EKONOMİ - 09 Mart 2021 Salı 12:05

Bakan Pakdemirli: 'IPARD Programında bugüne kadar 3 bin 119 kadın yatırımcımızın projesine 2 Milyar Lira hibe sağladık'

A
A
A
Bakan Pakdemirli: 'IPARD Programında bugüne kadar 3 bin 119 kadın yatırımcımızın projesine 2 Milyar Lira hibe sağladık'

Bekir Pakdemirli: 'IPARD Programında bugüne kadar 3 bin 119 kadın yatırımcımızın projesine 2 Milyar Lira hibe sağladık. Bu hibeler ile kadınlarımızın kırsalda 4 Milyar Lira yatırım yapmasının önünü açtık. Yine Genç Çiftçi Projesinde kadın girişimci sayımız yüzde 60 olup; bu kapsamda 29 Bin projeye 864 Milyon Lira hibe desteği verdik. Ülkemizde toplam istihdamın yaklaşık yüzde 30’u kadınlardan oluşuyor. Çalışan kadınlarımızın yüzde 41’i tarım sektöründe istihdam ediliyor' dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla ana teması “Tarımda 21 Özgün Kadın” olarak belirlenen toplantıya katıldı. “Tarımda 21 Özgün Kadın” hakkında bilgi veren Pakdemirli, "Ben Yaptım Sen de Yaparsın!" sloganı ile tarımsal üretimde başarılı olmuş, kendi fikrini hayata geçirmiş 21 ilham veren hikayenin kahramanlarının kadın çiftçiler olduğunu ifade etti. Bakan Pakdemirli, 2015-2020 yılları arasında 33 il özel projesi ile 2 bin 40 kadın çiftçi eğitim almasını sağladıklarını açıkladı. Proje doğrultusunda 340 kadın çiftçiye ise yeni istihdam ortamı oluşturduklarını kaydeden Bakan Pakdemirli, kadın çiftçilerin mesleki beceri kazanmalarını sağlayarak tarımda girişimcilik kapasitelerini artırmayı ve bölgesel kalkınmaya katkı sağlamalarını amaçladıklarını belirtti. Bakan Pakdemirli Bakanlık olarak tarımda kadın potansiyelini değerlendirebilmek için kadın girişimcilerin sayısını artırmayı amaçladıklarını da dile getirdi.

Kadın çalışanın yüzde 41’i tarımda

Dünyada Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde 37’sinin kadınların gayretinden geldiğini bildiren Bakan Pakdemirli, dünyada tarımsal işgücünün yüzde 43’ünü kadınların oluşturduğunu hatırlattı. Gıda üretiminin yarıdan fazlasında kadınların emeği olduğunu söyleyen Pakdemirli, şöyle konuştu:

“Ülkemizde toplam istihdamın yaklaşık yüzde 30’u kadınlardan oluşuyor. Çalışan kadınlarımızın yüzde 41’i tarım sektöründe istihdam ediliyor. Türkiye’de kadınların ve erkeklerin hemen hemen eşit sayıda istihdam edildiği tek sektör, tarım sektörüdür. Kadınlar, tarımsal üretimin ve gıda güvencesinin adeta teminatı noktasında. Bu nedenle, “tarımın gizli mimarları” ve “isimsiz kahramanları” olan kadınlarımızı gündemin ilk sıralarına almalı.”

