SPOR - 21 Eylül 2019 Cumartesi 11:05

Çatlak parmağıyla dünya şampiyonu oldu

A
A
A
Çatlak parmağıyla dünya şampiyonu oldu

Muay thaide Türkiye şampiyonlukları bulunan 22 yaşındaki genç sporcu Bediha Tacyıldız, Tayland’daki dünya şampiyonasının çeyrek final maçında ayak parmağını çatlattı. Doktorunun yarışmayı bırak demesine rağmen bırakmayan, arkadaşlarının tekerlekli sandalyede müsabakalara taşıdığı Tacyıldız, çatlak parmağıyla yarışarak 4’üncü dünya şampiyonluğunu elde etti. Başarılı sporcu, madalyasını almak için seremoniye ise sekerek çıktı.

Düzce Üniversitesinde Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümü okuyan 22 yaşındaki genç sporcu Bediha Tacyıldız, spora 10 yaşında tekvando ile başladı. Antrenörünün “Senden tekvandocu olmaz” dediği Tacyıldız, spordan vazgeçmeyerek ağabeyi ve babasının yönlendirmesiyle bu kez muay thaiye yöneldi.

Gaziosmanpaşa’daki spor salonunda sürekli antrenman yapan ve kendini geliştiren sporcunun başarıları da ardı ardına gelmeye başladı. Kısa bir süre sonra milli sporcu olan Tacyıldız, 2014 yılında Antalya’da gerçekleştirilen IFMA Muay Thai Avrupa Şampiyonası’nda şampiyon oldu. Tacyıldız, aynı yıl Malezya’da da muay thai dünya şampiyonu olarak Türk bayrağını dalgalandırdı. Azmi ve disipliniyle spora dört elle sarılan sporcu, çok kez Türkiye Şampiyonu olurken 4 kez de dünya şampiyonluğu elde ederek büyük bir başarının sahibi oldu.

Doktoru bırak demesine rağmen maçtan çekilmedi

Son olarak 67 kiloda Tayland’daki dünya şampiyonasında yumruklarını sallayan sporcu, talihsiz bir sakatlık yaşadı. Çeyrek final maçında Belaruslu rakibine tekme atarken sol ayağının başparmağını çatlattı. Acı çekmesine rağmen yarışmayı bırakmayan Tacyıldız, rakibine karşı maçı kazanmayı başardı. Maç sonrası şişen ayağına hemen buz koyan Tacyıldız’a sakatlığının ileri dönemdeki maçlarına engel olmaması için doktoru yarışmayı bırak dedi. Maçı bırakmayacağını söyleyen Tacyıldız, 2 gün sonraki maçına kadar ağrı kesiciler ve ilaçlarla müsabakaya hazırlandı.

Arkadaşları tekerlekli sandalyede maça götürdü, seremoniye sekerek gitti

Milli takımdan arkadaşlarının maçlara tekerlekli sandalyeyle götürdüğü sporcu, yarı final maçında Kazakistanlı rakibine karşı neredeyse sol ayağını hiç kullanmadı. Başarılı geçen maçın ardından finale yükselen Tacyıldız, finalde İsveçli rakibine karşı varını yoğunu ortaya koyarak Tayland’da şampiyon olarak İstiklal Marşı’nı okuttu. Finalde ayağının acısını unutarak rakibi eleyen Tacyıldız, seremoniye ise sekerek çıkarak madalyasını aldı. Milli sporcunun yeni hedefi ise 2024 yılında yapılacak olimpiyatlarda şampiyon olarak Türk bayrağını dalgalandırmak.

“Antrenörüm tekvandoyu yapamazsın dedi”

22 yaşındaki genç sporcu Bediha Tacyıldız, “10 yaşında tekvando sporuyla başladım. Çok kısa bir tekvando hayatım oldu çünkü antrenörüm bana tekvandoyu yapamazsın dedi. Hevesli olduğum için gelme demesine rağmen gitmeye devam ettim. Çünkü herhangi bir dövüş sporuyla uğraşmayı çocukluktan beri çok istiyordum. Ağabeyimin ve babamın vasıtasıyla muay thaiye başladım. Yaklaşık 12-13 yaşından beri muay thai ile devam ediyorum. Bu zamana kadar yaklaşık 9 kez Türkiye şampiyonu oldum. 4 yıldır da muay thai dünya şampiyonu oluyorum” dedi.

