SAĞLIK - 31 Ağustos 2018 Cuma 13:55

Bir fındık parçası yüzünden felç oldu

A
A
A
Bir fındık parçası yüzünden felç oldu

Manisa'da yaklaşık 8 ay önce yediği fındık parçası akciğerine 3 yaşındaki Ömer Yasir Şahin, nefessiz kaldığı için felç geçirdi. Felç nedeniyle konuşamayan, yürüyemeyen ve ailesini de tanıyamayan Ömer için hala umut olduğunu belirten ailesi, tedavisinin devam etmesi için maddi destek bekliyor.

Manisa'da 32 yaşındaki ev kadını Hatice ve şu an işsiz durumda olan 35 yaşındaki İbrahim Şahin çiftinin oğulları Ömer Yasir Şahin, 25 Aralık 2017 tarihinde ailesiyle birlikte gittiği parkta yediği fındık parçası akciğerine yapıştı. Nefes alamadığı için beyni oksijensiz kalan minik Ömer'in kalbi dururken, duran kalbi de Manisa Devlet Hastanesinde yeniden çalıştırıldı. Buradan Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesine sevk edilen minik Ömer'in akciğerlerinden 9 parça fındık kırıntıları çıkarıldı. Hortumla beslenme nedeniyle midesinden de rahatsızlanan minik Ömer, midesinden de ameliyat oldu. 16 Mart 2018'de taburcu edilen minik Ömer, yürüyemez, konuşamaz ve ailesini de tanıyamaz hale geldi. Kollarında da kasılmalar bulunan minik Ömer fizik tedavi görüyor. Baba İbrahim Şahin ise oğlunun tedavisi süresince hastanede kaldığı için çalıştığı fabrikadan da çıkarılınca işsiz kaldı. Oğlu Ömer'in gerek fizik tedavisi gerekse ilaç masraflarını karşılamakta güçlük çeken aile hayırseverlerin yardımını bekliyor. 

Yaşadıklarını anlatan baba İbrahim Şahin, "25 aralık öncesi sağlıklı bir çocuktu. 25 Aralık’ta fındık parçalarından dolayı oksijensiz kalıyor. Devlet hastanesine gidiyor. Orada kalbi duruyor. Fındık tanelerini orada çıkaramadıklarını söylediler. Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesine sevk ettiler. Orada 15-20 dakikalık bir süre içerisinde fındık tanelerini çıkardılar. Mercimek tanesi kadar 9 parça. 3 ay boyunca yoğun bakımda yattı. O süreç içerisinde iki sefer ameliyat geçirdik. Midemizde ülser olarak söylendi. Diğeri de çok ağır bir şekilde kanamalarımız oldu. Mart ayı gibi bizi taburcu ettiler. Daha sonra oksijen tedavisi gördük. Ellerimiz ve kollarımız tedaviyle birlikte açıldı. Ayaklarımız biraz daha rahatladı" dedi. 

Manisa'daki doktorların ilgilenmediğini savunan Şahin, "Buradaki doktorlar pek fazla ilgilenmediği için İstanbul’daki doktorumuza gidiyoruz. Oradaki doktorumuz yurt dışından iğneler tavsiye etti. Onları vurduruyoruz. Biraz daha bakışlarında bizi duyma ve sağa sola bakma tarzında düzelmeler oldu. Fizik tedavi bu hastalığın en büyük ilacı diye söylediler. Ayaklar kasları salmaması gerekiyor. Zamanla ayakları dönüyor ve elleri de kapanmaya başladı. Bunlar içinde aynı zamanda yardımcı cihaz kullanıyoruz. Çocuğun bakımında her şey maddi. Fizik tedavi çok önemli. Çocuğumuzu bu hayata bırakmak istemiyoruz. Yurt dışından gelen ilaçları var. Aynı zamanda işten de çıkarıldım. Maddi sıkıntımız var. Devletin karşıladığı bin 800 lira evde bakım parası dışında evimize gelirimiz yok. Onunla geçiniyoruz. Doktorlarımız umut olduğunu söylüyor. Bu çocuk yürüyecek ama çok iyi bir fizik tedavi gerekiyor" diye konuştu.

"Fındık taneleri yüzünden bu hale geldik" 

Oğlunun daha önce hiç bir sağlık sorunu olmadığını söyleyen anne Hatice Şahin, "Hiçbir sıkıntımız yoktu. Fındık taneleri yüzünden bu hale geldik. Manisa’daki hastaneler çocuğumuzun yaşamayacağını söyledi. Yüzde 1 umutla ameliyata aldılar. Ondan sonra kanamaları oldu. Kanamalardan dolayı da bir ameliyat daha geçirdi. Yine çocuk yaşamayacak dediler. O süre içerisinde Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesinde fizik tedavi görmedi. Kasılmalarımız çok fazla oldu. Hastaneden çıktıktan sonra oksijen tedavisine gittik. Ondan sonra ellerini ve kollarını hareket ettirmeye başladı. Fizik tedavi diyorlar. İstanbul’da bir doktorumuz var ona gidiyoruz. Çocuğun düzelebileceğini söylüyor. Fizik tedavi de gerideymişiz. Biz hayırseverlerden fizik tedavi için destek bekliyoruz. Çünkü biz bu yükün altından kalkamıyoruz. Devlet üç ayı karşılıyor. Üç aydan sonra yok. Haftanın 5 günü 1’er saat gidiyoruz. Önümüzdeki ay son zaten" ifadelerini kullandı.  

