EKONOMİ - 20 Kasım 2016 Pazar 12:49

Balık bolluğu et satışlarını durma noktasına getirdi

A
A
A
Balık bolluğu et satışlarını durma noktasına getirdi

Çanakkale’de balıkta yaşanan bolluk balıkçıların yüzünü güldürürken, kırmızı et satışlarını ise adeta durma noktasına getirdi.

Balıkta yaşanan bolluk balıkçıların ve vatandaşların yüzünü güldürüyor. Palamudun azalmasıyla birlikte tezgahlarda yer alan çinekop 10 ila 15 lira arasında, sarıkanat 20 liradan satılırken, balıkta yaşanan bu bolluk kırmızı et satışlarını da etkiledi. Et tüketimiyle ilgili sıkıntılar olduğunu belirten kasaplık yapan Uzman Veteriner Hekim Yusuf Eroğlu, “Özellikle Kurban Bayramı'ndan sonra piyasada bir durgunluk oluyor. Ancak bu balığın bollaşması da et sektörüyle ilgili sıkıntılar yarattı. Hakikaten vatandaş şuanda ete rehavet etmiyor. Genelde balık tüketiyor. Bu da hem hayvan üreticilerini hem de bizim et sektörünü etkilemiş oluyor haliyle. Şuanda hakikaten yaprak kımıldamıyor. Bu bakımdan bekliyoruz, umutluyuz. İnşallah başka bir formül çıkarda bu sektör de canlanır. Şuanda en durgun dönemdeyiz. Kırmızı etin durumu şuanda dışarıdan Et ve Süt Kurumu marifetiyle canlı hayvan getiriliyor. Aşağı yukarı 200 bin tane. Bir de şuanki hareket sıkıntısı yani satış sıkıntısından dolayı daha da geriye gideceğini düşünüyoruz. Ancak umutluyuz. Yeni kuzu doğumları başladığında Ocak, Şubat aylarında tekrar hareket olmasını bekliyoruz. Şuanda piyasa düştü. 26-27 civarındaydı karkas, şimdi 23-24 civarında. Tabi haliyle arz talep meselesi. Bu denge sağlanmayınca piyasada haliyle düşmüş oluyor. Kuşbaşı et 42 lira, kıymanın fiyatı ise şuanda 38 lira” dedi.

“Çeşitlilik şuan bol”
20 yıldır balıkçılık yapan Volkan Kaşıkçı ise, “Şuan sarıkanat bol miktarda tezgahlarda var. Boğaza giriş yaptı sarıkanat, olta balıklarımız var. Palamut azaldı. Palamudun fiyatı 15-20 liraya çıktı. Çeşitlilik bol. Hamsimiz var tezgahlarda. Onun da fiyatı biraz yüksek, 15 lira. Çeşitlilik bol şuan, sarıkanat daha çok tercih edilen. Geçtiğimiz aylarda aynı boy palamut 7 lira 10 liraya satılıyordu. Tabi akın zamanı geçtiği için palamudun 15 lira 20 liraya çıktı tanesi. Önümüzdeki günlerde tamamen sonlanacak yani palamut. Şuanda palamut 15-20 lira civarında gidiyor. Palamudun yerini şuan sarıkanat aldı. Sarıkanatta bittiği zaman hamsi, istavrit, o şekilde devam edeceğiz satışlara. Çinekop o da biraz azaldı. Palamudun bolluğu bittikten sonra talep çoğunluğu ona geldiği için onun da fiyatları biraz arttı. Çinekop 10 liraydı, 15 liraya çıktı. Sarıkanat 15 liraydı, 20 liraya çıktı. Bunlar bu fiyatlarda seyreder büyük ihtimal. Sarıkanadın normal piyasası 30 lira, 35 lira, 40 lira civarı, şuan 20 lira. Aşağı yukarı yüzde yüzlük bir düşüş var. Onun içinde sarıkanadı tercih ediyor vatandaşta. Hem mevsim olarak hem lezzet olarak en çok tercih edilen sarıkanat. Satışlar bu aralar güzel, vatandaş ilgi gösteriyor. Havalar ne çok soğuk ne çok sıcak. Vatandaş ilgi gösteriyor yani balığa” diye konuştu.

