POLİTİKA - 15 Ocak 2022 Cumartesi 18:27

Bakan Kurum: 'Gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz'

A
A
A
Bakan Kurum: 'Gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz'

Karabük’te AK Parti teşkilatını ziyaret eden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Allah’ın izniyle milletimizin destekleriyle Cumhurbaşkanımızı yeniden başkan yapmak ve 2024 yerel seçimlerini de kapısını aralamak suretiyle bu çalışmalarımızı gece gündüz yapmaya devam edeceğiz” dedi.

AK Parti il teşkilatını ziyaret eden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 2023 yılında gerçekleştirilmesi planlanan seçimde Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanı seçmek için gece gündüz çalıştıklarını ifade etti.

Bakan Kurum, “Tabi biz güzel Karabük’ümüze, tüm şehirlerimize, yeni eserler, yatırımlar kazandırırdık. Yapmaya da devam edeceğiz. Allah’ın izniyle milletimizin destekleriyle Cumhurbaşkanımızı yeniden başkan yapmak ve 2024 yerel seçimlerini de kapısını aralamak suretiyle bu çalışmalarımızı gece gündüz yapmaya devam edeceğiz. Hiçbir zaman dedikodu ve iftiraların içerisinde olmadık. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hep üreten tarafta olduk. Eser üreten tarafta olduk. Hiçbir zaman terör örgütleriyle kol kola gezmedik. Her alanda onlarla mücadele ettik. Gerek 15 Temmuz’da gerek FETÖ’nün hain darbe girişiminde gerekse Doğu’da, Güneydoğu’da ülkemizin bütünlüğüne, vatanımızın bütünlüğüne, bayrağımıza kast edenlere karşı en sert cevabı yine milli güvenlik güçlerimizce verdik. Vermeye devam edeceğiz.

Milletimizin kimin ne yaptığını çok çok iyi biliyor. Terör örgütleriyle kol kola gezenlere gereken cevabı sandıkta en iyi şekilde verecektir. Biz de Allah’ın izniyle sizlerin destekleriyle tüm gönüllere girmek suretiyle yeniden Cumhurbaşkanımızı 2023 yılında Cumhurbaşkanı seçmek suretiyle bu çalışmalarımızı kararlı şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. İnşallah bu önemli bir sürece girdik. Artık tüm gönüllere gireceğiz, tüm kapıları çalacağız. Vatandaşımızın ihtiyaçlarını gidereceğiz. Yaptıklarımızı yapacaklarımızı anlatacağız. İnşallah bu sayede 2023 güçlü Türkiyesini hep birlikte inşa edeceğiz” dedi.

“Kardemir 6 bin kişiye istihdam sağlıyor, Karabük’ü hep önemsedik”

Karabük’ü hak ettiği yere taşımak ve marka değerini artırmak için gece gündüz demeden çalıştıklarını ifade eden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kardemir’in önemine de dikkat çekti. Bakan Kurum, “Karabük’ümüzü tarihte olduğu gibi bugün de şehircilikte hak ettiği yere taşımak ve marka değerini artırmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Karabük’ümüzde de yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Biliyoruz ki Karabük tarihi Safranbolu evleriyle eşsiz doğasıyla, kültürüyle hem bölgemizin hem de ülkemizin en kıymetli illerinden bir tanesi. Keza Kardemir fabrikamız da sanayimizin önde gelen 25. Büyük tesisiyle hem bu anlamda kritik bir üretim yapan, ülkemize katma değer sağlayan doğrudan 6 bin kişiye istihdam sağlayan fabrikamızın olduğu şehir. O yüzden biz her zaman Karabük’ü önemsedik. Karabük için yapılması gerekenleri tüm ekibimizle birlikte 7 gün 24 saat gece gündüz demeden yapmaya gayret gösteriyoruz. Biliyoruz ki Karabüklü kardeşlerimiz bizim her zaman yanımızda bizleri en zor günümüzde dahil desteklediler. Allah hepsinden razı olsun. Biz de onların geleceği için çocuklarımız, gençlerimiz için yapılması gereken işleri bir an önce yapmanın gayreti içerisinde olduk” dedi.

