GÜNDEM - 24 Ekim 2020 Cumartesi 13:51

Bakan Soylu: '3 Kasım Salı günü Kağıthane’de toplanma alanlarına ilişkin tahliye plan tatbikatımız olacak'

A
A
A
Bakan Soylu: '3 Kasım Salı günü Kağıthane’de toplanma alanlarına ilişkin tahliye plan tatbikatımız olacak'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, olası büyük İstanbul depremi için hazırlıkların tüm hızıyla sürdüğünü kaydederek, "3 Kasım Salı günü Kağıthane’de toplanma alanlarına ilişkin tahliye plan tatbikatımız olacak" dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Afet Koordinasyon ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Burada yaptı açıklamalarda afet yönetimiyle ilgili çalışmaları, aralarındaki süreleri uzatmadan ve birbirlerini tamamlayacak şekilde sürdürmeye gayret ettiklerini, çok sayıda istişare toplantısı gerçekleştirdiklerini kaydeden Bakan Soylu, “17 Ağustos Marmara depreminde 66 bin 441 konut ve 10 bin 901 iş yeri ağır hasar almakla birlikte, 30 binden fazla işletme de zarar görmüştür. Ekonomik maliyetin 15 ile 19 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla açısından bakıldığında ise bu zarar yüzde 6,6'lık bir orana tekabül ediyor. Bu depremden, dev sanayi kuruluşlarımız etkilendi. Türkiye'nin en büyük petrol rafinerisi Tüpraş'ta çıkan yangının, günlerce sürdüğüne hepimiz şahit olduk. Yol, baraj, köprü, içme suyu, kanalizasyon, doğalgaz ve iletişim şebekeleri gibi alt yapı unsurları da büyük zarar gördü. Eğer bizim elimizde depremi 5 dakika önceden haber veren bir teknoloji olsa, depremden önce herkesi binalardan dışarı çıkarabilecek bir teknolojimiz olsa, biz yine de bu toplantıları yapmak, bu tedbirleri almak, binalarımızı güçlendirmek zorundayız. Çünkü depremin veya bir diğer afetin vereceği maddi zararları görmezden gelemeyiz. Yıkılmayan, zarar görmeyen şehirler, altyapılar, fabrikalar, binalar inşa etmek zorundayız" dedi.

"Terör örgütü sadece akıllarını karıştırmamış, vicdanlarını da söküp almış"

2011 Van depremi sonrasında yapılan harcamanın büyüklüğü düşünüldüğünde bugün bu toplantıların öneminin daha iyi anlaşılacağını vurgulayan Bakan Soylu, “Dün Van depreminin yıl dönümüydü, birileri eski alışkanlıklarıyla yapılanları yine görmezden gelmeye ve göstermemeye çalıştı ama sonuçta inşa edilen konutlar, binalar yerli yerinde durmaktadır. 7.1'lik Van depremi sonrasında toplam 25 bin 742 kalıcı konut tamamlanıp sahiplerine teslim edildi, getirilen kaynak suyu ile 2060 yılına kadar Van şehrinin su ihtiyacı karşılandı. Yeni baştan bir şehir inşa edildi. Depremin hemen ardından bölgeye toplam 76 bin 802 çadır, 336 bin battaniye, 3 bin 812 soba, 732 iş makinesi sevk edildi, toplam 8 bin 243 görevli, kurtarma ve rehabilitasyon çalışmalarında görev aldı. Van depreminin yaralarını sarmak için, yıkılan binaların yerine yeni ve modern yaşam alanları inşa etmek için, bahsettiğim tüm bu çalışmaları gerçekleştirmek için bugünkü güncel fiyatlarla toplam 11 milyar 127 milyon 855 bin Türk lirası para harcandı. İş yerleri, okullar, camiler, konutlar, yollar her şey Van'da yerinden imar ve inşa edildi. Dün Van depremi münasebetiyle maalesef Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizi istismar etmeye çalışan malum siyasi partinin yöneticileri Van depreminde devletin orayı sahipsiz bıraktığını ifade ediyorlar. Terör örgütü sadece akıllarını karıştırmamış, vicdanlarını da söküp almış. Ve şunu herkes bilmelidir, biz vatandaşımızı hiçbir meselede, hiçbir koşulda yalnız bırakmayız. Evet, bu rehabilitasyonu gerçekleştirdik, yaraları hızlı şekilde sardık ancak bu yıkımı her sefer yaşayamayız. Bundan beş kat büyük bütçelere sahip olsak da bunu kabullenmek akıl işi değildir. Her zaman söylüyoruz, önceden yaptığımız 1 liralık yatırım deprem sonrası yapılacak 7 liralık yatırımın karşılığıdır, hem giden canlar itibarıyla hem de ülkemizin gelişmesine verdiği zarar itibarıyla" diye konuştu.

