POLİTİKA - 01 Eylül 2015 Salı 23:37

Bakan Topçu: 'O zaman Türkiye partisi olurlar'

A
A
A
Bakan Topçu: 'O zaman Türkiye partisi olurlar'

Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Bakanlar Kurulu’na katılan HDP’li 2 bakanın Bakanlar Kurulu’ndaki davranışları ve görüntülerinin mensup oldukları partinin kurmaylarında olması gerektiğini, o zaman Türkiye partisi olabileceklerini söyledi.

TBMM’de düzenlenen yeni adli yargı yılı açılış resepsiyonuna katılan seçim hükümeti Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, seçim hükümetinin anayasanın gereği olarak kurulduğunu kaydederek, görev kendisine tevdi edildiği anda kabul edildiğini söyledi. HDP’li 2 bakanın da katıldığı Bakanlar Kuruluna ilişkin sorulara cevap veren Yalçın Topçu, isim vermeden HDP’yi işaret ederek, “O partinin temsilcilerinin, Bakanlar Kurulundaki o davranışları ve görüntüleri mensup oldukları partinin kurmaylarında olsa Türkiye’nin hayrına olur. Türkiye partisi olurlar o zaman” açıklamasında bulundu.

“BIRAKTIĞIMIZ ZAMAN YÜRÜYEREK GİDER GELİRİZ”

“Anayasanın amir hükmü gereği kurulan bu hükümette debana devletten meşruiyet almış ilgili yerler ‘sen bu işin içinde olur musun?’ dedi. Biz 15 yaşında devleti zor dönemde ‘kim var’ denildiğinde ayağa kalkmışız. Bugün tartışılabilir yöntemi, metodu ama ‘biz varız’ demişiz. Şimdi de ben ‘yok’ mu diyeceğim, ‘bana ne sizin devletinden’ mi diyeceğim” açıklamasında bulunan Yalçın Topçu, ömrünü bu işlere vermiş bir insan olarak katkı sunacağını belirtti. Topçu, “Ama onun dışında bizim için bu tip makamların inandığımız değerler gereği hiçbir önemi yoktur. Ben dün başka makamları işgal ediyordum bıraktım, belediye otobüsüyle gittim geldim. Bugün burayı işgal ederiz bırakırız, yürüyerek gider geliriz. Biz başkaları gibi değiliz” dedi.

“GÖNLÜM ARZU EDİYOR, AÇILMALI”

Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ilgili yaptığı açıklamanın hatırlatılması üzerine Topçu, “Siz niye anlamıyorsunuz beni. Ben felsefe mezunuyum, sadece matematikçi değil. Ben orada dedim ki, ‘evet bu bizim gönül sızımızdır.’ ‘Bizim’ derken medeniyet coğrafyamızın tamamını kastediyorum. Bunu derken bir başka medeniyete gol atayım, kafa atayım işte bilmem ne çıkarayım, bunu demiyorum kardeşim. Anlayalım birbirimizi yani. Ama bizim medeniyetimiz benim en tabi hakkımdır. Ben dünyadaki bütün kültürlere ve medeniyetlere saygı göstermek zorundayım. Neticede insanlar onu yapıyor, bakıyor, seviyor değil mi? Onlarda benim medeniyet değerlerime saygı göstermek zorunda. Ayasofya ile ilgili 1934 alınmış bir karar var. Bu tartışmalı bir karardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün imzaladığını iddia edenler sonra çıkıyorlar diyorlar ki ‘bu imza var ya, tamamen sahtedir.’ Bu sahte midir, değil midir? Tartışmalı bir hadisedir ve o günkü konjonktürde çıkmış bir karardır. Şuanda kahir ekseriyetin arzusu, isteği nedir? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup şuna buna inanmış kardeşlerimiz bile ecdadın bedel ödeyerek fethettiği topraklarda, netice itibariyle kendi medeniyet değerleri doğrultusunda bir vakfa dönüştürüp ve bir yeminle altını mühürleyerek ‘kim ki bu vakfı’ diye başlayan o meşhur Fatih’in. Bunu ben şimdi medeniyet davası olan, ömrünü bu işte harcamış olan ve bu işin bakanı olan bir adam. Ben devlette bir gün bir saniye anlamam. Devlette bir saniye bile milletin menfaatine, milletin hak ve menfaatine çalışılmalı ve zayi edilmemelidir. Evet, şimdi durum bu, gönlüm arzu ediyor, tabi ki öyle olmalı, açılmalı. Bunu ne zaman yapmışım ben, siyaset yaptığım zaman. O günkü şartlarda niye yapmışım, evet bu benim bir davam. Demişim ki arkadaşlara ‘yazın kardeşim bakalım ne zorluğu var bu işlerin.’ Demin söylediğim bilgiler çıkmış” açıklamasında bulundu.
Bakan Topçu, “Yeni bir girişim olacak mı?” sorusuna ise, “Yeni yok. Ben dediğim gibi bu ideal, bu ülkü de olan bir eski siyaset adamıyım. Bu hükümet siyasetin dışında icra yapacak, devleti temsil edecek. Bu noktada Kültür Bakanıyım. Gönlümün isteğini ve dileğini söylüyorum. 1,5 milyardan bir tanesi olarak söylüyorum” ifadeleriyle cevap verdi.

