ASAYİŞ - 31 Mart 2022 Perşembe 11:08

Cemal Kaşıkçı davasında flaş gelişme!

A
A
A
Cemal Kaşıkçı davasında flaş gelişme!

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülmesine ilişkin 26 firari sanığın yargılandığı davada savcılık yargılamanın durmasını ve dosyanın Suudi Arabistan’a devredilmesini talep etti. Mahkeme, Suudi Arabistan’a devri konusunda Adalet Bakanlığı’na görüş sorulmasına hükmetti.

Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2 Ekim 2018'de evlilik belgesi almak üzere gittiği Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesine ilişkin 26 firari sanığın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada müşteki Hatice Cengiz ile avukatı, 26 firari sanığın CMK'dan atanan avukatları ile hazır bulundu. Duruşmada Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin bir soruşturma veya kovuşturma olup olmadığı, eğer olursa sanıkların 2 kez cezalandırılmalarını engellemek amacıyla kesinleşmiş karar örneğinin onaylı suretinin gönderilmesi hususlarında, Suudi Arabistan’ın yetkili adli makamlarına yazılan istinabe belgesine cevap geldiği görüldü.

Müşteki Hatice Cengiz’in avukatı, Suudi Arabistan’dan gelen cevabı inceleyip beyanda bulunacaklarını söyledi. Mütalaada yargılamanın Suudi Arabistan’a devredilmesi talep edildi Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin 26 sanık hakkında dava açılmışsa da, Suudi Arabistan Başsavcılığı tarafından gönderilen 13 Mart 2022 tarihli yazıda, yargılamanın Suudi Arabistan’a devredilmesi, sanıklar hakkında çıkartılan kırmızı bülten kararlarının ise kaldırılmasının talep etti.

Açıklanan mütalaada, davanın devri durumunda davadaki iddialar hakkında değerlendirme yapılacağı belirtildiğinden ve sanıkların yabancı ülke vatandaşı olmaları, haklarında çıkartılan yakalama emirleri ve kırmızı bülten kararlarının infaz edilemediği gerekçesiyle ifadelerinin alınamadığı, bu haliyle dosyanın sürüncemede kaldığı gerekçeleriyle, 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu'nun 24. maddesi uyarınca dosya hakkında durma kararı verilerek aynı yasanın 24/2 maddesi uyarınca yargılamanın Suudi Arabistan adli makamlarına devrinin sağlanması ve gerekli usuli işlemlerin yapılması kaydedildi.

Adalet Bakanlığı’na yazı yazılacak

Mahkeme, 6706 sayılı yasa uyarınca kovuşturmanın Suudi Arabistan adli makamlarına devri hususunda görüş bildirilmesi için Adalet Bakanlığı'na yazı yazılmasına karar verdi. Heyet, sanıklar hakkındaki yakalama emirlerinin ve kırmızı bülten kararlarının aynen devamına, adli sicil ve nüfus kayıtlarının temini için ise Interpol Daire Başkanlığı'na yazılan yazının cevabının da beklenmesine karar vererek duruşmayı 7 Nisan’a ertelendi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Cemal Kaşıkçı ‘maktul', nişanlısı Hatice Cengiz ise ‘müşteki' sıfatıyla yer aldı. Maktul Kaşıkçı ile tespit edilen şüphelilerin cep telefonu görüşmelerine ilişkin HTS kayıtlarının incelendiğinin belirtildiği iddianamede, Kaşıkçı'nın konsolosluk binasına girişi, şüphelilerin Türkiye'ye gelişi, konsolosluk binası ve konutuna gidişleri ile ilgili kamera kayıtlarının incelendiği aktarıldı. İddianamede soruşturma çerçevesinde Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu, başkonsolosluk konutu, araçları, maktulün evi, şüphelilerin konakladığı otel odaları ve şüphelilerden birinin telefon görüşmesi dikkate alınarak Yalova Samanlı köyündeki çiftlik evinde arama ile olay yeri inceleme işlemlerinin yapıldığı, maktulün bilgisayarının incelendiği ve 54 kişinin tanık olarak beyanının alındığı anlatıldı.