"Satışlar iyi, memnunuz"
8 yıldır balıkçılık yapan Numan Mutay, “Şimdi geçen ay palamutçuluk gayet iyiydi, hareketliydi, bereketli bir sezon yaşadık. Palamut artık bitti. Bundan sonra çinekop, hamsi, istavrit, sardalye, lüfer inşallah bundan sonra çeşitlerimiz dha bol olacak. Palamut bittiği için çeşitle tezgahlarımızı şenlendirdik. Palamut varken satılmıyordu bunlar. Şimdi gayet memnunuz işlerimizden. Balık da bol. Vatandaşta ucuz balık yiyor bu sene. İnşallah diyoruz vatandaş cebinden fazla harcamadan balık yiyecek. Biz esnafta bu sezonu bereketli bir şekilde geçirip bütçelerimize katkısı olacağını umut ediyoruz. Palamudun yerini şuan çinekop aldı. Çinekop şuanda 10 lira, 15 lira civarında gidiyor. Şuanda 20 lira sarıkanatlarımız. Hamsi bu sene kıt olacağını söylüyorlar. İnşallah, ümit ediyoruz ki hamside bol olur. Vatandaşımız da bol bol hamsi yer. Geçen aya göre fiyatlarda pek değişiklik yok. Aynı şekilde gidiyor. Palamut varken diğer balıklar satılmıyordu, olmuyordu. Ama şuanda tezgahlara diğer balıklar da geldiği halde fiyatları geçen seneye göre kıyaslarsak aynıydı. Geçen sene daha pahalıydı fiyatlar. Geçen sene 20-25 liraya çinekop satıyorduk, bu sene 10-15 lira civarında çinekop. O da tabi ki bolluğundan kaynaklanıyor. Satışlar iyi, memnunuz. Bundan daha da iyi olabileceğini düşünüyoruz. Havaların soğuması çok önemli. İnsanlar soğuk havada balığı tüketiyorlar. Sıcak olduğu zaman insanlar balığı pek yemiyorlar” dedi. 