"3 Kasım'da Kağıthane'de toplanma alanlarına ilişkin tahliye plan tatbikatımız olacak"

Afet konusunda ciddi projelerin tamamlandığını, azımsanmayacak sayıda bina dönüşümünün gerçekleştiğini, ancak bu konuda işin henüz bitmediğini aktaran bakan Soylu, “Afet konusunda zamanın aleyhimize işlediği çok net bir şekilde ortadadır. Her ne yapacaksak hep birlikte çabuk yapmalıyız. Dönüşümü de hazırlığı da kendimizi eğitmeyi de çabuk yapmalıyız. Bakın 2021 yılını 'afet eğitim yılı' ilan ettik, bütün hazırlıklarımızı yapıyoruz. 1 Ocak'tan itibaren bütün gücümüzle Türkiye'nin her noktasına sivil toplum kuruluşlarından ilkokullara kadar, sosyal medya mecrasından televizyonlara kadar, muhtarlarımızdan kaymakamlarımıza, kamu birimlerimize kadar her noktayı deprem konusunda tekrar eğitimi gözden geçireceğiz. Büyük bir eğitim seferberliği, bunu sağlayacağız. Tüm vatandaşlarımızın deprem bilincini, farkındalığını ve reflekslerini en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz. Keza tatbikatlarımız devam ediyor. Dün de ifade ettim, ülke genelinde 18 bin 642 adet acil durum toplanma alanımız mevcut ve inşallah önümüzdeki salı günü İstanbul Kağıthane'de toplanma alanlarına ilişkin bir tahliye plan tatbikatımız olacak. 3 Kasım'da bir tahliye plan tatbikatımız olacak. Tahliye plan tatbikatımız şu; Allah korusun deprem oldu, ne yapacağız? İlk 6 saatte attığımız her doğru adım depremin oluşturduğu zararı azaltmaya yönelik adımlardır. Can kaybı, yaralanmalardan oluşacak durumlar, travmalar, bütün bunları azaltabilecek. Onun için bunu tekrar ifade ediyorum; bir, ambulansları ve sağlıkçıları enkaz alanına yetiştirmemiz lazım. İki, arama kurtarmacıları, üç, itfaiyeyi yetiştirmemiz lazım, çünkü gözden kaçmasın deprem yangınları kaçınılmazdır. Bizim böyle bir depremde yangın senaryomuzda var. Ve aynı zamanda iletişimin sağlanması... 3 Kasım Salı günü Kağıthane'de ilk tahliye plan tatbikatının ilk adımını gerçekleştiriyoruz. Tahliye plan grubumuzun başında İstanbul Jandarma Komutanlığımız var. Ve uzun bir çalışma yaptılar. Şu anda İstanbul'daki tüm toplanma merkezlerini tek tek gittiler tespit ettiler, tekrar teyit ettiler ve güncellediler. İki, aynı zamanda kişi başına standartlarımızda ne kadar metrekare düştüğünü tekrar kayıt altına aldılar. Ve kişi başına düşen metrekare alanını yükseltmek için gerekli çalışmaları ortaya koydular" şeklinde konuştu.

