ASAYİŞ - 31 Mart 2015 Salı 20:46

Çağlayan Adliyesi’nde savcıyı rehin alan teröristlere operasyon

A
A
A
Çağlayan Adliyesi’nde savcıyı rehin alan teröristlere operasyon

İstanbul Adliyesi’nde yaklaşık 8 saat süren rehine krizi polisin yaptığı operasyonla sona erdi. Operasyonda 2 terörist ölü ele geçirilirken savcı Mehmet Selim Kiraz ağır yaralı olarak kurtarıldı.

Çağlayan’daki İstanbul adliyesinde öğlen saatlerinden itibaren başlayan rehine krizi yaklaşık 8 saat sonunda akşam 20.30 sıralarında gerçekleşen operasyonla sona erdi.

Öğlen saatlerinde başlayan rehine krizinin ardından adliyedeki duruşmalar ve işlemler eteleyen Başsavcılık adliyedeki memurlarda 15.00 sıralarından itibaren çıkış emri verdi. Adliyeyi boşaltan Başsavcılık daha sonra adliyedeki basın odasının da boşaltılmasını istedi. Ancak yapılan görüşmelerin ardından basın mensuplarının odalarında kalmalarına müsaade eden yetkililer adliyenin üst katlarına ise kimseyi almadı.
Adliyeye giriş ve çıkışları tamamen kapatan yetkililer aralarında İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal’ında bulunduğu müzakereciler dışında kimsenin adliyeye girişine izin vermedi.

MÜZAKERELER SÜRERKEN SİLAH SESİ DUYULDU
Müzakereciler ile eylemciler arasında telefon görüşmesi sürerken savcının rehin tutulduğu odada akşam 20.30 sıralarında silah sesi duyuldu. Odadan silah sesinin duyulmasının ardından savcının odasının önünde hazır bekletilen özel tim ekipleri odayı basarak operasyona başladı. Kısa süren çatışmanın ardından eylemciler etkisiz hale getirilirken savcı Mehmet Selim Kiraz ağır yaralı olarak kurtarıldı.

İKİ KEZ PATLAMA ÇOK SAYIDA SİLAH SESİ DUYULDU
Çatışma sırasında adliyede iki kez patlama sesi duyulurken çok sayı dada silah sesi duyuldu. Patlamaların eylemciler tarafından bomba süsü verilmiş paketlerin kontrollü şekilde patlatılmasına ilişkin olduğu iddia edilirken operasyonda 2 terörist ölü ele geçirildi. Teröristler tarafından başından vurulan savcı Kiraz ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.
Operasyonun ardından İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok ve terörden sorumlu Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı kameralar karşısına geçerek operasyona ilişkin açıklama yaparak teröristlerin etkisiz şekilde ele geçirildiğini açıkladı.
Öte yandan olay yerinde bulunan terörist cesetleri olay yeri inceleme ekipleri tarafından inceleniyor. Cesetlerin, tamamlanacak işlemlerin ardından Adli Tıp Kurumu’na kaldırılması bekleniyor.

Öte yandan teröristlerin isimleri Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol olduğu öğrenildi.

FERHAT YASAK - İLYAS KAÇAR - MURAT SOLAK - SADIK KAHRAMAN - VOLKAN KAYALAR - YUSUF MELİKOĞLU - BAŞAK AKBULUT 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.