Çatlak parmağıyla dünya şampiyonu oldu

“Çatlak ayağımla dünya şampiyonu oldum, yine olsa yine yaparım”

Yaşadığı talihsiz sakatlığı anlatan azimli sporcu Tacyıldız, “Çeyrek finalde Belaruslu rakibimle karşılaştım. Kazandım ama ilk maçta sol ayağımda bir çatlaklık söz konusu oldu. Darbeden dolayı ciddi bir şekilde şişti ayağım, Şampiyonluk sözü vermiştik, parmağım çatlamış olabilirdi ama pes etmedim. İkinci maçta Kazakistanlı rakibimle yarışırken sol ayağımı kullanmamaya dikkat ettim. Ayağımı finale saklamak istedim asla maçı bırakmayı, devam etmemeyi aklıma bile getirmedim. İnşallah 2024’te muay thai ilk kez olimpiyatlarda yer alacak. Orada da ülkemi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Çatlak ayağımla dünya şampiyonu oldum, yine olsa yine yaparım, İstiklal Marşımı tüm dünyaya dinletirim” dedi.

“Doktorumuz bırak derken, Bediha şampiyon olacağım dedi”

Sporcusunun büyük azmiyle şampiyonayı tamamladığını dile getiren Muay Thai Milli Takımı Antrenörü Yılmaz Çeken, “Bediha ile 7-8 senedir çalışıyoruz. Çok özel bir sporcu, milli ve manevi duyguları çok güçlü, çok inatçı bunu tüm dünyaya ispatladı. İşin açıkçası Belarus maçından korktum, çeyrek final maçıydı. Sol tekme atarken ayağı rakibin dirseğine geldi. Ardından ayağının üzerine basamaz hale geldi. Orada strateji yaparak çok rahat bir maç kazandık. Doktordan kaçtık resmen bacağına bakmaması için, Kazakistan maçında da ciddi anlamda sol bacağını hiç kullanmadan maç yaptı. Onu da kazandı, final maçında İsveçli ile yarışırken Bediha gerçekten destan yazdı. Türk halkına yakışacak bir maç yaptı, bacaksız da maç yaparım duygularını yaşattı ve İstiklal Marşı’nı okuttu. Aslında doktorumuz bırak dedi, sağlığını etkileyebilir sonraki maçlara gecikebilirsin dedi. Bediha ise buraya kadar geldim, ben şampiyon olacağım dedi. İnanın Bediha’yı ağrı kesiciyle maça çıkardık” diye konuştu.