Şüpheli Mansur Osman Abu Hüseyin'in Suudi Arabistan'da tuğgeneral ile istihbaratçı olarak çalıştığı ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ofisinde görevlendirildiğinin belirtildiği iddianamede, şüpheliler Suudi Arabistan İstihbarat eski Başkan Yardımcısı Ahmed Bin Muhammed El Asırı ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ın eski danışmanı Suud Al Kahtani'den Kaşıkçı'yı Suudi Arabistan'a getirmesi, gelmek istememesi halinde ise öldürmesi yönünde talimat almasının ardından kendisinin de aralarında bulunduğu 15 kişilik bir ekip oluşturduğu ifade edildi. İddianamede, talimat alan şüpheli Hüseyin'in ‘lojistik', ‘müzakere' ve ‘istihbarat' olmak üzere üç grup oluşturduğu, maktul Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'a gitmek istememesi ve öldürülmesi ihtimaline karşı adli tıp uzmanı olan şüpheli Salah Muhammed A. Tubaigy'i de ekibe dahil ettiği, ‘müzakere' grubunun başına ise şüpheli Maher Abdulaziz M. Mutreb'i getirdiği kaydedildi.

Şüpheli Hüseyin'in hazırlıkları tamamlamasının ardından Kaşıkçı ile görüşmek için Suudi Arabistan Başkonsolosu'nun çalışma odasını belirlediğinin anlatıldığı iddianamede, şüpheli Hüseyin'in diğer şüpheliler Muhammed Saad H. Alzahrani ve Naif Hasan S. Alarifi ile birlikte 1 Ekim 2018'de başkonsolosluk konutuna gittikleri ve buradan ayrılarak kaldıkları otele döndükleri ifade edildi. İddianamede, 2 Ekim 2018'de maktul Kaşıkçı'nın saat 13.08'de konsolosluğa girmesinin ardından şüpheliler Maher Abdulaziz M. Mutreb, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Faad Shabib A. Albalawi, Turki Musharraf M. Alshehri, Salah Muhammed A. Tubaigy, Saif Saad el Kahtani, Mustafa Muhammed M. Almadani ve Muhammed Saad H. Alzahrani tarafından boğularak öldürüldüğü aktarıldı.

Şüphelilerin 2 Ekim 2018 günü saat 22.00'de ‘Sky Prime Aviation' adlı şirkete ait özel jetle Türkiye'den ayrıldığının anlatıldığı iddianamede, şüpheli Hüseyin'in maktul Kaşıkçı'yı öldürmek için plan yaptığı belirtildi. İddianamede, Suudi Arabistan Krallığı yetkilileri ile Suudi Arabistan Krallığı Başsavcılığının maktul Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin gerçeği yansıtmayan ve çelişkili açıklamalarda bulunduğu kaydedildi. İddianamede, maktul Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı olan müşteki Hatice Cengiz ve tanık beyanları, olay yerinde yapılan incelemeler ve aramalar, olay yeri inceleme tutanakları, kamera görüntüleri, havaalanı giriş-çıkış kayıtları, HTS döküm ve inceleme raporları, kriminal uzman raporları, adli tıp raporları, bilirkişi raporları Suudi Arabistan Mahkemesinde yapılan yargılamaya ilişkin duruşma notları ve elde edilen tüm deliller doğrultusunda 20 şüpheli hakkında sulh ceza hakimliklerinden tutuklanmalarına yönelik yakalama emri alındığı belirtildi. İnterpol Daire Başkanlığı üzerinden tüm şüpheliler hakkında kırmızı bülten çıkarıldığının belirtildiği iddianamede, Suudi Arabistan Krallığı adli makamlarına iletilmek üzere iade talepnameleri düzenlenerek Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü'ne ulaştırıldığı anlatıldı.

