EKONOMİ - 10 Ağustos 2017 Perşembe 15:14

Brisa, belgelendirilen Ar-Ge merkezi ile yatırımlarına devam ediyor

A
A
A
Brisa, belgelendirilen Ar-Ge merkezi ile yatırımlarına devam ediyor

Brisa, katma değerli ürün geliştirme ve üretme faaliyetlerine ivme kazandırmak üzere İzmit fabrikası içerisinde belgelendirilen bir Ar-Ge Merkezi kurduğunu duyurdu.

Son 5 yılda uluslararası pazara 1 milyar 500 milyon TL değerinde ürün ihraç eden Brisa, katma değerli ürün geliştirme ve üretme faaliyetlerine ivme kazandırmak üzere İzmit fabrikası içerisinde belgelendirilen bir Ar-Ge Merkezi kurduğunu duyurdu. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın teşviki ile hayata geçirilen Brisa Ar-Ge Merkezi’nin duyurusu Brisa Genel Müdürü Cevdet Alemdar’ın ev sahipliğinde, Bridgestone Corporation Başkan Yardımcısı ve Brisa Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve JV Yönetici Ortağı Makoto Hashimoto, Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı ve Brisa Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Alper katılımlarıyla Sabancı Center’da yapıldı.

Brisa, belgelendirilen Ar-Ge Merkezi ile birlikte uluslararası rekabet gücünü artıracak yenilikçi süreç ve geliştirme teknolojileriyle ihracatını güçlendirecek. Bu sayede yeni ürünleri pazarın ihtiyaç duyduğu şekilde daha kısa sürede devreye alma, yeni nesil teknolojilerle dünya standartlarında ürün geliştirme, hammadde kaynaklarını daha kısa sürede onaylama gibi kabiliyetlerini artıracak. Belgelendirilen Ar-Ge Merkezi ile Brisa, yüzde 94 olan yerli üretim oranını artıracak ve ihracatına ivme kazandıracak. Ar-Ge Merkezi, şirketin Aksaray Organize Sanayi Bölgesi’ndeki yeni nesil üretim anlayışıyla, toplam 300 milyon Amerikan Doları yatırımla kurmakta olduğu ikinci fabrikasına da hizmet edecek. Tüm bu çalışmalarıyla Brisa ülke ekonomisine ve endüstriyel birikime sunduğu katkıyı artıracak.

“Teknolojiyi, Türkiye topraklarında yeşertiyor”

30 yıldır teknoloji ve ürün geliştirme alanına yatırım yapan şirket, Ar-Ge yatırımlarını son üç yılda yaklaşık 50 milyon TL yatırım gerçekleştirdi. Lastiğin emniyet, sağlamlık ve konfor anlamında yolculuğa kattığı değeri ancak teknoloji ile sürdürülebilir kılınabileceğinin farkında olduklarının altını çizen Brisa Genel Müdürü Cevdet Alemdar, “Lastik, yaklaşık 80 farklı hammadde ve 20 farklı karışımdan oluşan ileri teknoloji içeren bir üründür. Brisa, Türkiye lastik sektörünün yenilik lideridir. Bugüne kadar pek çok ilke imza attı. Belgelendirilen Ar-Ge Merkezimizle bir sanayi şirketinden inovasyon şirketine dönüşüm yolculuğunda önemli bir adım daha attığımıza inanıyoruz. Son kullanıcı deneyimini önceliğimize alarak, teknoloji üretebilme yetkinliklerimizle pazarın ihtiyaçları doğrultusunda ürün geliştiriyoruz” diyerek sözlerine devam etti; “30 yıldır yatırımlarımızla teknolojiyi Türkiye topraklarında yeşertiyoruz. Bizden başka herhangi bir üreticide olmayan özel karışım teknolojisine 17 milyon Amerikan Doları yatırım yaparak, otomotiv firmalarına dünya standartlarında lastik geliştiriyoruz. Yerli tedarikçi geliştirme ve yenilikçi hammadde geliştirme süreçlerini de önceliğimize alarak her yıl 30 yeni proje geliştireceğiz. Sektörün uluslararası bağımlılığını da azaltarak, ülkemize katkı sağlamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Brisa, Türk mühendislerinin geliştirdiği ürünlerle ihracatta vites büyütüyor”
