POLİTİKA - 14 Temmuz 2021 Çarşamba 15:39

Bakan Dönmez: '15 Temmuz’a tiyatro deme zavallılığını göstermek şehit ve gazilerimizin hatıralarına dil uzatmaktır'

A
A
A
Bakan Dönmez: '15 Temmuz’a tiyatro deme zavallılığını göstermek şehit ve gazilerimizin hatıralarına dil uzatmaktır'

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, kendilerini eylem ve söylem noktasında marjinalleştirerek muhalefet yaptığını sanan küçük bir zümre dışında bütün olup bitene tiyatro deme zavallılığını göstermenin, bu milletin değerlerine sırt dönmek, şehit ve gazilerin aziz hatıralarına hayasızca dil uzatmak olduğunu söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bakanlık kampüsünde düzenlenen “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Programı”na katıldı.

Bakan Dönmez’den önce konuşma yapmak üzere kürsüye çıkan 15 Temmuz gazisi Mehmet Ayaz, darbe gecesi yaşadıklarını anlattığı esnada duygulandığı için konuşmasına devam edemedi. Bakan Dönmez konuşmasında, 15 Temmuz’un 5. yıl dönümünde şehitleri rahmetle, gazileri minnetle yad etmek ve o günlerin muhasebesini bir kez daha yapmak için bir arada olduklarını dile getirdi.

Milletin egemenliğini boğmak, milletin emanet ettiği silahları yine millete doğrultan ihanet şebekesinin kanlı darbe girişiminin üzerinden 5 yıl geçtiğini ifade eden Bakan Dönmez, “Devletten değil, okyanus ötesinden emir alan, ülkesini büyük bir felakete sürüklemek için gözlerini karartan bir güruhun neler yapabileceğine hep birlikte şahit olduk” dedi.

“Ülkemizi hem içeride hem de dışarıda zor durumda bırakmak için sürekli birileriyle ortaklaşa hareket ettiler”

Dün ya da bugün ortaya çıkan bir yapıdan söz etmediğini aktaran Bakan Dönmez, “Takiyyecilikle devletin kılcal damarlarına sızan, hukuku illegal işlerine kılıf yapan bir çeteden bahsediyoruz. Bu hastalıklı yapının mensupları, ülkemizi hem içeride hem de dışarıda zor durumda bırakmak için sürekli ya birileriyle ortaklaşa hareket ettiler ya da onların gönüllü taşeronu olmaktan çekinmediler” diye konuştu.

“15 Temmuz’da olanlara tiyatro deme zavallılığını göstermek şehit ve gazilerimizin hatıralarına dil uzatmaktır”

Bakan Dönmez, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kendini eylem ve söylem noktasında marjinalleştirerek muhalefet yaptığını sanan küçük bir zümre dışında bütün olup bitene tiyatro deme zavallılığını göstermek; bu milletin değerlerine sırt dönmek, şehit ve gazilerimizin aziz hatıralarına hayasızca dil uzatmak demektir. Bunlar için diyecek tek bir söz var, ‘Kalpleri vardır, idrak etmezler. Gözleri vardır, görmezler. Kulakları vardır, işitmezler.’”
15 Temmuz gecesi her şeyin gözler önünde olduğuna vurgu yapan Bakan Dönmez, “Kimlerin demokrasinin yanında saf tuttuğunu, kimlerin avuçlarını ovuşturduğunu gördük. Çok değil 20 sene öncesine kadar brifinglerle, balans ayarlarıyla hizaya getirilmek istenen millet iradesi, bu kez zor kullanılarak zapt-u rapt altına alınmaya çalışıldı” ifadelerine yer verdi.
15 Temmuz gecesi darbeciler hedeflerine ulaşsaydı Türkiye’nin tam bir kaos girdabına girmiş olacağını söyleyen Bakan Dönmez, “Bütün demokratik kurum ve kuruluşlar lağvedilecekti. Hukuk askıya alınacak, pek çok kişi sorgusuz sualsiz tutuklanacaktı. Milyonlarca kişiye işkenceler yapılacaktı. Biz bu filmleri daha önce birçok kez gördük. Sıkıyönetim mahkemeleri olmayan suçları isnat ederek binlerce, yüz binlerce kişiyi belki de idam sehpalarına gönderecekti. Türkiye’nin tam bir açık hava hapishanesine döneceği bir 16 Temmuz sabahına uyanacaktık eğer Cumhurbaşkanımızın iradesi ve milletimizin cesareti olmasaydı” değerlendirmesini yaptı.

