EĞİTİM - 30 Kasım 2019 Cumartesi 15:23

BAU, Gürcistan’da sağlık üssü olacak

A
A
A
BAU, Gürcistan’da sağlık üssü olacak

BAU Global Başkanı Enver Yücel, ülkemizin geçmişten gelen bir tarihi ve kültürel yakınlığı olan Gürcistan’la eğitim yoluyla da kurdukları ilişkinin, çeşitli fakülte ve yüksekokul açılışıyla da süreceğini söyledi.

Bahçeşehir Üniversitesi'nin global zincirinin halkalarından olan International UniversityBatumi Tıp Fakültesi'nin akademik yılı ve yeni kampüs binasının açılış töreni, Gürcistan Acara Özerk Cumhuriyeti'nin yönetim merkezi Batum'da gerçekleştirildi.

JCI standartlarına göre inşa edilmiş ve güncel tesislerle donatılmış Fakülte, Batum MedinaHospital ile afilosyonu bulunan ve hastaneyle aynı yerleşkedeki yeni binasında, 20 farklı ülke ve kültürden gelen öğrencilere alanında başarılı akademik kadrosuyla eğitim verecekler.

Enver Yücel: “Tıp Fakültesi bir sağlık üssü olacak”

Törende bir konuşma yapan BAU Global Başkanı Enver Yücel, ülkemizin geçmişten gelen bir tarihi ve kültürel yakınlığı olan Gürcistan’la eğitim yoluyla da kurdukları ilişkinin, çeşitli fakülte ve yüksekokul açılışıyla da süreceğini söyledi.

BAU’nun Avrupa’nın, hatta dünyanın en büyük eğitim kurulu olduğunu söyleyen Yücel, “21 yıl önce üniversite olarak İstanbul’da kurulan Avrupa’nın en iyi eğitim veren kurumlarından biriyiz. Hatta en iyisiyiz. Beş yıl önce bölgenin bir insanı olarak önceliğimiz sağlık alanında bir Tıp Üniversitesi açma fikri bana geldiğinde komşumuz, dostumuz Gürcistan’da böyle bir yatırımın yapılıyor olmasının heyecanıyla karşılayıp bu işe başladım.Beş yıl önce uluslararası öğrencileri olan küçük bir yapıyla başladık ve gördük ki bu bölge sağlık alanında ihtiyacı olan bir ülke. Şimdi de sağlık alanında Gürcistan Batum’da hem doktor yetiştiren,hem hasta tedavisi yapan, hem de araştırmaları yapan bir sağlık üssü olan önemli bir merkez olsun istedik. Bunun içinde bölgedeki güçlü,iyi kalite hizmet veren Medina Hastanesiyle afilosyonu olarak işbirliği ile pratiğinin bizde yapılmasına önerim bu yeni kampüse taşınmamızı sağladı.Tıp Üniversitemiz, doktor yetiştirmenin yanı sıra diş hekimliği, eczacılık, fizyoterapi gibi birçok alanlarda büyüyecektir. Ayrıca mühendislik tıp ile de birleştirilerek çok güzel işler yapılacağına inanıyorum. Tıp Üniversitesi bir başlangıç olmuştur ve devamı yeni eğitim yatırımlarıyla gelecektir.”

“Güçlü kadın, güçlü toplum demektir”

Kadınları güçlendirmeden sürdürülebilir kalkınmanın olmayacağına da dikkat çeken Yücel, “Öncelikle bu alanda yatırım yapmakla kadının da sağlık alanında yer etmesini sağlayan adımları da atmış oluyoruz. Gelecekte birçok işlerin makinalar tarafından yapılacak olması beklentisi kadınlarımızı genç yaştan itibaren belli alanlarda iş gücüne gitmeyi sağlayacak önlemleri almak lazım. Biz bunu baştan beri düşünüyoruz. Görüldüğü gibi Rektörlerimizin hepsi kadın. Kadının iş gücüne inanmak lazım. Bir toplumda kadın ne kadar güçlü ise toplumda o kadar güçlüdür. Kadının güçsüz olduğu toplumun güçlü olması mümkün değildir” dedi.


Yapılan konuşmaların ardından protokol üyeleriyle birlikte açılış kurdelesi kesilen Tıp Üniversitesi gezildi.
Açılış törenine, Batum Sağlık ve Sosyal İşler Bakanı Zaal Mikeladze, Batum Başkonsolosu Makbule Koçak, Devlet eski Bakanı Burhan Kara, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç, Acara Sağlık ve Sosyal İşler Bakan Yardımcısı Nino Nizharadze, Ajara Halk Sağlığı Merkezi Başkanı Rusudan Shavishvili, Ajara Yüksek Konseyi Sağlık ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Leila Ghoghoberidze, Shota Rustaveli Devlet Üniversitesi Rektörü MerabKhalvashi, CSG-City Security Group Yönetim Kurulu Başkanı, Bahçeşehir Üniversitesi Güvenlik ve Koruma Genel Koordinatörü Emniyet Müdürü Osman Öztürk, Piraziz Belediye Başkanı Hüseyin Görgülüoğlu, BAU Rektör Danışmanı Turgay Polat, Türkiye ve Gürcistan’dan bürokratlar, akademik ve idari personellerle öğrenciler katıldı.

Ahmet Bilge

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.