DÜNYA - 08 Aralık 2017 Cuma 17:07

'Bizi işgalden ancak Türkler kurtarır!'

A
A
A
'Bizi işgalden ancak Türkler kurtarır!'

Osmanlı'nın Kudüs’ten çekilmesinin ardından Ortadoğu'da kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Filistinliler, ''Bizi işgalden yine ancak Türkler kurtarır'' diyor.

Osmanlı'nın Kudüs’ten çekilmesinin ardından Ortadoğu’da kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Savaşların hiç durmadığı Kudüs’te şimdi İsrail’in işgali altında bulunan Filistinliler, o gün İngilizleri Kudüs Fatihi olarak gören liderlerini suçluyor. 

Mustafa Çavuş: "Osmanlı'nın bizi kurtaracağı günü bekliyoruz"
Mustafa Çavuş, besmeleyle başladığı konuşmasında Müslümanların İsrail işgalinden kurtulacağı günü beklediğini belirterek, “Ben, Türk asıllıyım. Babam Mustafa Muhammed Zeybek, Filistin’deki İngiliz işgaline direnen Osmanlı askerinden biridir. Dedem Mustafa, İzmir’e bağlı Manisa sancağında ikamet ediyordu. Daha sonra Filistin’e geldi. Son Osmanlı askeri Filistin’den çıktıktan yüz sene sonra Osmanlı hilafetinin ihtişamının geri döneceği günü ve Müslümanların İsrail işgalinden kurtarmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. BM’den ve uluslararası kuruluşlardan İsrail’in Filistin üstüne uyguladığı zulmü kaldırması için görevini yapmasını bekliyoruz” dedi.

"Osmanlıya yaptıklarından dolayı Filistinliler ve Araplar hala ağır bedel ödemeye devam ediyor"
O günkü Filistinlilerin torunlarından olan Tahir ve Belgeler Merkezi Başkanı Dr. Halit Yunus el-Halid o günleri şöyle anlatıyor:
“Son Osmanlı askerinin Filistin’i terk etmesinden 100 yıl sonra, onun hatırası için şüphesiz Filistinlilerin bir şey söylemesi lazım. Benim bir Filistinli olarak söyleyeceğim sözleri Filistinlilerin de söyleyeceğini düşünüyorum. Filistinliler, halk ve liderler olarak İngilizlere inanarak çok vahim bir hata yaptı. Osmanlıyla ittifak yaparak işgalci İngilizlere karşı direnme yerine, maalesef Osmanlıya karşı İngilizlerle iş birliği yapıp bu mukaddes topraklardan Osmanlı'yı çıkartmaya katkıda bulundular. Münafık liderlerine inanarak, işgalcilere karşı direnmek yerine İngilizleri Kudüs’ün fatihi olarak görüp, onları güllerle karşıladı. Aynı İngilizler Balfour vaadiyle İsrail’e devlet sözü verdi ve bu mukaddes topraklara Yahudileri yerleştirdi, onlara devlet kurdu. Osmanlıya yaptıklarından dolayı Filistinliler ve Araplar hala ağır bedel ödemeye devam ediyor. Meseleleri hala çözülemedi. Hala ecnebilerin vaatlerine kanıyor ve hala meselelerini onların çözeceğini inanıyorlar. Bu ümmet, Filistinliler ve Araplar dinlerine dönmedikçe bu mesele hallolmaz. Bu toprakların kurtarılması, hürriyetine kavuşması için bütün İslam ülkelerinin İslam üzerinde birleşmesiz lazımdır” ifadelerini kullandı.

'Bizi işgalden ancak Türkler kurtarır!'