Aykut Yeniçağ - Ersan Erdoğan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Didimli mübadil torunları 100’üncü yılında atalarını unutmadı Didim Rumeli Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği öncülüğünde Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan mübadelenin 100. yılında mübadil torunları atalarını andı. 100 yıl önce gerçekleşen Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi için, mübadil torunları anma etkinliği düzenledi. Didim Rumeli Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği öncülüğünde gerçekleşen etkinlikte mübadillerin Didim’e ilk ayak bastıkları ve mübadelenin gerçekleştiği, Didim Sedef koyda anma etkinliğine Didim Kaymakamı Can Kazım Kuruca, Didim Garnizon Komutanı Albay Ali Saçan, Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, Didim Jandarma Komutanı Mustafa Gani Solak, Didim Belediyesi bazı meclis üyeleri, Dernek Başkanı Berrin Muslu ve dernek üyelerinin yanı sıra birçok mübadil torunu da katılım gösterdi. “Atalarımızı anmanın manevi huzurunu yaşıyoruz” Didim Rumeli Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Berrin Muslu, anma etkinliğinde yaptığı konuşmasında“Bu göç yollarında çok büyük acılar çeken atalarımızı anmak için her yıl ilk adım bastıkları yerde Kovela Limanı’nda toplanıp onların anısına denize çiçeklerimizi bırakıyoruz. Mübadele bir mücadeledir, yeni hayatlardır, yeni başlangıçlardır. Atalarımızın Kovela Limanı’nda bindikleri Gülcemal isimli yük gemisiyle başlayan yolculukları Kovela Limanı’nda son bulmuştur. İlk başlangıcı, ilk adımı burada atmışlardır. Yüzyıllık bir tarihin mirasçısı olarak Yora’nın yokluk günlerinde zor şartlar altında yaşamını sürdüren, birlik beraberlik içinde yaşayan ve bugün var olmamızın en büyük unsurları olan atalarımızı anmanın manevi huzurunu yaşamaktayız. Dönemin imar ve iskan bakanı Mustafa Necati Bey’e ‘Mübadillerin derdini sormayacaksınız. Yüzüne bakıp ne istediğini anlayacaksınız’ diyen cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere vatanı uğruna canını feda eden aziz şehitlerimizi, mübadil atalarımızı rahmet ve minnetle anıyorum. İlk adımın yüzüncü yılında bizleri bırakmayan siz değerli dostlarımıza, protokolümüze, sayın vekilimize, şahsım ve dernek yönetim kurulu adına çok teşekkür ediyorum. Gidenlerin anısına, hatıralarına sahip çıkanları en içten sevgilerimle kucaklıyor, saygılarımı sunuyorum.” dedi. Mübadiller için olan özel günde konuşmasını gerçekleştiren Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, “Mübadiller yüzüncü yıllarında gelerek, Didim’i oluşturdular. Bizlerde olması gerektiği gibi Didim’imizi iyi yerlere taşımak için de çalışmalarımızı devam ettiriyor, emek veriyoruz. İlk adım atan müdabillerimizin anısına, anıtımızın sözünü daha önce derneğimize vermiştim. Belediye olarak bu sözü tekrar sizlerin huzurunuzda yinelemek istiyorum. İnşallah önümüzdeki yıl etkinlikte ‘İlk adım’ anıtımızın da açılışını gerçekleştireceğiz” dedi. Didim Kaymakamı Can Kazım Kuruca ise günün anlam ve önemi ile ilgili yaptığı konuşmasında, “Didim’in hikayesi aslında genç ama kadim cumhuriyetimizin de hikayesi. O koşullardan bugün gerçekten varlık içerisinde olan bir coğrafyaya dönüşen cumhuriyetimizin hikayesidir. Tam da Didim’in mübadillerinin hikayesi. Bugün mübadillerin torunları olarak burada yaşayan bizler, aslına bakarsanız o gün dökülen alın terinin bugün karşılığını görüyoruz. Bugün atalarımıza o teşekkürü, o minneti de sunmak zorundayız. Onların hepsinden Allah razı olsun diyoruz. Bugün inşallah burada bu törenle beraber mübadelenin yüzüncü yılını anmış olacağız. Bundan sonra da anladığım kadarıyla bir heykelle beraber bu süreç ölümsüzleşecek” ifadelerine yer verdi. Konuşmasını gerçekleştiren Dernek Başkanı Berrin Muslu atalarını yad etmek için, dernek üyeleri ve mübadiller ile birlikte Kovela Limanına çelenk ve çiçeklerini bıraktı; ardından lokma hayrı gerçekleştirildi.