SAĞLIK - 09 Şubat 2011 Çarşamba 14:34

Beyin yorgunluğuna dikkat

A
A
A
Beyin yorgunluğuna dikkat

Beyin yorgunluğunun günümüz insanında giderek artan bir problem haline geldiği bildirildi.


Beyin elektrosu (EEG), beyin yorgunluğu vakalarında mutlaka uygulanması gereken bir tetkik olduğunu belirten uzmanlar, “Sağlıklı beyinde gördüğümüz alfa ve beta dalgalarının istatistiksel verileri çok önemli bilgiler verir. Beyin yorgunluğunda beta dalgalarında yoğunlaşma izleriz. Buna mukabil alfa dalgaları ne kadar yoğunsa o kadar sağlıklı bir tablo ile karşı karşıyayız demektir. Genelde her iki hemisferdeki beyin dalgalarının istatistiki verileri aynı sonuçları verir. Ancak eğer farklılık arz ediyorsa bu durum mutlaka üzerinde durulması gereken bir konudur” dediler.

Beyinin her iki hemisferi arasında anlamlı farklılık, ilerde gelişecek olan alzheimer hastalığının habercisi olabileceğini anlatan uzmanlar, “Potansiyel bir alzheimer hastasını önceden keşfetmek, tedavide hiç kuşkusuz çok önemli yararlar sağlar. Böyle her iki hemisfer farklılığı olan kişiler mutlaka PET filmi ile incelemeye alınmalıdır. PET, beyin metabolizmasını, daha net bir tabirle beyinin hangi bölgelerinin çalıştığını hangi bölgelerinin iyi çalışmadığını gösteren mükemmel bir testtir. Nitekim biz REEM Nöropsikiyatri kliniğimizde unutkanlık ya da alzheimer şikayetleri ile gelen her hastaya PET filmi çektirmekteyiz” dedi.

BEYİN YORGUNLUĞUNDA BELİRTİLER

Uzmanlar, beyin yorgunluğunda en çok karşılaştıkları şikayetlerin, unutkanlık, odaklanamama, konsantrasyon eksikliği, algılama eksikliği, öğrenme ve ezberleme zorlukları, beyinde ağırlık hissi, dikkatsizlik, tahammülsüzlük ve çabuk sinirlenme gibi belirtiler olduklarını belirtiyorlar.

BEYİN YORGUNLUĞUNUN EKONOMİYE YANSIMALARI

Beyin yorgunluğunun hiç şüphesiz gerek bireysel gerekse milli ekonomiye de çok zararlar verdiğini dile getiren uzmanlar, “Kişilerin verimliliği çok düşer. Yeni şeyler üretmek nerdeyse imkansız hale gelir. Sorunlara pratik çözümler getirilemez. Analitik ve çözümleyici düşüncelerde olumsuz etkilenmeler olur. Yatırım ve bütçe planlamalarında hatalar yapılır. Her zaman başarılı bir grafik çizen bir yönetici, beyin yorgunluğu tablosuna maruz kaldığında, performans düzeyi hızla düşmeye başlar. Kişi kendisindeki değişiklikleri farkeder ama çoğu zaman adlandıramaz. Bunun bir rahatsızlık olduğunu düşünmez. Bazen de mevcut performans düşmesi yaşlanma gibi nedenlere bağlanarak kılıf bulunmaya çalışılır. Sonuçta firmanın atılımları durur. Rakipleri öne çıkmaya başlar. Çoğu profosyonel firmalarda bu durum üst düzey yöneticiler tarafından farkedilir. Tablonun bir rahatsızlık olduğu düşünülmeden, yönetici kişinin görev pozisyonunda değişikliğe gidilir. Ya görevden alınır ya da daha pasif bir göreve atanır. Çalışanlar için de aynı şeyler geçerlidir. Kişisel üretim düşer. Çalışanın arkadaşları ile olan ekip ruhu ve diyaloglarında zedelenmeler belirmeye başlar. Daha sinirli ve alıngan olunur. Motivasyon düşer, her kademe de genel bir isteksizlik farkedilir. Öğrencilerde de durum farklı değildir. Daha önce başarılı olan öğrencinin notları tedricen düşmeye başlar. Anne ve baba bu değişiklikleri er geç farkeder ve panikleme olabilir. Ebeveyn görülen olumsuz değişikliğe bir anlam veremez ve kendilerine göre nedenler aramaya başlarlar” dediler.

