POLİTİKA - 28 Mayıs 2015 Perşembe 14:28

Başbakan Davutoğlu'ndan Selahattin Demirtaş’a ’havalimanı’ cevabı

A
A
A
Başbakan Davutoğlu'ndan Selahattin Demirtaş’a ’havalimanı’ cevabı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yüksekova Havalimanı’nın açılışı için "Keşke kurdeleyi kesenler arasında biz de olsaydık’ diyen Selahattin Demirtaş’a, "Keşke sende yürek olsaydı da havalimanına saldıranların karşısında durabilseydin" cevabını verdi.

Dün Batman ve Mardin’de partisinin düzenlediği seçim mitinglerine katılan Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun bugünkü ilk durağı Siirt oldu. Davutoğlu, Cumhuriyet Meydanı’nda vatandaşlara hitap etti. Vatandaşları selamlayarak konuşmasına başlayan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın burada bir şiir okuduğunu ve Türkiye’nin kaderinin değiştiğini ifade etti. 2002’de Recep Tayyip Erdoğan’ın yasaklı kılındığını ancak bunun kendilerini engelleyemediğini belirten Davutoğlu, “2004’te ‘Genç Subaylar Rahatsız’ diye manşet attılar. Sonra muhtıra verdiler. Bizi durdurabildiler mi? Durduramadılar. Dimdik durduk. 2008’de partimizi kapatmak istediler. Kapatamadılar. Sonra Gezi provokasyonu yaptılar. Ama 12 yıllık kutlu yürüyüşümüze sekte vurabilirler mi? Vuramadılar” dedi.

7 Haziran seçimlerine giderken birilerinin ‘Kudüs’ün Yahudilerin kutsal mekanı’ olduğunu söylediğini, bunlara bir ders vermenin zamanının geldiğini kaydeden Davutoğlu, “Kudüs bizim mekanımızdır ve ebediyen Mescid-i Aksa Müslümanlarındır demeye hazır mıyız? Dostu, düşmanı iyi bilmek lazım. Geçmişte derin devlet nasıl millet ile devleti düşman kıldıysa, şimdi HDP’liler bu yanlış zihniyetle milletle kendileri arasında bir uçurum açıyorlar. CHP, yani Türk ulusalcıları diyor ki, ‘Diyaneti kapatacağız.’ Onlar tek parti döneminde de ezanı aslından uzaklaştırmışlardı. Bu yaklaşımın Kürt versiyonu HDP diyor ki, ‘Diyaneti kaldıracağız.’ Sonra diyor ki, ‘Allah Kürtçe bilmiyor mu?’ Bunu sormaya kim cüret edebilir. Allah her dili yaratandır, bilendir. Önemli olan o güzel dillerle, güzel ifadeler kullanmaktır” diye konuştu.

“AK PARTİ’YE YAPILANLARI GÖRMÜYORLAR”

HDP’nin Doğu ve Güneydoğu’da eski müftüleri aday gösterdiğini ancak batıda gösterdikleri bazı adayları Tillo’ya çıkaramayacağını anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:

“Bu topraklardan kopuk insanlara destek verir misiniz? HDP’ye Fransa Komünist Partisi destek veriyor. Ermeniler destek veriyor. HDP Eş Başkanı Amerika’ya gittiğinde bunu perde arkasında konuştu. Sonra geldi buraya, ‘Ermenilere soykırım yapıldı. Kürtler de yaptı. Özür dileriz’ dedi. Bir grup aydın destek beyanında bulundu. Herkes herkesi destekleyebilir. Ancak AK Partililere yapılan saldırıları görmeyenler aydın olamazlar. Yasin Aktay saldırıya uğradı, Burhan Kayatürk saldırıya uğradı. Hiç kınamada duydunuz mu? Milletvekili adayları saldırıya uğruyor, bu aydınlardan ses gelmiyor. Ancak HDP sözkonusu olduğunda bu gruplar birleşiyor. Paralelin sözcüsü Diyarbakır’da arka kapıda HDP’liler ile görüşüyor. 3 legal parti, HDP, MHP, CHP ile 3 illegal örgüt paralel, Kandil ve DHKP-C birleştiler. Bu şer cephesine izin verir misiniz? Bunların karşısında AK Parti, Elif gibi dimdik duruyor. AK Parti’nin Elif gibi duruşuna destek verecek misiniz?”