Hasibe Karadağ - Tunacan Atalay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana F-16’lar, pilotların kumandasında vatanı koruyor Adana’da 10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığında bulunan ve "Savaşan Şahin" olarak anılan F-16 savaş uçakları, görevli pilotların kumandasında vatanı korurken dosta güven, düşmana korku salıyor. Hava Pilot Binbaşı, "Artık MSÜ Hava Harp Okuluna yeni girecek silah arkadaşlarımız Türkiye’nin ürettiği milli uçakları kullanma onuruna erişecekler. MSÜ Hava Harp Okulu sadece göklerin değil uzayın da anahtarı olacak" dedi. Çok amaçlı, tek jet motorlu savaş uçağı olarak tanımlanan Türk Hava Kuvvetleri bünyesindeki F-16, "Fighting Falcon", diğer adıyla "Savaşan Şahin", Türkiye’nin gökyüzündeki vurucu güçlerinden sadece bir tanesi. Terörle mücadelede etkin şekilde görev alan F-16’lar, 7 yılı aşkın zorlu eğitim süreci ile psikolojik ve fiziksel testleri başarıyla tamamlayan savaş pilotlarının da kumandasında göklere yükseliyor. F-16 savaş uçakları dosta güven, düşmana ise korku salıyor. 10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı, kapılarını İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açtı. Adana 10’uncu Ana Jet Üs Komutanlığı 152’nci Jet Filo Komutanlığında görev yapan Hava Pilot Binbaşı, 17 yaşında Hava Harp Okulunda başlayıp F-16 sandalyesine uzanan hikayesini İHA’ya anlattı. "Farkında olmadığım savaş pilotluğu kanıma karıştı" 2002 Dünya Kupası’nda 3. olup ülkemizi gururlandıran A Milli Futbol Takımın uçağına, Türkiye’ye dönüşünde F-16’ların eşlik etmesi üzerine televizyonda bu anları izleyen ve pilot olmaya karar veren Hava Pilot Binbaşı, "Pilot olmak bir noktadan sonra çoğu gencin olduğu gibi benim de hayalim olmaya başladı. Ben lise son öğrencisiyken A Milli Futbol Takımımız dünya 3.’sü oldu. Onlar ülkemize gelirken 2 tane F-16 uçağı, onları havada karşıladı. Bu beni çok etkiledi. Daha önce açıkçası farkında olmadığım savaş pilotluğunun kanıma karışmasını sağladı. Bu vesileyle Hava Harp Okulu seçme aşamalarına katıldım. Ben de bir asker çocuğuyum. İlk seçildiğimde çok mutlu oldum. Ben ailenin tek çocuğuyum, bu nedenle annemin çekinceleri vardı. Fakat ben sahip olmadığım kardeşlerimi Hava Harp Okulunda kazandım" diye konuştu. "Türk hava sahasını korumak çok ciddi bir görev" Türk hava sahasını korumanın çok ciddi bir görev olduğunu anlatan Hava Pilot Binbaşı, "Bu meslek çok farklı bir duygu. Türk hava sahasını korumak çok ciddi bir görev. Bilginin güç olduğu ama aynı zamanda da fiziksel ve mental olarak güçlü olmanız gereken bir meslek. Bunu, uçacağınız her gün sağlamanız gerekiyor. Savaş pilotluğu tamamen disiplin işi. Sabah uyandıktan gece yatana kadar günlük rutinlerin dışına çıkmamaya çalışıyoruz. Genel brifing ile başlayan mesaimiz daha sonra lider brifingi, uçuş ve dönüş brifingi ile devam ediyor. Sağlığımıza, beslenmemize ve uykumuza çok dikkat etmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Eğitimlerimiz meslek hayatımız boyunca devam ediyor" Savaş pilotluğunun ciddi disiplin, çalışma ve fedakarlık gerektirdiğine işaret eden Hava Pilot Binbaşı, "Bizim eğitimlerimiz meslek hayatımız boyunca devam ediyor. İlk olarak MSÜ Hava Harp Okulunda mühendislik diploması alıyoruz. MSÜ Hava Harp Okulunda İngilizce dil eğitimine çok önem verilir ve bir havacı için İngilizce çok önemlidir. MSÜ Hava Harp Okulundan mezun olan herkes, pilot olmuyor. Belirli sınavları geçenler pilot adayı oluyor. Daha sonra uçaklarda eğitim alıyorlar ve bu eğitimleri tamamlayanlar Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki uçaklara pilot oluyor. Harbe hazırlığın devamı olarak nitelendirilen birlik içi eğitimler, meslek hayatımız boyunca devam etmektedir. Farklı silahların eğitimleri filolardaki öğretmen pilotlarımız tarafından pilotlara veriliyor" dedi. "Hem dersler hem de İngilizce çok önemli" Hava Pilot Binbaşı, pilot olma hayali kuran gençler için de şu tavsiyelerde bulundu: "Havacılık dünyada sürekli büyüyen bir sektör ve pilot açığı her zaman oluyor. Çok cazip bir kariyer planı. Öncelikle İngilizce havacılık dili olduğu için çok önemli. Bunun yanı sıra Milli Savunma Üniversitesi sınavlarında Hava Harp Okulu en yüksek puanlarla öğrenci kabul eden bir bölüm. Bu nedenle derslere çalışmak şart. Bunun dışında sporcu kişiliğe sahip olmalı, sporu hayatınızın rutini haline getirmelisiniz. Ayrıca sosyal bir kişiliğe sahip olmak çok önemli." "MSÜ Hava Harp Okulu göklerin değil uzayın da anahtarı olacak" Türkiye’deki savunma sanayinin her geçen gün geliştiğini ve kendi uçaklarımızın envantere girmesiyle çok gururlandıklarını vurgulayan Hava Pilot Binbaşı, "Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ’İstikbal Göklerdedir.’ Bu söz o kadar çağın ötesinde bir söz ki kendisini sürekli yeniliyor. Günümüzde artık Türk havacılığı kendi uçaklarını yapar hale geldi. Umuyorum ki çok kısa zamanda operasyonel anlamda da kullanacak. Artık MSÜ Hava Harp Okuluna yeni girecek silah arkadaşlarımız Türkiye’nin ürettiği milli uçakları kullanma onuruna erişecekler. Türkiye artık uzaya çıkarak insanlı uzay misyonunun parçası haline geldi. Bu demektir ki artık MSÜ Hava Harp Okulu sadece göklerin değil uzayın da anahtarı olacaktır" ifadelerini kullanarak tüm pilotların Dünya Pilotlar Günü’nü kutladı.