Ar-Ge yatırımları ile şirketin Türk mühendisleri ile dünyaya lastik geliştirdiklerini ifade eden Alemdar, “Aksaray fabrikamızın inşasına tüm hızıyla devam ederken, ülkemize kuvvetle yatırım yapıyoruz. Bu yıl Ar-Ge’ye 22 milyon TL yatırım yapacağız, yıl sonu ihracat hedefimiz ise 180 milyon dolar” diyerek sözlerine devam etti: “Hedefimiz, teknolojimizi ve ürünlerimizi dünyanın dört bir yanına taşıma çalışmalarımıza Türk mühendisleri ile hız ve güç kazandırmak. 2017 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yıl aynı döneme kıyasla Brisa toplam yurtdışı satışlarında ise cirosal olarak yüzde 34 oranında artış sağladık. Avrupa pazarının yüzde 2 büyüme kaydettiği katma değeri yüksek lastikler segmentinde ise Lassa bir önceki sene aynı döneme göre yüzde 13 oranında büyüme sağladı. Bugün Lassa markamızı 70 ülkede araç sahiplerine sunuyoruz. 2017 yılı sonunda ihracatımız yaklaşık 5 milyon adede ulaşacak. Türk mühendisliği ile Çin’e özel lastik geliştirdik. Brisa Ar-Ge Merkezinde, Türk mühendislerinin tasarladığı ürünlerle ihracatta vites büyütüyoruz”.
Brisa Ar-Ge Merkezi’nin açılış töreninde şirketin ortakları Bridgestone Corporation ve Sabancı Holding yönetimi de yer aldı. Belgelendirilen Ar-Ge Merkezi’nin Bridgestone’un küresel çapta gerçekleştirdiği teknoloji çalışmaları açısından da önem taşıyacağına değinen Bridgestone Corporation Başkan Yardımcısı ve Brisa Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve JV Yönetici Ortağı Makoto Hashimoto, “Bridgestone, dünya çapında 50’yi aşkın fabrikaya sahiptir ve Ar-Ge alanında küresel liderliği üstleniyor. Günümüzde otomotiv endüstrisi bilgi teknolojisinin uygulamaları ile petrol yerine elektrik ve hidrojen gibi farklı enerji kaynaklarının kullanıldığı yeni nesil araçlara evrimleşiyor. Bu araçlar için gereken performansı, daha sessiz ve daha düşük yuvarlanma direnci sağlayan lastikler verebilir. Lastik, aracın yere temas eden tek parçasıdır. Sürücülerin hayatı lastikler üzerindedir. İşte bu gerçekle ve bu ortamda polimer ve ürün geliştirerek hayatta kalabiliriz. Bu süreçteki Ar-Ge çalışmalarımızla topluma olduğu kadar Türk polimer sanayine de katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Brisa Ar-Ge Merkezinin bu yeni işlevi ile mühendislik gücünün hızlanacağına ve değer katacağına inanıyoruz. Brisa Bridgestone için daha önemli bir üretim üssü haline geliyor. Türkiye’ye olan güvenimiz ve 1988 yılından bu yana Sabancı Holding ile yürüttüğümüz güçlü iş birliğimiz sayesinde yatırımlarımıza devam ediyoruz” dedi.
