GÜNDEM - 09 Haziran 2022 Perşembe 18:14

Bakan Bozdağ: 'Stokçuluk ve fahiş fiyatta cezaların alt ve üst sınırı artırılıyor'

A
A
A
Bakan Bozdağ: 'Stokçuluk ve fahiş fiyatta cezaların alt ve üst sınırı artırılıyor'

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Stokçuluk ve fahiş fiyatta cezaların alt ve üst sınırı artırılıyor” dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TGRT Haber’de katıldığı programda gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Bozdağ, stokçuluk ve fahiş fiyat uygulayanlara cezaların artırılacağını, uzlaştırma alanının genişletileceğini ve 6’lı masada yer alan partilerin henüz bir isim açıklamadığına değindi.

“Stokçuluk ve fahiş fiyatta cezaların alt ve üst sınırı artırılıyor”

Stokçuluk ve fahiş fiyat artışı yapıp haksız kazanç sağlayan kişilere yönelik cezai yaptırımların artırılacağını söyleyen Bozdağ, "Türk Ceza Kanunu’nun 237. maddesi ‘Bir mal, hizmet, işçi ücret etkilemek maksadıyla asılsız haber yayan’ kişilere verilecek cezayı düzenliyor. Tabii bu cezanın alt ve üst sınırı 2 yılın altında olduğu için tutuklama yasağı da kapsamı içerisinde bulunuyor. Fiyatlar artarsa ceza artıyor. Ona göre de bir sonuç ortaya koyuyor. Stokçuluğa gelince TCK’nın 240. Maddesi, ‘Bazı mal ve hizmetleri piyasaya sunmamak veya sunmaktan kaçınarak o mal ve hizmetlere duyulan ihtiyacı artırmak’ bu da dolaylı bir şekilde fiyatların yükselmesine yol açıyor stokçulukta. İkisinde de mantık biraz farklı. Biri fiyatları yalan haberle etkiliyor. Biri piyasadaki mal ve hizmetleri elinde yeterinden fazla olduğu halde, talepten fazla arz olduğu halde piyasaya arz yapmayarak, arzdan kaçınarak piyasada kıtlık, yokluk havası verip oradan da fiyatların artırılmasına neden olmak. Geçenlerde ayçiçek yağıyla ilgili böyle bir hadiseyle Türkiye karşı karşıya kaldı. Yani hükümet açıklama yaptı, Bakanımız açıklama yaptı, ‘ayçiçekle ilgili herhangi bir sıkıntı yok’ dedi ama millet ayçiçeğinde sanki bir sıkıntı olacakmış gibi piyasada birden ayçiçeği fiyatlarında oynama oldu. Vatandaş ayçiçeği alımına yüklendi. Daha sonra ayçiçek fiyatları küt aşağı düştü. Elindeki stokları erittiler. Şimdi böyle haksız kazançların önüne çıkmak için bu adımlar atılıyor. Bir, yalan haberle fiyatları artırmak. İki, mal ve hizmetleri piyasaya sunmamak suretiyle o mala ihtiyacı doğurmak ve sonra oradan da artırmak kötü niyetli kişilere karşı cezai tedbirler alınıyor. Ve cezanın her iki suçta da alt ve üst sınırı artırılıyor. İki suçun cezasının alt sınırı bir yıldan 3 yıla kadar değiştiriliyor. Böylelikle bu iki suç da tutuklama yasağı kapsamı dışına çıkarılmış oldu. Hakim ya da mahkeme soruşturma veya yargılama sürecinde gerek gördüğü takdirde tutuklama inisiyatifi de kullanabilecek. Böyle bir inisiyatifi mahkemelerin ve hakimlerin takdirine yasa sunmuş oldu” ifadelerini kullandı.

