SAĞLIK - 10 Aralık 2018 Pazartesi 10:16

Çeşitli bitkisel otlarla tedavi olmak isteyen kanser hastalarına uzmanından uyarı

A
A
A
Çeşitli bitkisel otlarla tedavi olmak isteyen kanser hastalarına uzmanından uyarı

Eskişehir Özel GürLife Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Enver İhtiyar, tıbbi tedavi yerine, kulaktan dolma bilgilerle ‘şifalı otlara’ yönelerek alternatif tedavi uygulamaya çalışan kanser hastalarını uyararak, “Erken dönem kanser hastaları, şifalı ot tedaviler sebebi ile geç kalıp hastalık süreci evre atlıyor” dedi.

Bazı kanser hastalarının ilk tedavi olarak kulaktan dolma tavsiyelerle bitkisel otları kullanması büyük tehlike oluşturabiliyor. Hasta, yakınlarından veya çevresinden edindiği yöntemlerle tıbbi tedavi yerine, bitkisel ürünleri alıp kullanması halinde kanser evresini arttırabileceği gibi tedavilerin gecikmesine de neden olabiliyor. 

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Eskişehir Özel GürLife Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Enver İhtiyar, kanser hastalarının kulaktan dolma tedavi yöntemleriyle hastalıklarının sürecini uzattıklarını belirtti. Prof. Dr. İhtiyar, “Maalesef tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'mizde de kanser olgularında bir artma var. Özellikle meme ve tiroit kanserleri olmak üzere. Tabii bunun yanında akciğer, gastroıntestınal ve kalın bağırsak kanserlerinde de artma var. Hastaların şikâyetleri mevcut ise ilk başvuru adresinin hekimleri olması gerekir. Hekim tanıyı koyduktan sonra hastalık erken evrede ise cerrahi tedavi görmeleri gerekir. Cerrahinin ardından ilaç tedavisi veya ışın tedavisi olması gerekir. Yöntem budur. Ancak geç kalmışlarsa, o zaman bir müddet ilaç tedavisi ya da radyoterapi gerekir. Ama maalesef; hastalarımızdan bazıları doktora, hastaneye gideceğine bir takım aktarlara gidiyorlar. Onlardan aldıkları 2-3 gram otlarla tedavilerini görüyorlar ve tamamen iş işten geçiyor. Özellikle erken dönem kanser hastaları bunlara gittiği zaman bu ottan tedavilerle geç kalıp, hastalık süreci evre atlıyor. O zaman da tıbbın yapacağı bir şey kalmıyor. Hastalarımız hangi ottan ne kadar dozda kullanılacağını da bilmeden, kulaktan dolma bilgilerle bu otları kullanmaktadır. Bunun sonucunda zaman zaman zehirlenme vakaları ile karşılaşılmaktadır. Unutmayalım ki 'İlaç ile zehir arasındaki fark dozudur'” ifadelerini kullandı.

“İlk akla gelecek olan tıbbı tedavidir” 

Ayrıca Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Enver İhtiyar, kullanılan otların kesinlikle ilk tedavi yöntemleri olmadığına vurgu yaparak, “Bu otlardan bazıları immün sistemi güçlendiren otlardır, ama bunlar kesinlikle ilk tedavi modeli olamaz. Bunlar daha sonra hastalık inoperable olmuşsa, tedaviye cevap vermiyorsa, belki hastayı rahatlatmak açısından bu işi yapan bilimsel hocalarımızın tavsiyesi üzerine bir takım ilaçlar kullanılabilir. Ama kesinlikle ilk akla gelen ilaçlar değildir. Halkımız bu açıdan uyanık olmalı ve geç kalmamalıdır. Hasta yakınlarına da buradan bir mesajımız olsun, lütfen ilk akla gelecek olan tıbbı tedavidir. Bu tıbbi tedavilere hastaları yönlendirmeleri gerekir. Herkes aklınca konuşmasın. Bu tedavi yöntemlerine başvurup da geç kalmış çok hastalarımız oldu. Halkımız bu konuda duyarlı olsun özellikle kanser hastalığında. Kanser korkulacak bir şey değil, geç kalmaktan kork” dedi.  

Mustafa Kaplan-Çağatay Gür
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara SGDD-ASAM’dan 5. Geleneksel 23 Nisan Çocuk Şenliği Ankara’da Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), UNICEF ve Çankaya Belediyesi iş birliğiyle 3 bin 500 çocuğun katılımıyla 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlendi. Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği, UNICEF VE Çankaya Belediyesi iş birliğiyle bugün Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda 23 Nisan Çocuk Şenliği gerçekleştirildi. Etkinliğe Altındağ, Keçiören ve Mamak ilçelerindeki 13 okuldan çeşitli uyruklara mensup 3 bin 500 çocuk ve öğretmenleri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SGDD-ASAM Genel Müdürü İbrahim Vurgun Kavlak, “Cumhuriyetimizin 100. yılı içerisinde dünyada çocuklara adanan bayramı kutlamanın yegane mutluluğunu yaşıyoruz. 23 Nisan, Türkiye’nin ilk milli bayramıdır. Bugün burada bu alanda Ankara’nın çeşitli bölgelerinden gelen 3 bin 500’ü aşkın çocuk var. Bu vesile ile Ankara Valimize, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerine, okul müdürlerimize ve fedakar öğretmenlerimize, değerli SGDD-ASAM çalışanlarına ve bugünü anlamlandıran geleceğin yetişkinlerine yani çocuklara çok teşekkür ediyoruz. Bugün bizim yanımızda olanlara sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı SGDD-ASAM olarak kutladıklarını ifade eden SGDD-ASAM Genel Müdür Yardımcısı Buket Bahar Dıvrak da, "Bizim için gelenekselleşmiş bir etkinlik. Ankara’da Altındağ ve Mamak’ta bulunan 13 okulumuzdan öğrencileri buraya davet ettik. Yaklaşık 3 bin 500 çocuğumuz bizimle beraber. Bayramın coşkusunu bütün çocuklar burada beraber yaşıyorlar. Çok coşkulu ve güzel bir gün bizim için. Çocukların gönüllerince eğlendiği, çocuk olmanın zevkini ve tadını çıkardığı bu ulusal bayramı kutlamalarına vesile oluyoruz” ifadelerini kullandı. Burada olmanın kendilerine çok mutluluk verdiğini ifade eden çocuklar, çeşitli etkinliklerle gün boyu güzel bir gün geçirdiklerini söyledi. Açılış konuşmalarının ardından SGDD-ASAM Al Farah Çocuk Korosu sahne aldı. Konserin ardından alanda gün boyu canlı müzik etkinlikleri düzenlendi.
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.