SAĞLIK - 29 Ekim 2020 Perşembe 16:39

'Cildiniz için balık kaynaklı kolajen seçin'

A
A
A
'Cildiniz için balık kaynaklı kolajen seçin'

Yaş ilerlemesiyle azalan kolajenin cilt sağlığının yanı sıra kemikleri de koruduğunu belirten Doç. Dr. Ali Balevi, “Yapılan çalışmalarda balık kaynaklı kolajenlerin cilt için en etkili kolajen kaynağı olduğu ve diğer kolajenlere kıyasla vücut tarafından 1.5 kat daha fazla biyoyararlanım sağladığı belirtilmiştir. Ayrıca balık kolajeni sığır kolajenine kıyasla daha küçük peptit moleküllerinden oluşmaktadır. Bu da vücutta kolay emilim ve daha hızlı etki manasına gelmektedir” dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Dermatoloji Bölümünden Doç. Dr. Ali Balevi, vücut ve cilt sağlığının vazgeçilmezi kolajene ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Balevi, kolajenin hareket sisteminin yapı taşlarını, özellikle kemik, kıkırdak, lif ve eklemleri oluşturan protein olduğunu belirterek “Son dönemlerde cilde kaybettiği kolajeni kazandırmak için takviye olarak tablet, kapsül, toz, sıvı ve hatta sakız şeklinde satışa sunulan ürünler sıkça tercih ediliyor. Ancak bu ürünlerin mutlaka uzman kontrolünde, bilinçli bir şekilde kullanılması önem taşıyor” dedi.

“Kolajeni amaca göre seçip, kullanın”

Kolajenin farklı tipleri bulunduğuna işaret eden Doç. Dr. Balevi, kolajen seçerken dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde açıkladı: “Farklı kolajen tiplerinin de farklı dokularda farklı yoğunlukta oldukları biliniyor. Örneğin cildin yüzde 70’ini kolajen tip 1 ve 3 oluşturuyor. Bu durumda eğer kolajeni cildinize destek için kullanacaksanız tip 1 ve 3 kolajen karışımlarını özellikle de tip 1 kolajen tercih etmeniz lazım. Saç ve tırnaklarınızın bütünlüğü için de kolajen lazım. Onları desteklerken de tip 1 ve tip 3 kolajen karışımlarından faydalanabilirsiniz. Tendonların yani kasların kemiğe tutunduğu kiriş yapıların da yüzde 100’ü tip 1 ve 3 kolajenin karışımı. Bu nedenle tendon desteği olarak da yine tip 1 ve 3 karışımlarından istifade etmeniz en iyi olur. Eklem kıkırdaklarını oluşturan kolajenin yüzde 60’ını tip 2 kolajen oluşturuyor. Bu nedenle eklem kıkırdaklarına destek söz konusu olduğunda tip 1 ya da 3 değil, tip 2 kolajeni seçmeniz gerekiyor. Molekül ağırlığı 2000 dalton olan, vücut tarafından emilime hazır kolajen peptitleri tercih edin. Vücut kolajeni, proteinli besinlerle kazandığımız aminoasitlerden üretir. Dolayısıyla aminoasit yönünden zenginleştirilmiş hap içerikleri tercih edilmelidir. Kolajen üretmeye yardımcı olan temel besin maddeleri C vitamini, prolin, glisin, glutamin, arginin gibi amino asitler ile çinko ve bakırdır. Etkinliğini arttırabilir, kolajen takviyesi daha çok emilebilmesi ve yüksek biyolojik yararlanımının sağlanabilmesi için düşük molekül ağırlıklı (3000 dalton civarında) kolajenlerin tercih edilmesi doğru bir seçim olacaktır. Önemli olan vücutta proteinin üretilmesine yardımcı olmaktır.”

