GÜNDEM - 17 Ocak 2020 Cuma 12:34

Bakan Kurum, Kanal İstanbul ÇED raporunun onaylandığını açıkladı

A
A
A
Bakan Kurum, Kanal İstanbul ÇED raporunun onaylandığını açıkladı

Bakan Kurum, Kanal İstanbul ÇED raporunun onaylandığını açıkladı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, çevre açısından bazı riskler taşıdığı iddia edilen Kanal İstanbul projesinde doğayı koruyacak her türlü tedbirin alınacağını belirterek, "Bilim insanlarının hazırladığı raporlar doğrultusunda ne su kaynaklarının yok olduğu, ne deprem tehlikesine yol açtığı, aksine İstanbul Boğazı'ndaki can ve mal güvenliğini koruyacak adımları Kanal İstanbul projesi ile attığımızı net bir şekilde biz raporlarla belgelemiş olduk" dedi.

Bakan Kurum, Bakanlık binasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Akıllı Şehirler ve Belediyeler Konferansı'nı terk etmesi ve Kanal İstanbul projesi ile ilgili soru üzerine Kurum, “Bizim amacımız, derdimiz kimseyi ezmek ve ezdirmek değildir. Biz aksine her zaman yaptığımız projelerde katılımcı, çevreyi ve doğayı koruyan, milletimizin menfaatini içeren projeler gerçekleştirmeye çalıştık. 18 yıllık AK Parti iktidarı sürecinde Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yaptığımız tüm projelerde attığımız her adımda önceliğimiz çevremiz ve doğamız oldu.

Konuştuğumuz konferans akıllı şehirler konferansı. Bu çerçevede bakanlığımızın direkt alanı olan ve yayınladığımız yönetmelik çerçevesinde dünyada 4’üncü ülke olarak yayınlıyoruz. Şehirlerimizi akıllı ulaşım sistemleriyle, akıllı alt yapılarla başka bir boyuta taşıyacak, hem tasarrufu ön planda tutacak, tek portaldan insanların hayatlarını kolaylaştıracak adımları atıyoruz.

Söz konusu Kanal İstanbul projesi ise yine bakanlığımızı ilgilendiren, bakanlığımızın görev alanı içerisinde, Ulaştırma Bakanlığımız ile birlikte yürüttüğümüz ÇED sürecini, planlama sürecini yine Bakanlığımızın ürettiği uygulama sürecini, asrın projesi diyeceğimiz İstanbul Boğazı'nı koruma ve kurtarma projesidir. Kanal İstanbul projesi içerisinde de hem akıllı şehir uygulamalarını gerçekleştireceğiz hem de kanalın iki yakasında 500 bin nüfusunu aşmayacak yatay şehirleşme örneğini gösterecek örnek bir şehircilik modelini uygulayacağız” dedi.

Bakan Kurum, Kanal İstanbul projesinin ÇED raporunun bugün onaylandığını belirterek, “1/100.000 ölçekli planımız askıya çıktı. 5 bin ve bin ölçekli uygulama imar planlarının da hazırlığını yapıyoruz. Onları da 4-5 ay içerisinde tamamlayacağız ve uygulamaya geçireceğiz. Bizim konuşmamızda da ifade ettiğimiz kimseyi yermek, kimseyi aşağılamak değildir.

Kanal İstanbul projesini yapacağımızı ifade ettik. Biz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Kanal İstanbul projesini yapacağız. Biz onlar böyle istedi, burası böyle dedi diye bu projeden vazgeçecek durumda değiliz. Bugüne kadar yapmış olduğumuz her projede halkımızla beraber hareket ettik. Yine halkımızla beraber hareket edecek ve 82 milyon vatandaşımızın geleceğini ilgilendiren bu projede de kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.

CHP’li Özgür Özel’in kabine söylemlerine yanıt veren Kurum, “Sayın Cumhurbaşkanımız ülkemizde halkımızın yüzde 52 oyunu alarak cumhurbaşkanı seçilmiştir ve Cumhurbaşkanımızın iradesi de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ndeki kabineyi oluşturmuştur. Dolayısıyla bir kişinin seçtiği değil, yüzde 52 çoğunluğun seçtiği bir kabineyiz.

Bizim nasıl konuşacağımızı, nerede konuşacağımızı belirleyecek olan Sayın Özgür Özel değildir. Nerede nasıl konuşacağımızı da biz biliyoruz. Herkes işine baksın. Türkiye’nin 81 vilayeti hepimizin. Biz vatandaşımızın geleceğini ilgilendiren tüm projeleri bugüne kadar nasıl yaptıysak, bundan sonraki süreçte de kararlı şekilde yapacağız” dedi.

