SAĞLIK - 15 Ekim 2019 Salı 16:04

'Bebeklerdeki dudak damak yarıklarının görülme sıklığı şaşırtıyor'

A
A
A
'Bebeklerdeki dudak damak yarıklarının görülme sıklığı şaşırtıyor'

Dudak yarıklı veya dudak damak yarıklı bebeklerin yaklaşık yüzde 10’unda diğer organlarda ve yapılarda da sorun olabileceğine dikkat çeken Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Ağır, izole damak yarıklı bebeklerde bu oranın yüzde 30’a yaklaştığını ve başka yerlerde de sorun olma olasılığının daha yüksek olabildiğini ifade etti.

En sık kalp damar yapısal rahatsızlıklarının görüldüğünü belirten Prof. Dr. Hakan Ağır, genetik konsültasyonun bu nedenle çok önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Hakan Ağır, anne veya babadan herhangi birisinde DDY(dudak damak yarıkları) varsa, DDY lı bir bebeğin tekrar dünyaya gelme olasılığının yüzde 2-5 arasında olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Hakan Ağır, ‘’Eğer ikinci bir DDY’lı varsa üçüncüsünün dudak yarıklı gelmesi şansı yüzde 10-14 tür. Damak yarığı için bu risk yüzde 8’dir. Damak yarıklı çocuklarda yüzde 5 ile yüzde 15 arasında dirençli konuşma bozukluğunun düzelmesi için ameliyat yapılmaktadır. Sıklıkla genizden yani boğazın gerisinden doku damağa eklenir veya yanlardan arkaya taşınır. Bu ameliyat hastanın probleminin ciddiyeti ve konuşma terapisine yanıtına göre 4,5-6 yaş arası yapılmaktadır’’ şeklinde açıklamalarda bulundu.

Anlaşılacağı üzere Dudak Damak Yarıklarının sanıldığı kadar az görülmediğinin altını çizen Prof. Dr. Hakan Ağır, her yıl ülkemizde bu soruna sahip 1500 ile 2500 bebeğin dünyaya geldiğinin tahmin edildiğini ve dolayısı ile çok nadir bir durum olmadığını anlattı.

“En fazla görünen tek taraflı dudak damak yarıkları”

Prof. Dr. Hakan Ağır, ‘’Tarafımızca yapılan bir ön çalışmanın sonuçlarına göre Türkiye’deki oran daha önce ki çalışmalarda belirtilenle paraleldir. Görülme sıklığı her 700 ile 1000 canlı doğumdan birdir. Görülme sıklığı en fazla olanı tek taraflı dudak damak yarıklarıdır. Onu Damak yarıkları takip eder. Yarık küçük dil, çatallı küçük dil diye tabir edilen yarık aslında en sık görülen tiptir ve toplumda sağlıklı bireylerde yüzde 1-2 oranında görülebilir. Bunların çok önemli kısmı fark edilmez ve bir soruna da yol açmaz. Bebekte çatallı küçük dil fark edildiğinde mutlaka dudak damak yarık cerrahı bebeği görmelidir. Aksi takdirde konuşma sorunu olmadığı sürece kapatılmaları gerekmez’’ dedi.

Dudak Damak Yarıklarının en sık görülen yüz bölgesi doğumsal problemlerinden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hakan Ağır, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre hesaplandığında her yıl ülkemizde 1500 ile 2000 arası dudak damaklı bebeğin dünyaya geldiğinin tahmin edildiğini belirtti.

“Gebelik öncesi takibin ve doğum sonrası kontrollerin önemi”

Gebelik döneminde yapılan rutin ultrason incelemelerde damaktaki yarıkları görmenin ve tanımlamanın çok zor olduğunun altını çizen Prof. Dr. Hakan Ağır, dudaktaki yarıklarda ise yarık geniş ve özellikle iki taraflı ise yüzün ultrasonda görülmesi durumunda tanımlanabildiğine dikkat çekti.

USG de ana rahmindeki bebeğin yüz pozisyonunun da önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hakan Ağır, rahme yaslanarak gizlenen yüzlerde yarıkların görülemeyeceğini, diğer yandan rahme yaslanarak şekli değişebilen yüzde yarıkların tanımlanmasının yine çok zor olabileceğini belirtti. Bu konuda ultrasonu yapan doğum uzmanının bilgi beceri ve deneyimi kullandığı cihazın gelişmişliği kadar önemlidir. Doğum sonrası ilk 24-72 saat içerisinde bebeğinizi değerlendiren cerrahın gerekli görürse diğer konsültasyonları isteyebileceğini de hatırlatan Prof. Dr. Hakan Ağır, örneğin daha detaylı bir pediatri değerlendirmesinin, diğer uzuvlarda örneğin ellerde ayaklarda veya başka organlarda doğumsal ek anomaliler olması halinde ilgili alan uzmanlarından da konsültasyon istenebileceğini sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Hakan Ağır, örneğin damak yarıklı bebeklerde kalp ve büyük damarlardaki doğumsal anomali riski nedeni ile pediatrik kardiyolojiden konsültasyon istenebileceğini, yine ileriye dönük hasta takip ve tedavi başarısı açısından doğum sonrası ilk 2-3 hafta içerisinde ilgili ortodontistin görmesinin doğru olacağının da altını çizdi.

“Dudak damak yarıklı bebeklerin takibi ve tedavisi”

Dudak Damak Yarıklı bebeklerin tedavisinin bir takım işi olduğunu ve bu takımın kaptanının plastik cerrahi uzmanı olduğundan bahseden Prof. Dr. Hakan Ağır, plastik cerrahın bu konuda yeterli ve gerekli eğitimi almış, beceriyi kazanmış olmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Hakan Ağır, takımın diğer önemli üyelerinin; ortodontist, konuşma terapisti, çocuk diş hekimi, çocuk doktoru, KBB uzmanı, bunun yanı sıra sosyal hizmetler uzmanları, genetik uzmanı ve ağız cerrahı olduğunu belirterek sözlerini noktaladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.