“Cildiniz için balık kaynaklı kolajen tercih edin”

Doç. Dr. Balevi, kolajen seçiminde içeriği deniz ürünleri mi ya da sığır eti olanların mı daha etkili olduğunu ise şöyle değerlendirdi: “Araştırmalar gösteriyor ki kolajenin etkinliğinin görülebilmesi için molekül büyüklüğünün maksimum 2000-2500 dalton seviyelerinde olması gerekmektedir. Yapılan klinik çalışmalar, her iki kolajen çeşidinin de aynı etkinlikte olduğunu gösteriyor. Tercihinize göre balık ya da sığır kolajen kaynağını seçebilirsiniz. Örneğin, sığır etine alerjiniz var ise balık tercih edebilirsiniz. Sığır kolajen takviyeleri en yaygın olanıdır ve kolajen tip 1 ve 3’ten oluşur; bunlar saç, cilt ve tırnak sağlığı için popüler bir şekilde tanıtılır. Popülerliği giderek artan balık kaynaklı kolajen, öncelikle tip 1 kolajen içerir. Yapılan çalışmalarda balık kaynaklı kolajenlerin cilt için en etkili kolajen kaynağı olduğu ve diğer kolajenlere kıyasla vücut tarafından 1.5 kat daha fazla biyoyararlanım sağladığı belirtilmiştir. Ayrıca balık kolajeni sığır kolajenine kıyasla daha küçük peptit moleküllerinden oluşmaktadır. Bu da vücutta kolay emilim ve daha hızlı etki manasına gelmektedir.”

“Kemik suyu, fasulye, yumurta, balık tüketin”

Doç. Dr. Balevi, kolajen kaybına karşı şu tavsiyelerde bulundu: “Egzersiz, kolajen yapımına destek veren en etkili yoldur. Düzenli egzersiz yapın. Sağlıklı ve dengeli beslenerek; protein, vitamin ve mineralleri gerçek gıdalardan almaya çalışın. Kemik suyu, yumurta, balık, fasulye gibi yiyecekler bu konuda idealdir. Kolajen üretimini artırmak ve var olanı korumak için etkili yollardan biri de bir vitamin A türevi olan retinol kullanmaktır. Retinol yanında vitamin C serumlar da antioksidan etki ile kolajen yıkımını azaltır. Cildinizi kolajen yıkımından korumak için sigarayı bırakın, güneşten mutlaka korunun, düzenli ve yeterince uyuyun, şeker ve rafine edilmiş ürün tüketmeyin. Deride kolajen üretimini uyaran lazer, fraksiyonel radyofrekans (altın iğne), dermapen, dermaroller, PRP uygulamaları bir dermatoloji uzmanı tarafından yaşa ve ihtiyaca göre seçilerek düzenli olarak uygulanmalıdır.”

“Gebeler, diyabet hastaları dikkatli olmalı”

Kolajenin bilinçsiz kullanıldığında yararı kadar zararı da bulunabileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Balevi, şu şekilde açıkladı: “Doğru kullanıldığında kolajen cilt sağlığının iyileşmesine, eklem ağrılarının hafifletilmesine yardımcı olur. Osteoporoz gibi kemik bozuklukları riskini azaltmaya yardımcı olur. Yaşa bağlı kas kütlesi kaybı olan kişilerde kas büyümesine ve gücünün artmasına yardımcı olur. Ateroskleroz gibi kalp rahatsızlıkları ile ilişkili risk faktörlerini azaltmaya yardımcı olur. Beyin, kalp ve bağırsak sağlığının gelişmesine, kilonun kontrol edilmesine, saç ve tırnakların sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Ancak kolajen takviyesine başlanmadan önce doktora danışılması çok önemlidir. Bazı takviyeler balık, kabuklu deniz ürünleri ve yumurta gibi yaygın gıdalardan elde edilir. Özellikle hamileler, emziren anneler, deniz ürünlerine, sığır-tavuk etine alerjisi olanlar ve diyabet hastaları da bu ürünler nedeniyle istenmeyen etkilerle karşılaşabilmektedir. Bu gıdalara alerjisi olan kişiler, alerjik reaksiyonları önlemek için bu bileşenlerle yapılan kolajen takviyelerinden kaçınmalıdır. Bu kişiler için kolajenin bazı potansiyel yan etkileri şunlardır; ağızda kalıcı bir kötü tat bırakabilir. Dolgunluk ve mide ekşimesi gibi sindirim yan etkilerine neden olma potansiyeline sahiptir.”