“O ZAMAN TÜRKİYE PARTİSİ OLURLAR”

HDP’li 2 bakanın da katıldığı Bakanlar Kurulu Toplantısı’nda herhangi bir tartışma yaşanıp yaşanmadığı sorusuna, “Hayır. Keşke Bakanlar Kurulundaki bu görüntü ile ilgili o söylediğin partinin temsilcilerinin, Bakanlar Kurulundaki o davranışları ve görüntüleri mensup oldukları partinin kurmaylarında olsa Türkiye’nin hayrına olur. Türkiye partisi olurlar o zaman” şeklinde cevap veren Topçu, Levent Üzümcü’nün Şehir Tiyatrolarından ihracına ilişkin ise, “Benim zamanında çıkmadı öyle bir karar. Ben neticede milletin önünde siyaset yapan, dupduru, natürel, hormonsuz bir Anadolu çocuğuyum. Biz birilerinin keyfi için siyaset yapmadık. Yapsak bir yerlerde olurduk. Bu milletin sanatını, edebiyatını ilgili yerlerini temsil edenler benim için çok kıymetlidir. Nereye kadar, neye kadar? Bu devletin, bu milletin, bu vatanın birliğine, dirliğine, varlığına el uzatıp dokunana, fiiliyatta bulunana kadar. Benim savaşım sadece onlarla olur. Fikrini ifade eder. Benim kültürümde Allah’ın ayetullahı neyse odur. Allah herkese güneşi doğurur, herkese yağmuru yağdırır. ‘Şu bana iyi kulluk yapıyor, ona yağmuru vereyim’ demez. Onun için bahsettiğin olayı bilmiyorum. O arkadaşımızı da bilmiyorum. Bakacağım bu neymiş bende merak ettim. Ben dün ilgili yerin hem genel müdürü hem de genel müdür yardımcısıyla… Bu işler benim için özeldir. Sanat ve sanatçı… Bazı kesimlere bakarsanız tabi biz bunlardan anlamayız ama onların kırkından kırk kat anlarız. En azından ben senfoni orkestrasının bir müziği icra edilirken minderle, şarapla öyle bir icranın dinlenmeyeceğini bilecek kadar bu işlerden anlarım. Çok iyi anlarım bunlardan” ifadelerini kullandı.

“ŞARAPLI, MİNDERLİ KONSERE İZİN VERMEM”

