ÇEVRE - 07 Kasım 2019 Perşembe 11:33

Balon balıkları midyeyi böyle parçaladı

A
A
A
Balon balıkları midyeyi böyle parçaladı

Son dönemde balıkçıların korkulu rüyası haline gelen ve kedilerin de ölümüne neden olan balon balıkları, su altındaki yaşamlarında görüntüledi. Saldırgan bir yapısı olan balon balıkları Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu'nun bıraktığı bir midye parçasını pirana gibi parçaladı.

Kızıldeniz orijinli balon balıkları Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz kıyılarına gelerek, buralarda popülasyonunu hızla arttırmaya devam ediyor. Geldikleri bölgedeki balık popülasyonunu yok edip, balıkçıların ağ ve misinalarına zarar veren bu balıklar, yaklaşık 3 ay önce Mersin’in Anamur ilçesinde ailesiyle tatile gelen 8 yaşındaki E.B.D.’nin sol el yüzük parmağını son boğumdan koparmıştı. Yaklaşık bir hafta önce aynı ilin Bozyazı ilçesinde kıyıya vuran balon balıklarını yiyen 5 kedi telef olmuştu. Antalya Körfezi’nde ise 7 türü tespit edilen balon balıkları amatör ve profesyonel avcıların korkulu rüyası haline geldi.

AÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, yaptıkları incelemelerde Antalya Körfezi’nden balon balığı türünün 7’ye yükseldiğini kaydetti.

Yapılan araştırmaların balon balıklarının tetrodoksin (TTX) adı verilen bir nörotoksin içerdiğini belirten Gökoğlu, "TTX güçlü denizel kaynaklı organik bir zehirdir. Bu nedenle balon balıklarının yenilmesi tavsiye edilmiyor. Bu zehir balığın karaciğer ve gonatlarında fazlaca bulunuyor. Mersin’de kıyıya vuran balon balıklarının tamamını zannediyorum kediler yedi. Kedilerin bu zehirden öldüğü bildiriliyor. Korkmaya gerek yok zaten insanlar tüketmiyor" dedi.

"Tavukları da öldürdü"

Daha önce benzer bir olayın Kumluca’da yaşandığını aktaran Gökoğlu, "Bir balıkçı oltayla yakaladığı balon balıklarını parçalayıp kümesteki tavuklarına verdi. Ertesi sabah tavukların hepsi ölmüştü. Üzücü bir durum. İnsanlar için yenmediği sürece bir risk yok. Balıkçılar balon balığını olta ve ağlardan çıkarırken dikkatli olmaları gerekir. Elimiz ağzına denk gelirse parmağımıza zarar verebilir" diye konuştu.

"En küçük türün popülasyonu hızla artıyor"

Balon balığının en küçük türünün körfezde hızla çoğaldığını işaret eden Mehmet Gökoğlu, "Bu tür maksimum 10 santimetre kadar çok küçükler. Aşırı derecede kıyılarımızda çoğaldı. Dalış yaptığımız anda bile su altında bizim peşimizde sürü halinde geziyorlar. Yerli türler üzerinde bir baskı kurup, oradaki besine ortak oluyorlar. Hatta onları yiyorlar" ifadelerini kullandı.

"Ölüsünü denize bırakmayalım"

Yakalanan balon balıklarının öldürülüp denize bırakılmaması gerektiğinin altını çizen Gökoğlu, "Kıyıya vuran bu balıkları diğer canlılar yerse ölebilir. Tilki, kedi, köpek hatta kuş türleri bile yiyebilir. Balon balığını gömülmesi en iyi yöntemdir" dedi.

"Can havliyle saldırgan oluyorlar"

Su altında midye parçasına balon balıklarının saldırdığını kaydeden Gökoğlu, "Aynı pirana gibi tüketiyorlar. Kerpeten gibi bir diş yapısı var, set cisimleri dişleri ile kırabiliyorlar. Kendi ortamlarında bunu yapmazlar. Yakalandığı zaman can havliyle saldırgan oluyor" diye konuştu.

Su altında görüntülendi

Sıçan adası açıklarında kısa süre önceki ekibiyle dalış yapan Mehmet Gökoğlu, balon balıklarını görüntüledi. Yüzlerce balon balığını bir arada görüntüleyen Gökoğlu, ölmüş bir midye parçasını balıkların üzerine bıraktı. Vampir gibi saldıran balon balıkları midyeyi dakikalar içinde yok etti. Sürüye parmağını uzatan Gökoğlu, balon balıklarının saldırmaya çalıştığı anları anbean görüntüledi.

