POLİTİKA - 12 Kasım 2014 Çarşamba 11:46

Başbakan Davutoğlu, yeni ‘İş Güvenliği Paketi’ni açıkladı

A
A
A
Başbakan Davutoğlu, yeni ‘İş Güvenliği Paketi’ni açıkladı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, hükümetin iş kazalarının önüne geçmek için hazırladığı iş güvenliği paketini açıkladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu Ermenek’teki kaza ile yeniden gündeme gelen işçi sağlığı ve iş güvenliği ile madenciliğe ilişkin yeni yasa tasarısını açıkladı. Başbakan, İş Güvenlik Paketi'ni bu hafta Meclis'e vereceklerini belirtti. Davutoğlu açıklamasında "Değişim üç evreden geçiyor. Zihniyet, insan unsuru ve yaptırım dengesi. Maliyet ve etki analizlerini çok doğru yapmanız gerekiyor" dedi.

Başbakan Davutoğlu, çok tehlikeli işlerde çalışanlara mesleki yeterlilik belgesi alma zorunluluğu, meslek liselerinde iş sağlığı ve güvenliği dersi zorunluluğu ve yapı denetim firmalarına iş güvenliği sağlama zorunluluğu getireceklerini belirterek şantiye şeflerinin aynı zamanda iş güvenliği uzmanı olması gerekeceğini söyledi. Davutoğlu, yaptırımlarda ödül-ceza dengesi getireceklerini, idari para cezalarının artırılacağını belirterek iş kazası olmayan iş yerlerinin ödüllendirileceğini ifade etti ve "İş kazası olmayan firmalar ödüllendirilecek, kaza olan yerler cezalandırılacak" dedi. Rödavans sürelerinin 15 yıldan az olmamak üzere uzatılacağını, özel sektörde rödavans olmayacağını dile getiren Davutoğlu "Kamuda rödavans olacak ancak bütünüyle taşerona devredilemeyecek" dedi. Davutoğlu, "Ölümlü iş kazasında işverenin kusurlu bulunması halinde aldığı cezaya ek olarak iki yıl kamu ihalelerinden men cezası olacak" dedi.

"Yeraltı çalışmalarında hazırlanan planlar üç boyutlu olacak" diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, maden işletme projelerinin elektronik ortamda paylaşılacağını belirtti. Davutoğlu "Madenler iki yoldan yerüstüne bağlanacak, maden ve inşaatlarda iş sağlığı ve güvenliği denetimi görüntülü yapılacak. Medenlerde acil durumlarda çıkış için fosforlu hayat hattı kurulacak. Yılda bir yapılan acil durum plan ve tatbikatları altı ayda bir yapılacak" ifadelerini kullandı.

Kömür madenleri için ayrı bir mevzuat hazırlanacağını belirten Davutoğlu, "Maden şirketleri bir geçiş süreciyle çalışanlara yaşam sigortası yaptıracak. Böylelikle sigorta şirketlerinin de denetime dahil olacak" dedi. Maden sahalarının denetiminin bağımsız denetim kuruluşları tarafından yapılmasını düzenleyeceklerini belirten Davutoğlu, madenin türüne göre ruhsat harçlarını yeniden düzenleyeceklerini, madenlerde devlet hakkı bedelini yeniden düzenleyeceklerini ifade etti.

Davutoğlu, "Yasal çerçevedeki eksiklikleri tamamlıyoruz. Ama yasayı çıkarmak yetmiyor, süreç yönetimini hep beraber yapacağız. Önemi olan işçilerimizin bilincinin artırılması ve vatandaş duyarlılığının sağlanması. Yeni düzenlemer her şeyden önce vatandaşın duyarlılığına emanettir" dedi. 

