EĞİTİM - 18 Ekim 2021 Pazartesi 09:40

Bursa’ya bir dünya üniversitesi kuruluyor

A
A
A
Bursa’ya bir dünya üniversitesi kuruluyor

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Cumhurbaşkanlığı'ndan onay alan Mudanya Üniversitesi 103 bin metrekare alanda 3 bin 600 öğrenci ile kapılarını açmaya hazırlanıyor. Mühendislik Mimarlık ve Tasarım, Sosyal Bilimler ve Sağlık Bilimleri Fakültesi ile önümüzdeki yıl öğrenci almaya başlayacak olan Mudanya Üniversitesi şehre de taşınacak.

 Pirinç Han, Yıldırım Darüşşifa, Muradiye'deki Fabrika-ı Hümayun ve Hisar'daki tarihi bir mekan üniversitenin bölümleri olacak. Mütevelli Heyet Başkanı Gıyasettin Bingöl, modern yapısı ve akademisyen kadrosu ile Mudanya Üniversitesi'nin bir dünya üniversitesi haline dönüşeceğini müjdeledi.

Bursa’nın Mudanya ilçesi Çağrışan Mahallesi’nde ormanın içindeki binası tamamlanan Mudanya Üniversitesi, önümüzdeki eğitim- öğretim yılında öğrenci kabulüne başlayacak. Bursa Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından kurulan ve Uludağ Üniversitesi garantörlüğünde açılacak olan Mudanya Üniversitesi'nin yakın zamanda yapılacak köprülü kavşakla ulaşım problemi de ortadan kaldırılacak

Bursa’ya bir dünya üniversitesi kuruluyor

Eğitimci Gıyasettin Bingöl öncülüğünde kurulan Mudanya Üniversitesi, 103 bin metrekare olarak planladı ve ilk etapta 3 bin 600 öğrenci kapasitesine sahip. A-B-C bloklarının tamamlandığı okulda, laboratuarlar, kütüphaneler, konferans salonları, derslikler hazır hale geldi. Önümüzdeki yıllarda da D-E-F blokları ile tıp, hukuk, dişçilik gibi fakültelerin de açılması planlanıyor.

Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl, İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürü İhsan Altıkardeş'e okul hakkında bilgiler verdi.

Bir üniversite kurmanın iki üç aşamalı olduğunu ifade eden Bingöl, “Birincisi bina yapmak ve fiziki şartları oluşturmak. Bugün itibariyle çevre düzenlemesi hariç biz YÖK’ün istediklerini yerine getirdik. YÖK genel kurulundan da 3 ay önce üniversitemiz 3 fakülte olarak onaylandı. Sağlık Bilimleri, Mühendislik-Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi olarak YÖK’ten Cumhurbaşkanlığına gitti, burada da onaylandı. Mecliste çıkacak son torba yasada çok kısa sürede meclisten geçerek resmi gazetede yayınlanacak. Bursalılara çok güzel bir üniversite, iyi bir mekan kazandırmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

Bursa’ya bir dünya üniversitesi kuruluyor

“Şehrin geçmişini gelecek kuşaklarla birleştirmek için yola çıktık”

Üniversiteyi tabiatla içiçe hem eğitim hem de gençlerin eğleneceği özel bir mekan haline dönüştürdüklerinin altını çizen Bingöl, "Burası çok özel bir yer. Etrafı ormanlarla çevreli, yeşil bir alan içinde yer alıyor. Gençlerin eğlenebileceği ve güzel bir eğitim alacağı bir mekan oldu. Biz de ona uygun binaları yaptık. Binaların ötesinde burası stratejik bir yerde. Mudanya’ya 10-15 dakika, çevre yolundan İzmir’e 2 saat, İstanbul’a 1 saat, Ankara’ya 3 saat, havaalanına yarım saat bir yerde üniversitemizi konumlandırdık. Bursa’nın tam ortasında bir yerdir. Burası Bursa’ya çok ciddi bir vizyon kazandıracağı kanaatindeyiz. Binayı yaparken de bu yeşil alana uygun binayı da yeşil yaptık. Eğitimi 3 fakültenin sistemine göre donattık. Bol laboratuvarlı bilim üniversitesi haline getirmek için bütün çabalarımızı gösterdik. Bunu burası ile bırakmayacağız. Şehre taşıyacağız. Bursa’daki hanları, hamamları, hisarı, Ulucami çevresi, Pirinç Han’ı Yıldırım Darüşşifa’yı, Fabrika-ı Hümayunu bölümler şeklinde getireceğiz. Biz bir şehir üniversitesi olacağız. Şehrin geçmiş tarihini gelecek kuşaklarla birleştirmek için yola çıktık. Böyle gelişi güzel bir üniversitemiz olsun fikrinde değiliz. Geleceğe iyi nesiller yetiştirmek için geçmişini unutmadan tarihi mekanlar içinde şehrin merkezini bilim yuvası haline getirerek yürümek istiyoruz” diye konuştu.

