POLİTİKA - 20 Eylül 2014 Cumartesi 09:41

Bülent Arınç: ‘Çözüm süreci böyle giderse…’

A
A
A
Bülent Arınç: ‘Çözüm süreci böyle giderse…’

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: '2015 seçimlerine giderken bu süreç böyle giderse, çok iyi yerlere geleceğiz' dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, muhalefetin kendilerini en çok çözüm süreci üzerinden eleştirdiğini belirterek, "Ama çözüm süreci üzerinden bizi vatan haini ilan eden muhalefet yok oldu, AK Parti oylarını yüzde 52’lere çekmeyi başardı. 2015 seçimlerine giderken bu süreç böyle giderse, çok iyi yerlere geleceğiz" dedi.

Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da katıldığı bir televizyon programında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Çözüm süreci ile ilgili konuşan Arınç, "Çözüm süreci 2012’in Aralık ayından başladı ve neredeyse 2 seneye yaklaştı. Temeli şudur, kavga silah kullanmak bitsin, düşüncelerin siyasetin konuşulacağı günler gelsin. Silahlar terk edilsin, eylem yapılmasın ve Türkiye’deki silahlı unsurlar yurt dışına çıksın, yurt dışındaki suç işlememiş olanlar Türkiye’ye gelsinler, dağı besleyen unsurlardan çıkışlar özendirilmesin, dağdan inişler özendirilsin ve böylece bu durumu durdurarak Türkiye’de huzur ve güvenliğin sağlandığını hep beraber görelim.

Binlerce şehit verdik, binlerce sivil halktan ölenler oldu. Her karakol baskını ya 15 askerimizi, ya 25 askerimizin, mayın patladığı zaman insanlarımızın feryatlarını şehir merkezlerinde canlı bombaların meydana getirdiği bir takım olaylarda hamile annelerin bile hayatlarını kaybettiğini biliyoruz. 30-35 senedir bir terörün ateşi var ve bu ateşi söndürmek hepimizin boynunun borcu. Şimdi şehit cenazelerine çok gitti. Hepsi bir acıdır, Türk bayrağının sarılı olduğu her cenazenin başında 76 milyon göz yaşı döküyor. Eşi şehit olmuş kim olursa olsun anne veya baba şöyle bir feryat yapmıyor, ‘Benim oğlum öldü herkes oğlu ölsün demiyor. Bunun yerine tam aksi benim oğlum öldü ama kan akma dursun, gözyaşı bitsin yeterki siz bunları yakalayın cezaları verin. Ama bu terör bitsin diye yalvarıyorlar.’ Kolu kopmuş, bacağını kaybetmiş, neredeyse yüzde 95 malul olmuş gazilerimiz var. Hiçbirisinin ağzından ‘Ben bu hale geldim herkes bu hale gelsin. Herkesin çocuğu, evladı askerde bunu tatsın diyen’ bir söz duymadım. Bu Türk milletinin esaretidir" dedi.


"KENDİ DEVLETİNE VE İNSANINA DÜŞMAN HALE GELİYOR"
Asker ve polisin çok gayretli olduğunu dile getiren Arınç, "Silahla, ölmek veya öldürmekle bu örgütün son bulması, bu şiddetin son bulması mümkün görünmüyor. Mümkün olsaydı 90’lı yıllarda biterdi. Halbuki askerimiz çok gayretli ve fedakar. Polisimiz çok fedakar. Bazen bir yıl içinde binden fazla terörist ölüyor. İyi ama bitmiyor. Dağa çıkanlar var. Kadınlar var fazlalaşıyor, özendiriliyor ve bu bir kahramanlık haline geliyor. Kendi devletine ve insanına düşman hale geliyor. O zaman siyasi bir çözüme ihtiyaç var. Siyasi çözümün yolunu da ancak böyle bulduk. Bu konuda kim etkili olabilir. İmralı’daki Abdullah Öcalan. Hale onları lider, onların tabiriyle önder olarak görenler var. Demek ki onlarla bunun arasında bir irtibat olabilirse ve Türkiye’de çözüm sürecine ikna edilebilirlerse bu iş tutabilir diye düşündük. Kendi istihbarat örgütümüzü bu iş için kullandık. Hükumet olarak işin için girmedik. Çünkü bir siyasi karar organının, bir terör örgütü veya elebaşı hükümlü bir kişiyle doğrudan temas kurmasını başka ülkelerdeki örneklerinin aksine biz doğru bulmadık. Ama istihbarat örgütlerinin esasen görevi budur.

