POLİTİKA - 27 Mayıs 2015 Çarşamba 13:03

Başbakan ilk yerli yolcu uçağı için tarih verdi

A
A
A
Başbakan ilk yerli yolcu uçağı için tarih verdi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, ilk yerli yolcu uçağının 2019’da Türkiye semalarında olacağını açıkladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Yerli Uçak Tanıtım Töreni’ne katıldı.

“MENDERES VE ARKADAŞLARININ HATIRASI ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM”

Toplantıda konuşan Davutoğlu 27 Mayıs ihtilalinin yıl dönümünü hatırlatarak, “İhtilal ve doğurduğu sonuçlar itibariyle Türk demokrasisinin bu tür müdahalelerin bir daha olmayacağı inancıyla merhum Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarını onurla, gururla anıyorum. Hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Allah bir daha bu milleti, kendi iradesiyle seçtiği hükümetlerin bu şekilde görevden alındığı günlerle şahit kılmasın” ifadelerini kullandı.

“NURİ DEMİRAĞ VE ARKADAŞLARI BİRÇOK ENGELLE KARŞILAŞTILAR”

Milli uçak projesinin büyük bir hayal olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Sadece bugünün hayali değil. Bundan 71 yıl önce 26 Mayıs 1944’de rahmetli Nuri Demirağ ve arkadaşları yeni Cumhuriyeti onurlandıracak büyük bir projeyi hayata geçirmek için yola çıktıklarında birçok engelle karşılaştılar. Onların geliştirdiği uçak NUD 38 İstanbul - Ankara arasında test uçuşunu başarı ile tamamlamıştır. Fakat kişilerin vizyon sahibi olması yetmiyor, o zaman devleti yönetenler bu vizyonu anlayamadıkları için, atılan cesur adımları takdir edemedikleri için, Türkiye’nin yüzde yüz milli uçak projesi 71 yıl gecikmeyle bugün tekrar gündeme geliyor. Bir kez daha rahmetli Nuri Demirağ’ı rahmetle, takdirle anıyorum. 1936’de çıktığı ilk yolda, deniz müzesi yanında başlaya o ideal başarılı adımlarla devam etmiş, o günkü Amsterdam havalimanı büyüklüğündeki tesislerle kurulan o başlangıç vizyon yetersizliği nedeniyle Eskişehir’de yaşanan kaza ardından tamamen iptal edilmiş. THK siparişleri geri almış, yurt dışından yapılan siparişler bir kanunla durdurulmuş. Bu aslında tek parti yönetimlerinin ne kadar vizyonsuz bir perspektif çizebildiklerinin en çarpıcı örneği” diye konuştu.

“DOĞRU BİR İSYASİ İRADE, OLMAZLARI OLUR KILAR”

Aradan geçen yıllar boyunca hiçbir hükümetin yeril uçak projesini tekrar gündeme getirmediğini vurgulayan Davutoğlu, “Ta ki 2002’de AK Parti iktidarları gelene kadar. Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde Türk havacılık sektörü olağanüstü bir atılım içine girdi. THY, dünyanın en önemli markalarında biri oldu. 2002’de 9 milyon iç hat yolcusu varken bugün bu sayı 85 milyona çıktı. Dünyanın en büyük havalimanı inşa etmek için harekete geçtik. Geçtiğimiz hafta Ordu Giresun havalimanını açtık. Avrupa’da ilk kez denize dolgu yapılarak inşa edilen havalimanı. Bu havalimanı ideallerin kararlılıkla birleşmesi halinde engel tanımayacağının göstergesi. Fatih Sultan Mehmet Han’ı anarak Ordu Giresin havalimanını zikretmiştim. Fatih Sultan Mehmet Han Haliç’in kapatılmış olduğunu görünce uygun bir zamanı bekleyebilirdi. Liderlik alışılagelmiş dışında karar alma yeteneğidir. İlk zikredildiğinde donanmayı karadan yürütme fikri gerçekleşmesi imkansız gelebilirdi ama doğru bir siyasi irade olmazları olur kılıyor. Ordu Giresun Havalimanı da ilk anda bakıldığında denizden yükselen dağlara bakıldığında havalimanı yapma zorluğu aşikardı. Ama sayın Cumhurbaşkanımız verdiği güçlü kararla hem bu yolu açtı, hem de aşılmaz yolların nasıl aşılacağının örneğini verdi” şeklinde konuşu.