"Uzlaştırma kapsamına girecek konular artırılacak"

Uzlaştırma kapsamına girecek konuların artırılacağını ve bu çalışmanın Ekim ayından sonra TBMM’ye sunulacağını belirten Bozdağ şunları kaydetti:

“Yeni döneme uzlaştırmamın kapsamına girecek suçları artıralım, seçki yapalım bazı suç tiplerin oraya alalım. Suçun cezasının alt ve üst sınırına da bakmadan yapalım. O zaman daha fazla suçu uzlaştırma kapsamına almış olacağız ve böylece pek çok ihtilafı yargının önüne gitmeden taraflar anlaşarak uzlaşarak el sıkışarak birbiriyle helalleşerek sonlandırmış olacaktır bundan da büyük bir fayda ortaya çıkacaktır. Bugün hakaret suçu şuan da uzlaştırma kapsamında. Taraflar bu suçtan uzlaştırma masasına oturup aralarında bir uzlaşmaya varabiliyorlar başka pek suç var. Yeni kapsama alınacak suçlar konusunu şimdi çalışıyoruz. Bunları bittikten sonra açıklayacağız. Ama kapsamı genişleteceğimiz ve mevcut suçlardan daha fazla suç tipini buraya koyacağımız, cezası daha yüksek olan bazı suç tiplerini de bu kapsama alacağımız buradan ifade etmek isterim. Uzlaştırma ceza davalarında, arabuluculuk ise hukukla ilgili alanda. İkisi aynı amaca hizmet eder. Ev sahibi kiracı arasındaki hukuki ihtilafların yargıya gitmeden önce arabulucuda çözülmesini öngören bir düzenleme ekimde muhtemelen TBMM’nin gündemine gelecektir. Bu kira ihtilaflarını kısa sürede çözmeyi sonlandıracaktır, daha az masrafla sonlandırmayı getirecektir. Çünkü arabulucuya gittiği zaman bir ay içerisinde o meselenin arabulucuda halli gerekmektedir. Bir ayda bu işleri çözüp kısa sürede iki tarafın arasından ihtilafa son vermek, iki tarafında yararına olduğunu düşünüyoruz ve bu konuda da adımı atacağız. Kira ihtilafları önümüzdeki Ekim’den sonraki dönemde meclisimizin gündeminde inşallah olur ve zorunlu arabuluculuk kapsamına alacağız.”

“Türkiye AHİM kararlarına yüzde 89,3 ile en yüksek oranda uyan ülke”

AİHM’in kararlarına uymayı taahhüt eden ülkelerin uyma oranına bakıldığında Türkiye’nin yüzde 89,3 ile en yüksek oranda uyan ülke olduğunun altını çizen Bozdağ, “Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği kararlara uymayı ve bu kararları uygulamayı taahhüt etmiş bir ülkedir. Bugüne kadar Türkiye AİHM tarafından verilen kararlara uymuş ve bu kararların gereğini yerine getirmiştir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne gönderilen 4 bin 266 karar var. İnfazla ilgili değerlendirmeleri itirazları Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi yapıyor ve o konseyin kendi kararlarıyla sabit Türkiye bunların 3 bin 758’ini infaz etmiştir dedi. Geri kalanların da infaz süreci devam ediyor. Ve onları da Türkiye infaz edecek. O bittiğinde zaten Türkiye’nin lehine olacak. Ve şuanda AİHM’sinin kararlarına uymayı taahhüt eden ülkelerin uyma oranına baktığımızda Türkiye yüzde 89,3 ile en yüksek oranda uyan ülke. Biz kararlara uyuyoruz uyguluyoruz. Bu konuda Türkiye’nin aleyhine büyük bir algı operasyonu yürütülüyor. Şunu ifade etmek isterim, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye’ye karşı taraflı davranmaktadır adil değildir” diye konuştu.

“Seçimleri Türkiye’ye YSK değil, doğrudan partiler yapıyor”