“Kentsel dönüşüm projelerimize çok büyük önem veriyoruz”

Karabük’e son 19 yılda 11,5 milyar liralık yatırım yapıldığını ifade eden Bakan Murat Kurum, bu rakamın 3 milyar lirasını bakanlık olarak kendilerinin gerçekleştirdiklerini belirterek şöyle devam etti:
“AK Parti iktidarı olarak; Karabük’ümüze son 19 yılda 11,5 milyar liralık yatırım yaptık. Bunun da yaklaşık 3 milyar lirasını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak biz gerçekleştirdik. Bakanlık olarak; Karabük’ümüzde sosyal konuttan kentsel dönüşüme, millet bahçelerinden altyapı ve üstyapı çalışmalarına kadar yüzlerce eserimizi vatandaşlarımıza armağan ettik, etmeye de devam ediyoruz. Tabi bu yatırımlarımız arasında kentsel dönüşüm projelerimize çok büyük önem veriyoruz. Bugüne kadar yaptığımız çalışmalarda, şehrimizde riskli yapı olarak belirlediğimiz 1.025 bağımsız bölümün neredeyse tamamını, 1.023’ünü yıkarak dönüşümünü gerçekleştirdik. Vatandaşlarımızı da çaresiz bırakmadık. 100 bin sosyal konut projemiz kapsamında Merkez Belen Mahallemizde 1.144 konutumuzu tamamladık. 50 bin sosyal konut projemiz kapsamında ise Karabük’e 314 konut kazandırıyoruz. Eflani ilçemizdeki 96 konutumuzu tamamlayarak hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. Yenice ilçemizde İsmetpaşa Mahallesinde 2. Etapta 218 konut ve 3 dükkânlı ticaret merkezimizin yapımına da devam ediyoruz. İnşallah 34 milyon liralık bu projemizi Mayıs ayında tamamlayarak, vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.”

“600 bin metrekarelik yeni yeşil alanı Karabük’e kazandıracağız”

Türkiye’de 418 millet bahçesi yaptıklarını Karabük’e de yeni yeşil alanları kazandıracaklarını belirten Bakan Murat Kurum, “Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Millet Bahçeleri projeleri var. Aslında 300 bin metrekareydi ama son belediyede yapmış olduğumuz toplantıyla birlikte Çamlık Mahallesi’ni de düzenleyeceğiz. Yaklaşık 20 milyon liralık yatırımla orayı da millet bahçesi olarak şehrimize kazandıracağız. Toplamda 600 bin metrekarelik yeni yeşil alanı şehrimize Karabüklü hemşerilerimize kazandıracağız. Karabük Merkez’de şehir meydanımız. Bir düzenleme yapıyor tarihi yapıları gün yüzüne çıkaracak vatandaşlarımızın ihtiyaçları giderecek çalışmalar yapacağız. Tüm hakları bakanlığımız bünyesine alıyoruz.

Bu alanın tamamını şehre kazandırıyoruz. Bu çerçevede içine bir Selahattin Camii, bisiklet, yürüyüş yollarımızı Karabük’e kazandırıyoruz. İnşallah bu yıl içerisinde ihalesini yapmak 2023 yılında Karabük’e kazandırmak istiyoruz. Adliye binasına ilişkin yeni adliye binasının yapımını da en kısa zamanda onlarla birlikte yapacağız. Karabük için bugün çok önemsediğimiz proje. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderebilmek amacıyla altyapıdan üstyapıya, içme suyundan atık suya kadar çalışmalar yaptık. Kardemir yapmış oldukları çevre yatırımlarının bilgisini aldık. 200 milyon dolarlık çevre yatırımını Karabük’e, Kardemir’e kazandırdık. Karabük’te havanın kirletilmesine asla müsaade etmeyeceğiz.

Bir taraftan istihdama katkı sağlayacağız. Bir taraftan da yeşil kalkınma sürecinde yeşil sanayi diyebileceğimiz, son 16 yılda yaklaşık 200 milyon dolarlık bir çevre yatırımını hep birlikte gerçekleştirdik. Karabük’ün inşallah havasını, suyunu, çevresini de korumuş olacağız. Adımlarımızı kararlı şekilde atmaya devam edeceğiz. İstiyoruz ki Karabük marka değerine değer katsın. Ovacık, Eflani, Eskipazar ve Yortan’da belediyelerimizin talepleri oldu. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderecek gerek sosyal konut ihtiyaçları, yöresel ürün pazarına yapacağımız destekler, sanayinin ilçe dışına çıkartılması noktasında birçok desteği verdik. Karabük Belediyesi’ne yatırımlarını daha iyi yapabilmesi adına 50 milyon lira finans imkanını sağladık. Kamulaştırma ve 200 Evler’deki hibe desteklerimiz oldu. İstiyoruz ki biz Karabük bugünden daha güzel ve yeşil olsun. Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ne varsa aynısı olsun. Gençlerimiz çocuklarımız geleceğe umutla baksınlar” dedi.