“İdil Biret'in konser verdiği sırada Topkapı Sarayı dışında protesto gösterisi yapan Alperen Ocakları’na destek vermiştiniz, o zaman BBP Genel Başkanıydınız. Destek verdiğiniz için eleştiri almıştınız. Kültür Bakanı olduktan sonra bu haberler yeniden gündeme geldi. Topkapı’da bugün öyle bir konser olsa izin verir misiniz?” sorusuna ise Topçu şu ifadelerle cevap verdi:
“Şaraplı minderli konsere izin vermem. O sanatın çıktığı menşei olan ülkelerde bir senfoni hangi adap ve edeple dinlenir, hanımefendiler, beyefendiler şıkır şıkır kıyafetleriyle değil mi? O salonda bir tane tokat çıksa döner herkes kafasını sana bakar. Biz barda halaya dururuz, orada da valsı yaparız. Bizi öyle başkalarıyla karıştırmasınlar. Orada ideolojik bir linçle falan biz bunların hiçbirisine eyvallah etmeyiz. Sanat bu toplumun hayat damarıdır. Bizim milletimiz bu dünya medeniyetine çok önemli şeyler bırakmıştır. Başka milletlerinden sanatsal önemli şeyleri vardır. Onları koruyacağız kollayacağız. Bahsettiğin arkadaş eğer dediğim gibi devletin birliğine, vatanın bütünlüğüne kastetmişse, dağdaki de aynı muameleyi hak eder, ovadaki de. Bu dokunulmazlıklarımıza saldıran her kim olursa olsun, kılık kıyafet farkı var sadece. Birisi bunu kravatla, kalemle, şunla bunla yapar, birisi dağa uygun şunuyla bunuyla yapar. Bizim devletimiz bölünmez, yıkılmaz, milletimiz parçalanmaz ve vatanımız bir bütündür, bir tane çakıl taşı kimseye verilmez. Bununla ilgili eylemler, söylemler ‘ben bu devleti yıkacağım’… Vatandaşlık hakları da vardır vecibeleri de vardır. Vatandaş hakkını sonuna kadar kullanacak. Vecibelerinde gereğine katlanacak. Eğer kalkar sen ‘ben devleti yıkacağım, ben bu ülkeyi böleceğim, ben bu ülkeyi satacağım’ dersen bu devlet gereğini yapar, senin gibi vatandaşa Yunus olurken öyle eşkıyaya da Yavuz olur.” 