“KEŞKE SENDE YÜREK OLSAYDI”

3 gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Yüksekova Havalimanı’nın açılışını yaptıkları ancak bunun 2 yıl gecikmeli olduğunu anımsatan Davutoğlu, “Bunun sebebi, terör örgütünün iş makinalarını yakması, işçilere saldırması. Demirtaş diyor ki, ‘Keşke kurdeleyi kesenler arasında biz de olsaydık.’ Doğru diyor ama keşke sende yürek olsaydı da, saldıranlara ‘Burayı Kürtler kullanacak diyebilseydin.’ Keşke sende yürek olsaydı, ‘Seçime gidiyoruz, şiddete yer yok’ deseydin. Keşke sen de yürek olsaydı, 6-7 Ekim’de milleti isyana teşvik etme yerine, Yasin Börü’yü katledenleri kınasaydın” dedi.

“ÖFKE DİLİNE KARŞI AŞK DİLİ DİYORUZ”

Dün Mardin’de Kasımiye Medresesi’nde Türkçe, Kürtçe ve Arapça Mevlit-i Şerif dinlediğini dile getiren Davutoğlu, “Eğer muhabbet, sevgi konuşuluyorsa Türkçe de, Kürtçe de, Arapça da bizim için azizdir. Ancak nefret dili konuşuluyorsa, Esed gibi katletmek için kullanılıyorsa, Arapça da, Türkçe de, Kürtçe de söylenilenle ilgili olduğu şekilde ya iyidir ya da kötüdür. Biz nefret diline karşı muhabbet dili, şiddet diline karşı barış dili, öfke diline karşı aşk dili diyoruz. Gönül dili, muhabbet dili ile konuşmaya var mısınız? Şimdi seçime giderken sandıkları tehdit edenlere bir ders vermeye var mısınız? Siirt’te, üniversite var mıydı? Kim kurdu? Siirt’te doğalgaz var mıydı? Organize sanayi bölgesi var mıydı? Kim getirdi?” diye konuştu.

“TÜRKİYE’YE ÖZGÜRLÜKLERİ KİM GETİRDİ?”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2005’te Diyarbakır’da yaptığı konuşmadan sonra aradaki bütün engelleri kaldırdıklarını kaydeden Davutoğlu, şu ifadelerde bulundu:

“OHAL’i, Kürtçe’nin üzerindeki yasakları, yol kontrollerini, propaganda yasaklarını kim kaldırdı? Şimdi duysunlar, bütün partiler duysun, aydınlar duysun, Türkiye’ye özgürlükleri kim getirdi? Anadile, başörtüsüne özgürlüğü kim getirdi? Vesayete, darbeye karşı dimdik kim durdu? İşte Siirtliler bizim için bütün vatandaşlarımız azizdir. Onların hak ve hukuklarını korumak için ne gerekiyorsa yaptık. Yapmaya devam edeceğiz. Hizmetler açısından bakın öyle bir rakam var ki, 2002 yılında Siirt’te kaç ambulans vardı biliyor musunuz? Sadece bir. Şu anda 42 ambulans var.”

“SURİYE’DEN GELENLERİ TESLİM ETMEYİZ”

Eskiden derin devletin kullandığı “Ya sev ya da terk et” diye bir sloganın olduğunu, bunun da Kürtlere ve başörtülülere karşı kullanıldığını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