Maktul Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin diğer şüphelilere talimat verdiği iddia edilen şüphelilerden Ahmet bin Muhammed el-Asiri ile Suud el-Kahtani'nin ‘tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme' suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapsinin istendiği iddianamede, diğer sanıklar Mansur Osman Abu Hüseyin, Maher Abdulaziz M. Mutreb, Salah Muhammed A. Tubaigy, Mustafa Muhammed M. Al-Madani, Saif Saad Q. el-Kahtani, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Turki Musharraf M. Alshehri, Fahad Shabib A. Albalawi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Muhammed Saad H. Alzahrani, Naif Hasan S. Alarifi, Abdulaziz Muhammed M. Alhawsawi, Halid Aedh G. Alotaibi, Meshal Saad M. Albostani, Muflih Shaya M. Almuslih, Ahmed Abdullah A. Almuzaini ve Saad Muid Alqarni'nin ‘tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme' suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.

Sema Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İş insanları İTO’nun “İş Dünyası Okuyor” etkinliğinde buluştu İş insanları, akademisyenler ve öğrenciler, kitap okuma alışkanlığını teşvik etmek amacıyla İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen etkinlikte Yahya Kemal’in ’Aziz İstanbul’ adlı eserini birlikte okudu. İstanbul Ticaret Odası (İTO), 17 Mayıs Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü kapsamında iş insanları, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı "İş Dünyası Okuyor" adlı özel bir etkinlik programı düzenledi. İstanbul Ticaret Üniversitesi Kültür ve Edebiyat Topluluğu iş birliği ile gerçekleştirilen etkinlik için üniversitenin Sütlüce Yerleşkesi Kütüphanesi’nde ‘kitap okuma saati’ gerçekleştirildi. İTO Meclis Üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler, kitap okuma alışkanlığını teşvik etmek amacıyla şair ve yazar Yahya Kemal Beyatlı’nın ’Aziz İstanbul’ adlı eserini birlikte okudu. Etkinlikte bir konuşma yapan İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, iş insanlarının okumaya yönelmesinin önemine dikkat çekerek, “İş dünyasının İstanbul’u okumaları da çok önemli. Netice itibariyle hepimiz İstanbul kadar varız, hepimiz İstanbul kadar değerliyiz. Hepimiz İstanbul’u sevdiğimiz ve İstanbul’a hizmet ettiğimiz ölçüde varız” dedi. Coşkun Yılmaz, okuma faaliyetinin stratejisinin çok iyi kurgulandığını belirterek, “İTO, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Aziz İstanbul kitabı. Yahya Kemal şüphesiz Türk şiirinin en güçlü çok nadir isimlerinden biridir. İstanbul Türk medeniyetinin İslam medeniyetinin hem tarih hem yaşayan en önemli merkezidir. Ve bunu en iyi anlatan öncü isim Yahya Kemal’dir. Eğer hem İstanbul medeniyetini hem Osmanlı medeniyetinin hem İslam medeniyetinin ruhunu anlamak istiyorsanız Yahya Kemal’in mısralarından satırlarından yürümeniz gerekir. Dolayısıyla çok iyi bir strateji” diye konuştu. İTO Meclis Başkanı Erhan Erken ise Türkiye’nin bilgi toplumu olmayı ve çağını aşmayı hedefleyen bir ülke olduğunu vurguladı. Erken, “Şehirlerin ve ülkelerin ekonomik açıdan gelişmesi ve imarı kadar, kültürel gelişmişlikleri de önemlidir. Bizler ülkemizin kalkınması için sadece maddi bir seviye artışının yeterli olmadığını, kültürel alanda da yetişmiş bir