GÜNDEM - 17 Ağustos 2022 Çarşamba 08:12

Bakan Soylu: 'Bütün hazırlıklarımızı İstanbul'da yaşanabilecek, 7.5'lik deprem üzerinden yapıyoruz'

A
A
A
Bakan Soylu: 'Bütün hazırlıklarımızı İstanbul'da yaşanabilecek, 7.5'lik deprem üzerinden yapıyoruz'

17 Ağustos 1999 büyük Marmara Depremi'nin merkez üssü Gölcük'te, deprem şehitlerini anma etkinliğe katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bütün hazırlıklarımızı İstanbul'da yaşanabilecek, 7.5'lik deprem üzerinden yapıyoruz. Zamanını bilmiyoruz ama tedbir almak bizim en büyük sorumluluğumuzdur" dedi.

Merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin üzerinden 23 yıl geçti. Depremin yıldönümü sebebiyle anma programı düzenlendi. Program kortej yürüyüşü ile başladı. Kuran-ı Kerim tilaveti ve deprem şehitleri için dualar ile devam etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, AK Parti Kocaeli Milletvekilleri Radiye Sezer Katırcıoğlu, Sami Çakır, Cemil Yaman, İlyas Şeker, Emine Zeybek, Mehmet Akif Yılmaz, MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, AFAD Başkanı Yunus Sezer, İl Emniyet Müdürü Veysel Tipioğlu, İl Jandarma Komutanı Albay Yavuz Selim Kapancı, AK Parti İl Başkanı Mehmet Ellibeş, MHP İl Başkanı Yunus Emre Kurt, Gölcük Kaymakamı Cengiz Karabulut, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, 81 ilden AFAD gönüllüleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Törende konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Sadece insanlar hatırlamaz. Denizler hatırlar ve şahittirler. Topraklar hatırlar ve şahittirler. Sadece insanların belleği yoktur. Tarihin, medeniyetin, yaşadığımız şehirlerin belleği de vardır. Biraz önce konuşan hocamız yaşadığı ve ifade ederken zorlandığı, kaybettiklerini hala içerisinde hissettiği o anları bizlerle paylaştı. Ben de o geceyi hatırlıyorum. Hanım Samsun’daydı, ben de İstanbul’da rahmetli annemlerle, babamla evimizin balkonunda otururken uyumuşum. Bir ses duydum. Hayatım da ilk defa böyle bir sesle karşılaştım. Koşa koşa hep birlikte aşağıya indik. Kaos, kargaşa. Her kafadan çıkan bir ses. Radyolar ayrı söylüyor, elektrikler gitmiş. İstanbul bambaşkaydı. Ben bu tabloyu Giresun Dereli'de Malatya ve Elazığ'da, Kastamonu Bozkurtta gördüm. İnsanlar belli belirsiz bir yerlere gidiyorlardı. Sanki ne yaptıklarını bilmiyorlardı. Avcılar’dan Yalova’ya geçtik. Yalova’da gördüğümüz bir kıyamet senaryosu, binlerce ceset yerde, ceset torbaları yok. O günün Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı rahmetli Demirel’di. Tansul Çiller yanımdan ikisini de aradı. Acilen konuya müdahale edilmesi gerektiği söyleniyordu" diye konuştu.