“Başörtülülere, ‘Suudi Arabistan’a git’, Kürtler’e ‘sus’ derlerdi. Şimdi bu HDP’nin de mantığı aynı. Siirt ne kadar Arapların, Kürtlerinse, İstanbul’da o kadar bizimdir diyecek misiniz? İstanbul, Konya, Siirt, Mardin, Diyarbakır bizim mi? Halep bizim mi? Kudüs bizim mi? İşte burada Tillo’nun irfanı ile sesleniyorum. Bizim evimize, bizim sınırıma kim gelirse gelsin onun aidiyetine bakmayız. ‘Türk müsün, Kürt müsün, Arap mısın?’ diye sormayız. Kobani olayları olana kadar 3 yıl Esed ile işbirliği yapan HDP, o zaman gelen Araplara, Kürtlere, Türkmenlere niye sahip çıkıyorsun derken, Kobani olaylarında ağız değiştirdi. Biz gelenlerin hepsini aldık. Ama şimdi Kılıçdaroğlu, ‘Bunları geri göndereceğim’ diyor. Ancak Demirtaş’tan ses yok, ‘hayır’ demiyor. Sadece biz ‘hayır’ diyoruz. Suriye’den gelenleri kimseye teslim etmeyiz. Bunun için AK Parti’ye karşılar. Uluslararası lobiler, çevreler, paralelciler, medyanın her kanalı, bu partiler bize karşı birleşti. Çünkü biz adaleti temsil ediyoruz. Adaleti ayakta tutmaya var mısınız? Siirt’i, bütün Doğu Anadolu’yu, Güneydoğu Anadolu’yu kalkındırmaya var mısınız?”