“Türkiye’yi ağır bir buhranın içerisine sokmak isteyenler, milletimizin cesaret ve kahramanlığı karşısında ağır bir yenilgi aldı”

Mehmet Ayaz’ın tam konuşmadığını ama o gün destan yazan bir kişi olduğuna dikkati çeken Bakan Dönmez, şunları söyledi:

“Mehmet Ayaz, ‘İnsan bir kez ölür, öleceksen adam gibi ölelim’ diyen birisidir. Cumhurbaşkanımızın vakarlı duruşu bütün halkımıza büyük bir moral ve cesaret verdi. Cumhurbaşkanımızın sürekli altını çizdiği bir cümle var; ‘Lider taşın arkasına saklanırsa, halk dağın arkasına saklanır.’ Cumhurbaşkanımız ilk canlı yayın bağlantısında halkımızı sokaklara, meydanlara, şehirlerimizin havaalanlarına davet ederken kendisi de her türlü tehdide rağmen halkla buluşacağını ifade etti.

O gece 81 milyon tek yürek olduk. Milli iradeye darbe vurmak isteyenlerin karşısına yekvücut çıktık. Türkiye’yi ağır bir buhranın içerisine sokmak isteyenler, milletimizin cesaret ve kahramanlığı karşısında ağır bir yenilgi aldı. Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla sokaklara, meydanlara, havaalanlarına çıkan milyonlar, hakimiyetin belli bir zümreye değil, kayıtsız şartsız millete ait olduğunu bir kere daha haykırdı. Vesayet odaklarına geçit vermedi. Hainlerin karşısına büyük bir vakur ve şecaatle dikilen vatandaşlarımız, gözlerinin önünde binlerce kişinin yaralanmasına, şehit olmasına rağmen asla geri adım atmadı. O meşum geceyi parlak bir zafere dönüştüren işte bu sarsılmaz inanç ve tevekkül oldu.”

“Bu vatan için toprağa düşenlerin aziz hatıraları ve Milli Mücadele ruhu o gece bir kere daha dirildi”

Türk milletinin geleceğini ipotek altına almaya çalışanlara karşı halkın, o gece iradesine, demokrasisine, istiklal ve istikbaline canı pahasına sahip çıktığını aktaran Bakan Dönmez, “Dün Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da bu vatan için toprağa düşenlerin aziz hatıraları ve Milli Mücadele ruhu o gece bir kere daha dirildi. ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ diyen bir milletin evlatları olarak o gece gözünü kırpmadan şehadete yürüyen vatan evlatlarının kahramanlığı ile yüzyıllık ulu çınarın, kökü mazide olan ati bir devletin nelere meydan okuduğunu, bir fiskeyle devrilemeyeceğini bütün dünyaya bir kere daha gösterdi. ‘Herkesin bir hesabı var. Allah’ın da bir hesabı var. Galip gelecek olan onun hesabıdır.’ Bizler bu ayete iman ettik. Göklerden gelen bir sese, kaderin üstünde bir kader olduğuna inandık her zaman. Ve ilahi adalet yine haklıdan yana” ifadelerini kullandı.

“Asıl bin yıl sürecek olan, kıyamete kadar bu topraklarda dilden dile anlatılacak olan 15 Temmuz’dur”

Zamanında bin yıl süreceği iddia edilen korku rejimlerinin 4 yılda yerle bir olduğuna işaret eden Bakan Dönmez, “Asıl bin yıl sürecek olan, kıyamete kadar bu topraklarda dilden dile anlatılacak olan 15 Temmuz’dur. O gece milletimizin yazdığı şanlı destandır. Bundan sonra bu işlere yeltenmeye kalkanlar 15 Temmuz’u akıllarından çıkartmayacaktır. Ve herkes şunu iyi bilecek ki kadını erkeğiyle milyonlarca vatandaşımız vatan tehlikeye girdiğinde bu hayasızca akını göğsünü siper ederek durduracak” dedi.

“O gece nidaya yükselen salalarla arşı alayı titretti”

15 Temmuz gecesi Türk milletinin sarsılmaz bir irade ortaya koyduğunu ve o geceye ruhunu üflediğini belirten Bakan Dönmez, “O gece nidaya yükselen salalarla arşı alayı titretti. Milyonlar gecenin karanlığına sel olup aktı. Yer yüzü Allah-u Ekber sedalarıyla yankılandı. Gecenin karanlığı iman ateşiyle aydınlandı. Allah o gece, halis bir niyetle vatanına, toprağına, ezanına, kutsallarına sahip çıkan herkesten razı olsun. Canlarıyla, kanlarıyla bu toprakları kıyamete kadar Türk ve İslam yurdu yapan şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle yâd ediyoruz. Hem şehit yakınlarımızla hem de gazilerimizle onları sorunlarıyla doğrudan ilgilenecek bir kişiyi ayarlayalım, isteklerini ivedi bir şekilde yerine getirelim” diye konuştu.