DERYA YETİM
ANKARA 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya AESOB, üyelerini yeme-içme sektörüne yönelik vergi düzenlemeleri hakkında bilgilendirdi AESOB’da düzenlenen toplantıda üyeler, yeni vergi düzenlemeleri hakkında bilgilendirildi. Antalya Vergi Dairesi Başkanı İlhan Karayılan, IBAN üzerinden yapılan ödeme işlemlerinde IBAN numarasının işletmeye ait olması ve yapılan işlemin faturasının kesilmesi gerektiğini dile getirdi. 27/04/2024 tarihli ve 32529 Sayılı Resmi Gazete’de Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Daire Başkanlığı tarafından 51 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde değişiklik yapılmasına dair tebliğin yayınlanmasının ardından Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde bazı değişiklikler ve eklemeler yapıldı. Buna istinaden Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde (AESOB) Antalya Vergi Dairesi Başkanı İlhan Karayılan ve Vergi Dairesi müdürlerinin katılımı ile yeme-içme sektörüne ilişkin vergi düzenlemeleri, KDV oranları ve IBAN ödemeleri hakkında toplantı gerçekleştirildi. Vergi Dairesi Başkanı İlhan Karayılan ve vergi dairesi müdürleri, IBAN üzerinden yapılan ödeme işlemlerinde IBAN numarasının işletmeye ait olması ve yapılan işlemin faturasının kesilmesi gerektiğini vurguladı. Karayılan, aksi takdirde geçmiş 5 yıl için geriye dönük cezai işlem uygulanabileceğine yönelik uyarılarda bulunarak, denetimlerin başladığına dikkat çekti. Esnaf sıkıntılarını aktardı Toplantıda tek tek söz alıp görüşlerini bildiren oda başkanları, ekonomik anlamda zor günler yaşayan esnaf ve sanatkarların yüksek KDV oranları ve vergilerden olumsuz etkilendiğini, günlük kiralık evlerin ve korsan taşımacılığın esnaflara mağduriyet yaşattığı, zincir marketlerde kurban satışı, etlerin işlenmesi, pasta ve unlu mamul satışları gibi hizmetlerde düşük KDV oranları yansıtılarak haksız rekabet unsuru oluşturulduğunu, defter tutma hadleri ve bankaların kestiği yüksek komisyon oranları ve diğer konulara da değindi. AESOB Başkanı Adlıhan Dere de geçtiğimiz günlerde Ankara’da yaptığı ziyaretler çerçevesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar ile görüşme gerçekleştirdiğini ve görüşme esnasında esnaf ve sanatkarın içinde bulunduğu ekonomik şartların gözden geçirilerek, defter tutma hadlerinin yeniden belirlenmesini talep ettiklerini anlattı. Toplantının sonunda AESOB Başkanı Adlıhan Dere, Vergi Dairesi Başkanı İlhan Karayılan’a plaket takdim etti. Toplantıya Antalya Vergi Dairesi Başkanı İlhan Karayılan, AESOB Başkanı Adlıhan Dere, Grup Müdürü Ali Rıza Durak, Vergi Dairesi Müdürü Tuncay İlhan, Denetim Müdürü Ramazan Özen ve Vergi Dairesi Şefleri Mustafa İpek, Emine Aykurt ve merkez oda başkanları katılım sağladı.
İstanbul 1 Mayıs’ta polise mukavemet gösteren 11 şüpheliye daha tutuklama kararı İstanbul’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde taşkınlık yaparak polise mukavemet gösterdikleri belirlenen 11 şüpheli daha tutuklanarak cezaevine gönderildi. İstanbul’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde kısıtlama tedbirlerine rağmen taşkınlık çıkaran ve taş, sopa, demir çubuklarla polislere mukavemet gösteren şüpheliler tespit edilerek gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilen şüphelilerden 38’i, ’2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefet’, ’terör örgütü propagandası yapmak’ ve ’kamu görevlisine direnme’ suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderilirken, 27 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. 12 şüpheli daha tespit edildi Soruşturma çerçevesinde aynı suçları işledikleri belirlenen 12 şüpheli daha kimliklerinin tespit edilmesinin ardından yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanarak adliyeye sevk edilen 12 şüpheli, burada Savcılığa ifade verdi. Savcılık işlemleri de biten 12 şüpheli tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe çıkarıldı. 11 şüpheli tutuklandı 12 şüpheliden 11’i, çıkarıldıkları nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderilirken 1 şüpheli ise adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakıldı. Soruşturma çerçevesinde toplamda 49 şüpheli tutuklanırken 28 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış oldu.