toplum olmamızın önemli olduğunu vurguluyoruz” dedi. Erhan Erken, etkinlikte vermek istedikleri mesajı şöyle açıkladı: “İş insanları sadece maddi kazançla uğraşmaz. Okumak, öğrenmek ve bu ülkenin kültürel seviyesinin yükselmesine katkıda bulunmak da iş dünyasının çok önem verdiği bir noktadır. Ve böyle de olmalıdır. İşte biz bu önemli gerçeği vurgulamak için bir sosyal sorumluluk projesi olarak bugün buradayız.” “Beşinci üretim faktörü okumaktır, kitaptır” İTO Başkanı Şekib Avdagiç de İş Dünyası Okuyor etkinliğinde kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın ötesinde, okuyan insanın daha üretken ve topluma daha faydalı olacağı düşüncesinden hareket ettiklerini söyledi. Avdagiç, “Kitabın hayatın da, ekonominin de yenileyicisi olduğuna inanıyoruz. Kitap okumanın bir alışkanlık değil ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden okuma alışkanlığımızı hiç yitirmeyip daima diri tutmamız gerekiyor” dedi. Başkan Avdagiç, “Denilir ki, ‘emek olmadan, sermaye olmadan, hammadde-toprak olmadan ve girişimci olmadan’ üretim olmaz, bir ürün elde edilemez. İş dünyasına girince öğrendik ki, üretim faktörü 4 değil, 5’tir. Beşinci üretim faktörü ise okumaktır, kitaptır. Okumak, sürdürülebilir bilgiyi sağlar. Sürdürülebilir bilgi, sürdürülebilir üretimi temin eder. İşte bugün yaptığımız sembolik eylem, bize bunu hatırlatıyor” diye konuştu. Programa katılan Beyoğlu Kaymakamı Can Aksoy ise kültür ve sanat dünyasının Türkiye’deki merkezi Beyoğlu’nda, Beyoğlular adına etkinlikte bulunmaktan mutluluk duyduklarını söyledi. Aksoy, “İlerleyen dönemlerde bu iş birliği ile ilgili çalışmalarımız devam edecek. Katkısı bulunan herkese teşekkür ediyorum” dedi. “Kitaplar okuyanların hayal güçlerini ve tasavvurlarını genişletir” İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. İsrafil Kuralay da üniversite eğitiminin, öğrencilere eleştirel düşünme ve analitik beceriler kazandırmayı amaçladığını, kitap okumanın da aynı şekilde, anlamayı, analiz etmeyi, başka dünyaların farkına varmayı sağladığını söyledi. Kuralay, “Farklı disiplinlerdeki dersler veya çeşitli türlerdeki kitaplar, okuyanların ve öğrencilerin hayal güçlerini ve tasavvurlarını genişletir. Türkiye’nin en nitelikli akademik kadrolarına ve 98 bin 443 basılı kitap, 734 bin 566 elektronik kitap, 35 bin 892 e-dergi, 53 bin 472 süreli yayın sayısı ile Türkiye’nin en zengin kütüphanelerinden birine sahip olan üniversitemiz, kitap ve üniversitenin kesiştiği en önemli kavşaklardan birini teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı. İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhamit Avşar da okumanın, insanlığın var oluş amaçlarından biri ve beşeri gelişimin yakıtı olduğunu söyledi. Avşar, şöyle devam etti: “Günümüzde okuma kavramı farklı boyutlar da kazanmaya başlamış, geleneksel okuma tarzına yeni tarzlar eklenmesiyle okuma eyleminin önemi daha da artmıştır. Artık, medya okur-yazarlığı, film okumaları, görsel okumalar, sistem okumaları gibi gelişen teknolojiyle birlikte ortaya çıkan yeni okuma türlerinden bahsedilir olmuştur. Zaten okumanın temel amacı, sadece metin veya görüntü üzerinde göz gezdirme değil, anlamı arama, söylenenin ardındakini tahlil etme, merak edilen konuyla ilgili farklı yaklaşımları öğrenebilme, gelişmeleri