Bursa’ya bir dünya üniversitesi kuruluyor

“Dünyada bizi iyi bir yere taşıyacağına inanıyorum”

Türkiye’de 250’nin üzerinde üniversitesi olduğunu dile getiren Bingöl, “Biz dünyanın birçok üniversitesini dolaşıyoruz. Bu ayın 5’inde yine Amerika’da olacağım. Şu an Türkiye’de 250 üzerinde üniversite var. 74 tanede vakıf üniversitesi mevcut. Çok iyi vakıf üniversiteleri var. Devlet üniversitelerimizde dünya sıralamasına giren üniversitelerimiz bulunuyor. Biz bunun yanında Bursa’dan çıkacak, Marmara Bölgesi’nden, Osmanlı payitahtından çıkıp Avrupa’ya açılmış olan bu kapıda bir dünya üniversitesi olmayı hedefliyiz. Bilimi, dili, tarzı, sistemi, teknolojisi en önde olan bir sistem kurmak istiyoruz. Biz bu vizyonla yola çıktık. Bu vizyon içinde ekip arkadaşlarımız var. Beni duygulandıran şey, bütün Bursalıların bu üniversiteye sahip çıktı. Sadece sahip çıkmadı herkes benim kadar heyecanlı. Bu dünyada bizi iyi bir yere taşıyacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“Uludağ Üniversitesi garantörlüğünde bir vakıf üniversitesidir”

Vakıf üniversitelerinin kamu üniversiteleri olduğunu ve bir kişiye ait olmadığını aktaran Bingöl, “Şu an içinde bulunduğumuz üniversitesi Bursa Uludağ Üniversitesi garantörlüğünde yürüyen bir okuldur. Buranın rektörünü, hocalarını devlet atayacak. Biz sadece hayatımızda elde ettiğimiz edinimleri ilime, bilime sarf etmek için burayı kurduk. Burası bir kişi üniversitesi değildir. Ben sadece mütevelli heyeti başkanıyım. Benim kadar sizlerde buranın sahibisiniz. Ailenin ancak yüzde 25’ine ortak olabiliyor. Mütevelli heyetinin yüzde 75’i dışarıdan birinci, ikinci, üçüncü derece akraba olmayan kişilerden oluşuyor. Bir kişi, bir aile üniversitesi değil, ailenin içinde onur duyduğu bir Bursa ve kamu üniversitesidir. Bursa Eğitim ve Kültür Vakfı’nın üniversitesidir. Biz bu vakfı 5 sene önce kurduk. Eğitime yönelik burslar veren ve çalışmalar yapan çok aktif bir vakıftır. Bizler 41 yıldır kitapçı, 40 yıldır eğitimciyim. Benim işim gücüm eğitim, kültür ve kitaptır. Bu yüzden vakfımızın ismi de Bursa Eğitim ve Kültür Vakfı oldu. Bursa’yı çok seviyorum. Bursa aşığı biriyim. Bu yaktığımız ışık Bursa’dan çıkıp dünyaya ışık tutacaktır” dedi.

103 bin metrekare alan, 3 bin 600 öğrenci kapasite

Son olarak üniversitenin fiziksel yapısından da söz eden Gıyasettin Bingöl, “Bizim üniversitemiz kuruluşunda 103 bin metrekare olarak planlandı. Şu an biz A-B-C bloklarını yapmış durumdayız. Laboratuarlarımız, kütüphanelerimiz, derslikler ve konferans salonlarımız hepsi hazır hale geldi. Bu binada şu an itibariyle 3 bin 600 öğrenci okuyabiliyor. Bunu ikiye çarpsanız 7 bin küsur oluyor. Dolayısıyla ilk 5 yılını hiçbir bina yapmaksızın bu yer ihtiyacı karşılayabiliyor. Ama takdir edersiniz ki biz durmayacağız 103 bin metrekareyi tamamlamak üzere D-E-F bloklarını da yaparak tıp, dişçilik, hukuk gibi fakülteler ile taçlandırıp devam etmek istiyoruz” diye konuştu.