BEYİN YORGUNLUĞU NEDENLERİ NELERDİR

Uzmanlar beyin yorgunluğu nedenlerini ise şöyle açıkladılar;

Kronik stres: Uzun süreli stres baskısında olmak ve stresi ortadan kaldıran faktörleri uygulamamak, beyin yorgunluğu ile neticelenir. Kişi stresi oluşturan nedenleri bertaraf edemesse beyin yorgunluğu nedeniyle performans düşüklüğü kaçınılmazdır. Bir çok yönetici katı bir disiplin yaklaşımı ile çalışanlarından daha çok verim alacağını zanneder. Halbuki durum hiç de göründüğü gibi değildir. Hoşgörüsüz katı disiplin uygulamaları, iş verimliliğini en az yarı yarıya düşürür. Dolayısıyla aşırı disiplin gibi nedenlerle stres oluşturan yöneticiler, genel şirket profili açısından da olumlu değillerdir ve hedefledikleri ekonomik rakamlara asla ulaşamazlar.

Hasta bina sendromu; Çalışanların odalara tıkılıp, sağlıksız şartlarla konumlandırılması beyin yorgunluğu ile sonuçlanır. Güya bina ve oda tasarrufu düşünülerek, bir kişinin ancak çalışabileceği odalarda 3-5 kişinin çalışmaya zorlanması kişisel verimliliği ve performansı düşürür. İdeal olan binanın, geniş odalarda bir ya da iki kişinin çalışacağı şekilde düzenlenmesidir. Havalandırma tertibatının iyi çalışması ve oda sıcaklığının ideal düzey olan 23 derecede olması da çok önemlidir. Aşırı sıcaklık beyin fonksiyonlarını olumsuz etkiler. yapılan bilimsel araştırmalar insan beyninin soğuk ortamlarda daha iyi performans sergilediğini göstermektedir. Bu sebepten oda sıcaklığı 23 derecenin üstünde olmamalı ancak üşüyecek kadar da soğuk olmamalıdır. ABD de yapılan bir araştırma da 40 kişilik bir ekip birer ay ara ile sağlıklı ve sağlıksız bina şartlarında çalıştırılmış. Hasta bina koşullarındaki performansın sağlıklı bina şartlarına göre yüzde 40 daha az olduğu belirlenmiştir.

Elektronik cihazlar: Çalışma ortamında çok sayıda gereksiz elektronik cihazın bulunması da beyin yorgunluğuna neden olmaktadır. Elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik dalgaların en çok nüfuz ettiği yer beynimizdir. Bu nedenle çalışma ortamı olabildiğince sade olmalı ve sık sık havalandırılmalıdır. Elektromanyetik kirlilik: Cep telefonu sinyalleri, tv ve radyo dalgaları, telsiz dalgaları, yüksek gerilim hatları, baz istasyonları atmosferimizi çok önemli düzeyde kirletmektedir. Kanaatimize göre elektromanyetik kirliliğin henüz ne gibi zararlar verdiğini tam olarak belirliyememiş olsak ta, beyin yorgunluğuna neden olduğu muhakkaktır. Önümüzdeki yıllarda ‘’dumansız hava sahası’’ teriminin yanısıra ‘’dalgasız hava sahası’’ ifadelerini de duyacağa benzemekteyiz. Son yıllarda artan alzheimer ve demansiyel sendromların arkasında ‘’elektromanyetik kirlilik’’ çıkarsa hiç şaşırmayız. Manyetik alan eksikliği: Beyin yorgunluğuna ve kronik yorgunluk sendromuna neden olur. Özellikle uzayda manyetik alan eksikliği olduğu için astronotlar için problem teşkil eder. Elektromanyetik yoğunluk, mıknatısın demiri çekmesi gibi insan vucudundaki manyetik enerjiyi çekebilir. Bu nedenle kronik halsizlik ve yorgunluklarda manyetik alan eksikliği de düşünülmelidir. 