İsa Akar-Burak Yalman
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak 8 işçinin öldüğü davada 3 sanığa hapis, 6 sanığa beraat talep edildi Zonguldak’ta 8 işçinin öldüğü 8’inin de yaralandığı maden faciası davasında yargılanan 3 sanık ile aralarında eski TTK yöneticilerinin de bulunduğu 6 sanığın birleştirildiği dosyada Cumhuriyet Savcısı mütalaasını sundu. Kozlu ilçesinde 7 Ocak 2013 günü meydana gelen metan gazı püskürmesi olayında 8 işçi hayatını kaybetti. 8 işçi ise yaralandı. Olaya ilişkin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Yargıtay 12. Ceza Dairesince haklarında verilen mahkumiyet kararı bozulan 3 tutuksuz sanıktan proje sorumlusu E.K. ile emekli TTK Genel Müdürü Rıfat D. ve kurum yöneticisi M.A. yer aldı. Ölen işçilerin yakınları ile taraf avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada sanık E.K. suçlamaları kabul etmedi. İhalenin iki aşamalı olduğunu ve ihale sürecinin 2003 yılında başladığını kendisinin ise 2011 yılında görev aldığını söyleyen E.K., “Bu yıllar arasındaki gerek kurumun gerek işverenin yapmadığı veya eksik veya hatalı yaptığı işler ben o tarihte çalışıyormuşum gibi bana atıfta bulunarak kusurlu olduğumu belirten raporları kabul etmiyorum. Bozma ilamında proje hazırlayan benmişim gibi bahsedilmiş ancak projeyi hazırlayan ben değilim, TTK’dir. Bilirkişi raporlarında bu süreçlerde tek yetkili benmişim gibi rapor düzenlenmiş ancak ben talimatlarla çalışırım” dedi. Olayın dünya tarihinde ikinci kez yaşanan büyük bir olay olduğunu öne süren E.K., “Olaydan önce böyle bir olay yaşanabileceği öngörülememiştir. Öyle ki bu olaydan sonra yönergeler değişmiştir. Kanunlarımız dahil bu olayı daha önce öngörememiştir. Daha önce alınan bilirkişi raporlarında çelişkili ifadeler mevcuttur. Bunun haricinde asıl işveren ile Star A.Ş. arasındaki iş ilişkisinin muvazaalı olduğuna dair Yargıtay kararı mevcuttur. Dolayısıyla muvazaanın olduğu iş ilişkisinde iş güvenliğine ilişkin sorumluluk asıl işverene aittir. Bu nedenlerle tekrar bilirkişi raporu alınmasını talep ederim. Bu olay yönetmelikleri değiştiren bir olaydır. Bu nedenle hakkımda bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmamasını talep ederim” diye konuştu. Ölen işçilerin yakınlarının avukatı Murat Kemal Gündüz de Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasını talep etti. Gündüz, mahkumiyet verilen sanıkların eylemlerini bilinçli taksirle gerçekleştirdikleri yönündeki hususun netleştiğini söyleyerek şöyle devam etti: "Dolayısıyla esas dosya yönünden kusur durumu yönünden dosya netleşmiş olup bu yönden yeniden rapor aldırılmasına gerek bulunmamaktır. Ancak esas dosyadaki Yargıtay bozma ilamında kaçınılmazlık ilkesinin somut olayda bulunmadığı, Star A.Ş’nin yetkin bir firma olmadığı hususlarının belirtildiği, birleşen dosya açısından ise alınan her iki raporun Yargıtay ilamıyla çelişir şekilde sanki kaçınılmazlık ilkesi varmış ve Star A.Ş. yetkin bir firmaymış gibi değerlendirilerek birleşen dosya sanıklarının kusursuz olduğuna dair rapor düzenlenmiştir. Bu nedenlerle Yargıtay ilamıyla çelişen birleşen dosyadaki raporlara itirazlarımızı tekrar ediyoruz ve birleşen dosya yönünden rapor alınmasını talep ediyoruz." Emekli Sayıştay üyelerinin yer aldığı bilirkişi raporu hazırlanmasını talep etti Sanıklardan eski TTK çalışanı M.A. ise kurumda ihale sürecinin her yıl düzenli olarak Sayıştay tarafından denetlendiğini hatırlatarak şöyle dedi: “Eksiklikler tespit edilseydi raporda yer alırdı. Dolayısıyla bu tür