POLİTİKA - 22 Ekim 2014 Çarşamba 22:36

‘Biz, huzur olsun diye 'iç güvenlik reformu' yapıyoruz’

A
A
A
‘Biz, huzur olsun diye 'iç güvenlik reformu' yapıyoruz’

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Huzurun, istikrarın olduğu yerde özgürlükler kullanılır hale gelir, özgürlüğün olduğu yerde yaşanılabilirlik olur. Biz, huzur olsun diye 'iç güvenlik reformu' yapıyoruz' dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rixos Otel'de gerçekleştirilen Hak-İş 39. Yıl Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen '3. Emek Kısa Film Yarışması Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, "Kısa film yarışmasıyla 39. yıldönümünün birleştirilmesi, sanatla emeğin birleştirilmesi ince bir düşünce.

Varlıkları diğer varlıklardan iki temel özelliği var, birisi emek. Kendi emeğinin farkında olabilecek bilince sahip olmasıdır. İçgüdüyle emeklerini bir şekilde temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanırlar. İradenin olduğu yerde emek, ürün vardır. İnsanoğlunun bilinci, onuru vardır. Emek, insanlığın onur sembollerinden biridir. En asli şeref unsurlarından biridir. Emeğini hakkıyla savunan Hak-İş'in mensuplarını saygıyla, hürmetle selamlıyorum. İkinci temel asli unsurlardan biri de estetik zevkine sahip olmasıdır. Estetiğin yansıması da sanattır. Sanat da insani diğer varlıklardan ayıran temel hususiyetlerden birisidir. Emek, insan bedeninin onurudur. Sanat, insan ruhunun onurudur" dedi.

Emeği onurun parçası olarak görmek suretiyle emek için örgütlenen bütün yapıları hürmetle karşıladıklarına dikkati çeken Davutoğlu, "Bizim inancımız, aynı anda insanoğluna 'alın terinden daha hayırlı bir şey yoktur' diyen inancın temsilcileriyiz. Neslimize helal yolla ikram edilmiş bir lokma ekmeği karşılığında ne servet konulursa konulsun bütün servetlerin terk edileceği yol olarak görürüz. Toprak altında, maden ocaklarında, inşaatlarda çalışan emekçilerimizi bir kez daha hürmetle selamlıyoruz.

Allah, onları bütün kazalardan da azade eylesin. İnsanoğlunun bu özelliği bu topraklara Ahi Evran kültürü olarak yansımıştır" ifadelerini kullandı.
Herhangi bir sendikal kuruluşun kendi üyelerinin karşılığını alabilmeleri için ne yapması gerekiyorsa yaptığını anlatan Davutoğlu, "Bütün bunlar 21. yüzyılda hem insanın onurunu hem bu toprakların kültürel değerlerini temsil etme hem de modern şartlarda sendikal hakların takipçisi olarak 39. yıldır yürütülen çaba bugün gelenekselleşmiş bir nitelik kazanmıştır. Bu açıdan, birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu, 5. buluşmamız. Bizim hükümette 1,5 ayımız.

Bu süre içinde bir Başbakan bir sendika başkanıyla neler konuşmuş olabilir? Sadece Hak-İş değil, diğer sendika temsilcileriyle de. Bu istatistik dahi, bizim sendikal faaliyetlere ve emek dünyasına verdiğimiz değeri gösterir. Her bir toplantımızın da bu çerçevede anlamı var. 8 Eylül'de Bakanlar Kurulu toplandı, ilk gündemimiz emekçilerin can güvenliği oldu. Her bir emekçimizin alın teri kutsaldır, bu sebeple bu konuya gündeme aldık. ilk ziyaretimizi hemen o hafta Cuma günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza yaptık. Öğleden sonra sendika kuruluşları, işverenlerimizle bir araya geldik. Bütün sendikal kuruluşlarımızı da işveren kuruluşlarımızı da temsil ediyorum. İş güvenliği konusunda bütün katılımcıların mutabık kaldığı bir eylem planı hazırladık. Derinlemesine bir çalışma yürütülüyor. İlk fırsatta bu düzenlemeyi tamamlayacağız. İş güvenliğini herhangi bir güvenlik tedbiri olarak görmüyoruz, insan hakları meselesi olarak görüyoruz.

