düştü, bu yılda yarıya düştü. Yani 125 binlere kadar düşecek. İnşallah 2022’den itibaren sıfıra getireceğiz. Bunu ilk bakan olur olmaz açıklamıştım. Hayvanın hayat döngüsü gereği doğruları yaptığınız zaman ithalatı kesmeniz ve bitirmeniz 3-3,5 seneyi alıyor. Bizde yavaş yavaş peyderpey özellikle Türkiye’de üreticinin ve besicinin para kazanacağı bir ortam ve akabinde ithalatın tamamen sıfırlanacağı, tüm üretiminde yerli üretime döneceği bir ortamı hedeflemiştik. Buraya emin adımlarla gidiyoruz” dedi.

"Tohum biraz haksızlık yapılan bir konu”

Tohumla ilgili konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Tarım konusu futbol konusunda kadar konuşulan konudur. Tarımında ana yemi tohumdur. Elbette tohum konusunda ülkemizde çok konuşulan konulardan bir tanesi. Biraz haksızlık yapılan bir konu. Türkiye’de sertifikalı üretim 150 bin tondan 1 milyon 150 bin tohumlar çıkmış ve 1,5 ton gibi 2023 hedefi koyduk. Yabancı firmalar elbette var. Kabaca 900 firmanın 860 tanesi yerli, 20 tanesi yabancı 20 tanesi de yerli yabancıdır. Tarlada 100 dönüm tarlanız var diyelim bunun 96’sında yerli tohum kullanılıyor.

Sebze tohumlarıyla ilgili ithal bağımlığımız vardı. Geçen yıl başlattığımız TÜBİTAK’la başlatmış olduğumuz projeyle sebze tohumuyla ilgili ciddi adımlar attık. Bununla ilgili iyi adımlar attık. Tohum üretiminde ilk ona giren bir ülke. Türkiye 2023 hedefi koyan bir ülkedir. Bütün hedeflerde ilk 10’a girmek vardır. Sabahtan akşama kadar tarımla ilgili konuları konuşurken, bazı rakamları bilerek konuşuyor olmamız lazım. Burada herhangi bir şekilde geri değiliz, ama burada daha fazla teknoloji üreten daha fazla derinlemesine inen bu konuyu daha fazla etrafındaki ülkenin tohumunu satan bir ülke konumuna gelmemiz konusunda biraz daha gayret etmemiz gerekiyor. Bugün 86 ülkeye tohumlarımızı ihraç ediyoruz” dedi.

“40 kuruşluk çiğ süt destek primini 3 ay erkene çekerek Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları için uygulayacağız”

Süt üreticilerine müjde vererek konuşmasını sürdüren Bakan Pakdemirli, “Çiğ süt ciddi miktarda insanı ilgilendiren bir konu, özellikle bizim sürdürülebilirlik anlamında kendi kendimize yeterliliğimizi korumamız gereken bir konu. Geçen yıl 15 Kasım 2019’da biz 2.30 lira tavsiye fiyatına gıda komitesinde görüşüp ulusal süt konseyine iletmiştik. Bu sahada da çok büyük bir memnuniyet oluşturdu. Bir kilogram sütün karşılığında 1.50 gram yem alınabiliyordu. Bu rasyo birebir 50 rasyosu Cumhuriyet tarihinde belki süt üreticisine verilen en önemli desteklerden bir tanesiydi. Çünkü ulusal süt konseyi de üreticilerde herkes bir kilograma bir 30 rasyosunu kabul eder ve 1,30’da bu işin kar ettiğini konuşurlar. Şimdi maalesef son dönemde pandemiyle beraber hem kurlardaki artış hem de dünyadaki emtiya fiyatlarındaki artışla birlikte süt üreticimizin ister istemez maliyetleri arttı. Bu konuda talepte arttı.

Bunu normalde karşılıyoruz. Ancak biraz bu talebe karşı cevap vermekte geciktiğimizde üreticimiz bu konuda çok sabırsız. Biraz sabırlı olmalarını istiyorum ki, şöyle bir rakam vereceğim. 2020 yılının ilk 6 ayında palite ortalama 1.35 olarak gerçekleşmiş 1.30’un 5 üzerinde ve ilk açıkladığımızda 1.50 ve maliyet artışına rağmen ilk 10 ayda ortalama 1.28 civarında seviyelerinde seyretti. Biz süt konseyine şöyle bir destek verdik. 40 kuruşa desteği çıkartalım, fiyat henüz artmasın, destekte 40 kuruş olsun diye. Yoğun talep üzerine bu 40 kuruşluk desteği erkene çekme konusunda bir insiyatifimiz oldu. Bunun parasını ve bütçesini ayarladık. Çünkü 40 kuruşu açıkladığımızda üreticide şöyle bir soru işareti oldu. Tamam 40 kuruş ama ne zaman ödenecek bu, şimdi ödenecek.