düzenlenen raporlarda 5 yıl süre içerisinde firmanın yetersiz olduğuna dair herhangi bir tespit yoktur. Kaza olmasaydı böyle bir konu gündeme gelmeyecekti. Bu konulardan dosyanın emekli Sayıştay üyelerinden oluşan bilirkişi kurulundan rapor aldırılmasını talep ederim.” Eski TTK Genel Müdürü Rıfat D. ise suçlamaları kabul etmeyerek beraatini talep etti. Cumhuriyet Savcısı ise dosyadaki bilirkişi raporlarının yeterli olduğunu belirterek “Yeniden rapor aldırılması yönündeki tüm taleplerin reddine ve ayrıca dosya tekamül ettiğinden ve araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı açıkça anlaşıldığından tevsi tahkikat talepleri açısından da yine tüm taleplerin reddine karar verilmesi talep olunur” görüşüne yer verdi. Cumhuriyet Savcısının görüşü üzerine söz alan Avukat Gündüz, “İddia makamı celse arasında birleşen dosyada rapor alınmasına dair yazılı beyanda bulunmuştu. Bu celse ise dosyadaki mevcut raporların yeterli olduğunu beyan ederek bilirkişi raporları alınması yönündeki taleplerin reddine karar verilmesini talep etti. Biz birleşen dosya yönünden yeniden alınması talebimizi yineliyoruz. Zira aksi halde esas dosyadaki Yargıtay ilamıyla birleşen dosyadaki bilirkişi raporları çelişecektir” dedi. Mahkeme heyeti ise yeniden bilirkişi raporu alınması taleplerini oy birliği ile reddetti. Cumhuriyet Savcısı mütalaasında sanıklar E.K., Ş.S.D. ve A.A. hakkında bilinçli taksir suçlamalarıyla ayrı ayrı cezalandırılmalarına; aralarında eski TTK Genel Müdürlerinin de bulunduğu ve 6 sanığın yer aldığı Zonguldak 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nden birleştirilen dosyadaki sanıkların ise beraatlerini istedi. Avukat Gündüz ise mütalaanın birleşen dosyaya yönelik bölümüne katılmadıklarını, bilirkişi raporlarının Yargıtay ilamıyla çeliştiğini söyleyerek savunma için süre istedi. Mahkeme heyeti mütalaaya savunma yapılması için süre vererek duruşmayı 12 Haziran 2024 tarihine erteledi.
Erzurum ER-VAK’tan Nafiz Bey apartmanının müzeye çevrilmesine teşekkür Er-Vak Başkanı Erdal Güzel, Milli Mücadelenin fedakâr şahsiyetlerinden Erzurumlu Nafiz Kotan’ın Ankara’da yapmış olduğu apartmanın müzeye çevrilmesinin geç kalınmış bir vefa göstergesi olduğunu ifade ederek yine de gösterilen bu hassasiyetin Erzurumluları ziyadesiyle memnun ettiğini belirtti. Güzel, Erzurum Kalkınma Vakfı olarak 2005 yılından beri Nafiz Kotan isminin yaşatılması ve hatırlanması konusunda önemli çalışmalar yaptıklarını, ülke genelinde ciddi bir farkındalık oluşturmalarına rağmen arzu edilen bir noktaya ulaşamadıklarının üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi. İstiklâl Savaşı sırasında Mustafa Kemal’e “Tüm servetim milli mücadelenin emrindedir paşam. Vatan kurtulursa hepimiz kurtulacağız. Fakat Allah göstermesin, bu mukaddes toprakları kaybedersek benim servetimin ne kıymeti kalır” diyerek orduya dört tayyare alıp, iki tayyare parası bağış yapan Nafiz Bey’in vefat ettiği Erzurum’da mezarının dahi olmamasının büyük bir vefasızlık olduğunun altını çizen Güzel, Erzurum Hava Limanı isminin “Erzurum Nafiz Bey Hava Limanı” olarak değiştirilmesi isteklerini bu vesile ile tekrarlayarak, Nafiz Bey’in Ankara’da yaptığı ilk asansörlü ve kaloriferli apartmanın müzeye çevrilmesini ilk adım olarak değerlendirdikleri belirtti. Güzel, Er-Vak‘ın, Nafiz Bey konusundaki taleplerinin takipçisi olacaklarını, Nafiz Bey Apartmanı’nın müzeye çevrilmesini düşünen ve gerçekleştiren ilgili birimlere Erzurumlular olarak şükranlarını sunduklarını kaydetti.