“Biz depremi unutabiliriz ama deprem bizi unutmaz Türkiye bir afet ülkesidir”

Gece Gölcük donanmaya geldiklerini ifade eden Soylu, "Kapkaranlıktı. Oradaki hali hepimiz biliyoruz. Burada gördüğümüz o tablo, insanın nasıl çaresiz olduğunu ortaya koyuyordu. Elbette, karşı karşıya kaldığımız sıkıntılarda, yetemeyeceğimiz durumlar söz konusu olabilir ama o gün bize hiç hak etmediğimiz bir çaresizlik ile karşı karşıya kaldığımız büyük bir travma oluşturmuştur. 23 yıl önce bugün 18 bin 373 vatandaşımızı kaybettik. Allah gani gani rahmet eylesin. İnşallah o günden sonra yaptıklarımız, bizden sonra yapılacaklar için onlara mahcup olmayız. 23 yıl önce aldığımız ders, her afetten, her zorluktan birçok ders alıyoruz. Her ders bize adım attırıyor. Bugün alacağımız dersler de bize gelecekte birçok adım attıracak. Cenab-ı Allah bunlara dayanıklı olmayı nasip etsin. Bir kardeşiniz olarak söylüyorum; biz depremi unutabiliriz ama deprem bizi unutmaz Türkiye bir afet ülkesidir. 2018 yılının ortasından itibaren AFAD İçişleri Bakanlığı'na bağlandı. O günden itibaren karşı karşıya kalmadığımız afet kalmadı. Kaya düşmesinden çığa, heyelandan sel baskınına, depreme, orman yangınına kadar birçok afetle karşı karşıya kaldık. Birçok deprem yaşadık. Antalya Manavgat yangınından, Muğla yangınına kadar. Orası bitti, Köyceğiz'de helikopterdeydik. Telefonuma bir çağrı geldi. 'Süleyman abi Allah rızası için bizi kurtar' dedi. Mehmet kardeşim beni aradı. 'Çaresiz bir şekilde evin çatısındayız, çocuklarla beraber' dedi. Helikopterden indik, Kastamonu, Bartın, Sinop'ta sel felaketi haberini aldık. Orada da bir kıyamet tablosu gördük. İki kat boyunca toprakla, kumla kaplı bir şehri gördük. Kastamonu Bozkurt'ta çaresizliği gördük. 1999 ve ondan öncesi süreçlerin tamamından ders çıkaran, ders alan bir Türkiye var. Allah şahittir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, afetten afete koşuyoruz. 1980'den itibaren tüm dünyada afetler 4 kat arttı. Her afetten sonra, her zorluktan sonra, bunu karşınızda söylemekten utanırım ama uzatılan mikrofona Erzurum'dan Erzincan'a kadar vatandaşlarımızın söylediği tek bir cümle vardı, 'Nerede bu devlet?'. Biz 'Nerede bu devlet' sözünü tek bir vatandaşımıza söylettirmedik. Allah bizi milletimize mahcup etmesin. 23 yıldan bu güne herkes elinden geleni yaptı. Kanunlar çıktı, denetimler kuruldu. On binlerce, yüzbinlerce hasarlı binalar yıkıldı, yerine depreme dayanıklı konutlar yapıldı. Dirençli şehirler oluşturabilmek için hepimiz devletimizin kapasitesini ortaya koymaya çalıştık. Geçen gün batı karadenizde sel felaketi oldu. Bartın'da son 5 yılda 3 tane baraj yapıldı. Eğer baraj yapılmasaydı 100 milyon metreküp su şehrin içine girmiş olsaydı, bugün çok daha büyük felaketin üzerinden konuşuyor olurduk. Barajlar, DSİ'nin yaptığı tahkimatlar, bentler aynı zamanda orada yapılan birçok iyileştirme çalışmaları ile uyarı sistemleri ile... Bize biraz kızdılar, bir uyarı gönderdik, ABD'de, Avrupa'da devlet bunu yapıyor. O mesajlar biraz daha sert, ürkütücü şekilde. O uyarılar sayesinde herkes tedbirlerini aldı. Devlet eski devlet değil, Türkiye eski Türkiye değil. Başımız öne eğik olabilirdi, her zaman söylüyorum, millet olarak Ayasofya'nın minareleri kadar dik olun, boynunuzu kimseye eğmeyecek kadar dik olun. Bangladeş'e gittik, Arakanlı müslümanlara gittik. Bir milyon insan bir kampın içinde, bir kapıdan 30-40 tane başın uzandığı tablo içinde yaşıyorlar. STK'larımız, hayır kuruluşlarımızın birçoğu orada ay-yıldızlı bayraklarımız ile duruyorlar. Onları orada bir adaya götürmek istiyorlar. Oraya gittiğimde bana, 'Eğer şu ay-yıldızlı bayrağın altında olan dernekler, oraya gidecekse biz gideceğiz. Türkiye orada olmazsa, biz buradan kıpırdamayız' dediler. Aynı Osmanlı devleti gibi, eminlik oluşturmuş bir milletin ve devletin insanlarıyız. Hatalarımız olabilir ama biz bu millete yanlış yapmadık" ifadelerini kullandı.