"O DURUMUN TESPİT EDİLMESİ HALİNDE PARA CEZASINA ÇEVRİLMEYECEK BİR HAPİS CEZASI VERİLECEK"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni iş güvenliği düzenlemesinde faaliyeti durdurulan işyerinin çalışmaya devam etmesi durumunda işyeri sahibine hapis cezası verileceğini ve bunun para cezasına çevrilemeyeceğini söyledi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık Merkez Bina'da yaptığı basın toplantısında yeni iş güvenliği paketini açıkladı. Açıklaması sonrası gazetecilerinin sorularını cevaplayan Davutoğlu, 'yaptırımlar' konusuna ilişkin bir soruya, "Türk Ceza Kanunu’yla ilgili düzenlemeler daha önceki yasal çerçevelerde zaten yapılmıştı. Ciddi mali ve idari yaptırımlar getiriyoruz. İhtiyaç olması halinde Türk Ceza Kanunu’nda da gerekli düzenlemeler yapılır. Bu düzenlemeler daha yeni yapılan düzenlemelerdi. Bir sonuçlandırmamız lazım. Buna Soma’dan sonra gerekli bazı yasal düzenlemeler o zaman da yapıldı ama en etkili düzenlemeler, TCK’da öngörülen cezalar dışında bir işveren için en caydırıcı hususlardan biri bu konularda tedbiri almamanın getireceği sonuçlar konusunda durdurma cezasıdır ve kamu ihalelerinden men cezalarıdır. Bunlar burada yürütmenin doğrudan alacağı hususlardır. Bir işyeri durduruldu, işveren geldi durdurulan işyerinde devam etti çalışmaya. O durumun tespit edilmesi halinde para cezasına çevrilmeyecek bir hapis cezası verilecek. O da yasal düzenleme içinde yer alacak. Yani, müfettiş durdurdu işi, o gelip durdurulan yerde işleme devam etti, bu mutlaka sadece para cezası değil para cezasına çevrilmeyen hapis cezasına çevrilecek" karşılığını verdi.

Davutoğlu, Maden Yasası'ndaki mevzuat değişikliğine ilişkin ise, "Yürürlük meselesi ise bunun hemen yasalaşması için bu hafta içinde Bakanlar Kurulu'ndan bu şekliyle çıkacak. En kısa zamanda çıkmasıyla birlikte yürürlüğe girecek" dedi.  

"(HAYAT SİGORTALARI) ONUN İÇİN BİR GEÇİŞ, KADEME KOYDUK"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, hayat sigortalarına ilişkin, "Onun için bir geçiş, kademe koyduk. Tarihlendirmesini yapacağız. Bunun çalışılması lazım. Ancak bunun getireceği fayda, diğer düzenlemelerin tümü kadar önemli, çünkü bu sefer bir özdenetim olacak" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısında yeni iş güvenliği paketini açıkladı. Açıklaması sonrası gazetecilerinin sorularını cevaplayan Davutoğlu, eğitim, denetim, yaptırım üçgenine ilişkin bir soruya, "Zihniyeti değiştirmeden insanların davranışlarını değiştiremezsiniz. Hangi yasal zorunluluğu getirseniz getirin, zihniyet eğitim ve bilinçlenme yoluyla olur. Her şeyi yapıyoruz ama alanda nihai insan faktörü önemli. İnsan faktörünü kontrol edemediğin zaman kendi haklarını bilmediği zaman hiçbir yasal düzenleme istenilen sonucu getirmiyor. O zaman ne yapacağız? Meslek eğitim alanındaki tecrübesini Milli Eğitim Bakanlığımız, Çalışma Bakanımızla mesleki eğitim kurumunu bünyesinde barındırması dolayısıyla bir beyin tartışması yaşadık. Sonuçta vardığımız husus şu; şu anda mesleki yeterlilik kurumunu da etkin bir şekilde kullanmaya ihtiyacımız var. Bu işçilerin eğitimi ve yeterlilik sertifikandırılmasıyla ilgili husus. Yasa çıktıktan sonra önce işçi sendikalarımızın bunu sahiplenmesi lazım. O yasayı işçilere eğitim olarak verecek olan işçi sendikalarımızdır. İşçi sendikalarımıza da sordum, ne kadar eğitim yaptınız? Yoksa o yasa TBMM'de çıkar, Kızılay'a gitmeden bile unutulur. Bütün işçi sendikalarımızın kendi mensuplarının normal şartlarda da eğitim ve bilinçlendirme çalışması da yapması lazım. Hükümetin vermesi dışında yasal düzenlemelerle ilgili bunun verilmesi lazım. Bu, işverenlerimize karşı bir tutum değildir. İşverenlerimizi aslında teminat altına alan bir tutumdur" cevabını verdi.