Murat Yüksel - Utku Yaşar Cüce
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.
Erzurum Rektör Çomaklı, araştırma üniversiteleri destek programına katıldı Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Yerleşkesi Kültür Merkezinde, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın katılımıyla düzenlenen Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) değerlendirme toplantısına katıldı. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) 2021’de belirlediği Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programının 23 üniversiteyle başarıyla yürütüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Özvar, program kapsamındaki üniversitelerin performanslarının kurul bünyesinde oluşturulan İzleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından yıllık olarak takip edildiğini hatırlatarak sıralamaların her yıl kasım itibarıyla kamuoyu ile paylaşıldığını dile getirdi. Araştırma üniversiteleri arasında yaşanan tatlı rekabetin uluslararası üniversite derecelendirme kuruluşları tarafından her yıl yayınlanan dünya üniversite sıralamalarına, özellikle son 2 yılda olumlu biçimde yansıdığını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Özvar, bunun için emeği geçenlere teşekkür etti. 12. Kalkınma Planında yer alan yükseköğretimle ilgili hedeflerden birisinin de Dünya Akademik Başarı Sıralamalarında ilk 500’de yer alan üniversite sayısını 2028’de 10’a çıkarmak olduğunu söyleyen Özvar: "Ben inanıyorum ki araştırma üniversitelerimizin tamamı, fiziksel altyapıları ve sahip oldukları akademik insan kaynağı ile önümüzdeki 5 yılda ilk 500 içerisinde yer alma potansiyeline sahiptirler. Son yıllarda artan uluslararası öğrenci hareketliliğinde bu tür değerlendirmelerin fevkalade önemli olduğunu görüyoruz" dedi. Başkan Özvar: "Destek Programı Uygulamasına Israrla Devam Edeceğiz" ADEP kapsamında üniversitelere 2024’te 400 milyon lira ödenek tahsis edildiğini belirten Özvar, üniversitelerin kendi kaynaklarından aktaracakları rakamlarla 327 projeye, 503,9 milyon lira bütçe aktarımı yapılacağını belirtti. Yükseköğretim Kurulu olarak kalite odaklı anlayışı temel misyon edindiklerini ve bu amaçla araştırma üniversitelerine yönelik destek programlarının uygulanmasına ısrarla devam edeceklerinin vurgulayan Özvar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm üniversitelerimizin araştırma kapasite ve kalitesinin artırılmaya ihtiyacı var. Son 5 yıllık veriler, daha nitelikli yayın sayısında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Ancak dünyadaki büyük bilim çevreleriyle mukayese edildiğinde hala bilhassa Q1, Q2 yayınları konusunda ciddi mesafe kat etmemiz gerekiyor. Yıllık 45-46 bin düzeyinde olan bilimsel doküman sayısını yayın kalitesinden ödün vermeden biraz daha artırılmasına ihtiyaç vardır. Bunu yapacak kurumların başında araştırma üniversitelerimiz gelmektedir” ifadelerini kullandı. Şenel: "Üniversitelerimizin Ar-Ge Faaliyetlerini Genişletmesini İstiyoruz" ADEP ile araştırma üniversitelerine, yıllık performanslarını dikkate alarak bilimsel araştırma projeleri için kaynak tahsisi yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ise bu çerçevede, araştırma üniversitelerine 2022’de 100 milyon lira olarak tahsis ettikleri ödenek tutarını 2023’te 250 milyon liraya yükselttiklerini belirterek şöyle devam etti: "Bu yıl için bu rakam 400 milyon lira olarak Bütçe Kanunu ile belirlenmiş oldu. Cumhurbaşkanımızın olurlarıyla üniversitelerimizin performansları ve uygulama sonuçlarını dikkate alarak ödenek tahsislerini yakın zamanda gerçekleştirmeyi ve ödeneği üniversitelerimize aktarmayı planlıyoruz. Ödenek artışlarıyla araştırma üniversitelerimizin Ar-Ge faaliyetleri ve nitelikli insan gücü yetiştirmesine yönelik imkanlarını genişletmesini, milli politika ve hedeflerimize hizmet edecek çalışmalarını artırarak sürdürmesini bekliyoruz." Rektör Çomaklı: “Araştırma Üniversitesi Ünvanı ile Çalışmalarımıza Kararlılıkla Devam Ediyoruz” Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ise: “Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP), ülkemizin araştırma ve geliştirme potansiyelini artırmayı, bilimsel üretkenliği desteklemeyi ve ulusal ve uluslararası düzeyde rekabetçiliği artırmayı hedefleyen önemli bir girişimdir. Bu kapsamda düzenlenen değerlendirme toplantısı, katılımcı üniversitelerin araştırma alanındaki çalışmalarını değerlendirme ve gelecek stratejilerini belirleme fırsatı sunmaktadır. Atatürk Üniversitesi, bilim ve araştırma alanında ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan bir kurum olarak, ADEP’in temel amaçlarına uygun şekilde hareket etmekte ve ülkemizin bilimsel gelişimine katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz, geniş kapsamlı araştırma projeleri, uluslararası iş birlikleri ve yenilikçi çalışmalarıyla bilim dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir” şeklinde konuştu. Atatürk Üniversitesinin araştırma alanındaki başarılarını vurgulayan Çomaklı: “Üniversitemizin bilimsel üretkenliğini artırmak ve ulusal düzeydeki rekabetçiliğini güçlendirmek için tüm mensuplarımız ile çalışmalarımıza kararlılıkla devam etmekteyiz. Araştırma Üniversitesi statüsünün gerek finansal açıdan gerekse akademik alanda tanımış olduğu haklar bizim daha da geniş bir yelpazede çalışma yapmamıza vesile oluyor. Bu açıdan ADEP Değerlendirme Toplantısında alınan kararlar ve belirlenen stratejiler doğrultusunda, Atatürk Üniversitesi, araştırma alanındaki başarısını daha da ileriye taşıyacak ve ülkemizin bilimsel ve teknolojik kalkınmasına önemli katkılar sunmaya devam edecektir” dedi. Toplantı; katılımcıların, araştırma politikaları ve stratejileri hakkında bilgi paylaşımında bulunmalarıyla sona erdi.