"Tendürek Dağımızın tepesine ay-yıldızlı bayrağımızı diktik"

Sabah millete bir müjde daha verdiklerini ifade eden Soylu, "'Tendürek dağını temizledik' dedik. Sadece Tendürek dağını temizlemedik. En tepesine ay-yıldızlı bayrağı diktik ve Allah bize oradan etrafımızdaki coğrafyaya bakabilme fırsatı sağlayacak. Türkiye afet, risk planını yaptık. Afet planını ilk defa Elazığ'da uyguladık. Bütün kurumlar bir arada. Herkes el birliği içinde çalışıyor. Afet iyileştirme planı yapıyoruz. 2.5 yılda 61 bin afet konutu yaptı, AFAD'da. TOKİ de, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da. Cumhurbaşkanımız bize bu talimatı verirken, 'Konut yapacağız. Ben sizden afet konutu istemiyorum. Ben sizden vatandaşımız içine girdiği zaman, birinci sınıf kalitede yaşayacağı, oradaki travmayı içine girdiği zaman atlatacağı konutlar istiyorum' dedi. 41 bini teslim edildi. Diğerleri ise bitme aşamasında. Tüm afetlerden elde ettiğimiz dersler ile yolumuza devam ediyoruz. 2021 yılını Türkiye afet eğitim yılı ilan ettik, 56 milyon insana dokunduk. 54 bin 300 tatbikat yaptık, 60 bin tatbikata doğru gidiyoruz. 5 vilayette yangın tatbikatı yaptık. Biz afetle uğraşıyoruz, bir de yalan afeti ile karşı karşıya kalıyoruz. Yalan söylenmemesi lazım, siyaset her yerde yapılabilir. Hem genel ahlakımıza, hem medeniyetimize, hem inancımıza karşı yapılmaması lazım. Zor zamanda yalan söylenmez. 'Baraj patladı' diyorlar. Barajın patlamadığını anlatmakla mı uğraşalım, yoksa evin dördüncü katından, beşinci katından, 'Ne olursunuz hamileyim' diyerek işaret yapan kadını kurtarmakla mı uğraşalım. Ben de siyaset yaptım, muhalefet partilerinde siyaset yaptım. Afetlerde yapılacak en hayırlı iş, 'Allah kolaylık versin. Allah yardım etsin. Yapabileceğimiz bir şey var mı deyip' Elini taşın altına sokmaktır. Bunlarla da aynı zamanda uğraşıyoruz. Helikopterler ile köylere jeneratör getirdik, 24 saatte elektrik bağladık. Şeker hastası varsa doktoru ayağına helikopterler ile getirdik. Allah başımıza bir daha afet vermesin. Bütün hazırlıklarımızı İstanbul'da yaşanabilecek, 7.5'lik deprem üzerinden yapıyoruz. Zamanını bilmiyoruz ama tedbir almak bizim en büyük sorumluluğumuzdur. Allah bizi milletimize mahcup etmesin. 23 yıl sonra bir acıyı, paylaşarak acaba azaltabilir miyiz inancı içindeyiz. Allah bizi dünyaya mahcup etmesin. Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. 23 yıl sonra üzerimizdeki sorumluluğu hissediyoruz" şeklinde konuştu.

Çok çalışmaları gerektiğini ifade eden Soylu, "Filistin'in bize ihtiyacı var. Bu ülkenin öyle bir Cumhurbaşkanı var ki. Lübnan'da ekonomik kriz yüzünden 0-2 yaş arasındaki çocukların, süt içemediklerinden dolayı, 'Onların nasıl süt ihtiyacını karşılayacağım' diye kendine dert edinen ve karşılamak için çaba üreten, müslüman dünyada kimseyi mağdur, mazlum bırakmamak için gayret sarf eden, bir taraftan Libya'da kendi gücümüzü ortaya koyan, Yemen'de insanlara elini uzatan, Suriye'de kimseyi yalnız bırakmamak için gayret sarf eden bir Cumhurbaşkanımız var" dedi.
Konuşmaların ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve beraberindekiler denize karanfil bıraktı.