Bu çerçevede önümüzdeki günlerde bu çalışmayı tamamlayacağız. İşverenlerimizin katıldığı toplantıda en tehlikeli gruplardan başlayarak yasal ve ekonomik boyutlarıyla bezenmiş tedbirlerle kalıcı çözüm bulacağız" dedi.
İkinci görüşmenin yine işveren kuruluşlarının temsilcisi olduğu KİK heyetiyle yapıldığını anlatan Davutoğlu, bu toplantıda da emek dünyasının Türkiye'de AB standartlarına ulaşması konusunun ele alındığı ifade etti.
Üçüncü olarak da 6-7 Ekim olayları olarak anılan (Kobani) eylemlerinin olduğunu hatırlatan Davutoğlu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu temsilcileriyle TOBB'da buluştuklarını belirtti.

Davutoğlu, "(Doğu ve Güneydoğu'daki eylemler) Orada yakılan her bir işyerinde, araçta, binada, ambulansta, kütüphanede yanan her bir kitapta insan onurunun temel dayanağı olan insan emeği vardır. İnsanlık onuruna da saldırmış oldular. Çünkü onların her biri insan emeğinin ürünüdür. İnsan emeğine saygı gösterenler o emeğin ürünü olan eserlere de saygı gösterirler. On binlerce insanın alın teriyle ortaya çıkmış eserleri molotofla, ateşli silahlarla yok etmek insanlık onuruna saldırmaktır" diye konuştu.

"BİZ, HUZUR OLSUN DİYE İÇ GÜVENLİK REFORMU YAPIYORUZ"
Dördüncü olarak çözüm süreci toplantısının gerçekleştirildiğini söyleyen Davutoğlu, "O emek 1071'den beri inşa etmiş, tohumunu atmış, büyütmüş bütün geçmişimizin emeğini temsil ettik. Büyük emeklerin, fedakarlıkların, acıların üstünde yükseldi. O büyük zaferler birbirine düşman kılınmış taraflarda gerçekleşmedi, mezhep farkı gözetmeyenler arasında gerçekleşti. Kim hangi fitneyi bu topraklara dikmek isterse istesin, düşmanlık tohumunu kardeşlerin arasına atmak isterse istesin emeğe saygı duyanların varlığı, aziz vatandaşlarımızın varlığı bütün bu tuzakları bozmaya yeter. Bu görüşmeler bize gösterdik ki huzurun, istikrarın olmadığı yerlerde emeğin değeri olmuyor. O bölgelerde dükkan varsa açılamadı, fabrika varsa işçiler gidip çalışamadı. Kamu sektöründeki emekçiler çalışamadılar. Şimdi Suriye'de sendika, sendikal hak var mı? Herhangi bir kamu düzeni var mı? Herhangi bir özgürlükten bahsetmek mümkün mü? Huzurun, istikrarın olduğu yerde özgürlükler kullanılır hale gelir, özgürlüğün olduğu yerde yaşanılabilirlik olur. Biz huzur olsun diye iç güvenlik reformu yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

"BU TOPRAKLARIN HELAL RIZK FELSEFESİ KORUNACAK"
"Bu toprakların helal rızk felsefesi korunacak" diyen Davutoğlu, "Sosyal duyarlılıkla Hak-İş'in Filistin'in sözcüsü olması da emek anlayışının doğal bir sonucu olarak görüyorum. Hak-İş'e de bu duyarlılığı konusunda teşekkürlerimi sunuyorum. Biz, her zaman bu gayret içinde olanların yanında olmaya devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.
Davutoğlu, yarışmada 'Fıtrat' isimli filmle birinci olan Suat Eroğlu'na ödülünü verdi. Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan Başbakan Davutoğlu'na üzerinde hat sanatının bulunduğu bir tablo hediye etti.

BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ ALAN YÖNETMENDEN ARINÇ'A TEPKİ
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın kısa film gösteriminin süresine müdahalede bulunduğunu savunan Eroğlu, "Öncelikle herkese teşekkür ediyorum. Biz sizleri 2 saattir dinliyoruz ve hiçbir saygısızlıkta bulunmadık. Keşke siz de bizim 10 dakikalık filmimize müdahale etmeseydiniz. Rahatlıkla izleyebilseydik, emeğe saygı görebilseydik emeğe saygınızdan dolayı Bülent Bey" açıklamasında bulundu.
Filmin kesildiğini savunarak sitemde bulunan Suat Eroğlu, filmi Soma'da hayatını kaybeden işçilere adadığını söyledi. Bunun üzerine Başbakan Davutoğlu birincilik ödülünü alan Eroğlu'na, "Ben Suat'ı ekibini, hepsini tebrik ediyorum ama bu sitemini de tabii anlayışla karşılarız. Bir ülkenin Başbakanını eğer senin filmini 12 dakika ayakta dinliyorsa, 2 aydır ilk defa evdeki çocuklarıma 'bu akşam yemekte sizle beraber olacağım' diye söz verdim. 2 aydır ilk defa eve gidecektim. Ben bu toplumu, ortak vicdanını temsil eden benim. Ben saygı göstermişsem herkes saygı gösterecek. Hiçbir şekilde ayakta, gayet nezaket gösterdim 'oturalım' dedin, 'Hayır' dedim 'ayakta seyredeceğim' dedim. Sanata olan, oyunculara olan saygım var" karşılığını verdi.