“Sigara, hava kirliliği, c vitamini eksikliği olumsuz etkiliyor”

Doç. Dr. Balevi, kolajen üretiminin azalması ve üretilen kolajenin kalitesizleşmesinin en önemli nedeninin yaşlanma olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu: “İlerleyen yaş, sigara kullanımı, aşırı stres, hava kirliliği ve hareketsizlik cilde esneklik ve canlılık veren kolajenin azalmasına neden oluyor. Bağ ve bağ dokularını oluşturan kolajen miktarı insan vücudu yaşlandıkça azalmaya başlar ve bir süre sonra yetersiz hale gelir. Yaşlanma ile artan kolajen kaybı cilt kuruluğu, kırışıklık, selülit, eklem rahatsızlıkları gibi sorunlara sebep olur. Genç yaşlarda vücut tarafından sık üretilen kolajen, yalnızca yaşın ilerlemesi ile değil sağlıksız beslenme, stres, sigara, güneşe fazla maruz kalma ve C vitamini eksikliği gibi nedenlerle de azalır. Kolajen içerikli besinler ve düzenli olarak kullanılacak kolajen takviyesi ile cilt, eklem ve kaslara kolajen desteği vermek mümkündür.”

“Bu belirtileri ciddiye alın”

Doç. Dr. Balevi, kolajen takviyelerini şu durumlarda kullanılması gerektiğini açıkladı: “Kolajen eksikliğinin en önemli belirtilerinden biri eklem ağrılarıdır. Aynı zamanda tırnak ve saçlarda kırılma, hareket kayıpları, yüz ve gözde çukur görünüm, diş eti kanaması, cilt yüzeyinde kırışıklık, selülit oluşumu, vücutta ortaya çıkan morluklar, burun kanaması ve aşırı yorgunluk belirtilerdendir. Kolajen eksikliği yukarıdaki sorunlara ek olarak bağ dokusu, eklem ve kıkırdak ile beraber cilt görünümünü olumsuz yönde etkiler. Cilt yüzeyindeki kolajen eksikliği belirtileri ise nem dengesinin bozulması, cilt kuruluğu, sarkma, kırışıklık, renk eşitsizliği, yanık, kesik ya da yaralanma halinde iyileşme sürecinin uzaması, solgun cilt görünümü ve kazayağı oluşumu şeklindedir. Eklemler, kıkırdak ve bağ doku üzerinde kolajen eksikliği belirtileri de kas kütlesinde azalma, spor yaralanmalarından sonra iyileşme sürecinin uzaması, kemik yapısında güçsüzlük, kıkırdak dokuda yıpranma, hareket sırasında eklem ağrıları olarak sıralanmaktadır. Saç ve tırnak sağlığı da bu proteinin eksikliğinde ciddi anlamda zarar görür. Saçın uzama süresi artarken saç dökülmeleri de başlar. Ayrıca tırnakların soyulması ve kırılması gibi durumlar da yaşanabilir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Uzmanlardan 46 yaşını doldurmuş kadınlara uyarı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Ezgi Aydın, kadınlarda 46-55 yaş arasında görülen menapozun bir hastalık değil, kadın yaşamının bir evresi olduğunu belirterek bu dönemde kadınların beslenmelerine daha fazla özen göstermesini tavsiye etti. Menapoz sonrası sağlığın korunmasında ve kaliteli bir hayat sürdürülmesinde doğal ve dengeli beslenmenin önemli rol oynadığını kaydeden Kadın hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ezgi Aydın, "Menapoz, kadınlarda doğurganlık yeteneğinin kaybolduğu 48 ile 55 yaş arasını kapsayan bir dönemdir. Halk arasında her ne kadar bu durum yanlış bir algı ile hastalık olarak görülse