Bakan Dönmez, konuşmasından önce, başta 15 Temmuz şehitleri olmak üzere tüm şehitler için okutulan mevlidi dinledi ve öğlen namazını kıldı.

Ayrıca programa, Vatan Gazileri ve Şehit Yakınları Derneği Başkanı Yaşar Gücenmez ve Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı 2. Başkanı Kaan Şimşek konuşmacı olarak katıldı.

Mustafa Cenik - Engin Yağcı
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Bodrum’da kedi ve köpek katliamı Muğla’nın Bodrum ilçesinde 5 köpek ve 2 kedi zehirlendi. Hayvanlardan 3’ü yapılan müdahale ile kurtulurken, 4’ü telef oldu. Yalıçiftlik Mahallesi’nde kimliği belirsiz kişi veya kişilerce bırakılan zehir, mahalleye bir ay önce taşınan Gizem Sümer’in köpeğinin zehirlenmesine neden oldu. Köpeğini ölü bulan Sümer, evinin çevresinde ölü halde başka bir köpek ile bir kedi de buldu. Bölgede yapılan aramada Sümer’in komşunun 3 köpeği de zehirlenmiş halde bulundu. 3 köpek ise, sahiplerinin erken fark etmesiyle müdahale edilerek kurtarıldı. Aynı bölgede inşaat işçileri tarafından da bir kedinin zehirlenmesi sonucu telef olduğu belirlendi. 6 aylık Yoda isimli köpeği telef olan Gizem Sümer, "Ben Yalıçiftlik’e yeni taşındım. Bir ay oldu. Dün maalesef köpeğimi ölü buldum, zehirlenmiş. Dün akşam da bir tane ölü kedi buldum. Bu sabah evimin bahçesinin yukarısında bir ölü köpek daha buldum. Bir komşumun 3 tane köpeğini zehirlemişler. Onlar fark edip zeytinyağı içirmişler. Kusunca iyileşmişler, bir tanesi pek iyi değilmiş. Onlara köylülerden birisi köpeklerini öldüreceğini söylemiş fakat kim yaptı, nasıl oldu hiç bilmiyorum. Kameralara bakacağım ama ben başka hayvanların da başka bu şekilde ölmesini istemiyorum. Elimden ne geliyorsa yapmak istiyorum. Bodrum Belediyesi Veterinerlik İşleri Müdürlüğü’nden gelip ölü köpekleri aldılar" diyerek hayvanların zehirlenmesine tepki gösterdi.
Mersin Kuzey Makedonya Büyükelçisi Manasijevski’den Başkan Seçer’e ziyaret Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, kente ziyarette bulunan Kuzey Makedonya’nın Ankara Büyükelçisi Jovan Manasijevski’yi ağırladı. Başkan Seçer, Büyükelçi Manasijevski’yi kentte ağırlamaktan dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi. Mersin’in hem Türkiye hem de bölge açısından önemli bir noktada yer aldığını belirten Seçer, "Bölgemiz sektörel anlamda oldukça hareketli. Ticaret, sanayi, tarım, lojistik ve kısmi olarak da turizm olmak üzere birçok sektör faaliyet gösteriyor. Bunlar hem ülkemizin ekonomisine hem de şehrimizin ekonomisine yüksek potansiyel sağlıyor" dedi. Mersin Limanı’nın Türkiye’nin en büyük limanlarının başında geldiğini ifade eden Seçer, limanın Akdeniz çanağında dünyaya açılan bir kapı olduğunu kaydetti. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından rekor bir oyla yeniden başkanlık görevine seçildiğini aktaran Başkan Seçer, "Geçtiğimiz ay sonunda yüzde 60 ile seçimi kazandım. İkinci 5 yıl için göreve devam ediyoruz" diye konuştu. Seçer, Büyükelçi Manasijevski ile ilk kez bir araya geldiklerini vurgulayarak, ziyaretin ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sunacağını dile getirdi. "Tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahibiz" Büyükelçisi Manasijevski de Türkiye ve Kuzey Makedonya arasında tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahip olduklarını belirterek, "Ortak ve üretken bir geçmişe sahibiz. İnsanların kültürel değerleri ve kentlilik anlayışında da bu ortaklıktan bahsedebiliriz. Çok kültürlü ve etnik kökenli bir topluluğumuz var. Osmanlı tarihi mirasının yanı sıra biz sizlerle modern Cumhuriyet anlamında da benzer tarihi paylaşıyoruz” dedi. Büyükelçi Manasijevski, Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin de Kuzey Makedonya’da doğduğundan söz ederek, Atatürk’ün de ilk eğitimiin orada aldığını belirtti. Büyükelçi Manasijevski, "Biz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Makedonya’nın bir evladı gibi görürüz ve dolayısıyla da Türkiye’nin modern Cumhuriyeti ile ilgili kendimizde pay görüyoruz” dedi. Türkiye