MEHMET PİŞKİN - MEHMET NİYAZİ DENİZ - MEHMET ŞÜKRÜ YILDIRIM
SİİRT 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Hayvan koruma dernekleri: "Vali Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu" Kocaeli’de Valiliğin sokak hayvanlarıyla ilgili alınacak tedbirlere ilişkin yaptığı açıklamaya gösterilen tepkilerin ardından açıklama yapan hayvan koruma dernekleri, Vali Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturulduğunu belirtti. Kocaeli Valiliği, vatandaşların şikayetleri üzerine sokak hayvanlarıyla ilgili alınacak tedbirlere ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği kapsamında belediyelerin görev ve sorumlulukları hatırlatılırken vatandaşlar insan sağlığını tehdit eden hayvanların itlaf edilmesiyle ilgili maddeye tepki gösterdi. Olayların büyümesi üzerine hayvanları koruma dernekleri Kocaeli Valiliği ile görüşerek basın açıklaması yaptı. "Vali Seddar Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu" Kocaeli Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Selma Pilatin Pek, "Valimiz Ali Aday’la görüşme yaptık. Valimiz yeni bir komisyon oluşturduklarını söyledi. Bu komisyonda artık belediyeleri, bakımevlerini DKMP’ler, emniyet müdürlüğü, tarım il müdürlüğü, çevre ve şehircilik müdürlüğü, il sağlık müdürlüğü olarak denetimlerine başlayacak. Vali Seddar Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu. Biz Kocaeli Dernekleri olarak Kocaeli mükemmel demiyoruz. Ama Kocaeli’mizde de biz böyle sorunları istemiyoruz” diye konuştu. "Her ilçe belediyesi bakımevi yapmak zorunda" Valiliğin yaptığı açıklamayla tamamen yasa metninin paylaşılmasıyla ilgili olduğunu belirten KOHAYDER Başkanı Semra Çelikkaya, "Valilik, ’Belediyelere işinizi yapın’ demiş. Kanuna göre nüfusu 100 binin üzerinde olan her ilçe belediyesi bakımevi yapmak zorunda. Belediye bütçesini de yüzde 5’ini bakım evi yapıp hayvanların kısırlaştırılması için harcamak zorunda. 5199 Sayılı Kanunun yönetmeliği de yasada var olan bir şey. Peki Kocaeli’de bütün belediyeler bunu yapmış durumda mı? Hayır. Ülkemizde bin 395 belediyenin sadece bin 112’si kısırlaştırma yapmış. Sonra diyoruz ki ’Niye sokaklarda hayvanlar var?’ Çünkü kısırlaştırmıyorsunuz. Avrupa sokaklarında, ’Hayvanları yok’ deniliyor. Avrupa yüzyıllar önce kısırlaştırma işine başlamış. Avrupa itlaf da ediyor ama kısırlaştırma işlemine de yüzyıllar önce başlamışlar. Bizim belediyelerimiz maalesef bu işi ciddiye almadı, yapmak istemedi. Valimizin açıklaması da tamamen bununla ilgilidir" şeklinde konuştu. "Kocaeli’de hayvanların uyutulmasına ilişkin uygulama duymadım" Açıklamada yasa maddesi dışında bir şeyin olmadığını belirten Çelikkaya, "Yasada itlaf var mı diye soracak olursanız Türk Medeni Kanun’un birinci maddesidir. Yasalar kanunlar konuluş sebebiyle birlikte özü ve sözü birlikte yorumlanır. Hayvanları koruma yasasının böyle bir itlafa izin vermesi söz konusu değildir, bu özüyle beraber yorumlanır. Oradaki maddede hayvanın iyileşme şansı yok ve acı içindeyse hayvanı uyutuyorlar. Bunları veteriner hekimlerde yapıyor. Bu madde yanlış anlaşılmalar sebep olabiliyor. Diğer illere bilemem ama hayvanların uyutulmasına ilişkin Kocaeli’de böyle bir uygulama duymadım" ifadelerini kullandı.
İstanbul Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı Münevver Karabulut’u canice katleden ve cezaevindeyken intihar eden Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı. Otopsi görüntülerine ilişkin hazırlanan rapora karşı dilekçe sunan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, fethi kabir taleplerinin olduğunu belirtti. Münevver Karabulut’u 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca öldüren Cem Garipoğlu, 2014 yılında Silivri’de kaldığı koğuşta intihar etmişti. Ölen kişinin Cem Garipoğlu olup olmadığı yönündeki iddialar üzerine Karabulut ailesi avukatları aracılığıyla fethi kabir işlemi yapılmasını talep etmiş ancak bu talep Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedilmişti. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan Cem Garipoğlu’nun otopsi sırasında yapılan işlemlerine ait fotoğraflar ve video kayıtlarının hazırlanıp gönderilmesi istenerek dosyaya bilirkişi atanmıştı. Tamamlanan bilirkişi raporunun içerisinde Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri de yer aldı. Öte yandan mağdur Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir tarafından bilirkişi raporuna karşı bir dilekçe sunuldu. Dilekçede, Münevver Karabulut’un Cem Garipoğlu tarafından 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca katledildiği ve olayın kamuoyu gündemine oturduğu belirtildi. Cem Garipoğlu‘nun hakkında hükmedilen cezanın infazı sırasında intihar ettiğinin açıklanması üzerine toplumun büyük bir kesiminde Garipoğlu‘nun intihar etmeyip cezaevinden firar ettiğine dair kanaat oluştuğu da dilekçede aktarıldı. Bunun üzerine 17 Ağustos 2023 tarihinde başsavcılığa başvurarak fethi kabir yapılması talep edildiği dilekçede belirtildi. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçenin devamında, "Başsavcılığınız tarafından ise İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına müzekkere yazılarak 12 Kasım 2014 tarihli otopsi işlemine ilişkin fotoğraf ve video kayıtları celp edilmiş akabinde dosya bilirkişiye gönderilmiştir. Daha sonra bilirkişi tarafından kendisine teslim edilen materyaller içinde bulunan görseller rapor haline getirilmiştir” denildi. Dilekçede, daha önce Münevver Karabulut cinayeti hakkında tahkikat yürütülürken maktulün iç çamaşırı ile otopsi ve ilk inceleme yapıldığı, otopsi incelemesinin ilk aşamada hiçbir tıp eğitimi almamış olan bir teknisyen tarafından gerçekleştirildiği ve aynı eldivenle 11 otopsi işlemi yapıldığı açıklandı. Otopsi yapan teknisyenin eldiveninden maktulün iç çamaşırına aynı anda otopsi yapılan bir başka cesede ait sperm bulaştığı da dilekçede belirtildi. Cinayet mahallinde bulunan 700 bin dolar tutarındaki paranın kolluk tarafından tutanağa kaydedilmediği ve kaybedildiği de açıklanan dilekçede, “Kameraların kırık olmamasına rağmen ‘kırıktır’ şeklinde tutanak tutulması, faili yakalamaya giden kolluk görevlilerinin cinayet zanlısının kaçmasına imkan tanır türde yol vermesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle cinayete iştirakten yargılanan Garipoğlu ailesi fertlerinin hiçbir delil olmaksızın tahliyesine karar verilmesi ve haklarında yurtdışına çıkmamak şeklinde adli kontrol tedbirinin dahi uygulanmaması, bu gerekçelerle tarafımızca reddi hakim yoluna gidilmesi, reddi hakim taleplerimiz hakkında karar verilmeden kovuşturma yürüten ağır ceza mahkemesi başkanının re’sen dosyadan el çekmesi ve bir başka yargılamada Garipoğlu ailesi için beraat kararı vermiş bir hakim olduğunun ortaya çıkması gibi skandalların yaşanması, Garipoğlu ailesinin tesadüf denemeyecek zamanlarda manidar paylaşımlar yapması hasebiyle müvekkilde hasıl olan şüphenin giderilmesi söz konusu olamamıştır” ifadeleri kullanıldı. Dilekçede bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini belirten mağdur avukatı Epözdemir, fethi kabir işlemi yapılmasını ve sonuca göre ilgililer hakkında iddianame düzenlenerek dava açılmasını talep etti.
Manisa ’Lüks makam odası’ iddiasıyla ilgili eski başkandan açıklama Eski Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, hakkındaki “lüks makam odası yaptığı" iddialarıyla ilgili, "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun derdim" dedi. Manisa’da 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerini kaybeden AK Parti’li Mehmet Çerçi, AK Parti Manisa İl Başkanlığında basın toplantısı düzenledi. AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı’nın da katıldığı toplantıda eski Başkan Çerçi, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban tarafından “Kendine lüks ve gösterişli makam odası yaptı” şeklindeki iddialara cevap verdi. Çerçi’nin açıklamalarından önce konuşan AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, “Büyükşehir belediye başkanımızın, ilçe belediye başkanlarımızın bir sürü vaatleri vardı. Bu vaatleri önlerine aldıklarında bunlar seçim heyecanıyla kazanma heyecanıyla hesap kitap yapılmadan söylenmiş şeylerdi. Şimdi bunların yapılabilme imkanı olmadığını gördükleri için şimdi ön alıyorlar. Devri sabık oluşturuyorlar. ‘Biz enkaz devraldık’ edebiyatıyla kamuoyunun tepkilerini almaya çalışacaklar” dedi. Projelerinin