İstanbul İbadete açılan Kariye Camii’ye yerli ve yabancı turistler akın etti İbadete açılan Fatih’teki Kariye Camii’ye yerli ve yabancı turistler akın etti. Vatandaşlar 79 yıl sonra camide namaz kıldı. Tarihi yapı hakkında konuşan Sanat Tarihi Uzmanı ve Bilim Kurulu Üyesi Hayri Fehmi Yılmaz, “Bir bölümü ibadet bir bölümü de ziyaret için kullanılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğümüz büyük bir emekle, olağanüstü bir bütçeyle bu yapının ömrünü uzatabilmek için böyle bir proje yaptı. Şimdi bu görkemli anıt İstanbul’a yeniden hediye edildi” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan ve 21 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle cami statüsüne çevrilen İstanbul’daki Kariye Camii düzenlenen törenin ardından ibadete açıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’dan canlı bağlantıyla katıldığı törenle ibadete açılan camiye yerli ve yabancı turistler akın etti. Vatandaşlar, 79 yılın ardından Kariye Camii’nde namaz kıldı. Duvarlardaki bezemeleri inceleyen yabancı turistlerden bazıları ise dürbün kullandı. Tarihi camiye giren yerli ve yabancı turistler, göz kamaştırıcı yapıda bol bol fotoğraf çekti. “Theodore Metokhites, Hz. İsa ve Hz. Meryem’in hayatını anlatan çok zengin resim programları hazırlamış” Kariye Camii’nin tarihi ile restorasyon sürecini anlatan Sanat Tarihi Uzmanı ve Bilim Kurulu Üyesi Hayri Fehmi Yılmaz, “Kariye Camii, İstanbul’un en ilginç anıtlarından ve çok katmanlı yapılarımızdan biridir. Bizans devrinde, muhtemelen 6’ncı yüzyıldan bu yana bu yapının varlığından haberdarız. Bu yapı, bütün Bizans döneminde 11’inci, 12’inci ve 14’üncü yüzyıllarda defalarca kez yenilenmiş. 1316-1321 yılları arasında Theodore Metokhites isimli bir devlet, bilim adamı ve edebiyatçı bu yapıyı büyük ölçüde yenilemiş. Çok etkileyici birçok ek ile genişletmiş. Bu yapının etrafına birtakım birimler de ilave edilmiş. İçinde bulunduğumuz bölümü kendisi için bir mezar anıtı olarak düzenlemiş. Yapının da içerisinde Hz. İsa’nın ve Hz. Meryem’in hayatını anlatan çok zengin resim programları hazırlamış. Bu anlamda Bizans dünyasının en ilginç anıtlarından biri. Fetihten sonra bir süre bakımsız kalan bu yapı 1509 yılında Atik Ali Paşa tarafından cami haline getirilmiş. Kendisi devşirme olan Paşa, kendisinin kişisel dönüşümü gibi bu binayı da dönüştürmüş. Bizans manastırının, kilisesi olan bu yapıyı cami haline getirmiş. Bu yapı Osmanlı Cihan Devleti Dönemi boyunca cami olarak kullanılmış. Fakat yapının içindeki mozaikler ve freskolar yani eşsiz bezemelerinin bir kısmı Osmanlı Dönemi’nde de açık kalmış. Yapıyı ziyaret eden seyyahlar 16’ıncı ve 17’inci yüzyılda bu yapıda açıkta gördükleri bazı tasvirleri hep anlatmışlar. Uygarlık tarihi açısından önemlidir. Resimler nasıl Bizans kültürü açısından önemliyse bu yapının korunma süreci, eserlerin yaşayabilmesi de Osmanlı Devleti açısından enteresan” dedi. “Bir bölümü ibadet, bir bölümü de ziyaret için kullanılıyor” Kariye Camii’nin bir bölümünün ziyaret, bir bölümünün de ibadet için kullanılacağını söyleyen Yılmaz, “1945’te bir yeni karar alınmış ve yapı içindeki bütün mozaik ve freskoların açığa çıkarılması için büyük projeler yapılmış. Yaklaşık 12 yıl boyunca burada bir restorasyon yapılmış. 12 yılın sonunda tamamlanan restorasyonda sonra yapı bir müze olarak ziyarete açılmış. Aşağı yukarı yine restorasyon 12 yıl sürdü. 