"Türklerin bizim tarihimizde büyük yeri vardır"
Filistin'in işgalden kurtulup bağımsızlığını kazanmada Türklerin büyük rolü olduğunu söyleyen Yunus el-Halit, açıklamasını şu şekilde sürdürdü: 

“Bizim kanaatimize göre Osmanlı milletinin, bu ülkenin işgalden kurtulup hürriyetine kavuşmasında çok büyük bir rolü oldu. Nurettin Mahmut İbni Zengi Türk’tür. Mescidi Aksa’nın işgalden kurtulmasında büyük rol oldu. Milletin dinini öğrenmesine büyük katkı sağladı. Onlar bu halkı Şam şehirlerinde her bakımdan kalkındırıp bir millet olmasını sağladı. Onlar Haçlılara karşı savaşarak zafer kazandı. Selahaddin Eyyubi de Nurettin Mahmut Zengi komutanlardı. Onların asılları Türk’tür. Onlar Haçlılara karşı savaştılar ve kazandılar. Mescid-i Aksa’yı hürriyetine kavuşturdular. Türklerin bizim tarihimizde büyük yeri vardır. Ümmet üzerinde büyük etkisi oldu. Filistin’in ve ümmetin kurtuluşunu Türklerin kurtarmasını umuyorum ve bekliyoruz.”

"Osmanlı İmparatorluğunun gemileri denizler ve okyanuslarda dolaşırken sükunet ve barış hakimdi"
Filistin İslam Üniversitesi Tarih ve Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Ghassan Mahmut Saşa ise “Osmanlı İmparatorluğu'nun Filistin’den ayrılmasının yüzüncü yılında, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihte bilinen en büyük ve en güçlü imparatorluk olduğunu söylememiz gerekir. Tarihi kaynaklar Osmanlı İmparatorluğu'nun 20 milyon metrekareye hükmeden en büyük imparatorluk olduğunu söyler. Osmanlı imparatorluğunun gemileri denizler ve okyanuslarda dolaşırken sükunet ve barış hakimdi. İtalya ve Doğu Avrupa Osmanlıyı öfkelendirmekten korkardı. ABD, George Washington döneminde Osmanlıya vergi öderdi. Viyana ve Avusturya’da Osmanlıya vergi öderdi. Tarihi kaynaklar, Osmanlı yönetiminin sürdüğü 4 yüzyıl içinde Filistin’e Yahudi ayağı değmediğini yazar. Yine tarihi kaynaklar şehrin girişindeki büyük kapının üzerinde Yahudilerin şehre girişinin yasak olduğu bir Osmanlı fermanının asılı olduğunu yazıyor. Tonlarca altın verseler de bu toprakların Yahudilere satılmayacağı kaydediliyor. Kudüs’ün Filistin toprağı olduğu kaydediliyor. Osmanlı fermanında Kudüs’e Yahudilerin girişinin yasak olduğu şehre girmek isteyen Yahudilerin en fazla dört aylık ikamet izni veren kırmızı bir kart alması gerektiği yazılı olduğu belirtiliyor. İkamet süresi 4 ayı geçmesi durumunda kutsal Kudüs şehrinin korunması için bu kişiler şehirden dışarı çıkartılıyordu. Osmanlı tarihini okuduğumuzda, Osman bin Ertuğrul, Sultan I. ve II. Beyazıt ve Fatih Sultan Mehmet’in hayatını okuduğumuzda ihtişam, şeref ve haysiyet görüyoruz. Osmanlı sultanlarının hayatlarını çocuklarımıza öğretiyoruz. Osmanlı'nın Avrupa’yı nasıl titrettiğini ve 50 ülkeyi yönettiğini çocuklarımıza öğretiyoruz. Osmanlı hilafetinin ihtişamının geri döneceği günü ve Müslümanların İsrail işgalinden kurtarmasını sabırsızlıkla bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

'Bizi işgalden ancak Türkler kurtarır!'