Ersin Turan - Yasin Erdem

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Günü SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Romatoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Kısacık, iltihaplı bel ve kalça romatizmasının (Ankilozan Spondilit) en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu bildirdi. 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Farkındalık Günü nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Kısacık, “Mayıs ayının ilk cumartesi günü, Dünya Ankilozan Spondilit Günü olarak kutlanır. Tüm dünyada kutlanan Ankilozan Spondilit Günü’nde bu yıkıcı hastalığa dikkat çekerek, hastalığın etkilerini anlamak ve toplumu bilgilendirmek amaçlanmaktadır” dedi. Kronik iltihaplı bir romatizmadır Ankilozan spondilitin öncelikle omurgayı etkileyen kronik iltihaplı romatizma olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, toplumlar arasında sıklığı değişmekle birlikte her bin kişiden 1-10’unda bu hastalığın görülebildiğine vurgu yaptı. Ankilozan spondilitin en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, geceleri hastayı uykudan uyandıran bel ağrılarının da belirtiler arasında bulunduğuna dikkat çekti. Genellikle 20-30 yaşlarında ortaya çıkan bu hastalıkta diz ekleminde ağrı şişlik, topuklarda ağrı, gözde üveit olarak adlandırılan iltihabi durumların da ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Kısacık, şu bilgileri paylaştı: “Hastalık tanı konmadığı zaman maalesef şekil bozukluğu, erken emeklilik ve iş gücü kaybına neden olabilmektedir. Tanı için hastalarının şikayetlerinin yanı sıra ilgili eklemlerin manyetik rezonans (MR) ya da röntgen gibi yöntemlerle görüntülenmesi gerekmektedir.” Tedavi “Ailesel geçişi oldukça yüksek olan bu hastalık, erken tanı sonrası çok başarılı şekilde tedavi edilmektedir” diyen Prof. Dr. Kısacık sözlerini şöyle tamamladı: “İlaç tedavisinin yanı sıra egzersiz, kilo kontrolü gibi genel yaşam önerileri de büyük önem taşımaktadır. Ankilozan spondilit hastalarının doğru bilgi edinebilmeleri için bu konuyla yakından ilgilenen Romatoloji Uzmanları, ilgili hasta dernekleri ve Romatoloji Derneklerine ulaşmaları en sağlıklı yol olacaktır.”
İstanbul Türkiye’de çocukların yüzde 30’u toksik ebeveyn ile karşı karşıya Son zamanlarda sıklıkla duyulan toksik ebeveynlik kavramı hakkında bilgilendiren İstanbul Arel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, Türkiye’de yüzde 20-30 oranda çocuğun toksik ebeveyne maruz kaldığını söyledi. Bunun sonucunda depresyonun en fazla görülen hastalık olduğuna işaret eden Kocayörük, “Depresyon hastalarının yüzde 50’sinde travmatik çocukluk yaşantıları söz konusudur. Ülkemiz için de aynı şey geçerli. Genelde depresyon görüntüsü altında olan kişilerin de toksik ebeveynlere maruz kaldıklarını biliyoruz” dedi. Son dönemlerde oldukça yaygınlaşan ‘toksik’ kavramı birçok alanda karşımıza çıkıyor. Bunlardan biri de ‘toksik ebeveynlik’ kavramıdır. Bu kavram; ebeveynlerin çocukları için en iyisini istese de bazen onları fazlaca sıkmaları ya da özgür bir birey olmalarını kısıtlamaları anlamına geliyor. Anne babaların da aslında toksik ailelerden geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Su Kocayörük, “Bu yüzden ilişki ve bağlanma şekilleri aslında çocuklarını da etkiliyor. Hatta çocuklarının da ilerde kuracakları ilişki yine toksik şekilde devam edebiliyor. Nesilden nesle aktarılıyor. Burada suçlu aramak yerine çözüme odaklanmalı” açıklaması yaptı. “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri toksik ebeveynliktir” Toksik ebeveyn davranışlarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük, “Küçümseyici, aşağılayıcı tavır takınmaları, negatif geri bildirimler vermeleri, sürekli çocuğu didiklemeleri, sınırları aşmaları, çocuğun birey olduğunu kabul etmekten ziyade kendilerinin bir uzantısı olduğunu görmeleri toksik ebeveynliktir. Örneğin bu ebeveynler; çocuğu sınavda 99 notu aldığında ‘neden 100 almadın’ diye eleştirirler, çünkü hiçbir şeyle yetinmezler. Sürekli çocuk üstünde baskı, otoriter kurarlar. Bunun en büyük nedenleri arasında ise ailelerin çocuklarına empati yapamaması, çocuğun ihtiyaçlarını göremeyip anlayamaması yer almaktadır. Tabii bunu bile isteye