3 bin 119 kadın yatırımcıya 2 milyar TL hibe

Bakanlık olarak kadınların girişimci ruhlarını ön plana çıkarmak, üretime daha çok katmak ve kendi işlerinin patronu olmalarını sağlamak adına birçok proje yürüttüklerini anımsatan Bakan Pakdemirli, bütün politikalarında kadınlara pozitif ayrımcılık sağladıklarını ifade etti. Bakan Pakdemirli şu değerlendirmede bulundu:

“Kırsal kalkınma destekleri kapsamında, IPARD Programında bugüne kadar 3 bin 119 kadın yatırımcımızın projesine 2 Milyar Lira hibe sağladık. Bu hibeler ile kadınlarımızın kırsalda 4 Milyar Lira yatırım yapmasının önünü açtık. Geçen yıl başlattığımız Uzman Eller Projesinde destek verdiğimiz kadın girişimcilerimizin oranı yaklaşık yüzde 50’ye ulaştı. Yine Genç Çiftçi Projesinde kadın girişimci sayımız yüzde 60 olup; bu kapsamda 29 Bin projeye 864 Milyon Lira hibe desteği verdik. Yine, yereldeki kalkınma projelerini desteklediğimiz IPARD-LEADER programında, destek başvurusu yapacak Yerel Eylem Gruplarının yönetim kurulunda en az bir kadın üye şartı arıyoruz.”

19 yılda 3 milyondan fazla kadın çiftçiye eğitim

Tarım Bakanlığı yürütülen tüm program ve projeler kapsamında, son 19 yılda yaklaşık 250 bin faaliyetle, toplam 3 milyondan fazla kadın çiftçiye eğitim sağladıklarını vurgulayan Bakan Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son 3 yılda ise yaklaşık 50 bin faaliyette 850 bin kadın çiftçimize eğitimler verdik. 2015 yılında başlattığımız “Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayım Projesi” kapsamında “Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi” programını yürüttük. Bu kapsamda; 81 ilde 5 bin 292 kadın çiftçiyi sertifika sahibi yaptık ve bir iş fikri ile proje hazırlamalarını sağladık. Ayrıca 2015 yılından itibaren gerçekleştirilen “Girişimci Kadın Çiftçiler Ödül Töreni” ile dereceye giren başarılı projeler hayata geçirildi. Bu program sadece ülke çapında değil uluslararası platformda da sesini duyurarak, 2016 yılı Avrupa Girişimciliği Teşvik Ödüllerinde ülkemizi Avrupa’da temsil eden iki ulusal projeden biri oldu. 2020 yılında yüzde 4,8 büyüyen tarım, son 3 yılın en yüksek büyüme rakamına ulaştı. Tarımsal hasılamız bir önceki yıla göre yüzde 20 artışla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 333,3 Milyar Lira’ya yükseldi. Ülkemiz; tarımsal hasılada Avrupa’da lider, Dünya’da ilk 10 içindedir."

Toprak, en değerli sermayemiz

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, “Güçlü kadın güçlü aile, güçlü toplum, güçlü ülke demek. Kırsal kalkınma da ise en önemli unsur yine kadınlarımızdır. Tarımsal üretimin en önemli bileşeni olan kadınlar; sektöre kattıkları değer ve üretimin her aşamasında aldıkları aktif rollerle tarımın kilit parçası, toprağın esas sahibidir. Toprak, bizim en değerli sermayemizdir” diye konuştu.
Bu bilinçle üreticilerin, çiftçilerin bilgiyle buluşmasını sağlamak için Bakanlık olarak çeşitli projeler ve faaliyetleri gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Yardımcısı Işıkgece, “Çiftçilerimizin tarımsal yeniliklerle bilinçli üretim yapmalarını sağlamaktayız. Çünkü bu sektörde tarımsal gelişmeleri takip eden, bilinçli üretim yapan, aldığı eğitimi uygulayan, modern üretimin gereklerini yerine getiren üreticilere ihtiyacımız var” dedi.

İş birliği protokolleri imzalandı

Programda kadın girişimciler ve Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortağı olan kadınları desteklemek, amacıyla iş birliği protokolü imzalandı.
Orman Genel Müdürlüğü ev sahipliğinde gerçekleşen programa Pakdemirli’nin yanı sıra, Tarım Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, Tarımsal İşletmeler Genel Müdürü (TİGEM) Sait Kocabay ve çok sayıda davetli katıldı.

Hülya Keklik -Bayram Türüdü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.