“Çok kısa süre içinde ulaşım problemi kalmayacak”

Gıyasettin Bingöl sözlerini şöyle tamamladı: “Bütün hazırlıklarımızı yaptık, bir hafta 10 gün içinde bunları YÖK’e sunuyoruz. 3 fakültemizin altında 10 ile 40 bölüm arasında bölümler var. Bunlar senelere bölünmüş, ilk sene açılacaklar ikinci, üçüncü ve ilk beş sene içinde açılacaklar. Çok geniş spektrumlu bir üniversite burası. Sosyal, sağlık ve mühendislik bölümler açıldıkça ne kadar zengin bölümlere sahip olduğumuz o zaman anlaşılacak. Çok muhteşem bir üniversite olacak. Burası anayola yakın ama kısa yollarda sıkıntı var. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız sağ olsun burayı çok ciddi bir şekilde önemsiyor. Burayı ziyarette etti ve hemen talimat verdi. Doğalgazı, alt yapı çalışmaları tamamlandı. Şimdi fiber internette gelince bu yol düzenlenecek. Esas mesele bir imar sorunu var. Mudanya Belediyesi’ de bu sorunu kısa sürede çözeceğine inanıyorum. Burada çok iyi bir kavşak yapılıyor. Biliyorsunuz burası tek yol. Girişi var çıkışı yok ama inşallah bu kavşakla, üniversite vasıtasıyla bu havzada çok güzel yollar ve kavşaklar olacak. 3-4 ay sonra buranın ulaşım problemi kalmayacaktır.”