40 kuruşluk çiğ süt destek primini 3 ay erkene çekerek temmuz, Ağustos ve Eylül ayları için uygulayacağız. Temmuz ve Ağustos’u da hemen ödemeye başlayacağız. En yakın zamanda da 2021 Ocak ayında geçerli süt fiyatını gıda komitesinde tartışıyor olacağız. En geç Aralık ayında tartışmış oluruz. Ulusal Süt Konseyine de biz Gıda komitesinin tavsiyesi olarak iletiriz. Burada çiftçimizin üreticimizin başımızın tacı olduğunu tekrar ediyorum. Onların dertleriyle dertlendiğimizi bilsinler. Elimizin rahat olduğu durumlarda aynı gıda komitesinin 1.50’lik rasyo ile üreticimize destek olduğunu hatırlatmak istiyorum. Yine en yakın zamanda bu konuda tekrar gıda komitesinin gündemine girecek” diye konuştu.

“Pandemi sürecinde güçlü tarım alt yapısıyla raflarda hiçbir boşluk hissetmedik”

Pandemi sürecinde bakanlık olarak yapılan çalışmaları anlatan Bakan Pakdemirli, “Yönetilmesi gereken bir alan vardı. Tüketici psikolojini yönetmemiz gerekiyor. Dünyada gıdayla ilgili bir problem yok aslında. Fazlası da üretiliyor. Tüketici psikolojini birçok ülke yönetemediği için raflar iğneden ipliğe boş kaldı. İğneden ipliğe kozmetik ürünlerde dahil olmak üzere raflarda kalmadı. Burada psikoloji doğru yönetilmedi, bunun için iki ana madde vardı. ister istemez evinde kapalı kalan vatandaşımız daha fazla alışveriş yapma istediğinde olacaktı. Bunu tespit ettik ve diğer ülkelerden gördük. Bunun yönetilmesi gerekiyordu. İkincisi de bu alışveriş durumunda vatandaşımızın gittiğinde raflarda ürün bulması gerekiyordu. Bunun için gıda sektörüyle konuştuk üretiminizi artırın dedik.

Perakende sektörüyle konuştuk. Lojistik sektörüyle konuştuk çok daha fazla taşıma yapacaksınız bunun altından kalkın dedik. Bütün sektörlerde iyi bir sınav verdiler. En önemli sınavı çok pratik, biz güçlü tarım alt yapısıyla raflarda hiçbir boşluk hissetmedik. İşin tarımdaki geri planı şu, herkes evde otursun dendiği zaman tarımın paydaşları evde oturamaz, çiftçilerimize birer diplomatik pasaport istiyoruz dedik. Herkes evde otururken, çiftçimiz üretimine devam edecekti. Başta kurumlar buna sıcak yaklaşmadı ama bakanlarımızla oturup ikna ettik. Doğru bir şey yaptığımız ortaya çıktı ki ikinci çeyrekte tarım yüzde 4 büyüdü. Bunu anlamı şu, demek ki doğrular yapılmış. Tüm bu zincirde bozulmadığı için bir problem yaşanmadı” diye konuştu.

“Vadeli bir şekilde besiciye yemin Toprak Mahsulleri Ofisinden tahsis edilmesi konusunda bir çalışma arkadaşlar yürütüyorlar”

Yemle alakalı çalışmanın yapıldığını belirten Bakan Pakdemirli, “Yemle alakalı bir çalışma yapıyoruz. Tabi ki burada besiciyi ve üreticiyi destekleme gayesiyle. Özellikle Toprak Mahsulleri Ofisine bir talimat verdim. Çalışmayı henüz bitiremediler. Bu akşam bitirselerdi belki onu da açıklayacaktık. Vadeli bir şekilde besiciye yemin Toprak Mahsulleri Ofisinden tahsis edilmesi konusunda, yem hammaddesinin tahsis edilmesi konusunda bir çalışma arkadaşlar yürütüyorlar. Elbette bu arada döviz ve emtiya fiyatlarının artışıyla beraber buradaki maliyetlerde artıyor.