Terörü sona erdirmek onun asli görevidir. Bunun için her şeyi kullanabilir. Ona yetki ve izin verildi. Bak bu iş olacaksa temasları sen kur. Temaslar kuruldu, gidip gelmeler başlandı, nevruzda mesajlar okundu. Arkadan eylemsizlik hali oldu. Öcalan nevruzdaki mesajında ‘Artık bu iş bitti. Herkes dışarıya çıksın’ dedi. Biz onları takip etmeye başladık. Sonra başka olaylar yaşandı. Geri çekilmeler durdu. Şehir içinde veya kırsal kesimde bazı olaylar devam etmeye başladı. Geçmişte yaşadığımız karakol baskınları, helikopter düşürmeler, askerlerimize veya polislerimize, öğretmenlerimize, hakimlerimize yönelik terör eylemleri bitti. Şehit cenazeleri gelmemeye başladı ve ülkede huzur iklimi oluştu. Halk bunu çok iyi benimsedi. Önce ilk inanılmayacak şekilde karşı çıkılacağını düşünmüşlerdi. Bakıldı ki artık terör biterse güzel şeyler olacak, millet bu çözüm sürecinin arkasında durdu. 2011 seçimleri, 2010 referandumu ile durdu. Muhalefetin bize en çok eleştirisi çözüm süreci üzerinden oldu. Ama çözüm süreci üzerinden bizi vatan haini ilan eden muhalefet yok oldu, AK Parti oylarını yüzde 52’lere çekmeyi başardı. 2015 seçimlerine giderken bu süreç böyle giderse, çok iyi yerlere geleceğiz" diye konuştu.

"HALKIN ŞİKAYET ETTİĞİ KONULARDAN BİZDE ŞİKAYET EDİYORUZ"
Halkın şikayet ettiği konuların olduğunu açıklayan Arınç, şunları söyledi:
"Halkımız şikayet ettiği bir konu vardı, ondan bizde şikayet ediyorduk. Cenazeler gelmiyor, şehitlerimize ağlamıyoruz ama bu yol kesmek, heykel, bu adam kaçırıp fidye istemek neyin nesi. Bu son günlerde inşaatlarda kullanılan araç ve gereçlerin yakılması neyin nesi. Şimdi bunların hiç birisi olmayacak. Yani kamu düzenini ve güvenliğini ilgilendiren tüm asayiş konularında bölgede tamamen okul yakmalar gibi şeylerin sonlandırılmasıyla ilgili çalışmalarımız var. Onlara bağlı olmakla silahlı unsurlar çıkacaklar, diğerleri olacak. Halkın güvenliği asayiş olacak. Bu şikayetlerin gündeme gelmesini istemiyoruz."

"AİHM KARARI BENCE İÇERİĞE YÖNELİK"
Türkiye’yi izam eden her hangi bir talep veya cezalandırmanın bulunmadığını da belirten Arınç, "AİHM kararı bence içeriğe yönelik. Böyle bir dersin var olması veya olmaması tartışılmamış. Biz kolayımıza geldiği için sadece din dersi deyip geçiyoruz. Din dersi demek sadece İslam dini öğretilmesi değil. Öğretmekle birlikte ameli olarak da namaz nasıl kılınır, abdest nasıl alınır, İslam dininin hususiyetleri nedir? iman, 32 farz, 6 şart, hacın, umrenin yapılmasıyla, namazın nasıl kılınacağı veya zekat gibi ibadetlerimizin, sadece bunların öğretildiği, herkesin öğrenmekle de mecbur olduğu bir anlayışla da karşılıyorlarsa buna laik Avrupa’nın belki tepki koyacağını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bunu red edeceğini baştan düşünebiliriz. Bize benzer laiklik uygulaması en çok Fransa’ da var. Bizdeki daha koyu laiklik veya laikçiliktir. Fransa’da bile okullar ikiye ayrılır. Kilise, dini eğitim verebilecek okullarıyla, laik eğitimin okulları birbirinden farklıdır. Bizde daha sonra din öğretimine dönüştü. İslam’dan biraz daha çok bahseden ameliyesini öğretmenlerin ihtiyarına bırakmış bir eğitim. Herkes için zorlayıcı bir eğitim yok. Din eğitimi, ahlak var. Bunlar din dersi öğretmenleri tarafından anlatılıyor. AİHM diyor ki ‘Aleviler kendi inançlarının anlatılmasını isteyebilir. Hıristiyanlar kendi inançlarını isteyebilir. Belki de Ateistler bunun hiç birisine ihtiyaç göstermeyebilir. Dolayısıyla sizin bu din öğretimi dersleriniz İslam inancı ağırlıklı olmuş. Diğerlerini kapsamamış. Ya onları da kapsayıcı bir biçimde müfredatlarınızı değiştirin. Veya bu dersleri kaldıracaksanız kaldırın’ diyor. Türkçe meali bu" açıklamasını yaptı.

"LAİKLİKTE ESASSA BU İSTEĞİ DİKKATE ALAN BİR MÜFREDAT YAPMALIYIZ"
Kendisinin gün içinde birisi İmam Hatip okulu olmak üzere iki okul açtığını hatırlatan Arınç, “Müfredatı az çok birbirine benziyor. Yani İmama Hatip demek zorunda değiliz Ama 50 seneden beri İmam Hatip deniliyor. Biz bu isimle biliyoruz. Birlikte 10 tane isim düşünürsek karar verebiliriz. Ama içinde nasıl bir din öğretimi amaçladığınızı göstermeniz lazım. Alevi yurttaşınız ‘benim inancım budur. Bu şekilde anlatılsın. Buna da yer verilsin’ diyorsa biz demokratik, sosyal, laik bir hukuk devletiyiz. Laiklikte esassa bu isteği dikkate alan bir müfredat yapmalıyız. Bence bu incelenecek gereği de hükumetimiz tarafından yapılacak. Allah’a inanmazlarsa başka şeylere inanırlar.