“İSTER KARADENİZ'İN DAĞLARI, İSTER TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ŞİDDET EYLEMLERİ HEPSİNİ AŞARIZ”

Dün Hakkari Yüksekova havalimanın açılışını gerçekleştirdiklerini de hatırlatan Davutoğlu, “Hakkari denildiğinde Türkiye’nin genellikle bir uç noktası ifade edilmesi için kullanılan bir vilayetti. Bu havalimanı ile dünyaya bağlantı sağlayabilen bir merkez haline dönüşmeye başlıyor. Bunun yine önemli bir tarafı terör örgütünün yıllarca bu havalimanın açılmasını engellemek için verdiği çabalar, baskınlara rağmen güçlü bir siyasi iradeyle bu havalimanını yapılmış olmasıdır. Biz bir karar aldık, karşımıza kim çıkarsa çıksın ister Karadeniz’in dağları gibi doğal, ister bazı örgütlerin çalışmaları gibi şiddet eylemleri olsun, hepsini aşarız ve kararımızı mutlak suretle uygularız” dedi.

“100 KİLOMETREDE HAVALİMANINA ULAŞAMAYAN TEK BİR VATANDAŞ BIRAKMAYACAĞIZ”

Türk havacılığının hızla geliştiğine dikkat çeken Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Nerede bir havalimanı varsa oraya bir Türk şirketi inecek. Nereye bir uçağımız iniyorsa orada bir büyükelçimiz olacak. Artık Türkiye yerel düşünen bir ülke değil, küresel düşünen bir ülke. Bu rekabette hak ettiğimiz yeri alacağız. Son 12 yılda 10 milyon vatandaşımız ilk kez uçağa bindi. Uzun otobüs yolculuklarının yerini havayolu imkanlarının alması bizim için vatandaşımıza duyduğumuz saygının da bir gereği. Bu çerçevede 100 kilometrelik daireler içinde Havalimanı’na ulaşım imkanı olmayan tek bir vatandaş bırakmayacağız.”

“BİRİLERİ ROKETSAN ÜZERİNDEN DÜĞMEYE BASTI”

Başbakan Davutoğlu Türkiye’nin milli savunma sanayisini geliştirme konusunda çok önemli yıllarını kaybettiğinin altını çizerek şunları söyledi;

“Nasıl milli uçak yapımında 1944 yılından bu yana geçen yıllar kaybedilmiş yıllarsa, aynı şekilde milli savunma sanayi konusunda da Ak Parti iktidara gelene kadar maalesef bütün savunma ihtiyaçlarımız dışarından tedarik yoluyla karşılanacağı varsayımı içinde davranıldı. Hatta bir takım rant çevreleri oluştu. Türkiye’nin ihtiyaçlarını hibe silahlardan karşılayan ya da satın alımlarda başka ülkelerin kongrelerine muhtaç bırakan ve aradaki bazı kesimlerin ülke ekonomisi zarara soktuğu projeler gündeme geldi. Biz iktidara gelişimizle yerli tedarik bağlamında stratejik tercihte bulunduk. 2002’de savunma sanayiinde yerlilik oranı yüzde 24 iken, bugün yüzde 60’a çıktı. Dışişleri bakanlığı döneminde Roketsan’ı ziyaret ettiğimde yetkililer bizden önce Roketsan’ın kapatılmasına kararı verildiğini söyledi. Roketsan şu anda rekabet gücü yüksek uluslararası şirketler arasına girdi. Nasıl Nuri Demirağ’ın projeleri durdurulmuşsa bir el Roketsan üzerinden mili savunma sanayiinin füze teknolojilerine dayalı önemli projeleri durdurmak için düğmeye basmıştı. Eğer Ak Parti iktidarda olmamış olsaydı, şu anda geliştirilmiş bir çok proje, gelişme imkanı bulmadan durdurulmuş olacaktı. Biz durdurulamayacak bir iradeni sözcüleriyiz. Bizi durdurmak isteyen ancak 27 Mayıs gibi darbeler üzerinden hedefine ulaşabileceğini zannedebilir. Ama Türkiye’de artık ne darbelerle, ne vesayete ne de dar siyasi anlayışlara izin verilmeyecektir.”