2012’den itibaren başlayan bir sürecin sonunda bu yapının restorasyonu tamamlandı. Şimdi de yine iki fonksiyonlu. Bir bölümü ibadet bir bölümü de ziyaret için kullanılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğümüz büyük bir emekle, olağanüstü bir bütçeyle bu yapının ömrünü uzatabilmek için böyle bir proje yaptı. Şimdi bu görkemli anıt İstanbul’a yeniden hediye edildi. O yüzden çok şanslıyız” ifadelerini kullandı. “Rabbim buranın açılış konuşmasının duasına ‘amin’ demeyi nasip etti” Kariye Camii’ni ziyaret eden Şerafettin Şeker, “Daha evvelde gelmiştim. Restorasyonunu çok beğendim. Rahmetli eşimin mezarı için gelmiştim ama demek ki Rabbim bana nasip etti. Sur diplerinde bulunanlara Fatiha okudum. Sur dibinde bir çiçek açmış ‘mutlaka bir şehit düştü galiba burada diye’ onun fotoğrafını çekmiştim. Şeker ailesine atacaktım. Buraya gelmem tesadüf olmaz tabii ki tevafuk. Rabbim buranın açılış konuşmasının duasına amin demeyi nasip etti” şeklinde konuştu. “Türkiye’miz için Allah hayırlı etsin” Hatun Hafik ise, “Çok güzel. Türkiye’miz için Allah hayırlı etsin. Çok iyi bulduk. Yapandan ve açandan Allah razı olsun” diye konuştu. “Bence Ayasofya’nın açılması kadar değerli bir olay” Nadir Koçak ise, “Dört gözle, sabırsızlıkla bekliyorduk. Açılacağını duyar duymaz koşa koşa geldim. Bence Ayasofya’nın açılması kadar değerli bir olay. Burası sadece bir cami değil, ayrıca kültürlerin birleşmesi. Eminim Hristiyan dünyası da bundan mutlu olmuştur. Onlara da ziyarete açık olacak zaten. Çok sevindik, hayırlı olsun diyorum” ifadelerini kullandı.
Sakarya Sakaryaspor’da Coşkun Demirbakan dönemi Tuncay Şanlı ile yollarını ayıran Sakaryaspor, Kocaelispor ile oynanacak maç öncesi ilk antrenmana Teknik Direktör Coşkun Demirbakan ile çıktı. İdman öncesinde açıklamalarda bulunan Demirbakan, “İzlediğim maçlarda gördüm, bir düşüş var. Zaten düşüş olmasaydı ben burada olmazdım. Yönetim değiştirme gereği duymazdı. Bir çare olursam ne mutlu bana” dedi. Trendyol 1.Lig’de mücadele eden Sakaryaspor, evinde ağırladığı Tuzlaspor karşılaşmasından 2-0 mağlup ayrıldıktan sonra Tuncay Şanlı ile yollarını ayırıp Coşkun Demirbakan ile anlaşma sağlamıştı. Bu çerçevede play-off’u garantileyen yeşil-siyahlılar, ligin 34. haftasında karşılaşacağı Kocaelispor müsabakasının antrenmanlarına yeni Teknik Direktör Coşkun Demirbakan ve ekibiyle başladı. Rüstemler Tesisleri’nde düz koşu ile başlayan idman ısınma ve taktik çalışmalarla devam etti. İdman öncesinde konuşan Demirbakan, “Benim buraya 7. gelişim. Ömrümüz burada, Sakarya’da ve Sakaryaspor’da geçti. Finaller, şampiyonluklar gördük. İnşallah bir yeni şampiyonluk daha nasip olur. Ben inanıyorum, inanmasam burada olmam. Takıma, taraftara, yönetime ve basına güveniyorum. Zaten bu atmosferleri, bu ortamları yıllarca yaşamış; yönetim, taraftar ve basın var. En zor zamanların üstesinden gelmiş ve başarmış bir camia var. Futbolcuların biraz demoralize hali var, onları artık iyi motive edeceğiz. Psikolojik, mental olarak cumartesi gününe kadar bir şeyler yapacağız. Bunun yanında da antrenmanlara devam edeceğiz. Bu maçı da kazanacağız neden olmasın, kazanmak istiyoruz” dedi. “Tuncay, buraya kadar getirdi takımı teşekkür ederim” Takımın performansından söz eden Demirbakan, “Takımdaki eksiklikleri ben futbolculara göstereceğim. Tuncay Şanlı benim evladım gibi, yani onun eksikliklerini söylersem yanlış olur, onun artılarını söyleyeyim. Buraya kadar getirdi takımı teşekkür ederim. Şu andaki pozisyon bir başarıdır. Çıksak daha büyük bir başarı olurdu ama tabi bu da bir başarı. Eksiği de fazlası da vardı. Bazı maçlarda performansın üzerine de çıkıldı, bazılarında da performansın altında kaldılar. Ama sebeplerini bilemiyoruz, her maçın senaryosu ayrı. Onları bilmediğim için ben şu veya bu eksiktir diyemem” diye konuştu. “Düşüş olmasaydı ben burada olmazdım” İki haftayı değerlendiren Demirbakan, “Az bir süre kaldı önümüzde. 2 maç olarak kabul ediyorum ben. Kocaeli ve diğer finale çıkacak rakibimizi düşünüyorum. Bunu da atlatırız diyorum. İzlediğim maçlarda gördüm, bir düşüş var haftalarda. Zaten düşüş olmasaydı ben burada olmazdım. Değiştirme gereği duymazdı yönetim. Böyle bir şeye gerek duyulması, takımdaki düşüş. Bir çare olursam ne mutlu bana” şeklinde konuştu.