Mehmet Ekrem Ceylan - Arda Can Uzun - Enes Azmak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Ormanda çöp toplayan öğrencilerden ‘Kirletmeksek, temizliğe ihtiyaç kalmaz’ çağrısı Denizli’de Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü’nün orman yangınlarının önenmesi ve farkındalık oluşturulması hedefiyle 81 ilde eşzamanlı düzenlediği "Orman Benim" etkinliği Yenişehir Kent Ormanında gerçekleşti. Yüzlerce torba çöp toplayan öğrenciler, “Kirletmeksek, temizliğe ihtiyaç kalmaz” çağrısı yaptı. Denizli Orman Bölge Müdürlüğü ev sahipliğinde Yenişehir Kent Ormanında düzenlenen “Orman Benim” etkinliğe Vali Ömer Faruk Coşkun, İl Emniyet Müdürü Yavuz Sağdıç, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Hıdır Ayçiçek, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve farklı okullardan öğrenciler katıldı. Orman yangınlarına yönelik önleyici tedbirler çerçevesinde düzenlenen ’Orman Benim’ etkinliğinde; orman yangınlarının önlenmesi, muhtemel yangın sayılarının ve şiddetinin düşürülerek çevreye olan zararların en aza indirilmesi, vatandaşlarda orman yangınlarının çıkmasını önleme bilincinin oluşturulması amacıyla öğrenciler ile diğer katılımcılar tarafından yangına sebebiyet verebilecek atıklar, çöpler ve kuru dal parçaları topladı. Toplanan yüzlerce torba çöp ve atıklar, imha edilmesi için Denizli Büyükşehir Belediyesi ekiplerine teslim edildi. Etkinliğin önemine işaret eden Vali Ömer Faruk Coşkun, "Bu gün bu anlamlı etkinliğe katılarak destek veren tüm mesai arkadaşlarıma ve öğrencilerime teşekkür ederim. ’Orman Benim’ mottosuyla gerçekleştirdiğimiz temizlik kampanyası etkinliğini Denizli’de tüm mesai arkadaşlarımızla, öğrencilerimizle ve buradaki vatandaşlarımızla birlikte gerçekleştirdik. Malum, orman yangınlarıyla ilgili riskli bir döneme giriyoruz, çünkü yaz mevsimine doğru ilerliyoruz. Orman yangınlarının önlenmesi adına bu temizlik çalışmasını hep birlikte yaptık. Orman yangınlarının yüzde 87’si insan kaynaklıdır. Bu nedenle bizlerin, vatandaşlarımızın dikkat etmemesi ve bazı şeyleri ihmal etmesi neticesinde orman yangınları çıkabilmektedir. Özellikle orman alanlarında bırakılan camlar ve benzeri materyaller, bu yangınlara sebep olmaktadır. Hem temizlik yapmış olduk hem de orman yangınlarını önlemek adına bu çalışmayı gerçekleştirdik. Katılım sağlayan tüm arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun" dedi. “Çevremizi temiz tutarsak böyle etkinliklere de gerek kalmaz” Katıldıkları etkinlikle toplumda yangınlara karşı bilinç oluşturan öğrenciler ise “Bugün çevremizdeki çöpleri topladık, ormanlarımızı zarar veren çöpleri temizledik. Gayet güzel bir etkinlikti. Lütfen çöplerimizi yerlere atmayalım, çevremizi kirletmeyelim ve temiz tutalım. Eğer çevremizi temiz tutarsak, böyle etkinliklere de çok fazla ihtiyaç kalmaz. Arkadaşlarımızla birlikte farklı bir gün geçirdik. Zarar verdiğimiz topraklar zaten dönüp bize zarar veriyor. Bu davranışların sonucu bize olumsuz olarak döndüğü için asla çöpleri yerlere atmamalıyız” çağrısını yaptı.