Alkol alışkanlığı: alkol, beyin fonksiyonlarını baskıladığından beyin yorgunluğuna neden olabilir. Bu nedenle sürekli alkol kullananlarda unutkanlık ve bellek problemleri kaçınılmazdır. Uykusuzluk: sağlıklı bir uyku, beyinin dinlenmesini sağlar. Uykusuzluk ya da sağlıksız uyku beyin yorgunluğu ve unutkanlığa neden olabilir. Ruh hastalıkları: özellikle depresyon ve anksiyete, beyin yorgunluğu ile kendini gösterebilir. İlaçlar: bazı ilaçlar tedavi edici etkilerinin yanısıra beyin yorgunluğuna ve durgunluğuna neden olabilirler. Örneğin antipsikotikler ve kanser ilaçları böyledir. Bazı depresyon ilaçları da bir yandan depresyonu düzeltirken diğer yandan beyin yorgunluğu yapabilirler. Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar da aynı şekilde beyin yorgunluğuna özellikle beyin durgunluğuna sebebiyet verebilirler.

Vitamin eksikliği: Özellikle B12 folik asit, demir eksikliği ve troid hormonlarının yetersizliği beyin yorgunluğuna ve durgunluğuna neden olabilir”

BEYİN YORGUNLUĞUNA KARŞI NE YAPILABİLİR

“Stres faktörlerinin yok edilmesi: kişi de kronik stres oluşturan durumlardan uzaklaşılmalıdır. Çalışma şartlarının iyileştirilmesi: Hasta bina sendroumu gibi sağlıksız çalışma ortamlarından uzak durulmalıdır. Çalışanların fiziksel sağlığı kadar ruh sağlıkları da düşünülmelidir. Havasız mekanlarda insanların adeta tıkış tıkış çalıştırılmasına engel olunmalıdır.

Spor aktiviteleri: Günlük düzenli spor aktiviteleri, beyin yorgunluğunu önlemede önemli bir etkendir. Enstrüman çalma: İş aktiveleri arasında ya da sonrasına herhangi bir müzik aleti ile uğraşmak beyini dinlendiren bir eylemdir. Tatil ve dinlenme aktiviteleri: Hiç şüphesiz ki, yoğun iş aktiveteleri arasında tatil ve dinlenmeye zaman ayrılmalıdır. Tatil yapmadan sürekli çalışmak beyin yorgunluğuna neden olur. Ancak ülkemizdeki tatil anlayışının pek olumlu olduğu söylenemez. Çalışanlar yılda bir sefer 1 aylık tatil yerine, yılda 4 defa 1 haftalık tatiller tercih edilmelidir. Zira bir aylık tatilin yarar yerine zararı olduğunu düşünmekteyim. Çünkü kişiler önce tatil öncesi işten kopmakta sonra da tekrar işe alışıncaya kadar zaman geçmektedir. Böylece 1 aylık tatil neredeyse 2 aylık bir performans kaybına neden olmaktadır. Kişi uzun süre işinden ayrı olduğu için tekrar döndüğünde bir süre adaptasyon sorunu yaşamaktadır. Halbuki üçer aylık çalışma takviminden sonra birer haftalık dinlenme periyodu kişileri işinden koparmadan dinlenmelerini sağlamaktadır. Sınavlara hazırlanan öğrencilerin düzenli aralar vermeleri ve aralarda spor, müzik gibi aktiveteler yapmalarını önermekteyim. Sürekli ara vermeden ders çalışmak, başarıya giden yol değildir. Uykudan feragat etmeden düzenli dinlenme aralarıyla sınavlara hazırlanmalıdır. Dinlenme aralarında enstrüman çalmak öğrenme kapasitesini önemli düzeyde arttırabilir. Beslenme tarzı: fındık, ceviz, badem, çekirdekli kuru üzüm beyin yorgunluğuna karşı iyidir. Yeşil sebzeler, böğürtlen, yaban mersini, somon ve sardalya balığı, üzüm suyu, kepekli pirinç ve sıcak kakao beyin yorgunluğuna iyi gelen gıdalardır. Aynı şekilde çay ve kahve de çok faydalıdır. Yapılan 10 yıllık bir araştırmada çay ve kahvenin alzheimeri yüzde 50 önlediği anlaşılmıştır. Akşamları yatmadan önce bir elma yemeyi alışkanlık yapmalıdır. Elma uyku esnasında daha sağlıklı beyin dinlenmesi sağlar.