Bakan Kurum, Kanal İstanbul projesinde diğer projelerde de olduğu gibi arsa rantına müsaade etmeyeceklerini vurguladı. Kanal İstanbul projesiyle ilgili bazı risk iddialarının ortaya atıldığını hatırlatan Kurum, “Projelerimizle ilgili bazı risk iddiaları ortaya atıldı.

Bu iddialara bilim insanlarının hazırladığı raporlar doğrultusunda ne su kaynaklarının yok olduğu, ne deprem tehlikesine yol açtığı, aksine İstanbul Boğazı'ndaki can ve mal güvenliğini koruyacak adımları Kanal İstanbul projesi ile attığımızı net bir şekilde biz raporlarla belgelemiş olduk. Ve hazırlamış olduğumuz raporda da alınması gereken tedbirleri bir bir belirttik.

İstanbulumuzun ihtiyacını giderecek millet projelerinin olduğu, ekolojik koridorların olduğu, vatandaşımızın vakit geçirebileceği alanların olduğu, limanların olduğu çok önemli bir projeyi gerçekleştireceğiz. Kararlıyız ve her adımda çevremizi, doğamızı koruyacak her türlü tedbiri alacağız. Tüm Türkiyemiz bundan emin olsun” şeklinde konuştu.

100 bin konut projesine 1 milyon 209 bin başvuru olduğunu da belirten Kurum, “İlk 3 ay içerisinde projelerini tamamlayıp ihale süreciyle birlikte inşaatlarına da başlayacağız. Bizim polemiklerle kaybedecek zamanımız yok. 2023 yılı hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi eden cihaz geliştirildi Hitit Üniversitesinde yürütülen proje ile nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, nörolojik hastalıkları ilaçsız tedavi edebilmek amacıyla çalışma başlattı. Makine ve İmalat Teknolojileri alanında desteklenen proje çerçevesinde hastaları ilaçların toksik doz ve yan etkisine maruz kalmadan tedavi edebilecek yerli ve milli cihaz üretildi. Cihazın geliştirilmesi için yürütülen çalışmalarda Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Işık ve Doktor Öğretim Üyesi Serkan Dişlitaş yer aldı. Doktor Öğretim Üyesi Güven Akçay, geliştirdikleri cihaz ile beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmadan beyindeki oluşacak olan elektrik uyarısıyla nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi amaçladıklarını söyledi. Nöromodülasyon (sinir dokularının yeniden düzenlenmesi) yönteminde 1950’li yıllardan itibaren ses, elektrik uyarısı ve manyetik uyarılardan faydalanmaya başlandığını ifade eden Akçay, bu tedavi yönteminin invaziv ve non-invaziv olarak iki şekle ayrıldığını kaydetti. Akçay, non-invaziv (kesi yapılmadan) olarak adlandırılan; beyne her hangi bir cerrahi operasyon yapılmayan tedavi yönteminde beyinde oluşacak elektrik uyarısıyla tedavinin amaçlandığını belirterek 2000’li yıllardan sonra bu tedavi yönteminin klinikte yer almaya başladığını ifade etti. “Beyine elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesini hedefliyoruz” Geliştirdikleri cihaz ile beyne elektrik uyarısı vererek tedavinin gerçekleştirilmesinin hedeflendiğine dikkat çeken Akçay, şunları söyledi: “Beyne elektrik uyarısı vererek yapacağımız bu tedavi yöntemini diğer tedavi yöntemleriyle kıyasladığımız zaman; örneğin ilaçlarda toksik doz veya yan etkisi gibi durumlar olurken bu tedavi yönteminde ise yan etkisi diğerlerine göre neredeyse yok denecek kadar çok az olup avantajları, tedavi etkinliği daha yüksektir. Klinik çalışmalara daha fazla ihtiyaç olduğundan dolayı ekibimizin geliştirmiş olduğu cihazla yapılan tedavi yönteminin preklinik çalışmaları tamamlanmış olup şimdi ki aşamalarımızda ise klinikteki çalışmalarımızı özellikle epilepsi, nöropatik hastalarında Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Sinan Eliaçık hocamız ile uygulamayı amaçlamaktayız.” Yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz Geliştirilen cihazın tamamen yerli ve milli olduğunu vurgulayan Akçay, “Yurt dışında üretilen cihazların Türkiye’ye maliyeti ortalama 30 bin dolar civarında. Yerli üretim olanlarda ise yaklaşık maliyet 5-6 bin dolar civarında. Biz ise cihazı yurt dışına göre 50 kat daha az maliyetle üretebiliyoruz. Yapmış olduğumuz cihazı diğerlerinden farklı olacak şekilde ürettik. Sabit bir akım vermek yerine beyindeki elektrik direnci ve kafa direnci ölçülerek bu dirence uygun olan yani tedavideki etkin ilaç diye tabir edebileceğimiz gerçek elektrik değerini verip beyne modüle ederek hastalarımızın tedavisini amaçlıyoruz. Böylelikle sabit bir tedavi değil bireye özgü elektrik uyarısı vererek tedavi hedeflenmiş oluyor. Bu amaçla da tedavinin etkinliği daha da arttırmayı sağlamış oluyoruz.” diye konuştu.