Osmanlı, 28 Aralık 1516’da Sinan Paşa önderliğinde Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferinde Kudüs’e girişinin ardından 400 yıl hükmetti. İngilizlerin 24 Ekim 1917’de Kudüs'e saldırmalarının ardından şehir 9 Kasım 1917'de düştü. Kudüs'ün Osmanlı'nın hakimiyetinden çıkma süreci ise şöyle:

Kanal Harekatı
1915 ve 1916 yılında Mısır’da Osmanlı hakimiyetini yeniden sağlamak ve Süveyş Kanalı'nı ele geçirerek İngiltere’nin Hindistan yolunu kesmek amacıyla girişilen iki kanal harekatı başarısızlıkla sonuçlanınca savaşın ağırlık noktası Filistin ve Suriye’ye kaydırıldı. Bunun üzerine Mekke Şerifi Emir Hüseyin ile anlaşan ve onlara Suriye-Irak ve Hicazı içine alan müstakil bir Arap Devleti kurma vaadinde bulunan İngilizler, Siyonistlere Filistin'de bir devlet kurmaları sözünü vermişti. Böylece İsrail’in kurulması için zemin hazırlanarak, Filistin meselesi olarak bilinen olayların zemini hazırlanmıştı.

Gazze Savaşları
Şerif Hüseyin ayaklanmanın bastırılması için 4. Ordu'dan bir kısım birlikler Hicaz’a gönderildi. Ordunun geri kalan kısmı ise Gazze, Batı Şeria ve Birüssebi hattında savunmaya çekildi. 1917 baharında İngilizler Gazze’ye saldırdı. 1. ve 2. Gazze Savaşları yapıldı. İngilizler, Türklerin kahramanca savunması karşısında çekilmek zorunda kaldılar. Takviyelerini arttırmaya başlayan İngilizlerin Filistin cephesinde toplanmaları üzerine Cemal Paşa’nın uyarısıyla yıldırım ordularının Irak cephesinde kullanılmasından vazgeçilerek, Filistin ve Suriye cephesinde kullanılması kararlaştırıldı.

Kudüs’ün düşüşü
Savaş hazırlıklarını tamamlayan İngilizler 24 Ekim 1917’de 138 bin askerle taarruza başladılar. Birusseba ve Gazze Savaşını kazandılar. 9 Kasım 1917’de Kudüs düştü. Türk ordusu Kudüs’ten savaşarak çekildi. Bu çekiliş sırasında tarihin kaydettiği birçok kahramanlık öyküsü yaşandı. Bu öykülerden biri Kanal Harekatı sırasında yaşandı.

"Bizi düşmana çiğnetmeyin"
Cepheye koşan Osmanlı askerlerinin yollarına Filistinli kadınlar çıkarak onlara yiyecek verdi. Bir askerin günlüğündeki yazılarda şunlar yazılıdır:
“Müfreze tam bir sürat ve mükemmeliyetle toplanıp yola düzülmüştü. Filistin’in kahraman anaları Zedud köyünden geçen yolun iki tarafına dizilmiş, ellerinde bakır bakraçlarla askerlerimize su, süt ve yoğurt ikram ediyorlardı. Bu fakir Arap köyünün asil evlatları, ana vatan uğruna kurban giden Türk çocuklarına yaprakları üzerinde taze koparılmış portakallar ikram ettiler. Ve müfreze köyden ayrılırken ateşin bir muhafaza içinde saklanmış inciler gibi gözüken beyaz dişlere ve derinliklerinde zeka kaynayan güzel koyu siyah gözlere sahip cevval Arap kadınları eski bir geleneğe uyarak arkamızdan bağırıyorlardı; 'Geriye dönmeyin, bizi düşmana çiğnetmeyin'. Ve sonu gelmeyen zılgıtlar.”