Taşa, çöpe inanalar da var. İneğe inanlar, kutsal sayanlarda var. Budizm, Konfüçyüzim var. Başkaları da var. Bu inanç duygusunu tatmin etmeye yönelik bir arayış, buluştur. Ama diyelim ki onun böyle bir derdi yok. O bundan öte başka bir dünya olduğuna inanmıyor. Ben öldükten sonra ‘beni yakın’ diyor veya başka bir şey söylüyor. Bu da onun inancı inançsızlığı inanç haline getirmiş. Burada benim öğreteceğim din dersinde insanlara samimi olarak, fıtri olarak inanma duygusunu, ‘İslam neler getiriyor?, diğer dinler neler getiriyor, farklı inançlar ne söylüyor’ diye anlatılabilir. Belki bunları kısa kısa anlatan öz bilgi veren bir şey olması lazım" şeklinde konuştu.

"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE GİDEBİLİRİZ"
AİHM’in haklı olduğuna kanaat getirildiği takdirde gerekli düzenlemenin yapılabileceğini vurgulayan Başbakan Yardımcısı Arınç, “Anayasa değişikliğine gidebiliriz. İçerikle beraber dersin ismini de değiştirmek mümkün olabilir. ‘Tamamen kaldıralım, böyle bir şey olmasın’ düşüncesinde ben şahsen değilim. Hükümetle konuşmadığımız için hükümetin tavrını bilemem ama ben bu tür bir dersin en basit dini bilgileri öğrenmesi açısından faydalı olacağını düşünüyorum” açıklamasında bulundu. 

AHMET FARUK ÇABUK 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nin turistler tarafından gece de ziyaret edilebilmesi için ışıklandırılmasının ardından "gece müzeciliği" lansmanı gerçekleştirildi. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gözler önüne seren İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Tanıtım toplantısında konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban, ‘gece müzeciliği’nin ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu belirterek, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurt dışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” dedi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Toy, “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici" dedi. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise, “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi. Tanıtım toplantısına İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, protokol üyeleri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katıldı.
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki iş insanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nde, gece müzeciliği lansmanı gerçekleştirildi. Yerli ve yabancı turistler, antik kenti böylece gece saatlerinde de ziyaret edebiliyor. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gün yüzüne çıkaran İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından, ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla birlikte yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Tanıtım toplantısına, İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı protokolü, devlet görevlileri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katılım gösterdi. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Toplantıda konuşan ve ‘Gece müzeciliği’ kavramının açık alanlarda, ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu söyleyen İzmir Valisi Süleyman Elban, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurtdışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” ifadelerine yer verdi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların, Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına, gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Sözlerini sürdüren Toy, şunları aktardı: “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan öğrenci Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi.
Aydın AKUT ödülleri sahiplerini buldu AKUT Kuşadası ekibi tarafından düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri verildi. Türkiye’nin ilk arama kurtarma derneği olan AKUT tarafından bu yıl 3’üncü kez düzenlenen ‘Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu. Tarihi Kervansaray’da düzenlenen yarışmaya Kuşadası Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, AKUT 2’nci Başkanı Esra Üstünkaya, Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Sönmez, yarışmada dereceye giren çocuklar ve aileleri katıldı. Yarışmada, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybedenleri anmak ve AKUT gönüllülerinin deprem zamanı yürüttüğü çalışmalara dikkat çekmek için ilkokul ve ortaokul öğrencileri tarafından yazılan ve dereceye girenlerin mektuplar okundu. Sosyal sorumluluk oluşturmak ve duyarlılık kazanımlarını arttırmak amacıyla düzenlenen yarışmada konuşan AKUT Kuşadası Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, “Kurulduğu yıldan beri özveriyle çalışan ekibimiz, birçok alanda gönüllülük ile toplum hizmeti vermektedir. Geleceğimizin temsili çocuklarımız da bizlerin en hassas noktasıdır. Emek verip yarışmamıza katılmış tüm öğrencilerimize ve velilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlerden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, her zaman dayanışmamızı sürdürdüğümüz Kuşadası Belediyesi ve Başkan Ömer Günel’e teşekkür ediyorum. AKUT varsa hayat var” dedi. Haydi Gençler, Haydi Çocuklar AKUT ile El Ele’ Yarışması’nda dereceye giren çocuklara Belediye Başkan Vekili Tibet Özer, Kuşadası AKUT Ekip Lideri Tağmaç Saraçoğlu, Akut İkinci Başkanı Esra Üstünkaya ve Proje ve Kaynak Oluşturma Bölüm Sorumlusu Saliha Dönmez tarafından başarı belgeleri ve ödülleri verildi.