Bursa’ya bir dünya üniversitesi kuruluyor

Samet Doğru-İhsan Altıkardeş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli 7 kişinin can verdiği olayda kan donduran kaçış planı Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Ali Osman A.’nın firma sahiplerini saklayan kişiye, "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet" dediği iddia edildi. Olay, 8 Kasım’da Dilovası Mimar Sinan Mahallesi’ndeki Ravive Kozmetik isimli iş yerinde meydana geldi. Patlamanın ardından çıkan yangında Hanım Gülek (65), Esma Dikan (65), Şengül Yılmaz (55), Tuncay Yıldız (48), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17) ve Cansu Esatoğlu (16) yaşamını yitirdi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheliden şirket sahibi Kurtuluş Oransal, şirket yetkilileri İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör, "Olası kastla öldürme" suçlamasıyla, Ali Osman A. ve Onay Y., "Suçluyu kayırma" suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerden H.E., G.B., Ö.A. ve Güven Demirbaş, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma sürecinde tutuklanan firma sahibi Kurtuluş Oransal ise cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından ihmali olduğu değerlendirilen SGK ve İŞKUR yetkilileri açığa alındı. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 91 sayfalık iddianamede, İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında "Olası kastla öldürme" suçundan 7’şer kez müebbet, "Nitelikli mala zarar verme" suçundan ise 3’er kez 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. 8 sanığın "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar, 4 sanığın "Suçluyu kayırma" suçundan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, ayrıca Ümit Ç., Ünal A., Muhammet D., Seyfullah Ç., Güven D., Caner Özgür Y., Özcan Y., Özkan Y. hakkında "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma", Ali Osman A., Onay Y., Ömer A. ve Abdurrahman B’ın ise "Suçluyu kayırma" yönünden haklarında dava açılması istendi. "Sigortası olmayanları denetimde eve gönderdiler" İddianamede ifadesi yer alan işçilerden Keriman Miskin, 4 yıldır çalıştığı iş yerinde hiçbir eğitim almadığını ve koruyucu kıyafet verilmediğini belirterek, "İşletmede resmi bir sorumlu yoktu. Sigorta denetimine sadece bir kez gelindi. Bu denetimde de iş yeri sahibi Kurtuluş Oransal, yalnızca sigortası olanların kalmasını söyleyerek, benim gibi sigortası olmayan tüm çalışanları evine gönderdi. Maaşlarımız elden veriliyordu" dedi. Yaralı kurtulan işçi Ayten Aras, patlama anında ölen Nisa Taşdemir ve Esma Dikan’ın krem dolumu yaptıklarını söyledi. Aras, "Bize koruyucu elbise verilmedi, evden geldiğimiz kıyafetlerle çalışıyorduk. Kurtuluş Oransal 4 yıldır sigorta vaadinde bulundu ama yapmadı. Günlük 800 TL yevmiye ile çalışıyorduk" ifadelerini kullandı. Olay günü tesiste bulunan 16 yaşındaki Z.H. ise "Olay günü ikinci katta, iş yerinin ortasında bulunan tankerde parfüm karışımı yapılıyordu. Kimyevi maddeleri karıştıran bir alet vardı. Biz parfüm kutusu kapatırken bir anda patlama yaşandı" diye konuştu. Acılı aileler: "Cenazeleri DNA testiyle teşhis edebildik" Yangında çocuklarını ve eşlerini kaybeden ailelerin ifadeleri ise yürekleri dağladı. 17 yaşındaki kızı Nisa’yı kaybeden baba Vedat Taşdemir, "Kızım paketleme personeli olarak girdi ancak imalat işinde de çalıştırıldığını öğrendim. İmalat yapıldığını bilseydim kızımı asla göndermezdim. Kızımın vefat ettiğini, oğlumdan alınan DNA örnekleri sonucu öğrenebildik" dedi. Eşini kaybeden Aytekin Gikan, yangın söndürüldükten sonra içeride cesetler olduğunu öğrendiğini, hastaneleri aradığını ancak eşini bulamadığını, vefat ettiğini sonradan anladığını belirtti. Hanım Gülek’in eşi Metin Gülek ve Cansu Esatoğlu’nun babası İbrahim Esatoğlu da yakınlarının cansız bedenlerini ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA eşleşmeleri neticesinde teşhis edebildiklerini ifade etti. "İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk" Tanık İ.A., mahalleli olarak iş yerinden yayılan kimyasal koku nedeniyle şikayetçi olduklarını belirterek, "Yaşı küçük çocukları, paraya ihtiyacı olan kadınları sigortasız çalıştırıyorlardı. İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk. Gerekli kurumlara şikayet edilmesine rağmen nasıl üretim yaptıklarını anlamadık" şeklinde ifade verdi. "Kurtuluş Oransal bana, ’Yangından haberim var, yoldayım’ dedi" İş yeri çalışanı H.E. ise ifadesinde, olayın ardından Kurtuluş Oransal’ı arayıp yangını bildirdiğini, kendisinin nerede olduğunu sorduğunu ve acilen gelmesi gerektiğini söylediğini ifade etti. Bunun üzerine Oransal’ın "haberim var" dediğini, yolda olduğunu söylediğini, konuşma bittikten 5-10 dakika kadar sonra Kurtuluş Oransal’ın kendisini arayarak içeride kimsenin kalıp kalmadığını sorduğunu, tam sayıyı bilmediğini ancak içeride kalan en az üç kişi olduğunu söylediğini kaydetti. "2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" Mali müşavir M.