EKONOMİ - 17 Aralık 2021 Cuma 10:02

Bursa ve İstanbul arası arabalı feribot dönemi sona eriyor

A
A
A
Bursa ve İstanbul arası arabalı feribot dönemi sona eriyor

Bursa ve İstanbul arasındaki deniz yolu ile yolcu taşımacılığının 14 yıldır en önemli aktörlerinden biri olan Mudanya’dan İstanbul’a arabalı feribot seferleri tarih oluyor.

2007 ve 2008 yılından bu yana milyonlarca yolcu taşıyan Orhangazi 1 ve Osmangazi 1 arabalı feribotlarının bakım masrafları konusunda CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile anlaşamayan İDO, yılbaşından itibaren artan mazot fiyatlarını da gerekçe göstererek Güzelyalı iskelesinden İstanbul’a olan seferleri sonlandırmaya hazırlanıyor.

Bursa Deniz Otobüsleri (BUDO)’nun İstanbul seferlerine başlaması, Osmangazi Köprüsü ve Bursa - İzmir - İstanbul otoyolunun hizmete girmesi ile Bursa’da büyük bir darbe alan İDO, 14 yıldır Bursa - İstanbul arasında milyonlarca yolcu taşıyan Orhangazi ve Osmangazi feribotlarının seferlerine yılbaşından itibaren son veriyor.

Her ikisi de vefat eden İstanbul Eski Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Bursa Eski Belediye Başkanı Hikmet Şahin döneminde birer yıl arayla o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hizmete alınan Osmangazi 1 ve Orhangazi 1 arabalı feribotlarını İstanbul Büyükşehir Belediyesinden kiralayan İDO’nun, büyükşehir belediyesinin yeni yönetimiyle anlaşamadığı bildirildi.

Kiralama süreleri biten ve bakım zamanı gelen her iki feribotu bakımları belediye tarafından yapıldıktan sonra kiralamak isteyen İDO; CHP’li belediyeden olumsuz cevap alınca çıkmaza düştü. Artan mazot fiyatlarını da gerekçe gösteren İDO 1 Ocak’tan itibaren Güzelyalı - Yenikapı arasında sefer yapan her iki arabalı feribotunda seferlerini sonlandırmaya karar verdi.

Bursa ve İstanbul arası arabalı feribot dönemi sona eriyor

İDO Bursa İskelesi Tarihçesi

İDO Bursa İskelesi, Türkiye’deki en köklü iskelelerden biri olarak biliniyor. Tarihi, Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerine dayanan Bursa İskelesi, günümüze kadar şehri Marmara Bölgesi’ne bağlayan en önemli merkez konumunda yer aldı. Ulaşımın her zaman bel kemiği olan Mudanya Güzelyalı’daki İDO Bursa İskelesi, önemli tarihi olaylara da şahit oldu. Osmanlı’daki en uzun taht kavgalarından biri olan Cem Sultan ile II.Beyazıd arasındaki olaylarda, Cem Sultan, ordularını Mudanya İskelesi’ni kullanarak İstanbul’a ulaştırmak istedi.

Bursa İskelesi 19.Yüzyılın ortalarına kadar ciddi bir değişiklik yaşamadı. Fakat 1840 yılından itibaren başlayan çalışmalarla, önce dalga kıranlar yapılıp ardından liman geliştirildi. Daha sonraki dönemde ise Bursa İskelesi’ne vapur seferleri düzenlemeye başlandı. 1844 yılında Sultan Abdülmecid ülke gezisine çıktığı zaman Bursa İskelesi’ne vapurla geldi. 20. Yüzyılda ise iskele yapısal anlamda iyice geliştirilmiş ve birçok farklı yerden vapur seferleri yapılmaya başlandı.

İDO Bursa İskelesi, Marmara Denizi’ndeki en önemli ulaşım noktalarından biri konumunda yer alıyor. Her gün yapılan seferler ile başta İstanbul olmak üzere birçok şehri Bursa’ya bağlayarak binlerce yolcunun güvenli ve hızlı bir şekilde şehre ulaşmasını sağlıyor.

İDO Bursa İskelesi, Mudanya’da bulunan Eğitim Mahallesi, Burgaz Caddesi üzerinde yer alıyor. Mudanya’da en fazla ziyaret edilen yerlerden biri olan İDO Bursa İskelesi, merkezi konumu sayesinde kolayca bulunabiliyor.

Uğur Uslubaş
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.