“TÜRKİYE KENDİ SAVUNMASI İÇİN NE İHTİYACI VARSA KENDİ ÜRETECEK”

Son 12 yılda savunma sanayiinde önemli hamlelerin yapıldığına dikkat çeken Davutoğlu, “Artık hibe üzerinde kendi savunmasını tanzim etmeye çalışan bir ülke yok. Aksine 5 milyar dolarlık yıllık üretim, 1 milyar dolara varan ARGE çalışmaları ile çok güçlü bir savunma sanayiimiz var. Savunma sanayi icra komitelerinde ele aldığımız hususlar bağlamında önümüzdeki dönemde de milli muharip uçağımız 2023’e kadar uçurmuş olacağız. Füze savunma sanayi konusunda mili kapasiteyi arttırıcı her türlü tedbir alınacak. Türkiye kendi savunması için neye ihtiyaç duyuyorsa, kendi mühendisleri, kendi sermayesi, kendi emeği ve kendi iradesi ile hayata geçirecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

“2019’DA İLK UÇAK UÇUŞA GEÇECEK”

Milli bölgesel uçak yapımının bu anlamda önemli bir proje olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Son aylarda bu çalışmalara hız verdik. Burada önemli olan hem bir geçiş aşamasıyla süreyi kısaltmak ve bir an önce sertifikasyonu olan güvenilir bir model üzerinde yoğunlaşmak. Çünkü sertifikasyon önemli bir gereklilik. Nuri Demirağ’ın uçağı o dönemde A kategorisinde uluslararası sertifikasyonu almış bir uçaktı ama durduruldu. Durduranların hem ülke içinde hem ülke dışında bağlantıları vardı. Bu anlamda güvenilirliği yüksek, test edilmiş bir model olan Dornier 328 ve 628’in bütün telif haklarının alınmasıyla sertifikasyon da dahil tüm bu süreçler kısa sürede tamamlanacak ve inşallah 2019’da Dornier 328 modeli etrafında yapılan ilk uçak uçuşa geçek. 2023 yılında sipariş edilen 50 uçak üretime geçecek. Yine 628 modeli ile de 2020’de tasarım tamamlanıp 2023’de uçuş gerçekleşecek. Yüzde yüz tür tasarımı milli bölgesel uçağımız ile milli muharip uçağımız birlikte semalarda uçmuş olacak” diye konuştu.

"ONLAR ENGELLER, AK PARTİ YAPAR"

