GÜNDEM - 22 Ağustos 2019 Perşembe 11:06

Bakan Soylu: 'Yıl başından beri 80 bin 570 operasyonlarda 635 PKK’lı etkisiz hale getirildi'

A
A
A
Bakan Soylu: 'Yıl başından beri 80 bin 570 operasyonlarda 635 PKK’lı etkisiz hale getirildi'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “40 yıldır PKK terörüyle mücadele ediyoruz. Sadece yıl başından beri 80 bin 570 operasyon yapmışız, 635 PKK’lı teröristi etkisiz hale getirmişiz. 3 belediye başkanını görevden aldık. Seçilmişlikten başka bir şey söylemiyorlar. Seçilmişlik elbette ki değerlidir ancak demokrasi bir Truva atı değildir. Kanunların verdiği yetkiyi yine kanunların verdiği sorumluluğu yerine getirmek için kullandık. Yanlış hiçbir şey yapmadık" dedi.

Kaçakçılık ve İstihbarat Koordinasyon Kurulu Toplantısı, İçişleri Bakanı Soylu’nun katılımıyla Vilayetlerevi’nde gerçekleştirildi. Toplantıya kaçakçılık ve istihbarat birimleri başkanları ve yöneticileri katıldı. Bakan Soylu toplantıda yaptığı konuşmada, “Eski dünyada tanımlayabildiğimiz problemler ve stratejiler vardı. Bugün ise karmaşık ve terörü besleyen, göçü besleyen uyuşturucuya engel olmayan bir tablo ile karşı karşıyayız. Küresel bir kabulleniş söz konusudur. Problemler tek başına yönetilebilir olmaktan çıkmıştır. Her şey sadece kollukla halledilebilir değildir. Altındaki yapıyı ve yan etkilerini düzeltmek durumundayız. 40 yıldır PKK terörüyle mücadele ediyoruz. Sadece yıl başından beri 80 bin 570 operasyon yapmışız, 635 PKK’lı teröristi etkisiz hale getirmişiz” diye konuştu.

İspanya’daki ETA terör örgütünü örnek verdi 

Avrupa’nın ETA ve İTA gibi aslında “salon teröristi” örgütleri olduğunu hatırlatan İçişleri Bakanı Soylu, “Örgüt ve eylem kapasiteleri FETÖ ve PKK’ya göre sayılamayacak derecedeydi. Buna rağmen mücadele ederken kimsenin gözünün yaşına bakmadılar. İspanya yüksek mahkemesi, ETA terör örgütünün siyasi uzantısı Batasuna’yı kapatma kararı verirken gerekçesinde toplumsal cepheleşmeyi beslediğini, terörist faaliyetlere hoşgörü ile yaklaştığını, terör eylemlerini kınamayıp bu noktada stratejik ve sistematik bir sessizliği tercih ederek, bu faaliyetleri zımnen onayladığını belirtti. Bu karara Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine itirazda bulundular, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi itirazı reddetti, yerel mahkemenin kararını kabule etti haklı buldu. Yani teröre bırakın destek vermeyi, sessiz kalmayı bile bir kusur olarak kabul etti ki, bu kararı verdiğinde ETA 10 yıldır silahlı eylem yapmıyordu” dedi.

“Yanlış hiçbir şey yapmadık” 

PKK’nın arkasında bir lojistik desteğinin olduğunu söyleyen Soylu, “Para, strateji, psikoloji desteği veren bir ilişkiler ağı var. Tıpkı Avrupa gibi biz de buraya dokunmak durumundayız. Terörle beraber terörizmle de mücadele etmek durumundayız. İşte bunun için hepinizin bildiği gibi Pazartesi günü bir müdahalede bulunduk. 3 belediye başkanını görevden aldık. Kanunların verdiği yetkiyi yine kanunların verdiği sorumluluğu yerine getirmek için kullandık. Yanlış hiçbir şey yapmadık. Eğer dağda silahlı mücadeleyi veriyorsak, bunu yapmak zorundaydık. Çünkü o teröriste moral de, mama da o belediyelerden gidiyor. Kimse kusura bakmasın, biz saf falan değiliz. Çocuklarımıza dağda terörist kovalatırken, teröristin buralardan destek almasına izin veremeyiz. Üstelik milletin parasıyla” ifadelerini kullandı.

“Kabahatli biz olduk öyle mi?” 

Görevden uzaklaştırılan PKK destekçisi belediye başkanlarının üç gündür her türlü itirazı ortaya koyduklarını belirten Soylu, “Hukuk metinlerinin kelimelerinden değil, neredeyse hecelerinden pozisyon almaya çalışıyorlar ama daha üç gündür bir tanesi çıkıp 'Benim PKK ile işim yok, terörün de PKK’nın da karşısındayım, bana iftira atılmıştır' demedi. Seçilmişlikten başka bir şey söylemiyorlar. Seçilmişlik elbette ki değerlidir ancak demokrasi bir Truva atı değildir. Seçimler de hukuk mahkemesi değildir. Suçu işleyip seçime girerek yasalar karşısında aklanamazsınız. Sandık ayrıdır, hukuk ayrıdır, kanunların işlemesi ayrıdır, mahkeme ayrıdır. Geçen dönem ayni suçtan aldığımız adamı ısrarla tekrar belediye başkanı yaptılar, o kabahat olmadı; belediye meclis üyesinin evinin bahçesine gömülü 44 kilo patlayıcı bulduk, o kabahat olmadı; ama PKK ile iltisaklı adamlara müdahale ettiğimiz için biz kabahatli olduk öyle mi?” dedi.