ve Kuzey Makedonya ikili ilişkilerine değinen Manasijevski, ekonomik, politik ve kültürel ilişkileri geliştirmek ve iş birliğini artırmak adına Mersin’i ziyaret ettiklerini kaydetti. "Kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" Manasijevski ayrıca, Mersin Valiliği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileriyle de görüşme yapacağını belirterek, "Burası çok önemli bir liman kenti ama çok önemli bir ticari merkezi aynı zamanda. Bu kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" ifadelerini kullandı. İkili ilişkileri sürdürmenin ve kültürel değerlerin yaşatılmasının önemine işaret eden Manasijevski, Kuzey Makedonya’da Türklerle uyum içerisinde yaşamaya özen gösterildiğini ifade etti. Başkan Seçer, ziyaret sonunda Büyükelçi Manasijevski’ye Roma mitolojisinde çiçek ve bahar tanrıçası olan Flora büstü hediye ederken, Manasijevski de Seçer’e aralarındaki dostluğun sembolü olarak Taş Köprü Üsküp resmi takdim etti. Ziyarette Kuzey Makedonya Ankara Büyükelçiliği Ekonomi Müsteşarı Suzana Tuneva ile Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı İbrahim Evrim de yer aldı.
İstanbul Su birikintisine düşerek hayatını kaybeden Edanur toprağa verildi Küçükçekmece’de su birikintisine düşerek hayatını kaybedeb 5 yaşındaki Edanur Gezer için Esenyurt’taki Kıraç Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Acılı annenin ayakta güçlükle durduğu görülürken, cezaevinde olan baba da cenazeye izinli olarak katıldı. Küçük kız, törenin ardından toprağa verildi. Küçükçekmece Fatih Mahallesi Menekşe Sahil Parkı’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından yapılan kazı çalışmasında oluşan su birikintisine düşen 5 yaşındaki Edanur Gezer hayatını kaybetmişti. Edanur için bugün Esenyurt’taki Kıraç Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene İstanbul Valisi Davut Gül, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, küçük kızın ailesi, yakınları ve cezaevinde olan baba jandarma eşlinde kelepçeli olarak katıldı. Tabuta omuz veren Vali Gül, acılı anne Nurcan Gezer’e başsağlığı diledi. Cenazede ayakta durmakta güçlük çeken acılı annenin feryatları yürekleri dağladı. Kılınan cenaze namazının ardından küçük kız Esenyurt’taki mezarlıkta defnedildi. Vali Gül, “Yavrumuz hayatını kaybetti maalesef. Bizler de Esenyurt’ta cenaze törenine geldik. Allah ailesine sabır versin. Ölüm olayı olduğu için otomatikman savcılık tarafından başlanan işlemler oluyor. Bundan sonraki adli süreç orada devam edecek. İhmal var mı yok mu, kusur var mı yok mu ya da kimlerin kusuru var bu adli süreçte belli olacak. Biz daha çok yavrularımızın bu tür bir hadise ile karşılaşmaması için tedbirleri hangi kurum neler yapması gerek onlara bakacağız. Ayrıca ailenin kendi içerisinde birçok sıkıntısı var. Onlarla ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüzün üzerine düşen neyse bundan sonraki süreci takip edeceğiz” dedi. Anne Nurcan Gezer, “Güvenlikler gelmiş burada ateş yakmayın, mangalın içinde ateş yakın demişler. Çocuk yok diye hepsi dağılmışlar. Çocuğu aramaya bir tane mi iki tane mi güvenlik varmış. Güvenliğe gidip ’5 yaşındaki kız çocuğu yok’ demişler. Güvenlikte kuyunun yanına geliyor. Kafasını uzatıp, ’Çocuğunuz burada, içinde’ diyor. Orada bizimkilerden birisi müdahale etmeye çalışıyor. ’İçine atlama, burası çok derin’ diyor. Derin olduğunu biliyorsunuz da niye bir şeyler yapmıyorsunuz. Dün gittim oraya, çevirmişler, önlem almışlar. Benim çocuğum olmasa başka birinin çocuğu da olabilirdi. Başka bir annenin ciğeri de yanabilirdi. Kim oraya sebepliyse cezasını çeksin” dedi. Eda’yı su birikintisinden çıkaran dayısı Selçuk Yaşar, “Biz ailece piknik yapıyorduk. Baktım kuyunun üzerinde yatıyor. İçinden çıkardım, baktım dudakları mosmor. Etrafında koruma yoktu, bildiğimiz su birikintisiydi. Kimse gelip ’Burada kuyu var’ demedi. Derinlik beni çekiyordu zaten. Toprağa tutunup tek elimle çıkardım. Bulmamız 20 dakikayı buldu. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.