EKONOMİ - 20 Ocak 2021 Çarşamba 16:31

Bakan Dönmez: 'Yenilenebilir kurulu gücümüz 49 bin 550 MW’a ulaştı'

A
A
A
Bakan Dönmez: 'Yenilenebilir kurulu gücümüz 49 bin 550 MW’a ulaştı'

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Yenilenebilir kurulu gücümüz 49 bin 550 MW’a ulaştı” dedi.

Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği tarafından düzenlenen “Güneş Zirvesi”nde konuşan Bakan Dönmez, “Yenilenebilir enerji sektörü Kovid-19 pandemisinde güçlenerek çıkan sektörlerden biri oldu. Küresel durgunluğa rağmen yenilenebilir enerji sektörüne yapılan yatırımlar durmadı. Ocak-Ekim 2020 döneminde küresel ölçekte bir önceki yıla göre yüzde 15 daha fazla yenilebilir enerji ihalesi tamamlandı. Hatta Ekim 2020’de dünya borsalarındaki güneş enerjisi şirketlerinin piyasa değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre iki kat arttı. Uluslararası Enerji Ajansı’nın yayımladığı son raporda ortaya koyduğu önemli bir tespit vardı. Güneş önümüzdeki dönemde daha fazla üretimde söz sahibi olacak ve maliyetleri de düşmeye devam edecek. Enerji piyasası güneşin etrafında şekillenecek. Biz bu süreçte adımlarımızı çok önceden atmıştık. Yaptığımız yatırımların karşılığını geçtiğimiz yıl rekor üretimlerle aldık. 12 Nisan’da güneş ve rüzgâr saatlik bazda toplam üretimimizin yüzde 34’ünü karşıladı. Mayıs 2020’de elektrik üretimimizin yüzde 5,6’sını güneş enerjisinden karşıladık. 5 Haziran’da ise günlük maksimum lisanssız üretimi gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.

“2014 yılında 40 MW olan güneş kurulu gücümüz bugün 6 bin 630 MW seviyesine ulaştı”
2017’den bu yana güneş kurulu gücü 3 yıl içerisinde neredeyse iki kat artırdıklarını ifade eden Bakan Dönmez, “Artık şunu kabul etmemiz gerekir ki güneş enerjisi sektörü Türkiye’de yeni doğan bir bebek değil. Yaklaşık 10 yıllık bir geçmişimiz var. Emekleme dönemini çoktan geçtik. Sektör güneşi tanıdı, öğrendi, yeni birikimler kazandı. Yurt dışından pek çok yatırımcı ülkemize geldi. Beraberinde ciddi bir know-how transferi de gerçekleşti. Türkiye, geriden geldiği bu yarışta son düzlükte depar atarak pek çok ülkenin önüne geçti. 2014 yılında 40 MW olan güneş kurulu gücümüz bugün 6 bin 630 MW seviyesine ulaştı. 2017’den bu yana güneş kurulu gücümüzü 3 yıl içerisinde neredeyse iki kat artırdık. Güneş enerjisi kurulu gücü bakımından dünyada 13'üncü, Avrupa’da 7'nci sıradayız. Toplam kurulu gücümüz içindeki payı yüzde 7’ye yaklaştı. Elektrik üretimimizde güneşin payı ise yüzde 4 seviyelerinde. 24 saatlik zaman dilimi olarak düşündüğümüzde günlük tüketimimizin ortalama 0,7 saatini güneş enerjisinden karşılıyoruz. Bütün bunlar yaklaşık 10 yıllık geçmişi olan bir sektör için umut veren rakamlar. Ancak bunun Türkiye için yeterli olmadığını, sektörümüzün bunun daha fazlasını ortaya koyabileceğini hepimiz biliyoruz. Bu rakamlar gelecekteki hedeflerimiz için bir manivela olacak” diye konuştu.

“36 ilimizde toplam 1.000 MW’lık 74 yarışma için başvuruları iki ay içerisinde alacağız”
2030’larda elektrik üretiminde güneşin payını 3 kat artırma hedefleri olduğunu söyleyen Dönmez, “Türkiye’nin potansiyeli, ekonomik hedefleri daha fazla enerji üretimini zorunlu kılıyor. 2030’lara geldiğimizde elektrik üretimimizde güneşin payını 3 kat artırma hedefimiz var. Güneş enerjisindeki maliyetler düştükçe bu oran da daha yukarılara çıkacak. İnşallah bu yıl gerçekleştireceğimiz Mini YEKA-GES yarışmalarımızla güneşte yakaladığımız ivmeyi daha da yukarılara çekeceğiz. 36 ilimizde toplam 1.000 MW’lık 74 yarışma için başvuruları iki ay içerisinde alacağız. Mini YEKA-GES yarışmalarımız özellikle güneş enerjisi yatırımlarının tabana yayılması açısından oldukça önemli. Yatırım kültürü ve yatırımcı profilinin değişmesinde önemli bir etken olacak. Bu yarışmalarla bir nevi enerji KOBİ’leri ortaya çıkacak. Diğer yandan güneş enerjisindeki üretimimizin büyük bir kısmı lisanssız üretimlerden geliyor” dedi.