ARINÇ'TAN YÖNETMENİNİN TEPKİSİNE CEVAP
Ödül töreninde hiç karşılaşmadığı bir olayla karşılaştığını belirten Arınç, "Sayın Başbakanımızın mazereti olunca biz ondan sonra konuşma yapılmasının doğru olmadığını düşündük. Pek çok arkadaşımız da Sayın Mahmut Arslan'a artık konuşmalar yapılmasını, ödül törenine geçilmesini istediği söyledi. Sayın Başbakanımız da ödüllerini verip ayrılacaktı. Bizler de mazeret beyan edip ayrılmış olacaktık. Ödül töreninde bugüne kadar karşılaşmadığım bir olayla karşılaştık. Ödül alan arkadaşım bir konuşma yaptı ve bizi saygısızlıkla suçladı. Sayın Başbakanımız bir cevap verdi, kendisine teşekkür ediyorum. Bütün burada arkadaşlarımıza da hislerine tercüman oldu. Ödül alan arkadaşımız Sayın Başbakanımızın konuşmasından sonra ne hissetti bilmiyorum ama ben birkaç cümleyle kendisine bir şeyler söylemek istedim. Bir defa bu ödül törenlerinde daha arkadan ikinciye, üçüncü de ödül vereceğimiz bu kadar uzun süreyle tanıtımın yapılması olağan değil. Şüphesiz toplantının akışı içinde, Sayın Başbakanımız tamamını görmek istedi. Olabilir ama arkadaşlarımızın da hissiyatlarını düşünerek belli bir yerde kesilip ödüllerin takdim edilmesini uygun bulduğumu ifade ettim. Sonradan biraz da şaka yollu vizyona girmeden sigaraların buzlanması lazım' dedim. 5,5 yıldır RTÜK'ten sorumlu bir Başbakan Yardımcısıyım. Bundan dolayı ceza alan, yerel, bölgesel televizyonların cezalarından kurtarmak için de son Torba Kanun'da bazı maddeler eklemiş olduk. Yani, ben şunu söylemek istedim 'Artık bu kadar yeter.' Birinci olduğuna göre takdir edildiğine göre çok başarılı bir film ama arkadan diğerleri olacağı için bu kadar uzun bir zaman da arkadaşlarımızın tutulması mümkün değil. Bir Başbakan ki iki ay sonra çocuklarına verdiği bir sözü yerine getirmek ama nezaketen ayakta arkadaşımızın yanında bu filmi izliyor. Yani, benim sözlerimin o kadar beyefendiyi üzmesi ve kalkıp burada saygısızlıkla suçlaması doğru değildi. Ben bunu hak etmedim ama yanınızda arkadaşlarınız var. Emek vermişsiniz, biz emeğe saygı gösteriyoruz. Emeği temsil eden sol kolu kaldırmak değildir, bunlar geçmişte kaldı. Bunlar geçmişin sloganları. Artık dünyada fazla takipçileri de yok. Emeğe nasıl değer verilmesi gerektiğini Sayın Başbakanımız inancımızı da ortaya koyarak ifade etti. Emekle kültürü, ahlakı bir araya getirmek gerektiğini güzel bir şekilde ifade etti. Yani bu kol kaldırmalar, slogan atmalar, protestolar biraz geride kaldığını düşünüyorum. Ben bu topluluğun nezahatini bozmak niyetinde değilim ama sözünüzün altında kalmayacaktım, Sayın Başbakanımız cevap verdi. Ben de en azından bir ödül takdim etmek üzere arkadaşlarıma tekrar dönmek arzumu ifade ettim. Ben sizin yaptığınız bu eserin karşılığını almışsınız. Hak-İş Konfederasyonu, hangi inançta, hangi kültürde, hangi ahlaki yapıda, çalışma düzenimiz içinde hangi görüşleri temsil ettiğini çok iyi bildiğinizi zannediyorum. Böyle bir konfederasyon size birincilik ödülünü veriyorsa 3 defa 5 defa teşekkür etmeniz lazım" diye konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Başkan Ünlü hafta sonunu sahada geçirdi Hafta sonu mesaisini sahada sürdüren Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, esnaf ve vatandaşlarla görüştü. Belediyenin binalarında da incelemelerde bulundu. Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, hafta sonu mesaisinde yine sahadaydı. İlk olarak Camiavlu Mahallesi’ni ziyaret eden Başkan Ünlü, mahalle muhtarı Melikşah Nor’un konuğu oldu. 31 Mart seçimleriyle oluşan mahallelerden biri olan Camiavlu’da muhtar Nor’un seçim kutlaması dolayısıyla düzenlediği keşkek ikramına katılan Başkan Ünlü, hem diğer mahalle muhtarları hem de bölge sakinleriyle bir araya geldi. Camiavlu’nun birçok konuda eksiği olduğunun altını çizen Başkan Ünlü, “Tüm bu sorunların tespiti ve çözümü için çalışmalarımız devam ediyor. Bizi bir araya getiren Muhtarımız Melikşah Nor’a teşekkürlerimi sunuyor; bu önemli görevde başarılar diliyorum. Hep birlikte sorunların üstesinden gelecek, ilçemizi hak ettiği yere getireceğiz” dedi. CHP İlçe Başkanı Ömer Bozdemir, meclis üyeleri ve belediye birim amirlerinin de eşlik ettiği Başkan Ünlü ardından semt pazarını ziyaret etti. Burada esnaf ve alışverişe gelen vatandaşlarla sohbet eden Ünlü, yapılması gereken çalışmalarla ilgili öneri ve taleplerini dinledi. Başkan Ünlü ve beraberindekiler buradaki görüşmelerin ardından Belediye Geçici Hayvan Bakımevi’nde ve kapatılan huzurevinde de incelemelerde bulundu. Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü’nün bir sonraki durağı ise Marmaris Limanı’nda demirleyen TCG Nusret Müze Gemisi oldu. Halkın ziyaretine açılan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bağlısı TCG Nusret Müze Gemisi’ni ziyaret etti. Başkan Ünlü, vatandaşları Pazar günü de açık kalacak müzeyi görmeye davet etti. Belediye Başkanı Acar Ünlü, Marmaris Genç İş İnsanları Derneği’nin genel kuruluna da katılarak başkanlık görevini Mustafa Kemal Huz’dan devralan Caner Torunoğulları’nı tebrik etti.