Türkiye’deki seçimlerin dünyanın gözü önünde yapıldığını hatırlatan Bakan Bozdağ, “YSK’nin genel yönetim, denetim ve organizasyonu içerisinde seçimleri yapıyor ve seçimleri Türkiye’ye YSK değil, doğrudan partiler yapıyor. Her sandığın başında 5 tane vekil çıkarmış partilerden eğer o ilçede teşkilatı varsa onların 5 tane temsilcisi, kamu görevlisi bulunuyor. Sandıkların başında şu anda parlamentoda milletvekili çıkaran Cumhur İttifakı MHP ve AK Parti var. Öbürlerine baktığınızda diğer partiler orana göre sıralanıyor. O zaman CHP, İYİ Parti ve HDP var. Sandıkların hepsinin çoğunda Millet İttifakı’nın temsilcileri var. HDP Millet İttifakı’nın ta kendisi. İstedikleri kadar farklı desinler, kim ki ‘HDP burada yok’ diyorsa milletin aklıyla gözüyle basiretiyle alay ediyor demektir. HDP orada. Herkes de biliyor orada olduğunu. Bir defa sandık başı işlemlerinde; seçmen geliyor, oyunu veriyor, imza atıyor, oyunu sandığa atıyor. Hepsi bir partinin temsilcisi. Birisi kimliğini kontrol ediyor, birisi imzasını alıyor, birisi zarfını veriyor, biri mührü veriyor. Ardından sandıkları beraber açıyorlar, oyları beraber sınıflandırıyorlar. Sonra bunları ıslak imza ile tutanak altına alıyorlar. Herkese bir tutanak veriyorlar. İlçe seçim kuruluna getirip teslim ediyorlar.

İlçe seçim kurulunda herkesin temsilcisi var. İlde herkesin temsilcisi var. YSK’de herkesin temsilcisi var. Bu ıslak imzalı sandık sonuç tutanaklarının tamamı partilerin erişimine de açılıyor. Herkes görüyor. Böylesi bir sistemde bütün partilerin anlaşması lazım. En son seçimde Türkiye’de 195 binden fazla sandık vardı. Sandık başında görev yapanların sayısı 1 milyon 200 bine yakın. Bir de müşahitler var. Her vatandaş da gözlemci olarak girip takip edebiliyor. Böylesi bir ortamda sandık başında hile yapmak fiilen imkansızdır. Kim ki, ‘Sandıkta hile var. Hile yapılıyor’ veya ‘Türkiye’de Cumhurbaşkanı’nın kim olacağı sandık başındaki hilelerle belli olacak’ diyorsa çok net söylüyorum bunlar seçimi kaybedeceklerine inandıkları için şimdiden seçim kaybetmek için mazeret üretiyorlar. Her seçim öncesi CHP’ye yakın çevreler bu sandıkla ilgili şaibe ve gölge oluşturmak için birtakım platformlar oluşturdular. Her seçim öncesi uğraştılar. ‘Sandıkta şu var. Sandıkta bu var’ diye. Buna rağmen hiçbir seçimde dedikleri çıkmadı. Ama her seçimden sonra da ‘Sandığa sahip çıkmadık da böyle oldu’ dediler. Şimdi ki söylemlere baktığınızda yine aynı şeyleri görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“6’lı değil 7’li masa”

6’lı masada aslında 6 değil HDP’li Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın da olduğunu söyleyen Bozdağ, “Cumhur İttifakı’nın adayı bellidir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Karşı taraf bunu bahane olarak öne sürüyorsa bir daha çok çürük bir bahaneye sarılıyorlar. Millet de onlara gülüyor. Millet de onlara gülüyor, ‘Sen bizi saf yerine koyuyorsun’ diye. Altılı masada altı tane genel başkan bir de Pervin Buldan ile Mithat Sancar var. Aslında 8 genel başkan var ama biz 7 diyelim. Bu masa yedili masa. İstedikleri kadar altılı desinler. Yedili masadır bu. 7 tane genel başkan var burada. Daha bugüne kadar genel başkanın niteliklerini konuşmaktan isim üzerinde konuşmaya geçtiklerini kendileri açıklıyor. Acaba diyorum isim üzerine konuşmaktan korkuyorlar mı ya da çekiniyorlar mı? İsmi konuşmuyorlar. Çünkü ismi konuşmaya başladıklarında masa dağılabilir. Çünkü herkesin kafasında farklı bir isim var” dedi.

“İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kalktı diye bu cezalar kalkmadı”

Kadın cinayetlerini önleme konusunda AK Parti’nin sürekli olarak çalıştığını söyleyen Bakan Bozdağ, “Daha önce 765 sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde alt soy- üst soy olarak işlenen cinayetlerde nitelikli ağır hapis cezası veriliyordu. Ama eşi öldürdüğü zaman, koca, karısını öldürdüğü zaman ona ağırlaştırılmış müebbet hapis verilmiyordu. Çünkü alt soy- üst soy değil. Boşandığı eşini öldürdüğünde veya ona şiddet uyguladığında ona da aynı ceza verilmiyordu. Töre saiki ile meclisler toplanıyor, orada kararlar alınıyordu ve kadınlar infaz ediliyordu. Bunların töre saiki ile işlenmesine ayrı bir ceza yoktu. Şimdi biz bütün bunların hepsini ciddi yaptırımlara bağladık. Alt soy -üst soy, eşe karşı, kız kardeşe karşı, boşanmış eşe karşı işlenen cinayetlerin tamamını ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına bağladık. Töre saiki ile işlenmiş cinayetleri ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına bağladık. 5’inci yargı paketinde geçti. Eğer cinayetlerde maktul kadınsa, kadına karşı cinayeti işleyenler kim olursa olsun hepsinin cezasını ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdik. Aile içi şiddeti re’sen takip edilen suçlar arasına aldık. Kadına karşı şiddet içeren eylemlerin cezasını arttırdık. Bunun İstanbul Sözleşmesinden bağımsız Türk Ceza Kanunu’nda olan hükümler bunlar. İstanbul Sözleşmesi geldi diye Türkiye’de kadına karşı işlenen cinayetler cezalandırılıyor değil. İstanbul Sözleşmesinden öncede cezalandırılıyordu şimdi de cezalandırılıyor. Şuan da Türk Ceza Kanunu’nda en ağır cezalar kadına karşı işlenen suçlara verilmektedir. İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kalktı diye bu cezalar Türk Ceza Kanunu’ndan kalkmadı. Aynen uygulanıyor ve uygulanmaya da devam edilecek” şeklinde konuştu.

