SAĞLIK - 07 Temmuz 2022 Perşembe 15:53

'Besin alerjisine karşı ‘Süt Merdiveni’ni öneriyoruz'

A
A
A
'Besin alerjisine karşı ‘Süt Merdiveni’ni öneriyoruz'

Besin alerjisine karşı ‘Süt Merdiveni'ni öneren Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, “İnek sütü alerjisi çocuklarda en sık görülen besin alerjilerinden olup ölümcül reaksiyonlara sebep olabilir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda sütün, fırınlanmış ürünler içinde, 180-200 derece ısıda 30 dakika un, şeker gibi ek besinlerle pişirildiğinde, hem ısı hem de karışımın matriks etkisiyle bazı süt proteinlerinin küçük parçalara ayrılışarak alerjik özelliğinin azaldığı gösterildi” dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, son yıllarda görülme sıklığı artan ve alerjik pandemik hastalığı olarak kabul edilen besin alerjilerinin tedavisinde gelişen yeni teknikleri açıkladı. Doç. Dr. Nacaroğlu, modern yaşamla birlikte artan hazır besin tüketiminin alerjilere zemin hazırladığını belirterek, “Besin alerjisi, belirli bir besinle temas ettikten sonra ortaya çıkan ve her seferinde tekrar eden, özgün bir bağışıklık cevabına bağlı olarak ortaya çıkan sağlık sorunu şeklinde tanımlanabilir. Özellikle son yıllarda görülme sıklığı giderek artan besin alerjisi, 21’inci yüzyılın alerjik pandemik hastalığı olarak kabul edilmektedir. Günümüzde modern yaşamın getirdiği hazır besinler, katkı maddeleri, işlenmiş gıdalar ile çevresel ve genetik faktörler gibi birçok nedene bağlı olarak besin alerjisi oranının arttığı çalışmalarda gösterilmiştir” diye konuştu.

“İnek sütü alerjisi ölümcül reaksiyonları tetikleyebilir”
Çocuklarda en sık görülen inek sütü alerjisinin ölümcül reaksiyonlara sebep olabildiğine dikkati çeken Doç. Dr. Nacaroğlu, “Bu nedenle tedavide ana prensip inek sütü içeren tüm besinlerden kaçınmaktır. Ancak son yıllarda inek sütü alerjisi nedeniyle izlenmekte olan ve kanda bakılan süt alerjisi değerleri (sütspesifik IgE değeri ve kazein spesifik IgE değerleri) düşük olan bazı hastaların fırınlanmış süt ürünlerini reaksiyon yaşamadan yiyebildiği gözlenmiştir. Süt, fırınlanmış ürünler içinde, 180-200 derece ısıda 30 dakika un, şeker gibi ek besinlerle pişirildiğinde, hem ısı hem de karışımın matriks etkisiyle bazı süt proteinleri küçük parçalara ayrılışarak alerjik özelliği azaldığı gösterilmiştir. Ancak kanda bakılan alerji değerleri (kazein spesifik IgE değeri) düşük olsa bile hastalara fırınlanmış süt ürünlerinin denenmesi çocuk alerji doktoru gözetiminde (yükleme testleriyle) yapılması önerilebilir. Fırınlanmış süt içeren ürünleri tüketebilen hastaların, fırınlanmış süt ürünleriyle bile reaksiyon gösteren hastalara göre daha erken yaşta süt alerjisinin düzeldiği yani tolerans geliştiği çalışmalarda gösterilmiştir” şeklinde konuştu.