Antalya Kadınlar domates kasası yarışmasında erkeklere taş çıkarttı Antalya’nın Kumluca ilçesi ve çevre ilçelerdeki seralarda çalışan vatandaşların katılımıyla domates kasası taşıma, domates çekme ve halat yarışları düzenlendi. Kumluca Belediyesi tarafından Kumluca Şehir Stadı’nda düzenlenen yarışmalarda, Kumluca ve çevre ilçelerden katılan kadınlar kıyasıya mücadele etti. Domates kasası taşıma yarışmasında 3 dakikada 24 domates kasası taşıyan Zeynep Keyikçi birinci, 21 domates kasası taşıyan Hatice Işık ikinci, 17 domates kasası taşıyan Hörü Alkan üçüncü oldu. Domates yeme yarışmasında da 3 dakikada 1 kilo 362 gram domates yiyen Ayşegül Aydın birinci, 1 kilo 216 gram domates yiyen Ayşe Akyürek ikinci, 1 kilo 178 gram domates yiyen Mefaret Ünal ise üçüncü sırada yer aldı. Sekiz takımın katıldığı halat çekme yarışmasında ise finalde Kumluca Belediyesi takımıyla karşılaşan Kaşlılar takımı, zorlu mücadeleyi kazanarak şampiyon oldu. Yarışmalar, renkli görüntülere sahne oldu. Yarışmada en fazla domates kasası taşıyan Zeynep Keyikçi, sera işçisi olduğunu ve her gün sayısız domates kasası taşıdığını söyledi. Yarışmayı birinci olarak bitirdiği için mutlu olduğunu dile getiren Keyikçi, festival dolayısıyla neşeli bir hafta geçirdiklerini kaydetti. Kaşlılar takımı halat çekme şampiyonu oldu Halat çekme yarışmasında birinci olan Kaşlılar takımının kaptanı Saliha Güçlü de serada çalışan kadınların hünerlerini sergilediğini belirtti. Takımıyla gurur duyduğunu ifade eden Güçlü, geçen yıl aynı yarışmada ikinci olduklarını belirterek, “Bu yıl birinciliği kaptırmadık” dedi. Etkinlikte Kumluca Belediyesi tiyatrocuları Uğur Duran ve Mehmet Karakaya kısa bir oyun sergilerken, müzisyen Tuğba Karakuş konser verdi. Yarışma sonunda başarılı olan kadınlara protokol üyelerinin eşleri tarafından çeşitli ödül ve hediyeler verildi.
Ankara Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi’nden ‘HUBİTSEM’ sempozyumu Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi (Hukuk, Bilişim İnovasyon ve Teknoloji Merkezi) tarafından, akademik dünya ile iş hayatını buluşturduğu Hukuk Bilişim ve Teknoloji Sempozyumu (HUBİTSEM) gerçekleştirildi. Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi işbirliği ve Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi ev sahipliğinde akademik dünya ile iş hayatını buluşturduğu hukuk bilişim ve teknoloji sempozyumu gerçekleştirildi. Çok sayıda öğrencinin katıldığı sempozyumda atölye çalışmaları hayata geçirildi. Dr. Pınar Yaşar Şatıroğlu, İHA muhabirine, gerçekleştirilecek sempozyumun amaçları hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Bilişim Hukuku, Hukuk, Yapay zeka ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak bütün bilgi sahiplerini bir araya getirmeyi amaçladık. Klasik bilimsel toplantılardan farklı olarak hem hakemli tedbirlere yer verilmesi hem farklı kamu kurum temsilcilerinin gelmesi hem özel sektörde çalışanların özellikle de yöneticilerin yer aldığı bir etkinlik yapılacak. Bu etkinlik bizim ana etkinliğimiz. Ana ve yan etkinlik olarak ikiye ayırdık bu sempozyumu.” Atölye çalışmaları hakkında bilgi veren Dr. Şatıroğlu, gerçekleştirilecek çalışmalarda spesifik olarak o alanda uzmanlaşmış akademisyenler ile kurum temsilcilerinin olacağını belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Şu ana kadar üç ana oturum gerçekleştirildi. Bir tane de atölye çalışmamız gerçekleştirildi. Bu sempozyumla aslında amaçladığımız şey bütün partnerleri bir araya getirmek. Yani Ankara Barosu ve Atılım Üniversitesi bir araya gelerek konuyla ilgili olabilecek olan öğrenci, avukat, stajyer avukat, kurum çalışanı ve akademisyenleri bir araya getirerek yeni bir bilgi üretim noktası oluşturmak amaç aslında. HUBİTSEM’ de aslında bu amaca hizmet ediyor diyebiliriz. Akademik hayat ile İş hayatını tanıştırmayı çok istiyoruz. Çünkü hukuk fakültesi öğrencileri mezun olmadan önce genelde biraz daha kapalı bir toplumda okuyorlar. Aslında dışarda başka bir dünya var ve o dünya her geçen gün gelişiyor ve ilerliyor. Bu gelişen ve ilerleyen Dünya’nın bir parçası olmak istiyorsanız eğer hem akademik donanıma sahip olmanız lazım. Hem de özel sektöre ilişkin olarak çalışma prensiplerini bilmeniz gerekiyor. Bizde bu ikisini bir araya getirebilecek bir ışık yapmak istedik aslında.” Avukat Cenk Levent Eroğlu ise HUBİTSEM’in ulusal çapta yapılmış bir sempozyum olduğunu ifade ederek, “Toplamda 4 Barodan, 8 farklı ilden, 15 farklı üniversiteden 18 şirket ve 8 kamu kurumundan katılımcılar bu gün buradalar. Burada teknoloji hukukunun, bilişim hukukunun detaylarını inceliyoruz. Güncel meseleleri konuşuyoruz. İnsanların ve kurumların birbiri ile ağ kumasına vesile olmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Yapay zeka ve hukuk konularının da tartışılacağı oturumların bulunduğu sempozyum, 4 ile 5 Mayıs tarihleri arasında sürecek.