GÜNDEM - 10 Haziran 2019 Pazartesi 11:25

Cemaat kıbleyi 67 yıl sonra buldu

A
A
A
Cemaat kıbleyi 67 yıl sonra buldu

Manisa'nın Yunusemre ilçesine bağlı Avdal Mahallesi'nde 1952 yılında ibadete açılan camiye imam olarak atanan Mesut Kurtdere kendi evindeki kıbleyi hesaplamak istediği sırada caminin kıblesini kontrol ettiğinde 45 derece yanlış yönde olduğunu fark etti. 45 derece sola doğru kayan caminin kıblesi şeritler çekilerek düzeltildi.

Manisa'nın Yunusemre ilçesine bağlı Avdal Mahallesi'nde bulunan camiye atanan 26 yaşındaki Mesut Kurtdere, mahallede bulunan lojmanında kıbleyi hesaplarken caminin kıblesinin de yanlış olduğunu fark etti. Camide cep telefonu uygulamalarından ve pusula yardımıyla hesaplama çalışması yapan Kurtdere, kıblenin 45 derece sola doğru kaydığını tespit etti. Durumu Yunusemre İlçe Müftülüğüne haber veren Kurtdere, İlçe Müftüsü Mehmet Bakır ve beraberindeki heyetle birlikte yaptıkları çalışmalarla caminin kıblesinin 45 derece sola doğru kaydığını belirledi. 

Kendi lojmanının kıblesini bulmak için camiye geldiğinde cami kıblesinin yanlış olduğunu anladığını söyleyen Avdal Mahalle camisi imamı Mesut Kurtdere, "Kendi lojmanımın kıblesini bulmak için camiye geldiğimde, caminin yaklaşık 45 derece kadar yanlış olduğunu fark ettim. Hemen durumu müftülüğe haber verdim. Müftü beyler de ertesi gün buraya geldiler. Gerekli heyetle kıble ölçümü yapıp kıbleyi 44 derece sola meyilli olarak ölçtüler. Kıble ayarlamalarını yaptılar. Zaten hemen kürsü tarafında kalıyor kıble. Camimiz yaklaşık 70 yıldır ibadete açık. Tahmini olarak zamanında ölçülmüş. Köylülerin tarifiyle caminin kıblesi belirlenmiş" dedi.
Cami kıblesinin yanlış olduğunu söylediğinde mahalleli tarafından ılımlı karşılandığını söyleyen Kurtdere, "İlk yanlış olduğunu söylediğimde caminin imamı olduğum için biraz ılımlı karşıladılar. İçlerinden bir kaçı da rahatsız olduğunu belirtti. Biz çok da geçmeden müftü beylere haber vermiştik zaten. O da kıble ölçümünün yanlış olduğunu tespit edince bütün mahalleli gölü rahat bir şekilde namazlarını kıldılar. Geçmiş namazlarında herhangi bir problem olmadığını müftü beyler de söyleyince gönülleri daha da rahat etti" ifadelerini kullandı.
Diğer cami imamlarının da camilerindeki kıbleleri hesaplamalarını tavsiye eden Kurtdere, "Hem imam arkadaşlarımın hem de Türkiye çapında müftülüklerin bir heyet oluşturup camilerdeki kıblelerin şaşma oranlarını hesaplayıp ona göre tekrar düzenlemelerini tavsiye ederim" diye konuştu.

"Mihrap ters yerde kaldı ama şu an namaz kılınıyor" 

Caminin 1951 yılında yapıldığını söyleyen cami cemaatinden Hüdayi Avcan, "Burası 1951 yılında yapılmış. Gelen giden köy halkından imamlarımızdan bunu fark eden olmamış. Yeni gelen imam arkadaşımız bunun farkına vardı. Müftlüğü çağırdı haber verdi. Bunun ne yapılması gerektiğini sordular. Müftülükten de geldiler. 45 derece kayık olan kıbleyi de düzelttiler. Mihrap ters yerde kaldı ama şu an namaz kılınıyor" dedi.

Cemaat kıbleyi 67 yıl sonra buldu

"Genç bir delikanlı imamın bunu bulmasına sevindik" 

Cami imamı Kurtdere'nin genç olması sayesinde hatanın düzeltildiğini söyleyen Avcan, "Genç bir delikanlı imamın bunu bulmasına sevindik. 70 yıldan beri burada namaz kılınmış. Allah kabul etsin. Neden giden arkadaşlar bu kıbleyi bulamamış. Elimizdeki telefonla kıblenin bulunması basit bir olay. Daha önceki arkadaşlar farkına varmamışlar tabi. İmamımızın genç olması, kafasının daha iyi çalışmasıyla bu hata düzeltildi" ifadelerini kullandı. 

Kendi aralarında mihrabın düzeltilmesi için yardım topladıklarını söyleyen Avcan, "Yardım topluyoruz ama bizim yardımlarla olmaz bu. Mihrabın düzeltilmesi için hayırseverlerden yardım bekliyoruz" diye konuştu.
Avdal Mahalle Muhtarı Ramazan Aykutlu ise 26 yaşındaki genç imam Mesut Kurtdere'nin duyarlı davranışından dolayı teşekkür ederek, cami mihrabının düzeltilmesi hayırseverlerden yardım beklediklerini söyledi.  

Aykut Yeniçağ - Ersan Erdoğan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.