“Yükleme testi hekim gözetiminde yapılmalı”
Doç. Dr. Nacaroğlu, fırınlanmış süt ürünleri ile deneme yapılabilecek hasta grubunu şu şekilde açıkladı: “Çocuk alerji hekimi tarafından hastanın hikayesinde; kazara süt ürünleri ile karşılaşma öyküsü ile gözlenen şikayetlerin ciddiyetine, yapılan cilt testindeki süt ile ortaya çıkan test sonucuna, yine kanda bakılan süt alerji düzeyine (süt spesifik IgE, kazein spesifik IgE) ve beraberinde hastanın varsa eşlik eden başka alerjik hastalıkları da göz önüne alınarak yapılan değerlendirme ile hastanın fırınlanmış ürünleri deneme riski analiz edilir. Eğer bu analiz sonucunda fırınlanmış ürünleri deneme ile oluşabilecek reaksiyon riski düşükse, doktor gözetiminde fırınlanmış bir ürünle, fermente bir süt ürünüyle veya direkt süt ile besin yükleme testi yapılabilir. Ancak reaksiyon gelişme riski hastanın yüksekse, yükleme testi yapmaktan kaçınılır ve hastaya da tüm süt proteini içeren ürünlerden kaçınması önerilerek hastanın diyeti düzenlenir. Ayrıca anafilaksi riski olan hastalara adrenalin içeren otomatik enjektör reçete edilir ve bu kullanıma hazır enjektörlerin nasıl kullanılacağı anlatılmalıdır. Büyüme gelişmesinin izlenmesi, belirli aralıklarla alerji düzeylerinin kontrol edilmesi gerekmektedir. Alerji düzeylerine ve hastanın takip durumuna göre besin denemesi tekrarlanabilir. Sonuç olarak; besin alerjisi takip, tedavi ve yönetimi kompleks ve çok değişkenli bir süreçtir. Bu sürecin yönetimi tecrübeli ve donanımlı çocuk alerji kliniklerinde alanında deneyimli çocuk alerji hekimleri tarafından yapılmalıdır.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Arslantepe Höyüğü’nde yeni dönem kazı çalışmaları başlıyor Arslantepe Höyüğü’nde kazıların 15 Temmuz’da başlayacağını belirten AK Parti Malatya Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak, yeni dönemde devam edecek çalışmalarda Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekin’in yer alacağını söyledi. UNESCO listesinde yer alan Arslantepe Höyüğü’nde Temmuz ayında başlayacak kazı çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan AK Parti Malatya Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak, ilk kazı çalışmalarının Prof. Dr. Marcella Frangipane’nin hocası ile başladığını daha sonra kendileri ile devam edip ardından ise Frangipane’nin öğrencisi Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli ile devam ettiğini hatırlatarak yeni dönem kazı çalışmalarında Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekin’in kazı koordinatörü olarak görevlendirildiğini belirtti. Arslantepe Höyüğü’nün tarihi derinliğine dikkat çeken AK Parti Malatya Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak Arslantepe Höyüğü’ne gelen ziyaretçilerin talep ve isteklerini karşılamak amacıyla Karşılama Merkezi’nin hayata geçirilmesinin önemine de vurgu yaptı. “Müziğin dili evrenseldir, tarihinin dili ve dokusu da öyledir” Arslantepe Höyüğü’nde yeni dönem kazı çalışmaların 15 Temmuz’da başlayacağını aktaran AK Parti Malatya Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak, "Arslantepe Höyüğü’ndeki çalışmaları takip edenler yapıda kazı çalışmalarının Prof. Dr. Marcella Frangipane’nin hocasıyla başladığını daha sonra kendisinin devam ettirdiğini ardından ise Frangipane’nin öğrencisi Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli ve ekibi ile devam ettiğini bilirler. 15 Temmuz’da başlayan kazılar birkaç ay devam ediyor ve süreçte çıkarılanlar, bulunanlar o dokuyu yansıtan verilerin sergilenmesi konusunda İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzle diyaloglarımız var. Sergilenme alanlarını ne kadar genişletebilir, elde edilen verilerin ne kadarı Malatya’da kalabilir ve görünür olabilirse biz o ölçüde daha uluslararası ölçekte bir açılım sağlayabileceğiz. Bu da Malatya için çok önemli. Bu noktada şunu özellikle vurgulamak istiyorum, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Malatya’mızın koordinatör bakanı olması buradaki hassasiyet ve detayları bilmesi iletilen taleplerin hızlıca karşılanması açısından da çok önemli. Yeni bir gelişmeyi de belirtmek istiyorum, Arslantepe Höyüğü’nde bugüne kadar İtalyan heyetini yaptığı çalışmalar gerçekten çok kıymetli ama bu çalışmaların yanına kazı heyeti başkanlığına bir atamamız daha oldu. Müziğin dili evrenseldir, tarihinin dili ve dokusu da öyledir. Dolayısıyla yabancı heyet-Türk heyet ayrımına hiçbir zaman girmedik ama kolay diyalog kurabilme ve bizim üniversitelerimizin akademisyenlerimizin de birebir faaliyet göstermesi açısında önemli bir husus. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekin, Arslantepe Höyüğü kazı ekibine koordinatör olarak dahil edilmiştir. Arslantepe Höyüğü hakkında bilgi almak istediğimizde Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli ile Doç. Dr. Halil Tekin hocamızla diyalog kurabileceğiz hem akademi dünyamıza hem de Malatya’mıza hayırlı olsun” diye konuştu