Başbakan Davutoğlu, hayat sigortalarına ilişkin, "Onun için bir geçiş, kademe koyduk. Tarihlendirmesini yapacağız. Bunun çalışılması lazım. Ancak bunun getireceği fayda diğer düzenlemelerin tümü kadar önemli. Çünkü bu sefer bir özdenetim olacak. Sadece biz de öyle bir şey var ki bunu yıkmamız lazım; devletin yasalarını delmek doğal hakmış görüldüğü durumlar oluyor. Polisi bir atlatayım emniyet kemerini çıkarırım, zihniyet problemi bu. Bu toplumsal kültürü değiştirmek gerekiyor. Özel bir sigorta şirketi bu işi üstlendiğinde o da ayrı bir denetim yapacak ve ikinci bir denetimle kart kontrolleri artacak ve bir kayıp halinde de adaletsizliklere yol açabilecek devlet yardımı yerine her yere aynı ölçekte yardım yapmamın da bir sınırı var. Hayat sigortası geldiğinde her bir işçi, yine devlet yardım yapabilir ama kayıp olduğu zaman bir gelecek kaygısı olmadan aileyle ilgili bir destek söz konusu olacak. Dolayısıyla bizim için olumlu anlamda radikal bir dönüşüm sürecini beraberinde getirecek. Bu konuda kararlıyız" diye konuştu.

Çalışma Bakanı Çelik, “İş sağlığı ve güvenliği düzenlemesi ilk kez Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına bir müstakil yasa olarak girdi 2012'de. İş sağlığı hizmetini alma ve iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğunu 1 Ocak 2014’ten itibaren yürürlüğe koyduk. Bu ne kadar bu alanda yasal mevzuatımızın yeni olduğunu görmemiz açısından son derece önemli. Bütün kesimlere iş sağlığı ve elemanı alma ve bulundurma zorunluluğu getirdik. Şu anda işyerlerini biz 3 kısma ayırdık, tehlikeli, çok tehlikeli ve az tehlikeli. Tehlikeli ve çok tehlikeli iş yeri sayımız 680 bin. 680 bin işyerimiz var, 1 Ocak 2014'ten bu güne 205 bin işyeri iş güvenliği ve sağlığı uzmanından hizmet alımı ile ilgili sözleşme yaptı. 470 bin iş yerinde halen iş güvenliği ve sağlığı uzmanı ile ilgili sözleşme yok" açıklamasında bulundu.

İDARİ PARA CEZALARI
İdari para cezalarının sorulması üzerine Başbakan Davutoğlu, "Esas itibarıyla para cezaları konusunda belli kademelendirmelerle aldığımız kararlar var. Planlamalar konusunda tamamıyla süreç yönetimi kontrolü sağlayacak şekilde olacak" diye konuştu.

Enerji Bakanı Yıldız aynı soruya, “Önemli olan verdiğimiz üretim planlamalarının ne kadar gerçekleştirilebildiği ile ilgili konulardır. Üretim planlamalarını her yıl özel sektörün beyanı, bizim kontrolümüzle beraber denetleyeceğiz” karşılığını verdi.

Başka bir gazetecinin, "Durdurulan bir işyerine işveren izinsiz gelirse ve bu tespit yapılırsa para cezası olmadan hapis cezası dediniz. Bu, ölüm olsun olmasın mı?" sorusuna Davutoğlu, "Bazı madenler var ki zaten bir yükün içinde çalışır, bütünü durdurulmuşsa orada işin hiç başlamaması lazım. Kömürde belli alanlar çalışıyor, sistem devam ediyor. Müfettiş geldi, 'şurada sıkıntı görüyorum, şurada şu düzenlemeyi yapacaksın' diyor ve orada işi durduruyor. Ermenek örneğinden hareket edersek, eğer bu bilgiler saklanmamış olsaydı, müfettiş gelip de 'buradan üste çok yaklaşmışsınız, oradan su basacak durduruyorum’ demiş olsaydı, sonra da işveren müfettiş gittikten sonra 'ya müfettiş böyle dedi ama durdurulan işi tekrar başlattı', işte o zaman ölümlü kaza olsun olmasın hapis cezası para cezasına çevrilmeyecek. Burada çok ciddi ceza gelecek, 2,5 yıldan başlayan 5 yıla kadar" cevabını verdi.

YAŞAM ODALARI
Bir gazetecinin, "Maden sektöründe dayıbaşılık sisteminin olduğu gözlemlendi. Bu sistem bir yandan da bir madende pürüz oluyor, bunu kapatmak istediğimizde 50 kişi devreye giriyor diye açıklamıştı Sayın Çelik" sorusuna Davutoğlu, "Bir işletme devam ediyor, onun modernize edilmesi gerekiyor. Dayıbaşı diye bir şey zaten statü olarak defakto birisi böyle bir uygulamaya, rödovansı özel sektörde bütünle kaldırdığında zaten böyle bir tabire alan açılmıyor. Dayıbaşı diye bir tabir daha eskiden sistemde işçileri toplayıp getiren, çavuş falan dedikleri. Bu, modern işletmede olmaz. Buna, kesinlikle bu modern yapı içinde zaten hayat alanı olmayacaktır. Oksijen değişim istasyonlarının kurumasını zorunlu hale getirdik. Bu dayıbaşı ve diğer uygulamaların türü yeni modernizasyon ile uygulama bulamayacak konulardır" cevabını verdi.