Osmanlı askeri Onbaşı Hasan Usta'nın 55 yıllık Kudüs nöbeti
Gazze'de yüksek lisans yapan Rukiye Hüseyin Osmanlı, Tarihçi İlhan Bardakçı'nın 21 Mayıs 1972 Cuma günü karşılaştığı Onbaşı Hasan Usta'nın hikayesini hatırlattı. Tarihçi İlhan Bardakçı'nın kaleminden hikaye şöyle:
"Ben, o gün buraya bırakılmış 20. Kolordu 36. Tabur 8. Bölük 11. Ağır Makineli Tüfek Takım Komutanı Onbaşı Hasan’ım... Yarabbi. Baktım, bir minare şerefesi gibi gergin omuzları üzerindeki başı, öpülesi sancak gibiydi... Ellerine bir kere daha uzandım. Gürler gibi mırıldandı; 'Sana, bir emanetim var oğul. Nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi?' Elbette, dedim, buyur hele... Konuştu; 'Memlekete avdetinde yolun Tokat Sancağı’na düşerse... Git, burayı bana emanet eden kumandanım Kolağası (Ön yüzbaşı) Musa Efendi’yi bul. Ellerinden benim için bus et (öp). Ona de ki' Sonra, kumandanı olduğu takımın makinelisi gibi gürledi; 'O’na de ki gönül komasın. Ona de ki 11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan, o günden bu yana, bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Tekmilim tamamdır kumandanım dedi dersin.' Öleyazdım. Sonra yine dikeldi. Taş kesildi. Bir kez daha baktım. Kapalı gözleri ardından, dört bin yıllık Peygamber Ocağı ordumuzun serhat nöbetçisi gibiydi. Ufukları gözlüyordu. Nöbetinin başında idi. Tam 55 yıl kendisini unutuşumuzdaki nadanlığımıza rağmen devletine küsmemişti."