yapmıyorlar. Çünkü onların da kendi ihtiyaçları zamanında görülmeyerek onlara da bu şekilde davranıldı” dedi. “Değerlilik ihtiyacı karşılanmayan çocukların kendini geliştirmesi zordur” Tedavisinde ise terapistlere büyük iş düştüğünü belirten Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük şunları söyledi: “İnsanlar kendilerinin farkında da olmalıdır. Ama genellikle bu durumun farkında olmazlar. Sevilmeyip sayılmayan, biricilik ve değerlilik ihtiyacı karşılanmamış çocukların kendilerini geliştirmesi oldukça zordur. Bu yüzden kendilerinden beklentileri de düşüktür. Dünyaya genellikle olumsuz bakarlar. En önemlisi de öğrendikleri bağlanma biçimini, hayatlarında benzer bağlamda gösterecekler. Örneğin; sevgili, eş, arkadaşlık ilişkilerinde bu tarz bağlanma ilişkisi olacak. Mesela aşağılayıcı bir bağlanma stili gördüyse etrafındakileri aşağılayacak. Toksik ebeveynler genellikle klinik tanı almamış olsa da çoğunlukla ruhsal bozukluğu ya da kişilik bozukluğu olan kişilerdir. Narsist bir ebeveynle birlikteyseniz narsist olma ihtimaliniz çok yüksek. Kaygılı bir ebeveynle büyüyorsanız kaygılı olma ihtimaliniz çok yüksek.” “Ailelerini olduğu gibi kabul edip sınır çizerek hayatlarına devam etsinler” Ailelere ve özellikle de çocuklarına önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Kocayörük son olarak şunları söyledi: “Aileler açık iletişimde olmalı. Çocuğunu dinlemeyi öğrenen her aile, bu anlamda yol katedecektir. Çünkü çocukların ihtiyaçlarını öğrenebildiklerinde, hissedebildiklerinde zaten tutumlarını değiştirecekler. Anne babalar kendilerine şunu sorsunlar; ‘ben çocuğumdan ne istiyorum, o benim bir uzantım mı, ona gücümü mü göstereyim, o benim her dediğimi yapsın mı?’ Yoksa sadece o benim çocuğum ve o ayrı birey. ‘O da kendi başına bir birey olarak kendi hayatını ve kendi yolunu bulacak’ şeklinde mi düşünüyorlar? Bu tür ailelere maruz kalan çocukların tutunacak dala ihtiyacı vardır. Öğretmen ya da başka akrabadan özdeşim kuracağı birilerini bulabilirler. Bu onlara iyi gelecektir. Aileler çoğunlukla toksik olduğunu kabul etmez. Çocuklar toksik bir aileye sahipse onları olduğu gibi kabul edip kendi sınırlarını çizebilir. Ebeveyniyle kuracağı empatik ilişkide çocuk, öfkelenmeyi ve kızmayı bırakabilir. Öfke ve kızmayı bıraktığında da onları olduğu gibi kabul edebilir. Olduğu gibi kabul ettikten sonra da kendi yolunu çizebilir. Diğer türlü anne babasına tepkili hayat yaşamak onları; madde bağımlılığına, kötü arkadaşlar edinmeye, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya kadar götürür. Çünkü kızgınlık ve öfke buna iter. Ailelerini anlayabilirlerse ailesinin onu anlamasını beklemeden hayatlarına devam edebilirler.”
Samsun Ormanda çöp toplama etkinliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde “Orman Benim” sloganı ile ormanda çöp toplama etkinliği yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Orman Benim” sloganı ile 81 ilde ve bütün ilçelerde, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için bir program düzenlendi. Vezirköprü’deki farkındalık etkinliği ise Çaputlu mevkisinde gerçekleştirildi. Amaçlarının orman yangınları çıkmadan önlem almak olduğunu belirten Vezirköprü Orman İşletme Müdürü Mecit Koçak, “Orman Benim” yangınlara karşı farkındalık programı ile ilgili yapığı açıklamada, amaçlarının yangın çıkmadan önlem almak olduğunu belirterek, “Benim Ormanım’ etkinliği kapsamında Türkiye’nin bütün illerinde ve tüm ilçelerinde bu etkinlik düzenlendi. Bizler de Kaymakamlık, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Çaputlu mevkisinde etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız, çevremizin daha temiz olması, özellikle küresel ısınmadan kaynaklı son yıllardaki orman yangınlarına karşı dikkat çekmek ve yangın çıkmadan tedbir almak. Çıkan yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı, yanan alanların da yüzde 99’u insan kaynaklıdır. Yangını çıkmadan önlemek için bu proje başlatıldı" dedi. Programa İlçe Kaymakamı Özgür Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Kaya, Vezirköprü Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Necati Tomal, İlçe Jandarma Komutanı J. Binbaşı Ümit Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.