Vatandaşın depremde yapacağı ilk işin toplanma alanlarına gitmek olduğunun altını çizen Soylu, bunun zihinlerde bir kelepçe gibi yer alması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Murat Horoz - Hasan Zaid Ezim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Dolandırıcı zabıt katibinin yargılanmasına devam edildi Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaparken yüksek kar getirisi vaadiyle 8 vatandaşı milyonlarca lira dolandıran zabıt katibi ve diğer 14 sanığın yargılandığı davanın görülmesine mahkemenin verdiği aranın ardından devam edildi. Duruşmanın devamında savunma yapan sanık Süleyman Demirel’in kız kardeşi. “Ağabeyim özünde çok iyidir, çok zekidir. Yaşamayı severdi Süleyman” dedi. Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaparken yüksek kar getirisi vaadiyle 8 vatandaşı milyonlarca lira dolandıran zabıt katibi Süleyman Demirel ve diğer 14 sanığın yargılandığı davanın görülmesine mahkemenin verdiği aranın ardından devam edildi. “Yaşamayı severdi Süleyman” Duruşmada savunma yapan sanık Süleyman Demirel’in kız kardeşi sanık Dilek Demirel. “Kişilerin hiçbirini tanımıyorum. Ağabeyim bana icralık olduğunu ve hesabının bloke olduğunu söyledi. Bu nedenle bana para gönderiliyordu. Ağabeyim özünde çok iyidir, çok zekidir. Olayın içeriğindeki birçok şeyi yeni öğreniyorum. Benim çocuğum ile kendime ait bir hayatım var. Süleyman’ın özel hayatına vakıf değilim. Normal sjs kardeşin edebileceği muhabbetler oldu aramızda. Yaşamayı severdi Süleyman. Bana o kadar para gelmesi garip geldi. Sordum ‘Seni ilgilendirmez’ dedi. Ne yaptığını sorguladım bana ‘Benim hayatım’ dedi. Ben istemiyordum hesabıma para atmasını” ifadelerini kullandı. “Ben 33 yıl adalete hizmet etmiş zabıt katibiyim” Sanık Süleyman Demirel’in annesi sanık Hamiyet Çoban ise, “Ben 33 yıl adalete hizmet etmiş zabıt katibiyim. Bugüne kadar hiç usulsüz sorgulama yapmış biri değilim. Oğlumu vuran kişilere zaman zaman sorgulama yaptım. Dosya detaylarını da görme imkanım yoktur. Ben bu kişilerin kişisel verilerini sorgulama amacıyla bir işlem yapmış değilim” şeklinde konuştu. Müşteki Rukiye Kumral ise, “Sanık Büşra Çatak eski arkadaşımdı. Bana liseden bir arkadaşı olan Süleyman’ın yurt dışından para transferi yaparak kazanç sağladığını söyledi. Bana ‘Kendisi adliye çalışanıdır, ailesi de adliye çalışanıdır’ dedi. Büşra beni sürekli arayarak ‘Düşünüyor musun sende?’ gibi sorular sordu. Beni bu şekilde işe soktu. Bana kesinlikle bir ticaret olduğunu söyledi, parayı kendi hesabına attırdı. Ben toplam 750 bin liraya yakın ödeme yaptım” dedi. Müşteki beyanlarının ardından duruşma, 10 Mayıs Cuma günü görülmesine devam edilmek üzere ertelendi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanık Süleyman Demirel’in Bakırköy Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yaptığı belirtildi. İddianamede Demirel’in, birkaç yıl önce tanışmış olduğu Levent Sırataş’a, adli personel olması nedeniyle zaman içinde mahkemelerde dosyası olan birçok iş adamı ile tanıştığını, bu iş adamlarına yatırımlarında kullanmaları için çevresindeki tanıdıklarından para temin ederek karşılığında komisyon aldığını söylediği aktarıldı. Sanık Demirel’in kar payı kazanmak için para vermek isteyen kişilerin üzerlerine kayıtlı mal varlıklarını