Muhammed Rabah

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Voleybolda milli takımlar için sezon açılış töreni yapıldı FIVB Milletler Ligi ve 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda mücadele edecek A Milli Kadın Voleybol Takımı ile FIVB Milletler Ligi’nde yer alacak A Milli Erkek Voleybol Takımı için sezon açılış töreni gerçekleştirildi. İstanbul’da bir otelde gerçekleştirilen sezon açılışına, Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, TVF Yönetim Kurulu üyeleri, A Milli Kadın Voleybol Takımı Başantrenörü Daniele Santarelli ve A Milli Kadın Voleybol Takımı oyuncularının yanı sıra Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç da katıldı. Milletler Ligi (VNL) 1. ayağı karşılaşmaları hazırlıkları için İtalya’da kamp yapan A Milli Erkek Voleybol Takımı ise gönderdikleri video ile gecede yer aldı. Mehmet Akif Üstündağ: “Önümüzde uzun ve zorlu bir maraton var” Törende bir konuşma yapan TVF Başkanı Üstündağ, yeni sezon öncesi hayırlı olsun dileklerinde bulunarak, “Dünyada hiçbir ülkeye nasip olmayan bir yılda alınan üç başarı bu ülkenin gururu oldu. Önümüzde uzun, yorucu, zorlu bir maraton var. Beklenti büyük. İnşallah elinden gelen her şeyin en iyisini yapacaklarından şüphemiz yoktur. Yediden 70’e kadın erkek herkesi birleştirdikleri için, herkesi bir bütün halinde ayrıştırmadan bütünleştirdikleri için, tek bir hedefe kilitledikleri için bir kez daha huzurlarınıza oyuncularıma teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Danile Santarelli: “Kendimi evimde hissediyorum” Sezona çok iyi hazırlandıklarını belirten Başantrenör Danile Santarelli de, “Geçen sene bize verdiğiniz destek için herkese çok teşekkür ediyorum. Bu sene de aynı desteği ilk günden itibaren hissetmeye başladık. Oyuncularım harika bir ekip, çok çalışıyoruz. Bu sene de geçen sene neler yaptıysak aynılarını yapmaya devam edeceğiz. Bizim için turnuvanın adının hiçbir önemi yok. Bu takım çıktığı her turnuvada en iyi iyisini vermek için, en iyisini göstermek için ve savaşmak için çıkıyor. Bu sene de aynı şey olacak. Çok zor bir yaz olacağına eminiz. Çünkü herkesin bizi yenmek istediğini biliyoruz. Kendimi evimde hissediyorum. Burada olduğum için çok mutluyum ve keyifliyim. İşimi en iyi yapabileceğim yerde olduğumu düşünüyorum. Sezona Antalya’da başlıyoruz. Antalya benim için çok özel bir şehir. Bu yazın yine geçen seneki gibi harika bir yaz olacağına eminim” diye konuştu. Eda Erdem Dündar: “Elimizden gelen en iyi mücadeleyi vereceğiz” Milletler Ligi’nde ve 2024 Paris Olimpiyatları’nda ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen kaptan Eda Erdem Dündar ise , “Bu yaz bizim için çok değerli. Hepimiz bunun farkındayız. Antalya’da başlıyoruz. Geçen sene Antalya bizim için güzel geçmişti. Bizleri de çok özlediler. Biz de onları çok özledik. Bu sene de elimizden gelen en iyi mücadeleyi vereceğimizin sözünü sizlere verebiliriz. Türk kadınını, Türkiye’yi Avrupa ve dünya arenasında aynı şekilde temsil etmeye devam edeceğiz” cümlelerini kullandı.
Kütahya Başkan İbrahim Güneş: "Rektör Kızıltoprak’a güveniyoruz, camimizin bir an önce ibadete açılmasını istiyoruz" Kütahya Çinili Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı İbrahim Güneş, zemin kayması sebebiyle 6 yıldır ibadete kapalı olan kentin simgelerinden Çinili Camii’nin bir an önce ibadete açılmasını istiyor. Güneş, Kütahya’nın simge yapılarından ve 2016 yılında vefat eden merhum Ressam Ahmet Yakupoğlu’nun eseri olan Çinili Camii’nin Dumlupınar Üniversitesine bağışlandığını hatırlattı. Güneş, caminin çinilerinin sökülmesi için yapılan iki ihalenin iptal edildiğini belirtti. Caminin duruyla alakalı DPÜ Rektörü Süleyman Kızıltoprak’ın yoğun gayret sarf ettiğini belirten Güneş, "Çinili Camimiz 2018’in ekim ayından beri kapalı. Yaklaşık 6 yıl bitti, şu an 7. yıl içindeyiz. Cami kapandığından beri üç tane rektör değişti, üç tane vali değişti. İlk rektörümüzde cami kapandıktan sonra bazı projeler yapıldı. Tam bir şeylere başlanılacak denilirken rektör değişikliği yapıldı. Tam ikinci rektörde, projelerle, ihalelerle bir şeylere başlayacak, bu sefer üçüncü rektör geldi. Şu andaki Rektör Süleyman Kızıltoprak geleli yaklaşık 8-9 ay oldu. Projeler hazırlandı, tekrar her şey sil baştan yapıldı. Her yeni rektör gelişinde her şey baştan yapılıyor. Bu son rektörümüzde iki tane ihale yapıldı, iptal oldu. Şu anda en son ihale 30 Nisan’da yapıldı. 