EĞİTİM - 23 Mayıs 2019 Perşembe 15:09

Binlerce çocuk, Okul Dışarıda Günü ile sınıflarını açık havaya taşıdı

A
A
A
Binlerce çocuk, Okul Dışarıda Günü ile sınıflarını açık havaya taşıdı

Çocukların açık havada oynayarak ve deneyimleyerek geçirdikleri zamanın giderek azaldığına dikkat çekmek için dünya çapında düzenlenen Okul Dışarıda Günü, Türkiye'de bu yıl 2'nci kez kutlandı. Kutlanan adreslerden bir tanesi de 50. yıl Süheyla Artam İlkokulu oldu.

OMO’nun dünya çapında destekçisi olduğu, bugüne kadar 110 ülkede 6 milyon çocuğa ulaşan ve Türkiye'de Aktif Yaşam Derneği’nin hayata geçirdiği Okul Dışarıda Günü, bugün dünya ile birlikte Türkiye'de de gerçekleştirildi. Açık havada oyunla ve keşfederek öğrenmenin önemine dikkat çekmek için düzenlenen Okul Dışarıda Günü’ne ilköğretim seviyesinde dünyadan 1,7 milyon, Türkiye’den ise 650 bine yakın çocuk katıldığı belirtildi. Bu yılki etkinlikte aktivite ve oyun içerikleri dışında ilk kez çevre bilinci, geri dönüşüm ve yeniden kullanım başlıklarına da yer verildi. Böylece çocuklar kadar onlar aracılığıyla ulaşılan yetişkinlerde de çevre bilinci konusunda farkındalık oluşturulması, çocukların oynadığı alanların çevresel temizliğine dikkat çekilmesi hedeflendi. 

Okul Dışarıda Günü’ne katılan okullardan 50. yıl Süheyla Artam İlkokulu’nda gerçekleştirilen etkinliğe Okul Dışarıda Günü sözcüleri olan Çocuk Gelişimi ve Erken Çocukluk Eğitimcisi ve Uluslararası Oyun Derneği (IPA) Türkiye temsilcisi Prof. Dr. Belma Tuğrul ve Dr. Yankı Yazgan’ın yanı sıra Aktif Yaşam Derneği Başkan Yardımcısı Şule Serter ve Unilever Türkiye Ev Bakım Kategorisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Leyal Eskin Yılmaz da eşlik etti.

"Açık havanın öğrenmeye katkısı önemli"

Okul Dışarıda Günü tüm dünyada kutlanan küresel bir kampanya olduğunu belirten Şule Serter, "2018 yılında Türkiye olarak ilk defa katıldık. Bu sene 2'ncisini düzenliyoruz. Aktif Yaşam Derneği olarak da yürütücülüğünü yapıyoruz. Kampanyanın dikkat çekmek istediği nokta; açık havada olmanın ya da dışarıda olmanın çocukların gelişimine, sosyal ve akademik başarılarına katkı sağlamanın ne kadar önemli olduğuna vurgulamak. Aynı zamanda çocukların dışarıda geçirdikleri vakitlerin çok az olduğu ve bu nedenle dışarıda daha çok vakit geçirmeleri konusunda farkındalık oluşturmak isteyen bir kampanya" dedi.

"Dışarısı, çocukların duyularına ve duygularına karşılık veriyor"

Prof. Dr. Belma Tuğrul şöyle konuştu: "Çocuklar, öğrenen varlıklar. Meraklılar, hareketliler, keşfedici bir zihinleri var. Çocuklar iletişim kurmak ve her şeye dokunmak, sorgulamak istiyorlar ve biraz da macera arıyorlar. Bizim yanlış değimiz bazı tercihler onlar için aslında keşfetme süreci. Risk almayı seviyorlar. Belki bu onların bir şeyleri deneyip ve öğrenme istekleri ile ilgilidir. İşte dışarısı, çocuğun tüm duyularına, duygularına ve aslında hareket ihtiyacına karşılık veren bir alan oluşturuyor. Çünkü dışarıda daha fazla kontak var".

Açık havanın öğrenmenin önemine değinen Dr. Yankı Yazgan, "4 duvar arasında da öğrenme

gerçekleşebiliyor ama Okul Dışarıda Günü'nde açık havaya çıkıldığında bizim vurgulamak istediğimiz; duyuları kullanarak, deneyimleyerek, yaparak ve uygulayarak adete bir laboratuvar ortamındaymış gibi öğrenme fırsatı oluyor. Öğrenilenlerin pekişmesi ve bunun yanı sıra öğrenilenlerin nasıl kullanılacağını, odaklanma ve konsantrasyon gibi becerilerin geliştirme fırsatı oluyor. Çocuklara serbest oyun ortamı sağlandığında, açık havada onlara hareket alanı verildiğinde arkadaşlarında birlikte olmayı, ilişkileri koordine etmeyi ve sosyal müzakereyi öğreniyorlar. Arkadaşlığı da öğrenebiliyorlar" şeklinde konuştu.

"Türkiye, bu etkinlik başlar başlamaz en çok katılımcıyı veren ülkelerden bir tanesi oldu"

Açık havada öğrenmeye verdikleri desteğe dikkat çeken Leyal Eskin Yılmaz, "OMO olarak 15 yılı aşkın süredir ''Kirlenmek Güzeldir'' diyoruz. Bunu derken aslında çocuklara, öğrenmenin oyunla mümkün olduğunu, özellikle dışarıda oynamanın onların gelişimleri için çok önemli olduğunu hatırlatmaya çalışıyoruz. Sadece çocuklara değil, anne ve babalara ilham vermeye çalışıyoruz ki onlar da çocuklarını mümkün olduğu kadar dışarı çıkarsınlar. Buna yürekten inanmamızın en önemli nedeni; yaptığımız araştırmalar. 2015 yılında 10 ülkeyi geçen ve 12 binden anne ve babayla yaptığımız bir araştırma var.

O araştırmanın ortaya koyduğu çarpıcı gerçekler var. Bütün dünyada aslında çocukların dışarıda vakit geçirmesi gittikçe azalan bir süre olmaya başladı. Dünyada yüzde 56 gibi bir oranda 1 saatten az dışarıda vakit geçiriliyor. Türkiye ise bu oran yüzde 61. 2012'den beri tüm dünyada aynı gün çocuklar dışarı çıkıyorlar. Bu etkinliğe şimdiye kadar 110 ülke ve 6 milyondan fazla çocuk katılmış. Türkiye'de ilk defa geçen sene başladı. Tüm dünyada OMO bu harekete destek veriyor. Türkiye, bu etkinlik başlar başlamaz en çok katılımcıyı veren ülkelerden bir tanesi oldu. Türkiye, dünya 3'üncü en fazla katılımı sağlayan ülke oldu. Bu sene farklı olarak şöyle bir şey var: Çocukların dışarıya çıkması için çevrenin temiz ve güvenli olması lazım. O yüzden bu sene etkinlik kılavuzu yaptık. Orada da çevre sevgisi, doğa aşkı ve geri dönüşüm gibi konuları öğrenecekler. Bunu oyunlar oynayarak öğrenecekler" açıklamasında bulundu.  

Adem Gürer - İsmail Çoşkun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.