Brisa’nın Türk-Japon iş birliğinin en başarılı örneği olduğunu ifade eden Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı ve Brisa Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Alper ise; “İnovasyon, digitalleşme, endüstri 4.0 gibi kavramlar tüm dünyada iş modellerini dönüştürürken, Sabancı Holding olarak bu topraklarda katma değerli yüksek teknolojiler üretebilmek için önemli yatırımlara imza atıyoruz. Topluluğumuzun öncü uygulamaları devreye almasından ve Türk şirketlerine örnek olmasından gurur duyuyoruz. Bridgestone Corporation ile ortaklığımız 30. yılına yaklaşıyor. Ortak vizyonumuz ve gelecek hedeflerimiz Brisa’da uyumlu bir iş planına dönüşüyor. Ar-Ge merkezimiz bu ortak vizyonun bir ürünüdür. 1985 yılından itibaren araştırma ve geliştirmeye yatırım yaptığımız Şirketimiz Türkiye’nin en fazla Ar-Ge yatırımı yapan ilk 10 şirketi arasında yer alıyor. Bu süreçte, yeni nesil ulaşım ve üretim teknolojilerinin geliştirileceği Brisa Ar-Ge merkezinin hayata geçmesi ve teşvik alması bizleri onurlandırdı. Bu merkezin yalnızca topluluğumuza değil, yaratacağı katma değerli üretimle Türkiye’ye de katma değer oluşturacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

Yerli tasarım, yerli hammadde, yerli teknoloji

Şirket açıklamasına göre Brisa, teknoloji geliştirme ve üretme faaliyetlerini Ar-Ge ile sınırlı tutmuyor, tedarik yönetiminden hammaddeye, yeni üretim makinesi geliştirmeden Ar-Ge mühendisi yetiştirmeye dek pek çok alanda çalışmalara imza atıyor. Bu doğrultuda şirket, uluslararası rekabette güçlenmesini sağlayacak yenilikçi üretim teknikleri ve hammaddelere odaklanıyor ve sektörün uluslararası bağımlılığını azaltacak yerli teknoloji geliştirme ve tasarımlar üzerinde çalışıyor.

Brisa Ar-Ge Merkezi, yeni ürünlerin pazarın ihtiyaç duyduğu zamanlamaya göre sunulmasını sağlayacak. Bu doğrultuda yerli tedarikçisini ve sektörü de geliştirmeye odaklanan Brisa, Ar-Ge Merkezi’nin sağladığı bilgi birikimini sektörle paylaşmayı ve Türkiye endüstrilerinin yararına kullanmayı hedefliyor. Aynı zamanda belgelendirilen Ar-Ge merkezi, uluslararası kültürü, teknik üstünlükleri ve öğrenme ortamları ile Türk mühendisleri için önem taşıyor. Bu merkezde Türk mühendisliğinin en ileri çalışmaları yürütülecek ve Brisa Ar-Ge Merkezi, sektör için önemli bir okul ve deneyim alanı olarak hizmet sunacak. Belgelendirilen Ar-Ge merkezinde halen 48’i mühendis olmak üzere 87 kişi görev almaktadır.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Tarihçi Yazar Yurtsever: “Toplu göç ve soykırım haritası bulundu” Adanalı Tarihçi Yazar Cezmi Yurtsever, Osmanlı arşivinden Türklerin toplu göç ve Ermeniler tarafından soykırıma uğradığını gösteren haritaların ortaya çıktığını söyledi Yurtsever her yıl 24 Nisan geldiğinde Ermenilerin, Türklerin kendilerine “sözde soykırım” yaptığı iddialarını duyduklarını ancak bunların gerçeği yansıtmadığını söyleyerek, “Osmanlı Arşivinde bulunan yaklaşık 200 milyon belgenin tasnif, tanımlama, özetleme ve internet ortamında bilim adamlarına açılmasından sonra HRT.H. 404 kod numarasında kayıtlı bulunan ‘Mültecilerin göç ve yerleşim yerleri’ konulu harita üzerinde yaptığım araştırmalar sonucu, 1916 ve 1916 yıllarında Rus işgali altında bulunan Doğu Anadolu’dan, Ankara, Konya, Adana, Urfa ve Diyarbakır’a doğru kitle göçlerinin ok işaretleri ile gösterildiğinin farkına vardım. Rus ordusu ve işbirliği yapan Ermeni komitacıların Sivas yakınlarına kadar gelmeleri üzerine topraklarını terk ederek göç etmek