BEYİN YORGUNLUĞUNA KARŞI BEYİN RESETLEMESİ

TMS (transkranial manyetik stimülasyon) ile beyin resetlemesinin, beyin yorgunluğu ve durgunluğu tablosunu düzeltiği, bilimsel araştırmalarla nerdeyse kesinlik kazanmıştır. TMS, nöronlarda aynı bir ses ekosu gibi baştan sona doğru manyetik titreşimler yayarak sinir hücresinin daha fonksiyonel olmasını sağlar. Manyetik titreşimler sinir hücresindeki bir çok metabolik aktiviteyi düzene sokar. Nöron sağlıklı bir şekilde görev icra etmeye başlar.
 
Bugün yurt dışında bir çok üst düzey yönetici, belirli periyotlarla (1 ay gibi) TMS seansları yaptırarak odaklanma, konstrasyon ve algılama gibi fonksiyonların gelişmesini sağlamaktadır. Maruz kaldıkları yoğun iş temposu nedeniyle üstlendikleri stresten kaynaklanan beyin yorgunluğu ve durgunluğunu, TMS ile düzeltmektedirler. Nitekim TMS sadece depresyon, panik atak gibi ruhsal rahatsızlıklar ve alzheimer, felç gibi organik rahatsızlarda değil aynı zamanda beyin yorgunluğu ve durgunluğu içinde başarıyla kullanılmaktadır. Beyinde, luzumsuz yer işgal eden ya da kişiyi rahatsız eden bellek kayıtları, bilgisayarlarda ki gibi silinemediği için zamanla beyin yorgunluğu ve durgunluğuna neden olabilir. 

TMS, uygulama yapılan bölgelerdeki nöron ya da nöron gruplarının reorganizasyonunu da sağlar. Beyin adeta bir hafifleme ve gözle görülür rahatlama olur. Kişinin olaylara bakış perspektifi netleşir. Doğru ve mantıklı kararlar alır. Öğrenme ve algılama yeteneklerinde artış olur. Unutkanlık ve hafıza kusurları ortadan kalkar. Eğer varsa uyku proplemleri düzelir. TMS aynı zamanda psikolojik rahatsızlıkları da ortadan kaldırdığı için, arka planda farkedilmeyen bir depresyon veya anksiyete varsa, bunlar da ortadan kalkar. Tedavi maliyetini misli misli katlayan bir performans gelişimi olur. Almanya’da bir nörobilim enstitüsünde fareler üzerinde yapılan deneyde, manyetik uyarılar verilen farelerin diğerlerine göre yüzde 40 düzeyinde başarı grafiği geliştirdikleri belirlenmiştir. 

Dolayısıyla TMS’ nin beyin performansını geliştirdiği kesin bir gerçektir. Uygulamanın en iyi taraflarından biri de, tedavinin yan etkisiz oluşudur. Çok sayıda seans yapılsa bile herhangi bir zararlı etki olmaz. TMS cihazları, x-ray cihazları gibi radyasyon yaymaz. Bu özelliği nedeniyle hamile bayanlarda bile güvenle kullanılabilir. Beynim dolu, hiç bir şey düşünemiyorum. Ağır stres altındayım, yaşadığım olayların etkisinden kurtulamıyorum. Son zamanlarda başarı grafiğim çok düştü, unutkanlığım var, her şeyi unutuyorum, artık sınavlarda istediğim başarıyı yakalayamıyorum, çok çabuk parlayıp sinirleniyorum, etrafı kırıp geçiriyorum. Ani hatalı kararlar alıyorum, işlerimi takip ve kontrol edemiyorum, yatırımlarımı sağlıklı yapamıyorum, işletmem günden güne kötüye gidiyor diyenlerin, TMS ile beyin resetlemesini ciddi olarak düşünmelerini tavsiye ediyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.