İstanbul İstanbul’da sahte pasaport, kimlik ve vize şebekesine operasyon: 4 gözaltı İstanbul’da düzenlenen operasyonda, Türkiye’deki yabancı uyruklulara ve yurt dışında firari olarak aranan kişilere para karşılığı sahte pasaport ve kimlik belgesi düzenleyip satan şebeke çökertildi. Operasyonda 4 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sahtecilik faaliyetlerinin engellenmesine yönelik olarak yapılan çalışmalar çerçevesinde yeni bir şebeke tespit etti. Belgede sahtecilik şebekesinin yerli ve yabancı uyruklu kişilere, dolar ve euro biriminden, fahiş fiyatlarla sahte pasaport, kimlik, ehliyet, oturum kartı ve benzeri belgeler düzenlediği, bu belgelerin kargo aracılığı ile yurt içi ve yurt dışındaki alıcılarına gönderildiği tespit edildi. Yapılan teknik ve fiziki takibin ardından yabancı uyruklu kişilerin oluşturduğu 4 kişilik şebekeye yönelik dün akşam İstanbul’un Avcılar ve Küçükçekmece ilçelerinde 3 farklı adrese özel harekat timlerinin de katıldığı eş zamanlı baskın düzenlendi. Zincirleme operasyonlarda A.A.(35), M.A.(43), A.A.A.(19) ve E.H.(30) isimli yabancı uyruklu 4 şüpheli yakalandı. Söz konusu adreslerde yapılan aramalarda, farklı ülkelere ait 16 bin 318 sahte pasaport, sahte kimlik kartları, sahte sürücü belgeleri, hava kara hudut kapısı sahte giriş çıkış silikon mühürleri, lazer kesim cihazı, NFC cihazı, kart basım makinesi, renkli yazıcı, lazer markalama kazıyıcı makinesi, pres makinesi, 250 gram altın, 5 bin euro ve 800 dolar para ile sahte belge üretiminde kullanılan birçok materyal ele geçirildi. Öte yandan, yakalanan şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin devam ettiği öğrenildi. Ele geçirilen sahte pasaport ve çeşitli belgeler ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün avlusunda sergilendi.
Tokat Tokat’ta uçan Türk Hava Yolları biletleri yolcuyu Sivas’a kaçırdı Sadece Türk Hava Yolları ve alt şirketinin uçuş gerçekleştirdiği Tokat Havalimanı’ndaki İstanbul seferi bilet fiyatları tepkilere neden oldu. Uçak biletlerinin Tokat’ta tek elden yürütüldüğünün altını çizen Tokat Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Gökdere; “Tokat’ta sadece Türk Hava Yolları ve alt şirketinin sefer düzenlemesi bilet fiyatlarını çevre illere göre iki katına çıkartıyor. Fiyatları pahalı bulan vatandaşların yüzde 40’lık kısmı Sivas başta olmak üzere diğer illere giderek uçmasına neden oluyor” dedi. Eski havalimanının yanına yenisi yapılarak 25 Mart 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Tokat Havalimanı, yeniden hizmete girdi. Aradan geçen 2 yılda havayoluna Tokatlı vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Ancak Sivas başta olmak üzere Amasya ve Samsun illerindeki uygun bilet fiyatları dikkatlerden kaçmadı. Tokat’ta sadece Türk Hava Yolları ve alt şirketinin sefer düzenlemesi bilet fiyatlarının çevre illere göre iki katına çıkarttı. Fiyatları pahalı bulan vatandaşların yüzde 40’lık kısmı Sivas başta olmak üzere diğer illere giderek havayolunu kullanmasına neden oluyor. “Çevre illerde uçak biletleri yüzde 50 daha hesaplı” Çevre illere göre uçak bilet fiyatlarının iş dünyası kadar vatandaşları da rahatsız ettiğini belirten Tokat Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Gökdere;, “Son zamanlarda ilimizde de gündem olan uçak bilet fiyatlarının diğer illere göre farklılık yaşaması bizleri de rahatsız ediyor. Tokat Havalimanı 2022 yılında hizmete açılan ve uluslararası standartlarda yapılmış kaliteli ve moderndir. Çevre illerimize