Nuri Demirağ ve arkadaşlarının projesinin engellendiğini hatırlatan Davutoğlu, “Onlar engeller, AK parti yapar. Nuri Demirağ’ı engellediler. Onunla birlikte başlayan proje eğer hayata geçirilmiş olsaydı, belki bu yol çok kısa sürede kat edilmiş olurdu. Ama bizi engelleyemeyecekler. Hangi tuzakları kurarlarsa kursunlar, hangi engelleri çıkarırlarsa çıkarsınlar, yeni Türkiye’yi küresel bir güç haline getirme hedefimizden saptıramayacaklar. 7 Haziran seçimlerinin önemi daha iyi anlaşılıyor. Ya bütün bu projeler başladığı gibi gerçekleşecek, ya da geçmişte olduğu gibi durdurulmaya çalışılacak” ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, hızlı tren projesinin de birileri için hayal olduğunu söyleyerek, “2001’de dönemin ulaştırma bakanına sorulduğunda ‘bu projeyi çocuklarımızın hatta torunlarımızın görmesi hayal’ demişti. Ama biz yaptık. Bir şeye önce inanmak lazım. Kendisine güvenene bir kadronun gerçekleştiremeyeceği hiçbir hedef yoktu. Bütün bunlar bütüncül bir stratejinin eseri olabilir. Yüksek hızlı tren İstanbul - Ankara arasında dışarından teknoloji transferi ile gerçekleştirdi. Ama şimdi bundan sonraki bütün aşamaları kendimiz yapıyoruz. Bütün havalimanlarının çapraz uçuşlar yapacak bir takviyeyle elverişli hale gelmesi gerekiyordu. Sadece İstanbul’dan, Ankara’dan uçuş değil ara uçuşları yapacak bir uçak modeline ihtiyaç vardı. Bununla o kadar seri bir uçuş imkanına kavuşacağız ki Anadolu birbiriyle entegre olacak. Bu uçaklar sadece yolcu uçağı değil askeri nakliye uçağı olarak, VIP uçağı olarak, ambulansa uçağı olarak kullanılabilecek kapasitede” dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’da İHA muhabirine saldıran şüphelilerden 2’si gözaltına alındı Bursa’da dün akşam Podyum Park Eğlence Merkezi’nde çıkan silahlı kavgayı görüntüleyen İhlas Haber Ajansı muhabirini darp eden şüphelilerden 2’si yakalanarak gözaltına alındı. Olay, dün akşam merkez Nilüfer ilçesinde bulunan Podyum Park Eğlence Merkezi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Klarnet isimli bir eğlence mekanında güvenlik görevlisi olarak çalışan Murat Enes K. (26), arasında husumet olan kişiyle mekan kapısında karşılaşınca aralarında tartışma çıktı. Kısa sürede büyüyen tartışma kavgaya dönüşünce saldırgan, Murat Enes K.’yi yanında taşıdığı silah ile bacağından vurdu. Olayı görüntüleyen İhlas Haber Ajansı muhabiri Abdullah Bozkurt’u gören Klarnet isimli mekanın korumaları Bozkurt’u darp etti. Haber görevini yerine getiren basın mensubu yaklaşık 10 kişinin kendisini darp etmesiyle yerde kaldı. Polis ekiplerinin müdahalesiyle saldırganların elinden alınan basın görevlisi Bozkurt, ambulans ile Bursa Şehir Hastanesine sevk edildi. Öte yandan, Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, “Mesleğimize ve meslektaşlarımıza yönelik çirkin saldırılara bu akşam Bursa’da bir yenisinin eklendiğini üzülerek haber aldım. Edindiğimiz bilgiye göre, İhlas Haber Ajansı muhabiri genç meslektaşımız Abdullah Bozkurt, Podyum Park’ta meydana gelen bir olay hakkında bilgi toplarken Klarnet isimli mekanın yetkilileri ve güvenlikçileri tarafından feci şekilde dövülerek hastaneye kaldırılmış. Tek tesellimiz meslektaşımızın hayati tehlikesinin olmamasıdır. Halkın haber alma özgürlüğü adına fedakarca görev yapan meslektaşımıza ‘geçmiş olsun’ diyor, saldırganların yakalanarak hak ettikleri şekilde cezalandırılmasını bekliyoruz. Bursa Gazeteciler Cemiyeti olarak konunun takipçisi olacağız” dedi. Şüphelilerden 2’si gözaltına alındı Yaşanan olay sonrası harekete geçen ekipler, olayın şüphelileri Gökhan T. (28) ile Burak A.’yı gözaltına aldı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