Denizli PAÜ Hukuk Fakültesinde ‘Meclis Simülasyonu’ etkinliği düzenlendi Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hukuk Fakültesi ve Hukuk Topluluğu tarafından öğrencilerin yasama faaliyetini deneyimledikleri ve yasa yapım sürecine tanık oldukları, hoşgörü ve uzlaşma ortamında ideal meclisin nasıl gerçekleşeceğini görüp, pratikte uygulayabildikleri bir etkinlik olan Meclis Simülasyonu etkinliği düzenledi. 3-6 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan ve Denizli’de ilk kez düzenlenen Pamukkale Üniversitesi Meclis simülasyonu etkinliği Eğitim Fakültesi Melek Sözkesen Konferans Salonu’nda gerçekleşen açılış töreni ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından program açılış konuşmaları ile devam etti. Adalet Demokrasi ve Hukuk Orjinli Çalışmalar (ADHOC) Derneği Koordinatörü Şebboy Deren Güçlü yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Burada Pamukkale Üniversitesi ekibine baktığımda 5-6 aylık inanılmaz bir organizasyon sonucunda gerek divan üyeleri olsun gerek akademi ekibi organizasyon ekibimiz olsun, sponsorluk ekibimiz olsun gerçekten çok güzel bir çalışma ortaya koydular ve gerçekten çok güzel de bir organizasyon ortaya çıkaracaklar. Önümüzdeki dört gün boyunca bunu deneyimliyor olacaksınız. Dilerim ki gerçekten çok güzel bir şekilde eğlenirsiniz ve keyif alırsınız demek istiyorum. Burada dört gün boyunca hepiniz milletvekili olacaksınız. Farklı farklı partileri temsil edeceksiniz. Ancak burada unutmamız gereken bir şey var ki hiçbirimiz birbirimizi kırmadan gerçekten dostluk çerçevesinde hep beraber tanışarak ve keyifli vakit geçirerek buradaki arkadaşlığımızın baki kalacağını umut ederek ve olmasını sağlayarak da keyifli vakitler geçirmenizi istiyorum. Lütfen birbirinizi genel kurulda olsun komisyonlarda olsun birer parti için kırmayın. Gerçekten çok güzel bir organizasyona imza atılacağına eminim. Şimdiden herkese keyifli bir yasama dönemi diliyorum.” “Bu simülasyonda öğrencilerimiz, kanun tekliflerini inceleyecek, tartışacak, fikir alışverişi yapacak ve yasamanın işlevini öğrenecektir.” Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hülya Kabakçı Karadeniz yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Hukuk fakültesi olarak amacımız, Evrensel hukuk ilkelerini ve insan haklarını benimseyerek, hukuki sorunları teorik ve pratik anlamda çözme yetkinliğine sahip hukukçular yetiştirmektir. Bu nedenle meclis simülasyonu çok önemlidir. Bu simülasyonda öğrencilerimiz, kanun tekliflerini inceleyecek, tartışacak, fikir alışverişi yapacak ve yasamanın İşlevini öğrenecektir. Öğrencilerimizin yasama faaliyetlerinde bizzat bulunmalar ve etkin rol almaları, fikirlerini özgür bir şekilde dile getirmeleri önemlidir. Meclis simülasyonu etkinliğinde farklı fakültelerden milletvekilleri ver almaktadır. Ancak sunu da belirtmeliyim ki hukukçuların milletvekilliğine ilgisi fazladır. 28. Dönem Milletvekillerinin Meslekleri incelendiğinde; TBMM’de en fazla iş insanı, avukat ve akademisyenin yer aldığı görülmektedir. Milletvekillerinin %20’sinin hukukçu olması bu ilginin kanıtıdır. Gerek Öğrenci Topluluklarımız gerekse Dekanlığımız yıl içinde sayısız akademik, sosyal, kültürel ve benzeri alanlarda çalıştay, panel, eğitim, konferanslar ve geziler düzenlenmektedir. Fakültemizin gerçekleştirdiği eğitim faaliyetleri ve başarılı etkinlikler, üniversite ve eğitime katkı veren ilgili kamu kurum ve kuruluşların, Rektörlüğümüz ve Denizli Barosunun uyumlu iş birliği ve ortak çabanın sonucudur. Fakültemizin gerek daha iyi Fiziki alana kavuşması için gerekse akademik kadrolar noktasında verdikleri büyük destek ve etkinliklerimize gösterdiği