15 günlük bir itiraz süresi var. Bu ihaleyi hangi firmanın aldığını da bilmiyoruz. Ne zaman başlanacak, ne zaman sözleşmeler yapılacak? Biz artık bıktık. Bir an evvel bu ihalelerin, projelerin yapılmasını istiyoruz. Şu anda yapılan ihale sadece çini sökümü ihalesi. Onun arkasından tekrar bir proje hazırlanacak, ihaleler yapılacak, ardından yıkım aşaması onun arkasından yapım aşaması derken, artık biz yıllarca beklemek istemiyoruz. Biz camimize kavuşmak istiyoruz. Her gün buraya onlarca yerli ve yabancı turist geliyor. Artık kimseye bir şey diyemez olduk. Yani utanıyoruz. Camimize kapalı duvarın üstünden geliyorlar, fotoğraf çekinip gidiyorlar" dedi. "İstendikten sonra bu 15 günlük süreler üç aylık altı aylık süreler kısalabilir" Caminin geleceği ile alakalı prosedürlerin asgari seviye indirilmesini isteyen İbrahim Güneş, "Mesela bundan yaklaşık 5-6 ay önce Google’a ‘Kütahya’da gezilecek yerler neresi?’ Diye yazdığınızda Çinli Cami birinci sırada yer alırdı. Şu anda yazarsanız en az 14. sırada yer alıyor, yani korkuyorum. Birkaç ay sonra artık Çinli Cami’yi göremez olacağız. Kütahya’nın bir simgesi bu cami ve Kütahya’nın bir ayıbı. Burada başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere milletvekillerinden, bütün siyasilerden, bürokratlardan destek bekliyoruz. Bu sürelerin aşılmasını istiyoruz, istendiği sürece kısalabilir. Nasıl ki deprem bölgesine bir sene içerisinde 100 bin konut yapıldı, şu 140- 150 metrekarelik Çinili Cami 6 yıldır hala yapılamıyor. Biz Rektörümüze de güveniyoruz, daha önce bu tür projelerde çalışmış şu andaki rektörümüze, Valimize de güveniyoruz ama bazı prosedürler var, süreler var, bu süreleri kısaltalım artık. Bir de şöyle bir şey var. 6 yıldır mahallemizde cenazelerimiz oluyor. Hep başka camilerden kalkıyor yani gözümüzün önünde Çinili Cami dururken başka camilerden cenazelerimiz kalkıyor. Şu anda yapılmasını istediğimiz, bir an evvel bu projelerin, ihalelerin çabuklaştırılması. İstendikten sonra bu 15 günlük süreler üç aylık altı aylık süreler kısalabilir. İstensin yeter ki. Bu caminin açılması istenirse yapılır. Neden açılmıyor, neden bu camiye bu yapılmıyor? Eğer üniversite biz bu işi yapamayacağız, beceremeyeceğiz diyorsa, devretsin Diyanete. Neden devretmiyor? Rahmetli Ressam Ahmet Yakupoğlu bu Çinili Camiyi ve bütün mal varlığını üniversiteye bağışlarken, benim malıma, mülküme, camiye, üniversiteye sahip çıkar diye bağışladı" ifadelerini kullandı. Kütahyalı ressam, neyzen ve minyatür sanatçısı merhum Ahmet Yakupoğlu’nun 1972 yılında yaptırdığı şehrin simgelerinden Çinili Camii, adeta şehrin göz bebeği durumunda. Sekizgen şeklindeki caminin dış yüzeyinin tamamı seramiklerle kaplanırken, minarenin ise Orta Asya üslubunda yapıldığı kaydedildi.
Uşak CHP Genel Başkanı Özel, Başkan Yalım’ı ziyaret etti CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım’ı makamında ziyaret etti. Uşak Belediyesini ziyaret eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i Belediye Başkanı Özkan Yalım ile Uşak CHP Milletvekili Ali Karaoba, CHP İl Başkanı Sevinç Soyer Yazgan ve partililer karşıladı. Özkan Yalım’ın makam odasında konuşan Özel, “Ben Özkan Yalım’ın örgütümüzde, milletvekilimizle birlikte çok başarılı işler yapacağını, Uşak’ın ona duyduğu güveni boşa çıkarmayacağını, bizlerin beklentilerini karşılayacağını ve her geçen gün Uşak’ta hem partimize, hem kendisine duyulan güvenin, verilen desteğin bir kat daha artacağını biliyorum. İnanıyorum. Kendisine güveniyorum. Bundan sonraki süreçte kimseyi adam kayırmacılık, akraba kayırmacılık, partizanlık olmadan, bütün Uşak’a en doğru hizmetlerin yapılacağına yürekten inanıyorum. Bundan sonraki süreçte büyük bir başarı öyküsü yazılmasını dikkatle takip edeceğiz. Bize düşen ne varsa. CHP’li diğer belediyeler, Avrupa Birliği fonlarının araştırılmasında, Belediyeler Birliği’nin yapacağı projelerle katkılarla hep Uşak’ın arkasında olacağız. Karahallı için de, Eşme için de, belde belediyelerimiz için de farklı bir durum yok. İnsanlar CHP’ye verdiği oydan pişman olmayacaklar. Memnun olacaklar. Vermeyenler bir sonraki seçim için sabırsızlanacaklar" dedi. Konuşmanın ardından tebrik ziyareti basına kapalı devam etti.