UYAP sistemleri üzerinden kendi şifresi ya da hakim şifresi ile sorgulayarak tespit ettiği de iddianamede açıklandı. İddianamenin devamında “Mal varlıklarını şahıslara yine kar payı vereceğini vaat ederek teminat adı altında kurmuş olduğu suç örgütü içerisindeki Bülent Sevinç, Levent Şahin, Abbas Kırmızı, Sevgen Atilla, Cemal Karaoğlu, Evel Karısık, Semih Gündoğdu ve Sadettin Volkan Durak isimli şahısların üzerine geçirdiği, bu şahıslar arasında bahse konu mal varlıklarının sürekli el değiştirdiği, sistem içindeki herkesin bu yöntem ile para kazandığı yapılan araştırmalarda anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Müştekilerden Levent Sırataş’ın, zabıt katibi Süleyman Demirel ve onun aile üyelerine bir kaç kez para verdiği, Demirel’in her seferinde bu paraları ödemeyi taahhüt ettiği kar payı ile birlikte Levent Sırataş’a geri ödeyerek güvenini kazandığı, bu şekilde müşteki Sırataş vasıtası ile müşteki Büşra Nur Güldorum ve annesi müşteki Nurdan Canbıçak ile tanıştığı, tanıştıktan sonra onlardan da kar payı ödemesi teklifi ile paralar istediği iddianamede belirtildi. Süleyman Demirel’in müştekiler ile yaptığı görüşme ve konuşmalarda birlikte çalıştığını söylediği aile üyelerinden Büyükçekmece Adliyesi Memur Suçları Bürosunda zabıt katibi olarak çalışan eski eşi Vildan Öz’ü, Büyükçekmece Adliyesi Soruşturma Kaleminde katip olarak çalışan annesi Hamiyet Çoban’ı, özel bir şirkette çalışan kardeşi Dilek Demirel’i müştekilere güven vermek ve dostluk kurmak amacıyla tanıştırdığı da iddianamede kaydedildi. Örgüt lideri Süleyman Demirel’in hesaplarında bloke bulunması ve icra takiplerine konu olması nedeniyle büyük meblağlı paraları kendi hesabına almayarak örgüt üyesi olan Büyükçekmece Adliyesi zabıt katibi annesi Hamiyet Çoban ve yine Büyükçekmece Adliyesi zabit katibi olan eski eşi Vildan Öz’ün hesaplarını kullanarak işlem yaptığı, gayrimenkul yatırımları ile ilgili para devir alacağı tapuları da örgüt yöneticileri olan Abbas Kırmızı, Cemal Karaoğlu, Bülent Sevinç, Levent Şahin, Sevgen Atilla isimli şahısların üzerine almasını sağladığı da iddianamede belirtildi. İddianamede müşteki Büşranur Güldorum ve annesi Nurdan Canbıçak’ın örgüt lideri Süleyman Demirel ve diğer örgüt üyeleri tarafından toplamda 8 milyon 133 bin 480 TL zarara uğradıklarını beyan ettikleri açıklandı. Öte yandan ifadeleri alınan Gökhan Aytekin, Neriman Aytekin, Büşra Çatak, Ayhan Doğan, Cihan Könülşök ve Fatih Çetinkaya’nın zabıt katibi Süleyman Demirel’in kendilerinden kar payı ödemesi teklifi ile paralar aldığını ancak ödemiş oldukları paraları geri alamayarak mağdur olduklarını beyan edip şikayetçi oldukları aktarıldı. Bakırköy Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesinde çalışan zabit katibi Süleyman Demirel’in müşteki şahısları, kar payı vermek vaadiyle almış olduğu yüksek meblağlardaki para ve menkulleri, gayrimenkulleri, ziynet eşyalarını kurmuş olduğu suç örgütünde tefecilik yapan üyeleri ile birlikte dolandırarak menfaat temin ettikleri iddianamede belirtildi. Örgüt lideri zabit katibi Süleyman Demirel’in adliyede çalıştığı için çevresinin geniş olduğunu bu sayede bazı işler yaptığını bu işlerin bazılarının sosyal medya hesabı reklam geliri, memleketi olan Tokat’tan yaprak, salça getirip satması gibi işler olduğunu söyleyerek memur olmasına rağmen yaşadığı lüks hayatın bu sayede olduğuna müştekileri inandırdığı iddianamede belirtildi. Demirel’in bu sayede insanların yatırım amaçlı kendisine ve telkinleri sonucu etrafındaki tefeci olduğu bilinen kişilere para verilmesini sağladığı da iddianamede ifade edildi. Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesinin zabıt katibi Süleyman Demirel’in tefecilik yapan bir örgütle ortak hareket ettiği, parasını yüksek faizle kullandırmak isteyen vatandaşların gayrimenkullerini geçici olarak devralma karşılığında kar payı vaadinde bulunduğu, gayrimenkulünü devraldığı kişilere birkaç ay göstermelik ödemeler yaptığı ancak devam eden süreçte hileli yöntemlerle gayrimenkulleri tefeci örgütle iltisaklı farklı şahıslar adına sıra sıra tescil ettirip mağdurların mal varlıklarını ele geçirdiği, akabinde çete üyelerinin gayrimenkulleri farklı kişilere satma şantajıyla mağdurlardan para talebinde bulunmayı sürdürdüğü iddianamede aktarıldı. Demirel’in birlikte çalıştığı hakimlere ait UYAP şifrelerini kullanarak eriştiği kişisel verileri dolandırıcılık suçu için kullandığı, yine UYAP sistemi üzerinden edindiği bilgilerle icra mahkemelerindeki alacaklılarla irtibat kurup maddi menfaat karşılığında uyuşmazlığın mahkeme dışında çözülmesine yönelik girişimlerde bulunduğu yönünde tespitler yapıldığı da iddianamede açıklandı. Zabıt katibi Süleyman Demirel’in ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, ‘dolandırıcılık’, ‘tefecilik’, ‘bilişim sistemine girmek’, ‘verileri hukuka aykırı olarak vermek ya da ele geçirmek’ suçlarından toplamda 40 yıldan 154 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede diğer 13 sanığın ise değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
İstanbul Mauro Icardi: "Adım adım gitmemiz gerekiyor" Galatasaray’ın Arjantinli futbolcusu Mauro Icardi, her maçın ayrı önemi olduğunu belirterek, adım adım gitmeleri gerektiğini söyledi. 70. Gillette Milliyet Yılın Sporcusu ödül töreninde 2023 yılın enleri sahiplerini buldu. Galatasaray’ın Arjantinli futbolcusu Mauro Icardi, yılın futbolcusu seçildi. Törenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Icardi, "70 yıldır yapılan böyle bir organizasyonda ödüle layık görüldüğüm için teşekkür ediyorum. Geçen sezon şampiyon olduk. Harika bir sezon geçirdik. Bu sezon da inşallah şampiyon olacağız. Yaptığımız şeylerle gurur duyuyorum" diye konuştu. Şampiyon olmaları için her maçı kazanmaları gerektiğini söyleyen 31 yaşındaki futbolcu, "38 maç var, maksimum sayıda maçı kazanıp onun sonunda şampiyon olunuyor. Her maçın benim için ayrı önemi var. Adım adım gitmemiz gerekiyor. Fatih Karagümrük maçını da kazanmamız gerekiyor. Sonra derbi için hazırlanacağız. O maçı da kazanmak için sahaya çıkacağız" şeklinde konuştu. "Sahada yaptığım şeylerle çocuklara örnek olabilmek çok önemli" Türkiye’deki çocukların ona olan ilgisinin hatırlatılması üzerine Mauro Icardi, "Çocuklara da dokunuş yapıyor olmamız çok önemli. Futbol herkesin ruhunu harekete geçiren bir şey. Sahada yaptığım şeylerle çocuklara örnek olabilmek çok önemli. Yaptığımız şeyleri görerek çocukların da hayalleri büyüyor. Onlar da büyük başarılara imza atacak ve biz de bunlarla gurur duyacağız" diyerek sözlerini tamamladı.