durumunda kalan yüzbinlerce Türk insanının acil yerleşim, barınma ve sağlık istasyonları kurulması da harita üzerinde işaretlerle gösteriliyordu. Bahsi geçen harita 1915 yılı ve sonrasında Kafkasya’da ve Anadolu’da Türk halkının toplu göç ve yerleşimi, aynı zamanda işgal ortamında da katliamların yaşandığının belgesi idi. Özetle bu harita 1915 yılında Türklere soykırım yapıldığının belgesidir” dedi. Yurtsever, şöyle devam etti: “Bahsi geçen haritadaki Türklerin göç ve yerleşimi ile ilgili Osmanlı Arşivindeki dosyalar üzerinde de yaptığım araştırmalarda, Rus işgal bölgesinden ayrılarak Anadolu içlerine gelenlerin sayısı 1916 yılı sonlarında 700 bine ulaşmıştı. Anadolu 4 iskan bölgesine ayrılmış ve bu bölgelerde kurulan barınma merkezlerinde insanların acil ihtiyaçlarının karşılanmasına çalışılmıştı. Yakın zamana kadar Ermeni diaspora ve işbirliği yapan çevrelerin 1915 Olaylarını Ermenilere yapılan soykırım olarak tanıtmaları tarihin tek yanlı olarak yorumlanması ve çarpıtılmasıdır. Osmanlı arşivinde bulduğum Türklerin toplu göç ve yerleşim haritasını bütün dünya tarihçilerinin bilgisine sunuyorum.” Osmanlı arşivinde bulunan on binlerce belge 1915-1918 yılları arasında Ermeni komitacıların sivil Türk yurttaşlarına karşı yaptığı kitlesel katliamları ve “soykırım” hakkında ayrıntılı bilgiler verdiğini anlatan Yurtsever, “Yaşanan olayların tarihi süreci göz önüne alındığında. -1915 yılı Nisan ve Mayıs aylarında sayıları 30 bini bulan Osmanlı yurttaşı Ermeni silahlı gruplar sınırı geçerek Rus ordusunda görev aldı. 1915 yılı yaz aylarında Rus işgal sahası ve Van vilayeti genelinde Türk sivillerin toplu göç olayları, işgal sahasında katliam olayları yaşandı. Rus ordusunun Brest-Litovsk Anlaşması gereği Doğu Anadolu’dan çekilmeleri esnasında Erzincan, Erzurum, Van ve Kars yöresinde binlerce şehir, köy ve mezrada geniş kapsamlı kitlesel katliamlar gerçekleşti. Olay yerine gelen Osmanlı memurları soykırım raporlarına hayatlarını kaybedenlerin listelerini eklediler. Hayatlarını kaybedenlerin sayısı 500 bine ulaşıyordu. Sonuç olarak şunu söylemek isterim: Osmanlı Arşivi’nde bulunan Türklerin toplu göç, yerleşim haritasının hikayesini bilmeden 1915 ve sonrası yaşanan soykırım olaylarını açıklamak mümkün olamaz” diye konuştu.
İzmir Mücevher’den ödül çıktı İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencisi İbrahim Burak Ünal, altın ve safir kullanarak hazırladığı küpe tasarımıyla Uluslararası Mücevher Tasarım Yarışması’nda ikinci oldu. Bu yıl 14’üncüsü düzenlenen yarışmada, DNA sarmalından esinlenerek oluşturduğu sıra dışı tasarımla büyük başarıya ulaşan Ünal, 125 bin liralık ödülün de sahibi oldu. Aynı bölümde eğitim gören Çisil Begüm Kasal ise ‘Tomurcuklanma’ adını verdiği kolyesiyle finale kalan 10 isim arasına adını yazdırarak plaketini aldı. Mücevher İhracatçıları Birliği tarafından düzenlenen Uluslararası Mücevher Tasarım Yarışması’na, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından 409 tasarım başvurdu. Yarışmanın ödülleri, İstanbul’daki bir otelde düzenlenen törende sahiplerini buldu. “İçime çok sinmişti” İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi İbrahim Burak Ünal, tasarımı yaklaşık 1 ay süren kapsamlı çalışma neticesinde hazırladığını ifade etti. Ünal, “DNA sarmalından esinlenerek özel bir küpe tasarlamak istedim. Tasarımımda altın ve safir kullandım. Açıkçası içime çok sinen bir çalışma oldu. Küpe, eğer istenildiği takdirde erkekler tarafından yaka iğnesi olarak da rahatlıkla kullanılabilir. Tasarımıma