“3 bin 490 MW kurulu güce sahip 9 bin 178 çatı GES başvurumuz bulunuyor”
Bakan Dönmez, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz Türkiye’nin güneşi çatılarda, cephelerde parlasın istiyoruz. Bu yüzden birtakım teşvik mekanizmalarını ve yasal düzenlemeleri hayata geçirdik biliyorsunuz. Lisanssız üretimde kurulu güç üst sınırını 1 MW’den 5 MW’ye çıkardık. Geçtiğimiz yıl sonunda çıkan yasayla bu üst sınır, tesislerin elektriksel bağlantı gücüne kadar artırıldı. Sadece haneler ya da sanayi tesisleri değil bugün kamu kurumları, içme suyu tesisleri, atık su arıtma tesisleri ve tarımsal sulama aboneleri de kendi elektriğini üretip, elektrik bağlantı gücüne göre öz tüketim fazlasını satabiliyor. Yönetmelik 9 Mayıs 2019’da değişti. 10 Mayıs 2019’dan önce sanayi aboneleri tarafında 670 MW kurulu güce sahip 2 bin 429 çatı GES başvurusu vardı. Karar sonrasında ek olarak 2 bin 795 MW kurulu güce sahip 4 bin 250 çatı GES başvurusu aldık. Meskenlerde ise 10 Mayıs 2019 öncesinde toplam 10 MW kurulu güce sahip bin 90 çatı GES başvurusu yapılmıştı. Karar sonrasında ek olarak 14 MW kurulu güce sahip bin 409 adet çatı GES başvurusu aldık. 2020 yılı sonu itibarıyla 458 MW çatı GES kurulu gücüne ulaştık. Toplamda ise 3 bin 490 MW kurulu güce sahip 9 bin 178 çatı GES başvurumuz bulunuyor.”

“Elektrikte artık kaynaktan ziyade teknolojinin başı çektiği bir döneme giriyoruz”
Avrupa ve Ortadoğu’nun ilk ve tek entegre güneş fabrikasını geçtiğimiz yıl devreye aldıklarını hatırlatan Bakan Dönmez, “Artık güneş enerjisinin Türkiye’de gelişme dönemine giriyoruz. Ancak burada üzerinde durduğumuz önemli bir nokta var. O da güneş enerjisi teknolojisinin yerlileştirilmesi, yerli üretimin artırılmasıdır. Biz güneş enerjisindeki stratejimizi enerji-sanayi boyutunda görüyoruz. Güneş paneli aldım, kurdum, elektrik üretimine başladım değil mesele. Enerji teknolojileri yüksek nitelikli teknolojiler. Bu teknolojilerin yerlileştirilmesi beraberinde diğer enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesini, onları besleyen alt sektörlerin de gelişmesini tetikleyecek. Bugün güneş enerjisindeki parçaların bir kısmı yerli olarak üretiliyor. Avrupa ve Ortadoğu’nun ilk ve tek entegre güneş fabrikasını geçtiğimiz yıl devreye aldık. Elektrikte artık kaynaktan ziyade teknolojinin başı çektiği bir döneme giriyoruz. Elektrik enerjisi ihracından daha önemlisi bu teknolojilerin üretimi ve ihracatı artık. Çünkü teknolojinin gelişmesi doğrudan maliyetlere yansıyan bir unsur. Güneş enerjisinde sadece mevcut teknolojinin geliştirilmesi yetmez. Yeni üretim teknolojilerinin ortaya çıkması için daha fazla Ar-Ge ve inovasyon çalışmasına ihtiyacımız var. Örneğin perovskit gibi yeni teknolojilerin Türkiye’de geliştiğini görmek istiyoruz. Ancak bu sessiz enerji devriminin önemli bir ayağı daha var. O da depolama teknolojileri. Türkiye’deki güneş enerjisi yatırımlarını tamamlayacak en önemli unsur pil teknolojisidir. Dünyada bu yönde ciddi çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Türkiye’de bu tür çalışmaların yapılması ve bir kümelenme oluşması için TENMAK’ı kurduk. TENMAK bünyesindeki temiz enerji enstitüsü ile bu çalışmaları hayata geçirmek istiyoruz. Kamu, özel sektör ve akademi iş birliğiyle karbon salımının sıfıra yakın olduğu, yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanıldığı ve bu teknolojilerin ülkemizde üretildiği bir enerji ekosistemine kapı aralamak istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Yenilenebilir kurulu gücümüz 49 bin 550 MW’a ulaştı”
Dönmez, “Bugün elektrikli otomobiller yüzyıllardır kullanılan benzinli ve dizel otomobillerin yerini almaya hazırlanıyor. Elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasıyla benzin ve dizel motorlarda verimlilik, kapasite, hibrit gibi yeni teknolojiler geliştirilmeye başlandı. Benzer bir durum aslında enerji sektörümüzde de yaşanıyor. Bugün pek çok petrol ve doğal gaz şirketi artık yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaya başladı. 2025’e kadar büyük petrol ve gaz şirketlerinin yenilenebilir enerji yatırımlarını 10 kat artırması bekleniyor. Bu alanda ciddi bir yatırım, ciddi bir teknoloji geliştirme gayreti mevcut. Dünyayla birlikte biz de yenilenebilir enerjide attığımız adımları artıracağız. 2020 bu anlamda oldukça parlak geçti. Bu başarı trendini inşallah 2021’e ve sonrasına da taşımak istiyoruz. Geçtiğimiz yıl devreye aldığımız yaklaşık 4 bin 900 MW kurulu gücümüzün yüzde 98’ini, yani neredeyse tamamına yakınını yenilenebilir kaynaklar oluşturdu. Yenilenebilir kurulu gücümüz 49 bin 550 MW’a ulaştı. Toplam kurulu gücümüz içerisinde yenilenebilirin payı yüzde 51,7 seviyesine yükseldi. Enerji dönüşümünü yeni dönemde ekonomik kalkınma stratejilerinin bir parçası olarak görüyoruz. Ekonomik durgunluğu hareketlendirecek, piyasaları yeniden canlandıracak önemli bir argüman olarak değerlendiriyoruz. Bu dönüşümün temelinde enerjinin sürdürülebilir, çevreci, uygun maliyetli ve ulaşılabilir olması en temel amacımız” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

Yunus Emre Kartal - Bayram Türüdü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.