Ç. de, firmanın kuruluş ve işleyiş sürecine dair bilgiler verdi. M.Ç., Ravive Kozmetik’in resmi sahiplerinin İsmail ve Altan Ali Oransal olduğunu, baba Kurtuluş Oransal’ın ise kağıt üzerinde yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurtuluş Oransal’ı 2010 yılında Düzce’de çalıştığı fabrikadan "usta makinacı" olarak tanıdığını belirten M.Ç., Dilovası’ndaki tesiste çalışan işçilerin sigorta işlemlerinin gayriresmi yöntemlerle iletildiğini anlattı. Tanık M.Ç., "İşçilerin kimlik numaralarını İsmail Oransal WhatsApp veya mail yoluyla gönderiyordu. Sigorta girişlerini bu bilgilere göre yapıyordum. 2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" dedi. Fabrikanın Dilovası’nda faaliyete geçtiği günden bu yana iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadığını belirten M.Ç., "Normal şartlarda işverenin anlaştığı İSG firmasına düzenli ödeme yapması gerekir ancak bana bu firmadan herhangi bir hizmet faturası gelmedi. Fabrikanın açıldığı ve üretime başladığı tarihten itibaren iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili herhangi bir bildiri veya fatura tarafıma ulaşmadı" ifadelerini kullandı. "Çocuklarım, babalarını kendilerini uzak tutmak için bu iş yerini açtı" Kurtuluş Oransal’ın eski eşi A.A. ise şirketin kuruluş amacına dair iddialarda bulundu. Kurtuluş Oransal’ın borçlu ve sorumsuz bir yapısı olduğunu öne süren A.A., çocuklarının babalarını kendilerinden uzak tutmak ve "sokakta kalmaması" için bu iş yerini açtıklarını anlattı. Çocukları İsmail ve Altay’ın bu şirketin işleri ile hiç uğraşmadıklarını ve takip etmediklerini aktardı. A.A., patlamanın meydana geldiği iş yerine alınacak personeli Kurtuluş Oransal’ın kendisinin seçtiğini, iş yerinde üretilen ürünler ile yine Kurtuluş Oransal’ın ilgilendiğini, Kurtuluş Oransal’ın daha önce kozmetik sektöründe çalıştığı için burada bir çevre edindiğini ve kendisine pazar oluşturduğunu, iş yerinin tamamen Kurtuluş Oransal’ın kontrolü altında iş yapıldığını beyan etti. "Laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim" İddianamede ifadesine yer verilen LYKKE Kozmetik ortaklarından şüpheli Gökberk Güngör de olay günü yaşananları ve İsmail Oransal’ın bilgisayarını aldırmasını anlattı. Aleyna Oransal’ın şirkette yüzde 50 ortaklığı bulunduğunu belirten Güngör, olay günü Aleyna’nın kendisini aradığını belirterek, gayet sakin bir ses tonuyla ’Fabrikada yangın çıkmış’ diyerek görüşmeyi sonlandırdığını söyledi. Bu görüşmeden yaklaşık yarım saat sonra İsmail Oransal’ın kendisini arayarak, "İş yerimdeki laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim. Sen benim odada, masanın üstünde bulunan laptobu alıp evime getir" dediğini aktardı. Güngör, bu talep üzerine laptobu alarak Oransal’a teslim ettiğini kaydetti. "Suçu babaları üstlenecek, onları yurt dışına kaçıracağız" İddianamenin en çarpıcı bölümlerinden birini ise şüphelilerin kaçış planına dair detaylar oluşturdu. Şüpheli Onay Y. ifadesinde, Ali Osman A’nın kendisini arayarak, "Olanları duydun mu? Benim yeğenler bir olaya karışmışlar" dediğini ve onları misafir edip edemeyeceğini sorduğunu belirtti. Bu görüşme üzerine Ömer A. isimli kişiyi arayarak 1 haftalık ev ayarlamasını istediğini anlatan Y., daha sonra Tekirdağ’da İsmail Oransal, Altay Ali Oransal ve Abdurrahman Bayat ile buluştuğunu söyledi. Eve girdikten sonra televizyonda "Kocaeli’de patlama" başlıklı haberleri gördüğünü ifade eden Y., bunun üzerine Ali Osman A’yı görüntülü aradığını kaydetti. Y., Ali Osman A’nın görüşme sırasında kendisine şunları söylediğini iddia etti: "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam bir şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle biz avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet."