Gaziantep GAÜN Erasmus+ ka220 hed projesinin vilnius toplantısı başarıyla tamamlandı Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Başaran yürütücülüğünde gerçekleştirilen STEAM Eğitiminde Girişimcilik Standartlarının Belirlenmesi projesinin beşinci ulus ötesi toplantısı, İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Litvanya ve Türkiye’den akademisyenlerin katılımıyla Vilnus VGTU ininerijos licjus ev sahipliğinde Litvanya’da gerçekleştirildi. Toplantıda, proje kapsamında gerçekleştirilecek eğitimler ve girişimcilik standartlarının belirlenmesi hedefleri üzerinde fikir alışverişinde bulunarak projenin planlaması yapıldı. Ayrıca Litvanya’dan 25 öğretmenin katılımıyla proje kapsamındaki eğitimler verilmeye başlandı. 250 Bin Euro bütçe desteğiyle Avrupa Birliği tarafından desteklenen projenin, girişimcilik eğitimi alanında önemli bir çalışma olması bekleniyor. Projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasıyla, katılımcı ülkelerde girişimcilik standartlarına yönelik daha kaliteli bir eğitim imkânı sağlanması hedefleniyor. Proje, standartlar belirlenmiş ve öğretmenler için uygulanabilir girişimci odaklı STEAM eğitimi için bir model geliştirmeyi amaçlıyor. Geliştirilecek bu model öğretmen yetiştirmede girişimcilik odaklı STEAM eğitimi için yol gösterici olacak. Literatürde bir boşluk olarak tespit edilen öğretmen ve öğrencilerin girişimcilik becerilerini destekleyecek pratik STEAM etkinlikleri oluşturmaya yönelik standartlar için bir rehber oluşturulacak. Projenin hedeflerine ulaşmasına yönelik etkinlikler olarak çeviri proje toplantıları (öğretmen eğitimi ve sınıflarda STEAM uygulamaları), STEAM standartlarının belirlenmesine yönelik toplantı ve yeşil Avrupa uluslararası konferansı gerçekleştirilecek. Bu projeden elde edilen veriler ışığında STEAM için standart bir yapı oluşturulacak. Bu standart yapı, yapılacak STEAM çalışmalarının nasıl olması gerektiğine dair araştırmalara temel oluşturacak, bugüne kadar yapılmış olan STEAM eğitiminin uygunluğunun değerlendirilmesine de imkan sağlayacak. Doç. Dr. Mehmet Başaran’ın yürütücülüğü ve koordinesinde olan projeye İspanya’dan Doç. Dr. ngeles Bueno Villaverde ve ekibi, İtalya’dan Doç. Dr. Assante Dario ve ekibi, Yunanistan’dan Prof. Dr. Euripides Hatzikraniotis ve ekibi, Portekiz’den Dr. Jardim Nilza ve ekibi, Litvanya’dan Smalinsk Ernesta ve ekibi ile Türkiye’den Prof. Dr. Birsen Bağçeci, Dr. Öğr. Üyesi Gürsu Aşık ve ekibindeki akademisyenler katkı sağlayacak.
İstanbul Seçil Erzan’la aynı davada sanık olan Eligül’den Erzan’a 3 bin dolarlık tazminat davası Yüksek kar getirili "Fatih Terim" fonu vaadiyle aralarında Arda Turan, Fernando Muslera ve Emre Belözoğlu gibi isimlerin de bulunduğu pek çok kişiyi dolandırdığı iddia edilen banka müdürü Seçil Erzan ile aynı davada sanık olan Hüseyin Eligül, Erzan’a 3 bin dolarlık tazminat davası açtı. Yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış futbolcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 21 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen Şube Müdürü Seçil Erzan’ın davası sürüyor. ‘’Sorumluluktan kurtulmak adına Seçil Erzan’a baskı yapan Denizbank, bu zararın doğumuna bizzat yol açmıştır’’ Dava sürerken yeni bir gelişme meydana geldi. Davanın 7 sanığından biri olan ve tutuksuz yargılanan Hüseyin Eligül, Erzan ile bankanın kendisini zarara uğrattığını öne sürerek İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkemeye sunulan dava dilekçesinde, Erzan’ın suç teşkil eden işlem ve eylemleri nedeniyle Eligül’ün mağdur olduğu ve zarara uğratıldığı belirtilerek, ‘’Davalı banka ise ticari mümessilinin tüm işlem ve eylemlerine seyirci kalarak tüm kaynaklarını kullanmasına rağmen kontrol ve denetim mekanizmalarını işletmekten imtina etmiştir. Sorumluluktan kurtulmak adına Seçil Erzan’a baskı yapan banka, bu zararın doğumuna bizzat yol açmıştır. Bankanın ticari mümessillerinin ve çalışanların işlem ve eylemleri karşısında hareketsizliği ve basiretsizliği, oluşan hukuka aykırı işlem ve eylemlerdeki sorumluluğu bertaraf etmesine neden olmuştur. Bu nedenle, zararımızın karşılanması için şimdilik 3 bin dolarının Seçil Erzan ile bankadan tahsilini talep ediyoruz” ifadelerine yer verildi. ‘’Bana babasının emaneti o, şimdi bizi zor duruma düşürdü’’ Geçtiğimiz Mart ayında İstanbul 41.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasında savunma yapan sanık Eligül, ‘’Ben yıllarca paramın özel bankacılıkta çalışmasını bekledim, mağdurum. Seçil Erzan bir verdi, beş aldı. Ben Seçil’in ona verdiğim paraları biriktirdiğini sanıyordum. Biz Seçil ile abi kardeş gibiyiz. Bana babasının emaneti o. şimdi bizi zor duruma düşürdü. Yaptığı yanlışlar çok. Milyon dolarları almış, bu duruma sokmuş bizi’’ şeklinde konuşmuştu.