takip edip mevcut bilgileri geliştirip güçlendirme değil midir? Ancak bütün bunların içinde en kadim ve hayatımızdan hiç eksilmeyecek olanı yazılı metin okumasıdır kuşkusuz.” İstanbul Ticaret Üniversitesi Kültür ve Edebiyat Topluluğu Başkanı Nursena Güngör de Türk edebiyatının zengin tarihinden aldığı ilhamla bugüne kadar geldiğini ve günümüzde de varlığını sürdürdüğünü söyledi. Güngör, “Yahya Kemal Beyatlı gibi büyük edebiyatçılar da bu mirası korumanın ve gelecek nesillere aktarmanın önemli bir parçasıdır. Onun eserleri, Türk edebiyatının değerli birer hazinesidir ve bizlere hem geçmişimizi hatırlatır hem de geleceğe ilham verir” dedi.
Kayseri Uzmanı uyardı: "Yüksek tansiyon, kalp krizi ve kalp yetmezliğine davetiye çıkarıyor” Kardiyolog Prof. Dr. Ergün Seyfeli, her 3 kişiden 1’inin tansiyon hastası olduğunu ancak bu hastaların yarısının hasta olduklarından haberlerinin olmadığını belirterek, sofralarda kesinlikle tuz bulundurmamak ve 40 yaşından sonra yılda bir kez tansiyon kontrolü yapılması gerektiğini söyledi. Acıbadem Kayseri Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ergün Seyfeli, kanın damar duvarı çevresinde yaptığı basınca tansiyon denildiğini ve 120’ye 80 değerlerinin normal kabul edildiğini belirterek, “Bu basınç 140-90 milimetrenin üzerine çıktığında ’hipertansiyon’ tanısı koyuyoruz. Hipertansiyon en sık karşılaştığımız kardiyovasküler risk faktörü olarak karşımıza çıkmakta. 18 yaş üstü yaklaşık her 3 kişiden 1’inin tansiyon hastası olduğu kabul edilmektedir. Tansiyon maalesef teşhisi kolay olmasına rağmen atlanan, gözden kaçan bir hastalık olarak karşımıza çıkmakta. Özellikle tansiyonu olan hastanın yaklaşık yarısının haberinin olmadığını görmekteyiz. Dolayısıyla özellikle kolay ve hızlı teşhis konmasına rağmen bu hastalık gözden kaçabiliyor" dedi. “Tansiyon ölçümünden önce çay, kahve içilmemeli” Tansiyon ölçümünün doğru şekilde yapılmasının önemine değinen Prof. Dr. Seyfeli, "Tansiyonun ölçümü son derece kolay ve ucuz bir yöntem. Fakat dikkat edilmediğinde yanlış sonuçlara neden olabilmekte. Özellikle tansiyonu ölçülecek kişinin 30 dakika öncesinde kahve, çay, kafeinli gıdalar ve yemek yememiş olması gerekiyor. Yine tansiyon ölçülecek hastanın en az 5 dakika oturur vaziyette dinlenmesi, sırtını bir yere dayaması ve kolunu kalp hizasında tutması gerekiyor. Yine sık yapılan hatalardan biri de elbiseler çıkarılmadan ölçülmekte, bu da yanlış sonuçlara sebebiyet verebilir. Bir diğer hata yapılan nokta ise hasta ile konuşmak, hastanın ayak ayak üstüne atması da tansiyonun yanlış sonuçlar vermesine neden olabilir. Özellikle bunlara dikkat etmek gerekiyor. Doğru bir sonuç alabilmek için hastanın kolundaki sıkı elbiselerin çıkarılması gerekiyor” şeklinde konuştu. "Tansiyonun kendine özgü şikâyeti yok" Yüksek tansiyonun kendine özgü bir şikâyetinin olmadığını, bu yüzden da vatandaşların hastalığın farkına varamadığını vurgulayan Prof. Dr. Seyfeli, yine de hipertansiyonu olan hastaların genelde baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, nefes darlığı, çabuk yorulma ve halsizlik gibi şikayetleri olduğunu dile getirdi. Hipertansiyonu olan hastaların yüzde 30’unda baş ağrısı görüldüğünü, bu ağrının da enseden başlayarak ön tarafa doğru yayılan