ilgi için rektörümüz sayın Prof. Dr. Ahmet Kutluhan’a, teşekkür ederim. Hukuk Topluluğu Danışmanı Öğr. Üyesi Fatih, Yurtlu’ya ve Hukuk Topluluğu öğrencilerine böyle bir etkinliği düzenledikleri için teşekkür ediyor ve meclis simülasyonunun verimli geçmesini diliyorum.” Pamukkale Kaymakamı Uğur Bulut yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Hukuk fakültelerindeki kaliteli eğitimin kamu yönetimine etkisini bizzat meslek itibariyle gören bir durumdayız. Kaliteli hâkim ve savcı yargı kararlarını okurken bizlerin içini açıyor. Yine, avukatlık hizmetinde verilen kaliteli bir hukuk eğitiminin de toplum yaşamından adaletin tecellisine katkısı hiçbir zaman yadırganamaz. Bu faaliyetin düzenlenmesinde emeği geçen tüm öğretim üyelerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyorum.” “Demokrasi dediğimiz şey gerçekten meclisten geçmekte” Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Pamukkale Üniversitesi, son akreditasyonla 208 üniversiteden 70 üniversitenin arasına girmiştir. Bu gurur, üniversitemizdeki tüm akademik-idari personelinin ve tüm öğrencilerinin katkısı ile olmuştur. Ben bu süreçte emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Akreditasyon, Yükseköğretim Kalite Kurulu’nun vermiş olduğu bir belge. Bu belge “Kurumsal Akreditasyon” belgesi. Bu belge ile Üniversitemiz, ÖSYM kılavuzunda akredite olan üniversiteler içerisinde yer almış oldu. Bu ne demek? Bu yarın Pamukkale Üniversitesi’nden alınan diplomalar, Avrupa ve Amerika geçerli demek. Dolayısıyla, böyle bir sevinci bu etkinlikte paylaşmak istedim. Çünkü Pamukkale Üniversitesi hak ettiği yer hali hazırda bulunduğu yer değil. Daha yükseklere çıkması gereken bir üniversite. Çünkü Denizli, Türkiye’de ilk onda yer alıyor, Pamukkale Üniversitesi ilk onda yer alması abartılı olur diyorum, yirminci sırayı kollaması gerekiyor. Bunun için biz elimizden geleni yapacağız ama geleceğimiz olan bu gençler belki bu yirmili sıraları bizlere gösterirler. Çünkü yapmış oldukları etkinlikler gerçekten muhteşem. Ben, üniversitemizin öğrenci toplulukları ile çok gurur duyuyorum. Topluluklarla buluşalım dediğimizde hemen buluşabiliyoruz. Topluluk başkanları geliyor, yardımcıları geliyor. Bu bizim çok aktif bir üniversite olduğumuzu ve öğrencilerimizin çok bilinçli olduğunu gösteriyor. Şimdi mesela, Filistin yürüyüşü yapacağız. Dün yirmi iki topluluk hemen geldi iki saat içerisinde geldiler ve neler yapacağımızı beraber konuştuk. Ben çok gurur duyuyorum. Demek ki öğrencilerimiz şu andaki Pamukkale Üniversitesi’nin seviyesinden memnun değiller. Onların bu yapmış oldukları çalışmalar inşallah Üniversitemizi ilk yirmilere çıkaracak ve bizler de onlarla gurur duyacağız. Demokrasi dediğimiz şey gerçekten meclisten geçmekte. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözüyle kendini tescil etmiş bir kurumdur TBMM. TBMM Milli Mücadele kahramanı olduğu gibi 15 Temmuz’un da kahramanıdır. TBMM ile gurur duyuyorum, ebediyen var olsun diyorum. Diğer taraftan küçük bir anımı paylaşayım. 1996’da Amerika’ya gittim. Tabi Amerika’da gittiğimiz yerde ormanlık alanlar, şehirle doğa ile bir bütün halindeydi. Bana dediler ki: Hocam, burada yanına sincaplar gelir oturur bir şey yapma onlara. Bunlara bir şey yapmanın çok büyük cezaları vardır. Nasıl bir özgür dünyaymış burası dedim. Gerçekten hayran olmamak elde değil ama son zamanlarda gördüğümüz gibi şu anda yaşanan Amerikan üniversitelerde Filistin mitinglerinin nasıl bir karşılık bulduğunu da hepimiz gözler önünde seyrediyoruz. Bu durum, demokrasinin de yine her yerde her zaman aynı olmadığını da bize göstermiş oldu. Dolayısıyla, milletler kendi varlıklarını koruyabilmek için devletlerin idamesini sağlayabilmek için ciddi kararlar alabilmekteler” Açılış konuşmalarının ardından program, milletvekili yeminlerini gerçekleştirmek üzere simülasyonun divan başkanı PAÜ öğrencisi Aleyna Ece Sönmez’in, tüm milletvekilleri ile birlikte ettiği yemin ile sona erdi. Etkinliğin devamında program sergi salonunun gezilmesi ile sona erdi.