güveniyordum, finale kaldığımı öğrendiğimde heyecanım daha da arttı. Hocalarım ve arkadaşlarımla konuştuğumda ödüle ulaşacağımı söylemişlerdi, öyle de oldu. Hayatımın en mutlu anlarından birini yaşadım. Böylesine değerli, çok özel tasarımların yer aldığı yarışmada ikinci olmak, benim için büyük gurur” dedi. “Unutulmaz bir deneyim” Yarışmanın finalistlerinden İEÜ Endüstriyel Tasarım Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Çisil Begüm Kasal da unutulmaz bir deneyim yaşadığını söyleyerek, “Gümüş, altın ve kuvars taşını kullanarak oluşturduğum ‘Tomurcuklanma’ adındaki kolye tasarımımla yarışmada yer aldım. Kolyemin bir tarafı ilkbahar ve yazı, diğer kısmı ise sonbahar ve kışı simgeliyor. Finale kalmak beni çok mutlu etti. Finalist olmanın bu yarışma özelinde önemli bir başarı olduğunu düşünüyorum. Sınıf arkadaşım Burak’ın ödül almasına çok sevindim. Sonuçta ödül; sınıfımıza, üniversitemize gelmiş oldu. Burak’ı tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
Konya MEVKA ve Aselsan Konya’dan savunma sanayi üreticilerine eğitim Mevlana Kalkınma Ajansı (MEVKA), Konya Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, Konya Sanayi Odası ve Aselsan Konya işbirliği ile savunma sanayii firmalarına yönelik olarak Tedarikçi Gelişim Eğitimleri düzenlendi. Aselsan Konya öncülüğünde başlatılan Gücümüzü Artırma Projesi (GAP) kapsamında gerçekleştirilen ve ana amacı olan Konyalı sanayicilerin savunma sanayi ekosistemine adaptasyonunu hızlandırmak, geliştirmek ve bu sayede Konya’daki yan sanayi yüklenici sayısını belirli bir seviyeye getirmek için sürdürülen çalışmalara, Mevlana Kalkınma Ajansı ev sahipliğinde düzenlenen eğitim programı ile devam edildi. İki gün süren eğitim programı boyunca Konyalı sanayicilerden oluşan katılımcılara, tedarik süreci, kalite gerekleri, temel kalite kuralları, FAI (First Article Inspection), ölçüm sistemleri analizi ve ölçme teknikleri, teknik resim okuma ve geometrik ölçülendirme, hassas unsurların işlenmesi, Helicoil uygulaması, alüminyum malzeme işleme, kaplama-boyama teknolojileri gibi çeşitli alanlarda eğitimler verildi. "Aselsan Konya yatırımı, Konya için bir dönüm noktası niteliğindedir" Gerçekleştirilen eğitimlerin ardından değerlendirmelerde bulunan Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. İhsan Bostancı, “Hepimizin yakından takip ettiği üzere ülkelerin savunma stratejileri iki önemli unsurdan oluşmaktadır; bunlardan birincisi, sahip olunan asker gücü, diğeri ise sanayi ve teknoloji gücüdür. Askeri ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak kartların yeniden dağıtıldığı ve küresel dengelerin yeniden kurulmaya zorlandığı günümüzde, ülkeler, ordularının operasyonel yetkinliklerini artırmak ve bölgelerinde caydırıcı güç olabilmek adına savunma harcamalarına, özellikle teknoloji yatırımlarına bütçelerinden önemli paylar ayırmaktadır. Bu noktada, bulunduğu coğrafi konumu itibarı ile jeopolitik ve jeostratejik açıdan büyük öneme sahip olan ülkemizde de bölge istikrarını sağlamak, her türlü tehdide karşı caydırıcı bir güç oluşturabilmek modern ve güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip olmak için özellikle son yıllarda önemli üretim hamleleri gerçekleştirilmektedir. Yürütülen bu çalışmaların bir sonucu olarak Türk Savunma Sanayii, işbirliği içerisinde olduğu yan sektörlerle beraber güçlü bir yapılanmaya girmiş, kamu eliyle başlatılan kazanımlar özel sektörün inisiyatif almasıyla daha da güçlenmiş, savunma sanayii alanında