Engin Yağcı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler Resmi Gazete’de Çalışmak için bulundukları ilden başka illere giden mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin yaşadıkları sorunların giderilmesine yönelik yapılacak çalışmalar ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanarak Resmi Gazete’de yayımlanan ’Mevsimlik Tarım İşçileri ile İlgili 2024/5 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’ ile mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler getirildi. Genelge kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve aileleri için geçici yerleşim alanları oluşturulacak ve bu alanlarda eğitim, sağlık, ulaşım ve sosyal hizmetler sunulacak. Genelgeye göre, valilikler tarafından mevsimlik tarım işçilerinin yoğun olarak çalıştığı yerlerde iklim şartlarına uygun, emniyetli ve estetik prefabrik yapılar kullanılarak geçici yerleşim alanları kurulacak. Bu alanlar sel, su baskını gibi doğal afetlere karşı güvenli lokasyonlarda planlanacak ve yerleşim yerlerine elektrik, su ve kanalizasyon hizmetleri sağlanacak. Valiliklerce hazırlanan eylem planlarında belirlenen alanlara ilişkin tahsis veya protokol belgesi Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi’ne (e-METİP) aktarılacak. Sağlık hizmetleri Genelgede sağlık hizmetleri kapsamında, il sağlık müdürlükleri tarafından mevsimlik tarım işçileri ve ailelerine yönelik aşılama, kronik hastalık taramaları ve mobil sağlık ekipleri ile sağlık hizmetleri sunulacak. İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda personelinin istihdamının sağlacağı belirtilen genelgede, ”İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda sağlık personelinin istihdamı sağlanacak ve hizmet ihtiyacına göre personelin çalışma saatleri düzenlenecektir. Çalışan sağlığının korunması ve geliştirilmesi kapsamında il sağlık müdürlüklerince gerekli bilgilendirme faaliyetleri yapılacaktır” ifadelerine yer verildi. Eğitim hizmetleri Genelgeye göre çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. İl milli Eğitim Müdürlüklerince; geçici yerleşim alanlarında eğitim ve sosyal faaliyetler için oluşturulan merkezin, öncelikle çocuklar için etkin bir eğitim merkezi olarak kullanılmasının sağlanacağına dikkati çekilen genelgede şu ifadelere yer verildi: "Çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. Mevsimlik tarım işçilerinin zorunlu eğitim çağındaki çocuklarının eğitimlerini devam ettirmek üzere konu hakkında Milli Eğitim Bakanlığının ilgili yönerge/genelge hükümleri uygulanacaktır. Bu hususta şartlı nakit transferi gibi özendirici tedbirler etkin şekilde uygulanacak, çocukların okul kıyafetleri ve malzemeleri valiliklerce sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla temin edilecektir. İl milli eğitim müdürlüklerince; mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının daimi ikametgahlarındaki okullarına döndüklerinde öğrenme kayıplarına yönelik telafi/yetiştirme eğitimleri yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçileri, daimi ikamet ettikleri illere geri döndüklerinde çalışma ve iş kurumu il müdürlükleri, halk eğitimi merkezleri ve mesleki eğitim merkezlerince; işçiler arasında yaygın eğitim ihtiyacı olanlar tespit edilerek eğitim ihtiyaçları karşılanacak, yetişkinlere okuma-yazma ve/veya meslek edindirme kursları, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile sosyal-kültürel faaliyetler düzenlenecektir. Özel eğitim ihtiyacı bulunan çocuklar rehberlik araştırma merkezi müdürlükleri tarafından eğitim imkanlarından faydalandırılacaktır. Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarının eğitime erişimlerinin sağlanması amacıyla il/ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde kurulan ekiplerin görevleri süresince ulaşım ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli tedbirler Valiliklerce alınacaktır." Genelgeye göre, İçişleri Bakanlığı, mevsimlik tarım işçilerinin güvenli bir şekilde seyahat etmeleri için gerekli trafik denetimlerini artıracak ve gece saatlerinde yolculuk yapmamaları sağlanacak. Geçici yerleşim alanlarının korunması ve asayişin sağlanması için kolluk kuvvetleri tarafından düzenli devriyeler yapılacak. Sosyal hizmetler Aile ve sosyal hizmetler il müdürlüklerince sosyal hizmetler kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin bilgilendirilmesi sağlanacağı kaydedilen genelgede kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların sunulan hizmetlerden yararlanacağı vurgulandı. Okul çağına gelmemiş çocuklar için ise aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından geçici yerleşim alanlarında eğitim ve bakım hizmetleri için personel görevlendirilebilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sunulan gezici kütüphane, gezici müze ve benzeri hizmetlerin geçici yerleşim alanlarında faaliyet göstermesi amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordineli çalışmalar yürütüleceği aktarılan genelgede şunlar yer aldı: "Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarına yönelik sosyal ve sportif faaliyetler yürütülecektir. İl Müftülüklerince mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin inanç ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tüm tedbirler alınacak; çocuk işçiliğinin önlenmesine ve çocukların zorunlu eğitime devam etmelerinin sağlanmasına ilişkin olarak ailelerin bilgilendirilmesine yönelik çalışmalara destek verilecektir." Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi (e-METİP) Mevsimlik tarım işçisi olarak daimi ikametgahı dışında bir başka ilde çalışmak amacıyla geçici olarak yer değiştirenlerin ve ailelerinin kimlik bildirimleri, bu kişilerin yaşadıkları geçici yerleşim alanlarındaki kolluk kuvvetlerince alınacağı vurgulanan genelge şu şekilde devam etti: "Bu bildirimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile elektronik ortamda paylaşılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için teknik altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığına e-METİP’e kayıtlı olan mevsimlik tarım işçilerinin ve aile bireylerinin kimlik numaralarını bildirecektir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kullanılmakta olan Milli Eğitim Bakanlığı e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi’nde yer alan mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarına ilişkin kayıtlar e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin kimlik numaraları her sağlık hizmeti sunumunda alınarak, sunulan hizmetlere ilişkin bilgiler kişisel verileri içermeyecek şekilde e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde e-METİP’in etkinliğinin artırılması amacıyla diğer kamu kurum ve kuruluşlarından protokole gerek duymadan kişisel verileri içermeyecek şekilde veri talebinde bulunabilecektir. Tarım alanlarının geniş bölgelere yayılması nedeniyle mevsimlik tarım işçilerinin kayıt altına alınması sürecinde kolluk kuvvetlerine kolaylık sağlamak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı taşra teşkilatı başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları, muhtarlar ile ziraat odaları birlikleri ve mevsimlik tarım işçisi çalıştıran tarla veya bahçe sahipleri/işleticileri ve işverenler tespit ettikleri/çalıştırdıkları mevsimlik tarım işçilerini kolluk kuvvetlerine bildirecektir.
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.