Bu maliyetlerin artmasıyla beraber Ticaret Bakanlığı bizimde uyarımızla tedbir aldı. maliyet sürekli artıyor, buradaki gümrük vergilerinin gözden geçirilmesi, belirli bir süreliğine gümrük vergilerinin bir çok kalemde sıfırlanması söz konusu oldu. Geçen hafta ciddi bir değişiklik yapıldı. Böylelikle de ana amaç artan maliyetlerin artmaması belirli bir yerde sabitlenmesi konusunda çapa oluşturması konusunda bir gayretimiz oldu. Özellikle besici üretici tarafını desteklemek için toprak mahsulleri ofisimiz böyle bir çalışma içerisinde, çalışmayı bitirdikleri zaman bizde kamuoyuyla paylaşırız” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Metin Öztürk: “Hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Hedefimiz tüm takımları yenerek 105 puan ile şampiyon olmak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maçın ardından sarı-kırmızılı takımın ikinci başkanı Metin Öztürk, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın 15 maç üst üste kazanarak bir rekora imza ettiğini belirten Öztürk, “Tabii ki rekorlar kıymetli ama bizim yolculuğumuz belli, 24. şampiyonluk için gidiyoruz. Önümüzdeki yıl Dursun Özbek Başkanımızın liderliğinde tekrar şampiyon olup 5. yıldızı takacağız. Bu tabii bir hedef. Neticede 19 kıymetli rakibimiz ile oynuyoruz” şeklinde konuştu. “12 puan daha var” 4 maçları daha olduğuna dikkat çeken Öztürk, "4 tane daha maçımız var. Demek ki 12 puan daha var. Yani hiçbir şey garanti değil. Oynayacağımız rakipler arasında küme düşme hattında olanlar var. Bizim gibi şampiyonluk yolumda yarıştığımız Fenerbahçe de var. Bir takımla oynadığınız performans ve aldığınız puanlar aslında diğer takımları da ilgilendiriyor. O yüzden biz gücümüz yettiğince sadece şampiyonluk yolunda değil tüm takımları yenerek ligi planladığımız gibi bitirmeyi hedefliyoruz” sözlerine yer verdi. "Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil" Farkı 7 puan olarak algılamanın doğru olmadığını ve Fenerbahçe’nin henüz maçını oynamadığını kaydeden Öztürk, “Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil. Şu an hala aramızda 4 puanlık bir fark var. Rakibimiz henüz oynamadı. Rakibimiz oynadıktan sonra ne olacağına bakacağız. İster 7 puan olsun, ister 4 puan olsun bizim hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” ifadelerini kullandı. “Hakem kardeşlerimiz elinden geleni yapıyor, yeter ki kasıt olmasın” Metin Öztürk, ayrıca çok fazla hakem konuşmaya gerek olmadığını, ancak hakemlerin maçları yönetirken niyetlerinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, “Artık bence çok fazla hakem konuşmaya gerek yok. Yunanistan’da da görüyorsunuz yabancı hakemler var. Orada da Yunan takımları bundan şikayetçi. Herkes elinden geleni yapıyor. Eminim ki hakem kardeşlerimiz de elinden geleni yapıyor. Kasıt olmasın, kötü kalp olmasın. Biz spordan da oynanan futboldan da çok memnunuz. Adana Demir ilk devre inanılmaz bir futbol oynadı. Maç iki tarafa da gitti geldi. Futbol bu, sonucun ne olacağı belli olmuyor” dedi. "Bugün harika bir Mertens resitali izledik" Dries Mertens’in önümüzdeki sezon devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da yanıt veren Öztürk, daha sonra şunları söyledi: “Buna karar verecek olan hocamız Okan Buruk ve Başkan Vekilimiz Erden Timur. Ancak bir izleyici olarak şunu söyleyeyim bugün harika bir Mertens resitali izledik. İnanılmaz. İnsan olarak müthiş. Ümit ediyorum ki bu performansını önümüzdeki sene bizimle devam ettirir. Ama devam ettirmese de kalbimiz her zaman onunla. Takımımıza şampiyonluk yolunda diğer futbolcu kardeşlerimiz gibi çok önemli katkı sağlıyor."
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.