"Çocuklarımız neden şehit oldu?" 

Şırnak’ta 3 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu hatırlatan Bakan Soylu, “O çocuklarımız orada ne yapıyorlardı. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının yeni bulmaya çalıştığı bir petrol arama istasyonunda oranın güvenliğini ve korumasını gerçekleştirmeye çalışıyorlardı. Aklımızı kiraya vermedik. PKK’yı da dün tanımış değiliz. Taktiklerini, algıyı nasıl yönettiklerini de ezbere biliyoruz. Onun için terörle mücadele noktasında attığımız adımları da kafamız karışmadan kararlılıkla sürdürüyoruz. Türkiye, tarif ettiğim bu dünya içinde dağda operasyon yapan askerinden, jandarmasından, polisinden bir ortak akıl oluşturmak için şurada toplanan bürokratına kadar tüm insanıyla, dünyanın sürüklenmek istendiği karanlık rotayı kararlılıkla değiştirmeye çalışmaktadır” ifadelerini kullandı.

İlk 7 ayda 80 bin 128 operasyon yapıldı 

Kaçakçılık ve İstihbarat Dairesinin verileriyle 2017 ila 2018 yılları arasında uyuşturucu operasyon sayısının yüzde 22 civarında artış gösterdiğini belirten Soylu, “2018 yılında 18,5 ton eroin, 80,7 ton esrar, 8.9 milyon ectasy, 22,7 milyon captagon, 566 kilo metamfetamin, bin 248 kilo sentetik kannabinoid yakaladık. Şu anda neredeyse 24 milyonu aşan kök keneviri yakaladık. Geçen yıl bu rakam bütün yılda 10 milyondu, iki üç yıldır sahaya o kadar basıyoruz ki. PKK terör örgütü Türkiye’ye esrar ekip ülke içine satmaya çalıştı, müsaade ettik mi tabii ki hayır. Buna karşı gelince Avrupa kimyasal madde olan skunkı devreye sokarak yine PKK ile beraber başka bir adımı Türkiye için gerçekleştirdi. Bu yılın ilk 7 ayındaki miktarlar da bu paralelde seyrediyor. Yılbaşından bugüne kadar toplam 80 bin 128 operasyon yaptık, 119 bin 402 gözaltı, 15 bin 61 tutuklama yaptık. Kıyasıya bir mücadele halindeyiz. 'Uyuşturucu satıcısına teröristle aynı muameleyi yapıyoruz' demiştik, hala aynı yerdeyiz. O zaman eleştirilmiştik. Üslubumuzu sert bulanlar olmuştu ama 2017’de uyuşturucudan ölenlerin sayısı 941’di, bunu 2018’de 657’ye çekmeyi başardık. İnşallah bu yıl daha da az olacak” dedi.

"Sigara kaçakçılığı PKK’nın finans kaynağı" 

Sigara kaçakçılığının PKK için ciddi bir finansman kaynağı olduğunu hatırlatan Soylu, “Buraya çok büyük bir darbe vurduk. Yakalanan kaçak sigara paketi sayısı 2017’de 62 milyon 877 bin adetti, 2018’de bu rakam 26 milyona düştü. Bu yıl da en son rakamla 6 milyon 579 bin pakettir. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığımızın verileriyle 2014’te Türkiye’de kaçak sigara oranı yüzde 22,3’tü, 2018 sonu itibarıyla bu oran yüzde 1.4’e gerilemiş durumdadır. Geçen yıl 22 bin 296 kaçakçılık operasyonu yapmıştık, bu yıl da halen 10 bin 683 operasyon yaptık. Yılbaşından bugüne kadar 306 kişiyi kaçakçılık suçundan tutukladık” bilgilerini verdi.

“Sanal bahsin Türkiye bütçesi 50 milyar dolar” 

Sanal bahis siteleri ve oyunlarına ilişkin operasyonların sürdüğünü de belirten Soylu, “Biz sanal kumar ile mücadele ediyoruz. Burada epey bir mesafe aldık ama yeterli değil. Hep birlikte sanal kumar, sanal bahis en güçlü mücadele alanlarımızdan birisi olmalıdır. Bu yıl yaklaşık 300 milyon civarında. Bu konuda elde edilen
operasyonlarda para, mal ve mülk ele geçirildi. Sanal bahsin Türkiye bütçesi 50 milyar dolar. Bu ocakların çökmesi demektir” şeklinde konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.