zonklayıcı bir tarzda olduğunu belirten Prof. Dr. Seyfeli, “Özellikle daha önce tansiyon hastası olmayan hastalardaki ani yükselmeler ve stres kökenli tansiyon yükselmelerinde baş ağrısı daha sık görülmektedir. Baş ağrısı önemli bir bulgu olmasına rağmen hastaların yüzde 70’inde baş ağrısı olmayabilir. Bu durum hastaları yanıltmamalı. Baş ağrısı olmasa da düzenli tansiyon ölçümü yaptırılmasında fayda var. Burada en önemli nokta genelde 18 yaşını geçtikten sonra 2 yılda bir, 40 yaşından sonra da yılda bir kez tansiyon kontrolü yaptırmak gerekebilir. Eğer ailede tansiyon hastası varsa onlar da 18-40 yaş arasında yılda bir kez tansiyon ölçtürmeli" ifadelerini kullandı. "Hipertansiyon kalp rahatsızlıkları dışında felç, böbrek yetmezliği ve körlüğe neden olabilir" Yüksek tansiyonun en çok kalp ve damar sistemine zarar verebileceğini aktaran Prof. Dr. Seyfeli, "Karşımıza kalp krizleri, kalp yetmezliği, aort damarında ’anevrizma’ dediğimiz balonlaşmalar çıkabilir. Bir diğer olumsuz etkilenen organ ise beyin. Tansiyon hastalarının önemli bir kısmı felçle karşımıza gelebiliyor. Bir diğer önemli organ böbrek. Böbrek yetmezliği diyalize kadar giden süreçle karşımıza gelebilir. Yine körlüğe kadar giden bir dizi komplikasyonlarla göz sorunları karşımıza çıkabilir" diye konuştu. “Tuz tüketimini düşürün” Yüksek tansiyondan korunma yollarını da sıralayan Prof. Dr. Seyfeli şunları söyledi: “Hipertansif hastaları tuza çok hassaslar. Oysa ülkemizde tuz tüketimi oldukça yüksek. Bizim tavsiye ettiğimiz günde 6 gramlık tuz tüketiminin neredeyse üç katı kadar tuz tüketiyorlar. Bu gerçekten oldukça yüksek. Bizim sofrada ekstradan ilave bir tuza ihtiyacımız yok. Aldığımız gıdalarla ihtiyacımız olan tuzu yeterince karşılıyoruz. O yüzden tuzu sofralarımızda bulundurmamamız gerekiyor. Yine fast food, salam, sosis gibi raf ömrü uzatılmış gıdalardan uzak durulması gerekiyor." “Kilo vermek ilaç kullanmak kadar etkili” Tansiyon tedavisinin zor olmadığına da değinen Prof. Dr. Seyfeli, ilaçtan önce mutlaka yaşam stili ve beslenmeyi ilk sıraya almak gerektiğinin altını çizdi. Örneğin kilolu bir hastanın kilosunun yüzde 10’unu verdiğinde ya da sofrada tuzu kısıtladığında, egzersiz yaptığında tansiyonunu bir ilaç almış kadar düşüreceğini anlatan Prof. Dr. Seyfeli, “Bunun dışında günümüzde kullanılan ilaçlarda kan basıncını dengeleyecek kadar güçlü ilaçlarımız var. Asıl problem beslenme ve diyete dikkat etmiyoruz ve ilaç kullanımını pek sevmiyoruz. Bunlara dikkat edersek tansiyonla mücadeleyi çok daha başarılı seviyeye getirmiş oluruz” diye konuştu.
Niğde Niğde Belediyesi Ücretsiz ’Üniversiteye Hazırlık Kursu’ açıyor Eğitimde fırsat eşitliğini ön planda tutan Niğde Belediyesi; üniversiteye hazırlanan gençler için ücretsiz ’Üniversiteye Hazırlık Kursları’ düzenleyecek. Niğde Belediyesi’nin Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte düzenleyeceği kurslara yönelik kayıtlar, 100. Yıl Millet Kütüphanesi’nde alınmaya başladı. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nce düzenlenecek olan Üniversiteye Hazırlık Kursları, hafta için her gün 09.00-18.00 saatleri arasında verilecek. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü bünyesindeki eğitimciler tarafından verilecek hazırlık kurslarında; Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri, Fizik, Sosyal Bilimler, Coğrafya ve Biyoloji gibi temel derslerin yanı sıra sınava hazırlıkta eksik konuların tamamlanmasına yönelik ders programları da yer alacak. Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir; düzenleyecekleri kurslarla ilgili yaptığı açıklamada, Niğde Belediyesi olarak eğitime ve öğrencilere verdikleri destekleri her yıl artırdıkları gibi eğitime değer katan projeleri de hayata geçirmeye devam ettiklerini anlattı. Son 4 yıl içerisinde 4 kütüphane açarak, tüm öğrencilerin yeni nesil kütüphanelerde ders çalışmalarına imkan sağladıklarını belirten Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir; "Her yıl okullarda ihtiyaç sahibi öğrencilerimize kırtasiye yardımı yapıyoruz. Kütüphanelerimizde imkanı olan ve olmayan tüm gençlerimizin, nezih ortamlarda ders çalışmalarını sağlıyoruz. Şimdi de dershanelere gitme imkanı olmayan öğrencilerimiz için üniversiteye hazırlık kursları açıyoruz” dedi. Üniversite hazırlık kursu kayıtlarının başladığına dikkati çeken Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir, kayıtlar tamamlandıktan sonra üniversite sınavlarının yapılacağı tarihe kadar kursların devam edeceğini de sözlerine ekledi.
İstanbul Beyoğlu’nda engelli gençler vatani görevini yerine getirdiler Beyoğlu’nda askerlik çağına gelmiş engelli bireyler, düzenlenen Temsili Askerlik Töreni ile vatani görevini yerine getirdiler. Bir gün boyunca Hasdal Kışlası’nda misafir edilen gençler aileleri ve komutanları huzurunda yemin ederek terhis belgelerini aldılar. Engelliler Haftası etkinlikleri kapsamında, Beyoğlu’nda askerlik çağına gelmiş engelli bireyler için Temsili Askerlik Töreni düzenlendi.16 Mayıs Perşembe günü Hasdal Askeri Kışlasında gerçekleştirilen törene engelli bireyler ve aileleri katıldı. Temsili askerlik yapmak üzere başvuran engelli gençler aileleri ile birlikte sabah saatlerinde Beyoğlu Belediyesi tarafından servis araçlarıyla evlerinden alınarak Beyoğlu Gençlik Merkezi’ne getirildi. Burada hep birlikte kahvaltı yapan engelli gençler ve aileleri daha sonra Hasdal Kışlası’na götürülerek bir gün boyunca misafir edildi. Alay sancağının önünde yemin ederek terhis belgelerini aldılar Hasdal Kışlası’nda üniformalarını giyen engelli gençler eğitim teçhizatı ile donatılarak, gün boyunca birliğin eğitim ve öğretim faaliyetlerine katıldı. Ardından Türk Silahlı Kuvvetleri ile katıldıkları birlik hakkında bilgi verilerek birlik tesisleri gezdirildi. Kışla gezisinin ardından diğer erbaş ve erlerle birlikte yemek yiyen engelli bireyler daha sonra yemin törenine katıldılar. Yemin metninin Hasan Hüseyin Cırık tarafından okunmasıyla birlikte tüm askerler tarafından büyük bir coşkuyla and içildi. Aileleri ve komutanları huzurunda Alay Sancağının önünde askerlik yeminini tamamlayan geçler terhis belgelerini aldılar. Temsili askerlik uygulaması askerlik kanunu kapsamında yapılıyor 7179 Sayılı Askerlik Kanunu kapsamında silahaltına alınmaları mümkün olmayan engelli vatandaşlarımızın, bu hak ve ödevlerini sembolik olarak yerine getirebilmesi ve kısa sürelerle de olsa kışla ortamı yaşayarak bu hazzı tatmasına imkân sağlamak maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nce, temsili askerlik uygulaması icra ediliyor.