yetersiz kaldığı algısına kapıldığını belirten Başkan Çerçi, "Projelerimizi yaptınız ama biz sizden sonra bu insanları seçiyoruz bu insanlardan daha çok proje bekliyoruz’ öyle ya. Bizim projelerimiz yetersiz kaldı. Olabilir. Biz çok proje yaptık ama milletimizin daha çok talebi var. Beklentisi daha yüksek. Bunlara da saygılıyız. ‘Daha çok proje, eser üreteceğine inandığımız bu arkadaşları biz seçiyoruz’ dediler” diye konuştu. Kendisi hakkında seçimin ardından Amerika’ya kaçtığı yönünde sosyal medyada bir takım iddiaların dolaştığını ancak bel rahatsızlığından dolayı tedavide olduğunu belirten Çerçi, basın mensuplarına pasaportunu göstererek iddialar yalanladı. Çerçi, “Başlamadan önce bu benim pasaportum. Dün bana ‘Çerçi yurt dışına kaçtı’ demişler. Bir tane kendini bilmez, ‘Amerika’dan hoş geldin’ demiş. Ahlaksız, kendini bilmez, çok insan var. Öncelikle şunu söyleyeyim. Buradan ayrılırken bayramın hemen öncesinde yakın arkadaşlar bilir iki bastonla yola çıktık. Bazen tek bastonla eşimin omzuna tutunarak belimdeki zaman zaman nükseden ağrılar çok aşırılaştı. Seçim yorgunluğunda, aşırı efordan dolayı. Öncelikle bir kaplıca tedavisine gittik. Çok istifade ettik. Kaplıca tedavisinden sonra da İstanbul’a gittik” ifadelerini kullandı. "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız” Yunusemre Belediyesinin borcunu açıklayan Başkan Semih Balaban’a cevap veren Çerçi, "1,1, milyar borç diyor ya. Bunun 200 milyonu enerji santraline gitmiştir. Ve ödemeleri, taksitleri devam ediyor. Bakın şimdi 4 megavatlık bu 65 dönüm üzerine kurulu güneş enerji santrali yılda 8 milyon saatten ortalama şu anda EPDK birim fiyatları 2,7 TL, 22 milyon lira yıllık getirisi var. Şu anda. Biliyorsunuz dolara endekslidir. EPDK üç ayda bir altı ayda bir bu rakamı sent üzerinden yeniler. 4 milyar 373 milyon TL kayıtlara girsin. Bu yatırımların içinde belediyemizin yaptığı kültür, sanat projeleri, sosyal yardım destekleri, sağlık hizmetleri destekleri, gençlik spor destekleri, deprem ve pandemi dönemi yardımları yer almamaktadır. Yatırım bu. Şimdi şatafat lüks deyince 10 yıllık son hayat döngümü söylüyorum. Ev belediye, vatandaş, cami. 100 seneden öncekilere ancak antika denir. 50-60 senelik öncekileri antika denmez. Bu tür dekorasyon ürünleriyle hepsi ikinci el, üçüncü el malzemelerle yapılan iç mimariye vintage diyorlar. Biz hanımla bu tür işlere merak sardık. Burada şimdi retro denir. Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Şimdi ben bunları istiyorum. Siz bu belediyenin bu makam odasına bir büro mobilyasından, şuradan buradan bunların yenisini yani modern mobilya tarzında mobilya aldığınızda eminim sizin maliyetiniz benim aldığım maliyet daha da üzerine, belki 2-3 katı olacak. Benim evimde böyledir. Evime kaç kişi gelmiştir burada. Yeni bir tane mobilya yoktur. Biz bunları seviyoruz. Bu bizim medeniyetimiz. Şimdi yıllardır biriktirdiğimiz koleksiyonlarımızdan aldığımız kendi eserlerimiz” diye konuştu. "Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme” Yarın eşyaları geri almak için kamyonla Yunusemre Belediyesine gideceğini belirten Çerçi, "Getirdiğimiz kendi eserlerimiz. Şimdi burada 7 tane memurun imzası var. Belgede yazılanlar ise aynen şöyle: ‘Mehmet Çerçi’nin makam odasındaki ekte fotoğrafları bulunan sayı ve isimleri yazılan eşyalar Mehmet Çerçi’nin şahsi eşyalardır. Görevde bulunduğu süre içerisinde kullanılmak üzere makam odasına yerleştirilmiştir. Kendi isteğiyle talep etmesi durumunda eşyalar kendisi tarafından alınacaktır’ Ben arkadaşlara dedim ki ‘5 sene sonra kim öle kim kala. Ondan sonra da bunları belediyeye hibe ederiz ne olacak. Bizim de belediyemize bir hediyemiz olur. Tutanağı falan boş verin dediğim halde arkadaşlar dediler ki ‘Başkanım önümüzde seçim var, şu var, bu var. Ne olur ne olmaz. Biz bunları tutacağız’ Ne yazdıklarını bile görmedim. Tutanağı tuttular. Şunu deseydi başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım dediniz çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Manisa’ya, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun demezsem beni bilen bilir. Elimdeki yüzüğü beğenen adama yüzüğümü veririm ben. Bu ahlaki bir şey değil. Bu belediye başkanlığı makamına yakışan bir şey değil. Herkesin bir onuru var. Ben 22 yıldır bu şehirde siyaset yapıyorum. Böyle bir kepazelikle karşılaşmadım. Bunlar başkana yakışıyor mu? Satacağım diyorsun. Hani kaydın yok. Kimin malını satıyorsun sen? Bakın buradan duyuruyorum arkadaşlar. Siz de gelin. Yarın, cuma günü saat 18.00’de. Kamyonu işçileri ayarladım. Siz de buyurun. Kalabalık olmaz. Orada güvenlikçiler var. Sayın başkan talimatı ver. İki tane görevli koy. Sen orada olursun, olmazsın. Lütfen eşyalarıma zarar verme. Bunlar ileride müze yaparsak müzenin de eşyaları olacak. Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme. Yoksa mahkemede bunları görüşeceğiz” dedi. Belediyeye fazladan personel alındığı iddialarına cevap veren Çerçi, “Bakın ben delillerle, belgelerle konuşuyorum. Bu arada aşağıdaki salondaki eşyaları da ben aldım. Onlar zaten salonun güzel dekorasyonu. Onlar da benimdi. Onlar için ‘çocukları salonu falan bırakın. Onları falan kayda almayın’ Onlar da 5 beş kuruş belediye parası yoktur. Masalar hariç. Koltuk var orada 3 takım. Onların hepsini ben şahsımdan ödedim, oraya koydum. 4 milyon dolarlık makam odası diye yazdılar. Bunu yazan basın. 4 milyon dolarlık. Bunların sayılardan haberi yok. Belediye binasını 110 milyon liraya mal ettik. Otoparkı, meydanı, belediye binasını. Bugünkü rakamı 487 milyon. Şimdi bir de bu şeyi söylüyor. Bankamatik memurları ve çok fazla personel almışlar. Bizde bir tane bankamatik personeli yok. Bir tane yok” diye konuştu. Seçim gecesi belediyede evrakları düzenlediklerini söyleyen Çerçi, “Seçime doğru firmalar telaş ederler. 1 milyonluk mal vermişsiniz, iş yapmışsınız. Endişe ederler. insanlar bir an önce faturasını keserler, verirler. Sizin de bunun karşılığında fatura kesmeniz lazım. Niye kesmeniz lazım? Bu bir kanuni zorunluluk. Bu dosya tekemmül ettirilmiştir. Belediyeye 5 kuruşluk yükü de yoktur, maliyeti de yoktur. İşlem tamamlanmıştır. Çünkü pazartesi yeni belediye başkanı adamlarını gönderecek. Evrakları inceleyecek” dedi. Gündeme gelen dekoratif sobayı da 2 yıl önce kendi cebinden 55 bin TL’ye aldığını belirten Çerçi, tüm mobilyaların şahsına ait olduğunu ve bazılarının taksitlerinin halen ödemeye devam ettiğini söyledi. Maaşını da açıklayan Çerçi, eşinin 50 bin TL maaş aldığının kendisinin de 100 bin TL maaş aldığını belirterek belediyeden de 150 bin TL ayrıca maaşı olduğunu söyledi. Basın açıklamasına AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, AK Parti Manisa Tanıtım ve Medya Başkanı Emre Şener, AK Parti Yunusemre İlçe Başkanı İlkcan Durmaz katıldı.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özel görüşmesine ilişkin detaylar belli oldu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile yakın zamanda iadeyi ziyaret konusunda mutabık kalındığı, milli bayramlar bir araya gelinmesi konusunda anlaşıldığı ifade edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüşmesine ilişkin detaylar belli oldu. AK Parti kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Özel ile yakın zamanda iadeyi ziyaret konusunda mutabık kalındığı milli bayramlar bir araya gelinmesi konusunda anlaşıldığı ifade edildi. Kaynaklar, ikili arasında yeni anayasa konusunun da konuşulduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın değişen şartlara göre anayasanın güncellenmesi gerektiğini söyledi. Kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a CHP Genel Başkanı Özel’e 15 Temmuz gecesi gösterdiği direniş için teşekkür ettiği, Özel’in ise, “Tiyatro olduğunu hiç düşünmedim” dediği ifade edildi. CHP Genel Başkanı Özel, 28 Şubat davasında hüküm giyen mahkumlara ilişkin talebini ilettiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise değerlendirilelim dediği öğrenildi. Özel’in Gezi davası yargılamasında 18 yıl hapis cezası alan Avukat Şerafettin Can Atalay ve Osman Kaval’a konusunu ilettiği öğrenildi. Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mülakatların kaldırılması yönünde talepte bulunduğu ifade edildi. Erdoğan ayrıca seçim başarısından dolayı CHP Genel Başkanı Özel’i tebrik ederek, "Sizin başkanlığınızda ivmelenen bir süreç var" dediği belirtildi.