nazaran da en iyi havalimanlarımızdan bir tanesidir. Buradaki Tokatlı ve iş dünyasını rahatsız eden konu ise uçak bilet fiyatlarının fahiş fiyatlarda olmasıdır. Çevre illerdeki uçak bilet fiyatlarının Tokat’a nazaran yüzde 50 daha hesaplı olması Tokatlıları ve iş dünyasını rahatsız ediyor. Bunu sebebinin de Tokat Havalimanı’ndan şu an da sadece bir firma ve o firmaya ait uçuş sağlaması ama komşu illerimizdeki havalimanlarında farklı firmaların uçuş sağlamasından kaynaklanan sebepten olayı Tokat ilimizdeki firmanın fahiş fiyatlarda uçuş sağlaması bizleri oldukça rahatsız ediyor. Tokat Havalimanında 2 bin 500 liraya uçuş sağlarken aynı saatteki komşu illerimizdeki uçuş bin 200 liraya sağlamaktadır. Bu neye sebep oluyor. Tokat’tan uçuş sağlayacak vatandaşlarımızın yüzde 40’ı hala komşu illerden uçuş sağlıyor” dedi. “Türk Hava Yolları’nın fahiş fiyatları ortadan kaldırmasını istiyoruz” Tokat’a diğer hava yolu şirketlerini davet ettiklerini söyleyen Gökdere; “Türk Hava Yolları yönetim kurulunun ayrıca genel müdürlüğünün Tokat-İstanbul arası uçuşları konusunda bu fahiş fiyatların ortadan kaldırmasını istiyoruz. Uçak seferlerinin de artırılmasını istiyoruz. İlimize diğer hava yolu şirketlerini de davet etmek istiyoruz. Buradan kazanç sağlayacağına inanıyoruz. Kazan kazan düsturuyla hem Tokatlı hemşerilerimiz kazanacak hem iş dünyamız hem de hava yolu şirketlerinin kazanacağına inanıyoruz” diye konuştu. “Fiyatlar tek elden yürüyor” Fiyatların tek elden yürütüldüğünü belirten Gökdere, “Tek bir firma üzerinden uçuşların sağlanması rekabet ortamını sağlamadığı için firma yetkililerinin bu konuyu Tokat nezdinde dezavantaj olarak kullanıyorlar. Fiyatlar tek elden yürüyor. Tekelleşmeyi sağlıyor. 2-3 tane hava yolu firması geldiği vakit uçuş bilet fiyatlarının da makul fiyatlara ineceğini düşünüyoruz” dedi. “Neden vatandaşlarımız başka illerden uçuş sağlasın” Uçuş biletlerinin diğer illere göre az olmasını istemediklerinin altını çizen Gökdere, “Adaletli bir şekilde yaklaşılmasını istiyoruz. Aynı oranda, aynı şekilde, aynı fiyatta uçmak istiyoruz. Bu da bizim en doğal hakkımız. Neden Tokat’taki vatandaşlarımızın yüzde 40’ı diğer illerden uçuş sağlasın. Kendi memleketinde uluslararası standartlardaki havalimanından neden uçmak istemesin. Bunun tek sebebi uçuş fiyatlarının fahiş fiyatlarda olmasıdır. Bu konuda da Türk Hava Yolları Yönetim Kurulunun ve Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğünün bunu hızlı bir şekilde dikkate alıp Tokatlı hemşerilerimizin de ortalama fiyattan uçuş sağlamasını istiyoruz” şeklinde konuştu. Önceliklerinin özel hava yolu şirketleri ile haftanın her günü İstanbul seferlerinin düzenlenmesi olduğunu ifade eden Başkan Gökdere, “Biz sadece İstanbul uçuşlarıyla da yetinmiyoruz. Havalimanı ve Tokat şehrimize güveniyor. Tokat ili Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’yu birbirine bağlayan kadim bir şehirdir. Bundan dolayı İzmir seferlerinin der gerçekleşmesini istiyoruz. İzmir’de de 250 bine yakın Tokatlı bulunuyor. İş dünyası için de çok önemlidir. İnşallah 2024 yılında da Tokat- İzmir arası uçuşlarımızın sağlanmasını bekliyoruz. İş dünyası ve Tokatlı hemşerilerimiz için de çok fayda sağlayacağına inanıyoruz. Ön fizibilite çalışmalarını yaptılar. Havalimanımızın bölge havalimanlarından çok çok üstün olduğunu belirttiler. Tokat şehrini beğendiler. Kapasite ve ön fizibilite raporlarını dosya şeklinde verdik. İnşallah hayırlı haberler bekliyoruz” şeklinde konuştu.