kullanılan ürünlerin yerlilik oranlarını yüzde 80’lere çıkartarak kendine bu alanda yeni hedefler belirlemiştir. Bu süreçte, ülkemiz savunma sanayisinin gurur kaynağı kurumlarından olan, ürettiği yenilikçi teknolojiler ile ordumuza güç katan ve ihracat anlamında da ülkemiz ekonomisine büyük katkılar sunan Aselsan’ın şehrimiz sanayicilerinin de ortak olduğu bir sistemle şehrimizde gerçekleştirmiş olduğu Aselsan Konya yatırımı, Konya için bir dönüm noktası niteliğindedir” dedi. MEVKA Genel Sekreteri Bostancı, “Sivil amaçlı sanayiye nazaran kendine has yapısıyla, ekonomik dinamiklerinden çok, stratejik boyutları ağır basan ve diğer bütün sektörleri katalize etme özelliğine de sahip olan savunma sanayii alanında yürütülen çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla ajans olarak bizler de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk olarak, savunma sanayisinde özellikle av tüfeği üretimi alanında büyük bir öneme sahip olan Beyşehir ilçesine bağlı Huğlu ve Üzümlü çevresinde silah sanayi potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla hazırlanan iki ayrı raporla başlayan ajansımız savunma sanayii çalışmaları, gelinen noktada büyük bir ivme kazanmış ve ajansımız tarafından bugüne kadar 43 projeye güncel rakamlarla yaklaşık 215 milyon lira destek verilmiştir. Ayrıca, ajansımız tarafından 2023 yılında ilan edilen Finansman Desteği Mali Destek Programı kapsamında Aselsan Konya Fabrikası tarafından başvurusu yapılan ve başarılı ilan edilen Teknolojiye ve Gençlere Yatırım İle Savunma Sanayimiz Güçleniyor Projesi’ne 15 milyon lira kaynak ayrılmış ve proje devam etmektedir. Ajansımız tarafından bu alanda yürütülen çalışmalar kapsamında son olarak, ülkemizin savunma sanayii çalışmalarına Konya ve Karaman olarak katkı sunmak, ekosistem ve firmalarımızın kabiliyet ve yeteneklerini tespit ederek, destekleyip yönlendirmek, firmalarımız tarafından savunma sanayi gerekliliklerini yerine getirmek suretiyle kazanılacak yeni yetenek ve yeterliliklerle ihracatı artırmak ve korumak gibi amaçlarla Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. işbirliği ile hayata geçirilen Savunma Sanayi Sektörü Kabiliyet Atlası Projesi tamamlanmıştır. Proje kapsamında, Konya’dan 30 ve Karaman’dan 10 olmak üzere toplamda 40 firmaya STM uzmanları tarafından; ajans tarafından yürütülen çalışmalar çerçevesinde, firmaların mevcut kurumsal yapıları, üretim altyapıları, ürün/teknoloji yetenekleri değerlendirilmiş ve bu temelde katma değeri daha yüksek ürün/teknolojilerin belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu çerçevede, firmaların yapabilecekleri en uygun destek türleri ve izleme süreçleri belirlenerek bir destek modeli önerisi geliştirilmiştir. Sonuç olarak, Konya ve Karaman illeri için savunma sektörü kabiliyetlerini belirleyen ayrı ayrı kabiliyet atlasları oluşturulmuştur. Kurum olarak, ülkemizin savunma sanayi alanında yakaladığı ivmenin artarak devam etmesi adına bölgemiz savunma sanayii ekosisteminde yer alan tüm paydaşlarımıza yönelik çalışmalarımızın devam edeceğini özellikle ifade ederek; ilimizdeki savuma sanayisinin güçlenmesi ve daha ileriye gitmesi için yaptığımız çalışmalarda en önemli paydaşlarımızdan birisi olan, gerçekleştirdikleri üretimin yerlileştirilmesi, millileştirilmesi çalışmalarının yanı sıra Konyalılaştırılması adına ortaya önemli bir irade koyan Aselsan Konya’ya teşekkür ediyor, düzenlenen eğitim programının hayırlara vesile olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.