İstanbul 51Talk, gençleri Birleşmiş Milletler’in iklim sahnesine taşıyacağını duyurdu Çevrimiçi İngilizce öğrenme platformu 51Talk, Birleşmiş Milletler’e bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Çocuklar için çevrimiçi bire bir İngilizce öğrenme platformu olan 51Talk, uluslararası topluluğundan genç öğrencilerin 15-21 Kasım 2025 tarihleri arasında Brezilya’nın Belém şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP30) sırasında BM’ye bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; 2023 yılında başlatılan ve üçüncü yılına giren girişim, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Tayland ve Vietnam’dan çocukların iklim ve çevrenin korunmasına ilişkin bakış açılarını İngilizce olarak paylaşmaları için fırsatlar oluşturuyor. Katılımcılar, BM düzeyinde uluslararası bir sahnede yapılan konuşmalarla yerel gözlemlerini küresel bir sohbete taşıyarak iklim sorunlarının dünyanın dört bir yanındaki genç nesiller tarafından nasıl deneyimlendiğini ve ele alındığını vurguladı. 51Talk CEO’su Jack Huang, "Her çocuğun dünyayla konuşma fırsatını hak ettiğine inanıyoruz. Çocuklara doğru araçlar ve rehberlik sağlandığında, düşünceli fikirler ifade edebilir ve küresel meselelerle anlamlı bir şekilde ilgilenebilirler. Öğrencilerimizi Birleşmiş Milletler iklim sahnesinde konuşurken görmek, eğitimin neleri ortaya çıkarabileceğinin güçlü bir hatırlatıcısıdır" dedi. Türkiye’den, aile desteğiyle küçük yaşta İngilizce öğrenmeye başlayan on iki yaşındaki Osman Batu, COP30’a hazırlanırken özgüven ve akıcılık konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydetti. Üç dakikalık bir video göndererek ve konuşma becerilerinin, dilbilgisinin, telaffuzunun ve özgüveninin değerlendirildiği İstanbul’daki ulusal bir yarışmada yarışarak çok aşamalı bir seçim sürecinden geçerek birinciliği ve Birleşmiş Milletler’de Türkiye’yi temsil etme fırsatını kazandı. Osman, COP30’da Türkiye’deki orman yangınlarından büyükannesinin bahçesindeki kelebeklerin yok olmasına kadar tanık olduğu iklim değişikliğinin etkilerinden bahsetti.
Gaziantep Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Güneri, "Obstrüktif Uyku Apnesi hayatı sessizce tehdit ediyor" Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Gün içinde aşırı uyku hali, dikkat dağınıklığı ve baş ağrılarının da sık görülen şikâyetler arasında yer aldığını ifade etti. Uzm. Dr. Güneri, obstrüktif uyku apnesinin tedavi edilmediği takdirde hipertansiyon, kalp hastalıkları, inme, diyabet ve trafik kazaları riskini artırabileceğine dikkat çekti. Özellikle obezite, boyun çevresinin kalın olması, sigara ve alkol kullanımı ile genetik faktörlerin hastalık riskini yükselttiğini vurguladı. Tanının uyku testi (polisomnografi) ile konulduğunu belirten Güneri, tedavinin hastalığın şiddetine göre planlandığını söyledi. Hafif vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri önerilirken, orta ve ileri dereceli olgularda CPAP cihazı, ağız içi aparatlar veya cerrahi yöntemlerin gündeme gelebileceğini ifade etti. Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, "Sürekli horlama, gece nefes durması veya gün içinde aşırı uyku hali yaşayan kişilerin mutlaka bir uzmana başvurması gerekir. Erken tanı ve doğru tedavi, hem yaşam kalitesini artırır hem de ciddi sağlık sorunlarının önüne geçer" diyerek vatandaşları uyardı. Medical Point Gaziantep Hastanesi, uyku bozukluklarının tanı ve tedavisinde multidisipliner yaklaşımıyla hastalarına hizmet vermeye devam ediyor.
Denizli Başkan Tatık evleri yanan aileyi yalnız bırakmadı Denizli’nin Tavas ilçesinde elektrik panosu sebebiyle bir evde yangın çıktı. Yangında evleri kullanılamaz hale gelen aileyi Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık ziyaret etti. Başkan Tatık, ailenin geçici süreliğine barınmasını sağlamak amacıyla konteyner ev tahsis etti. Yangın, Denizli’nin Tavas ilçesi Güzelköy Mahallesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Cüneyt Fırlayış’a ait evde elektrik panosundan kaynaklı yangın çıktı. Evden yükselen alevleri gören vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerini uzun uğraşları sonucunda yangın kontrol altına alındı. Alevlerin sardığı ev kullanılamaz hale geldi. Tavas Kaymakamı İsmail Demir ve Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, yangından sonra Fırlayış ailesini geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Ziyarette Başkan Tatık ailenin geçici barınması sağlamak amacıyla konteyner desteği sağladı. Başkan Tatık konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Güzelköy Mahallemizde dün akşam saatlerinde meydana gelen, ilk belirlemelere göre elektrik tesisatından kaynaklanan ev yangınında zarar gören vatandaşımız Cüneyt Fırlayış’ı ziyaret ettik. Herhangi bir can kaybı ve yaralanmanın yaşanmamış olması en büyük tesellimizdir. Yangından etkilenen ve evi kullanılamaz hale gelen vatandaşımızın temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik gerekli aksiyonlar alınmış olup, Tavas Belediyemiz tarafından geçici barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla konteyner desteği sağlanacaktır. Vatandaşımız Cüneyt Fırlayış’a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, her zaman yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz" şeklinde konuştu.