Aydın Öğretmenlere, meslek liselerine destek çağrısı Aydın’ın Nazilli ilçesinde ilçenin en köklü liseleri arasında ilk sıralarda yer alan Nazilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden, ortaokulların rehber öğretmenlerine, meslek liselerine destek çağrısı geldi. Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Şimşek’in öncülüğünde Nazilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ev sahipliğinde geniş katılımlı bir toplantı düzenlendi. Nazilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Faruk Al’ın ev sahipliğinde düzenlenen kahvaltılı toplantıya Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Şimşek başta olmak üzere Aydın Bilim, Teknoloji ve Sanayi İl Müdürü Hacı İbrahim Buğdaycı, Nazilli İş Kurumu Müdürü Yakup Ergenlik, Nazilli İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü İhsan Çatma, Nazilli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Arslan, Yönetim Kurulu ve komite üyeleri, iş dünyasından temsilciler ve ilçedeki ortaokulların rehber öğretmenleri katıldı. Meslek Lisesi müdür yardımcıları ile alan şeflerinin de hazır bulunduğu toplantıda Meslek Liselerinin her geçen gün öneminin artması, mezunlarının ise düz liselere ve üniversite mezunlarına karşı avantajları anlatıldı. Beyaz yakalı-mavi yakalı kavramlarının değişimi, mesleki eğitimin önemi ve iş avantajları tartışıldı. “Meslek liseleri çok önemli” Toplantının açılış konuşmasını yapan Nazilli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Faruk Al, okullarının öneminden söz ederek ülkenin ve ekonominin kalkınmasında çok önemli olduğunu ifade etti. Öğrencilerin meslek liselerine yönlenmesi konusunda rehber öğretmenlerin kanalize etmeleri açısından paydaşlarla bilgi alışverişinde bulunmayı amaçladıklarını belirtti. “Meslek lisemizdeki teknoloji dışarıyla yarışıyor” İlçedeki meslek liseleri hakkında bilgi veren Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Şimşek: “Nazilli’deki Mesleki Eğitim Merkezi dahil olmak üzere meslek liselerimizde toplam 3 bin 337 öğrencimiz var. İlçemizdeki 7 bin 800 olan toplam lise öğrencilerimizle oranladığımızda yüzde 42 ediyor. Bizim için bu oran yeterli değil. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 60’larda. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 70’lerde olması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda toplantı yaptığımız okulumuz Türkiye’de köklü geçmişi olan en başarılı okullar arasında yer alıyor. İlçemizdeki toplam 5 meslek okulumuzda farklı misyon ve vizyona sahip. Bu okulumuzda geleceğin meslekleri diyebileceğimiz 8 alanımız var. Geçen 10 yıl içerisinde de bu okulumuz son teknoloji sanayilerle yarışır teknolojiye sahip hale geldi. Her geçen yıl da kendini geliştirerek teknoloji ve imkanları ile en iyi eğitimi vermeye devam ediyor. Bizlerin düşüncesi siz rehber öğretmenlerimizin meslek liselerimizi iyi tanımaları ve gelecekte vasıfsız eleman sayısının azaltılmasında önemli rol oynamanız. Teknolojiyi iyi kullanan vasıflı elemanlar meslek liselerinde yetişiyor. Sanayici ise vasıflı çırak, kalfa ve usta tercih ediyor. Bu da meslek liselerimizin önemini kat kat artırıyor. Rehber öğretmenlerimizden ricamız, çocuklarımıza meslek liselerimizi en iyi şekilde anlatarak vasıflı eleman olarak daha kolay iş bulmalarını sağlamak için yönlendirme yapmanızdır” dedi. “Üretimin artması gerekiyor” Aydın Bilim, Teknoloji ve Sanayi İl Müdürü Hacı İbrahim Buğdaycı ise kendisinden örnek vererek 1990’lı yıllarda beyaz yakalının az, mavi yakalının ise çok olduğunu ifade etti. Günümüzde ise beyaz yakalının çok olması nedeniyle iş bulmada büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirtti. Ancak meslek lisesi mezunlarının kısa sürede meslek edinmesi ile iş sıkıntısı yaşamadıklarını, üretimi artırarak enflasyonun düşmesinde büyük rol oynadıklarını ifade etti. “Lisans mezunu olmak sorunları çözmüyor” Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Arslan da konuşmasında meslek liselerinin üretimde büyük önem arz ettiğini ifade ederek: “Biz üretmeden büyüyecek bir ülke değiliz. Çocuklarımızın gelecekte refah düzeyinin artmasını istiyorsak bizim gibi odaların katkıda bulunması ve meslek liselerinin öneminin acilen anlatılması gerekiyor. Bizlerin acilen sorunların tespitini yapmamız lazım. Çocukların lisans mezunu olması sorunları çözmüyor. Bizim dileğimiz meslek lisesi çıkışlı olarak çocuklarımızın mühendisliklere geçmesidir. Çocuklarımız gelecekte başarılı olacaksa en azından meslek lisesi mezunu olmaları hayatlarını kolaylaştıracaktır” dedi. Toplantıya katılan rehber öğretmenler ve sanayiciler, sıkıntılarını ve düşüncelerini dile getirerek uzun bir süre fikir alışverişinde bulundu.