Bakan Yıldız, “Siz bir brifing vermiştiniz. Dünyada en modern en fazla teknolojinin uygulandığı ülkeler nereler? Oraların yüksek standartlarını buraya getirmemizle alakalı” sorusu üzerine, “ABD, Almanya, Rusya, Avustralya ve Kanada bu konuda hem kömür üretiminde bulunan hem de yüksek teknoloji uygulayan. Heyet gitti, yaşam odalarının dünyada tartışıldığını, bir kısım ülkelerin yanaşmadığını gördük. Yaşam odası bu işin tamamı ve direkt çözüm noktası değil, bütün gelişmiş ülkeler olarak söylüyoruz sadece Türkiye olarak değil. Bu maskelerin değişim noktalarının 45 dakikayı geçmeyecek tarzda, sık mesafede yapılmasına dönük uygulamaya geçiyoruz" dedi.

Toplantıda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz da hazır bulundu.  

ENİSE YAPAR
ANKARA 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Genel Kurulu’nda Maden Kanunu Değişikliği Teklifi kabul edildi Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Kabul edilen maddelere göre, Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) koduna göre raporlama zorunluluğu sadece IV. Grup maden işletme ruhsatları açısından devam edecek. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, arama ruhsatı alarak bulduğu madenler için UMREK Koduna göre rapor hazırlama şartı aranmaksızın MTA tarafından hazırlanan raporlar ile buluculuk hakkını kazanacak. İçme-kullanma suyu temin edilen rezervuarlar ve sulak alanlar ile Kıyı Kanunu kapsamında kalan kıyı ve sahil şeritleri hariç olmak üzere denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarında imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilecek. Doğal Gaz Piyasası Kanunu’na "doğal gazın sıvılaştırılması" tanımı eklenecek. Yüzen LNG tesislerinin işletilmesi ve yer değişikliği kapsamında sağlanacak istisnalar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından bu düzenleme uyarınca yayımlanan usul ve esaslara göre belirlenecek. Mevcut depolama tesisleri, mevcut tesislerdeki kapasite artışları veya yeni yapılacak tesisler, kullanım oranları veya rekabet koşulları dikkate alınarak düzenlemenin sisteme erişime ilişkin hükümlerinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak Kurul kararı ile belirli süre muaf tutulabilecek. Depolama şirketleri verecekleri hizmetlere ilişkin birim bedelleri ve tesis kapasitelerini yayımlamak zorunda olacak. Yurt içinde üretilen veya ithal edilen doğal gazın sıvılaştırılarak yurt dışına ihraç edilmesi ya da yurt içinde yeniden satışı amacıyla kurulacak sıvılaştırma tesislerini işletecek tüzel kişilerin Kuruldan lisans almaları gerekecek. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’da yapılan değişiklikle, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) yarışmalarına ilişkin usul ve esaslar, ilgili yarışma şartnamesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından belirlenecek. Yarışma sonucunda oluşan fiyat veya bedel, yarışma şartnamesinde belirlenecek süre boyunca YEK Destekleme Mekanizması kapsamında değerlendirilecek. 10 yıllık süresini bitiren lisanssız üretim faaliyeti kapsamındaki tesisler, talep halinde ve lisans alma bedeli ile lisans süresi boyunca elektrik piyasasında oluşan saatlik piyasa takas fiyatını, tesis tipi bazında uygulanan güncel YEK Destekleme Mekanizması fiyatından fazla olması halinde aradaki fiyat farkının YEK Destekleme Mekanizmasına katkı bedeli olarak ödeyerek lisanslı üretim faaliyetine geçebilecek.
İstanbul Turkcell’in Yeni Yönetim Kurulu belli oldu Olağan Genel Kurulu tamamlanan Turkcell’de yeni yönetim kurulu belirlendi. Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Kazancı görevine devam ederken, yönetim kuruluna Arda Ermut, Prof. Dr. Mehmet Naci İnci ve Prof. Dr. İdris Sarısoy atandı. Turkcell’in 2 Mayıs 2024’te gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul toplantısının ardından yeni yönetim kurulu belirlendi. Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre Turkcell Yönetim Kurulu Üyesi Sir Julian Horn-Smith ile Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeleri Afif Demirkıran ve Hüseyin Arslan görevinden ayrıldı. Bu isimlerin yerlerine Arda Ermut Turkcell Yönetim Kurulu Üyesi olurken, Prof. Dr. Mehmet Naci İnci ve Prof. Dr. İdris Sarısoy Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı. Turkcell’in yeni yönetim kuruluyla ilgili açıklamalarda bulunan Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Kazancı, “Türkiye’nin Turkcell’i olarak 30 yıldır en yeni teknolojileri vatandaşlarımızla buluşturmanın ve ülkemiz için çalışmanın gururunu yaşıyoruz. Türkiye Yüzyılı’nı Dijitalin Yüzyılı yapma hedefimizi gerçekleştirmek için yeni yönetim kurulumuzla çalışacağız. Bu vesileyle, görev süreleri sona eren yönetim kurulu üyelerimize özverili çalışmaları ve emekleri için teşekkürlerimi sunuyorum. Yönetim kurulumuza yeni katılan üyelerimize görevlerinin hayırlar getirmesini diliyorum. Daha da güçlü bir takım olarak, üretmeye ve ülkemiz için yatırım yapmaya devam edeceğiz” dedi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi eski Başkanı olan Ermut, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra 2005 yılında Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olarak göreve başladı. 2005’te Uzman olarak katıldığı Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nda çeşitli yöneticilik görevlerinin ardından 2015’te Kurum Başkanlığına atanmıştır. Bu görevlerinde Türkiye’ye çeşitli uluslararası doğrudan yatırımların kazandırılmasında rol oynayan Ermut, 2015-2019 yılları arasında Viyana Ekonomik Forumu ve SunExpress Yönetim Kurulu Üyeliği, 2019-2021 yılları arasında Türkiye Basketbol Federasyonu Asbaşkanlığı ve dört yıl boyunca Dünya Yatırım Ajansları Birliği’nde (WAIPA) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur. 2019-2021 yılları arasında Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Üyesi ve Türk Hava Yolları İcra Kurulu’nda da üç üyeden biri olarak görev yapmıştır. Arda Ermut, 2018-2020 yılları arasında Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmış olup, Mart 2021 itibariyle Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanmıştır. Ermut, çoğunluk hisselerinin Türkiye Varlık Fonu tarafından satın alınması sonrasında Türk Telekom’da 2022-2024 yılları arasında Yönetim Kurulu Üyeliği yapmıştır. Yeni Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, lisans eğitimini 1987 yılında Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü’nde, doktora eğitimini ise 1992 yılında fiber optik sensörler alanında İngiltere’deki Heriot-Watt Üniversitesi’de tamamladı. Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde 1993-1994 yılları arasında optik haberleşme alanında doktora sonrası çalışmalar yapan İnci; 1994 senesinde Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde yardımcı doçent, 1996’da ise doçent oldu. 1999-2005 yılları arasında Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Mehmet Naci İnci, üniversitenin diğer lisans ve lisansüstü programlarının kurulmasında çeşitli görevler üstlendi. 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde profesör olan İnci, 2013-2020 yılları arasında Bölüm Başkanlığı yaptı. Prof. Dr. Mehmet Naci İnci 2021 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak görev yapmaktadır. Araştırma alanları arasında endüstriye yönelik uygulamalı optik, quantum optiği, doğrusal olmayan optik, kuantum bilişimi, optoelektronik, fiber optik sensörler, fiber optik telekomünikasyon, katıhal fiziği, optik profilometri, fotonik kristaller ve nano-yapıların fotoniği öne çıkmaktadır. Yeni Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi İdris Sarısoy ise, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nden 1998 yılında mezun oldu. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisans eğitimini “Türkiye`de Kamu Kesimi Açıkları ve Finansman Politikaları” başlıklı teziyle 2000 yılında tamamladı. 2001’de Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Anabilim Dalı’nda başladığı doktora eğitimini hazırladığı “Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Sağlanan Vergi Teşvikleri ve Türkiye Uygulaması” adlı doktora tezi ile 2006 yılında bitirdi. 2002’de Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde başladığı akademik kariyerine 2003’te Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde devam etti. 2007-2014 yılları arasında Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak çalıştı. 2014’ten itibaren Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde Doçent Doktor olarak çalışmaya başlayan Sarısoy, 2020’den bu yana Profesör Doktor olarak aynı bölümde görevine devam etmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Konseyi Üyesi de olan Sarısoy, ağırlıklı olarak vergi konularında olmak üzere, yoksulluk, yabancı sermaye yatırımları, seçim beyannameleri ve sağlık ekonomisi alanlarında akademik araştırmalar yürütmektedir.