de bu durum hastalık değil kadın yaşamının bir evresidir. Ancak menapozda organizmada yaşanan değişiklikler sağlık sorunlarını tetikleyebilmektedir. Özellikle östrojen hormonunun azalmasına bağlı oluşabilecek şişmanlık, kemik dokusunda zayıflama, kalp ve damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarına dikkat edilmelidir. Menapoz sonrası sağlığın korunmasında ve kaliteli bir hayat sürdürülmesinde beslenme önemli bir rol oynamaktadır. Bu dönemde kadınlarda oluşma riski yüksek olan şişmanlık, kalp damar hastalıkları ve osteoporoz gibi hastalıkların gelişimini önlemek için doğru, dengeli ve doğal beslenmenin önemi büyüktür. Bu nedenle menapoz döneminde kadınların et, yumurta ve kurubaklagil grubu, süt grubu, sebze ve meyve grubu, ekmek ve tahıl grubu yiyecekleri gereksinimine uygun tüketmesi gerekir" diyerek özellikle menapozdan sonra kadınların aşırı yağ ve tuz tüketimini azaltmasını tavsiye etti. Kadınların genellikle 48-52 yaşları arasında menapoza girdiklerini kaydeden Aydın, "Adet kanamalarının 40 yaşından önce kalıcı olarak kesilmesine ‘erken menapoz’ adı verilir. Menapoz döneminin ilk bulgularının adet kanamalarının düzensizleşmesidir. Kadınların menapoza girme yaşı, genetik yapının yanında beslenme, sigara, alkol kullanımı, vb. çevresel faktörlerin de etkisiyle değişebilir. Menapozal geçiş döneminde adet kanamalarında değişiklikler, ateş basması gibi fiziksel ve psikolojik değişiklikler görülebilir. Menapoza geçiş tamamlandıktan sonra adet dönemi biter. Menapoz dönemin en çok şikayet edilen ve en sık görülen bulgusu ateş basmalarıdır. Her ne kadar sık bir yakınma olsa da bu durum sağlık için bir tehlike oluşturmamaktadır, aksine fizyolojik değişikliklerin güvenli bir göstergesidir" diyerek sağlıklı bir menapoz dönemi için kadınların belirli bir süre mutlaka hekim kontrolünde beslenmesini ve hayatın her evresinde egzersize önem verilmesini tavsiye etti.
Bursa Osmangazi’de pırasa hasadıyla doğallık sofralara taşınıyor Osmangazi Belediyesi, toprağa emekle dokunarak ilaçsız ve tamamen doğal olarak ürettiği mahsullerini halk ile buluşturuyor. Tarıma verilen büyük önem dahilinde yarınlar, toprağa ekilerek inşa ediliyor. Tarımsal kalkınmalara ilişkin gerçekleştirdiği projeler ile topraktan aldığı umudu yarınlara aktaran Osmangazi Belediyesi, tamamen organik olarak üretilen mahsulleri vatandaşın sofrasına sunuyor. Osmangazi Belediyesi iştiraki olan Gazi Tarım A.Ş. tarafından, çimleme sürecinden itibaren hasada uzanan yolculuğunda mahsuller, her bir aşamasında doğallığı ve tazeliği korunarak Osmangazi Kent Lokantaları aracılığıyla vatandaşlara ulaştırılıyor. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde pırasanın hasadı gerçekleştirilirken, özenle hazırlanan ürünler Osmangazi Kent Lokantalarının menülerinde kendilerine yer buldu. Yetkililer, halkın ilaçsız bir şekilde mahsullere ulaşması adına gayret gösterdiklerini ifade ederken, vatandaşlar da tamamen organik olan sebzeleri tüketmekten memnuniyet duyduklarını belirtti. Pırasanın dışında maydonoz, biber, domates ve daha pek çok mahsulün de onlarca çeşidinin üretimi ve hasadını gerçekleştirilirken, Mart ve Nisan aylarında ise tohumların, Mayıs ayında ise fidelerin vatandaşlara ücretsiz olarak dağıtılması planlanıyor. Tüm aşamalar önemle takip ediliyor Mahsullerin tohumdan hasat zamanına olan sürecini titizlikle takip ettiklerini belirten Gazi Tarım A.Ş. Ekim-Biçim Ekip Sorumlusu Ertuğrul Gönülsüz, "Mart aylarında seramızda çimlemeyi yapıyoruz. Daha sonrasında her ürünümüzü tabelasıyla beraber, cinslerini karıştırmadan Gazi Bostanı’na getiriyoruz. Genç stajyerlerimizle beraber fidelerimizi tek tek ekip, takibini sağlıyoruz. Yetiştirdikten sonra hasadımızı gerçekleştiriyoruz. Böylelikle aynı zamanda kent lokantalarımıza da ürün temin ediyoruz." diye konuştu. Vatandaşlara hizmet noktasında da tohum-takas şenliklerinin müjdesini veren Ertuğrul Gönülsüz, şöyle devam etti: "Bu yıl 34 çeşit biber ektik, bunların 5’i acı, 29’u tatlı olmak üzere. 30 çeşit domates, 8 çeşit patlıcan da ektik. Elimizden geldiği kadar, tohumların çoğalmasını sağladık. Bunları da Mart ve Nisan aylarında tohum-takas şenliklerimizde vatandaşlarımızla buluşturacağız. Osmangazi Gazi Tarım A.Ş. olarak, halka ücretsiz dağıtımlarını gerçekleştireceğiz. Mayıs ayında da kısmet olursa fide dağıtımını yapacağız. Elimizden geldiğinden fazlasını yaparak halkımıza hitap etmeye çalışıyoruz." Gazi bostanı’ndan gelen taze ve doğallık Hasadı gerçekleştirilen pırasanın, yemek yapılarak vatandaşa sunulacağını kaydeden Ertuğrul Gönülsüz, "Kent lokantalarımızdaki menümüzde pırasa yemeği var. Bu yüzden önceden pırasaları hazırladık, ilaçsız olarak yetiştirilen pırasalarımız kent lokantalarımıza giderek halk ile buluşacak. Ay sonuna doğru ıspanaklarımız toplanacak. Hep beraber onları da kent lokantalarımıza göndereceğiz. Bu döngü, böyle devam edecek. Elimizden geldiği sürece halkımızı ilaçsız bir şekilde Osmangazi Belediyesi ve Osmangazi Gazi Tarım A.Ş. olarak mahsullerle desteklemeye çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu. "Başkanımız Erkan Aydın tarıma çok ayrı önem veriyor" Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ın tarıma büyük önem verdiğinin altını çizen Ertuğrul Gönülsüz, Başkan Aydın’ın her zaman destek sunduğuna değinerek şunları söyledi: "Osmangazi Belediye Başkanımız Erkan Aydın sağ olsun buraya da geldi, ne istersek bugüne kadar hepsi yerine getirildi, bize tam destek veriyor. Tarıma, toprağa ve tohum çeşitlerine çok ayrı önem verdiğini gördük. 30 çeşit domates ektiğimizi gördüğünde ne kadar çok diye bahsetti, çok memnun kaldı. Burada yetiştirdiğimiz çeşitlerin çoğunu ilk defa gördüğünü belirtti. Başkanımızdan çok memnunuz. Aynı şekilde devam ediyoruz." Vatandaşlar memnun Gazi Bostanı Çeşit Denemeleri ve Yerel Tohum Merkezi’nde eğitmenler eşliğinde mahsullerin tüm aşamalarını deneyimleyen Hamidiye Tarım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri de, çalışmalardan ötürü büyük kazanım elde ettiklerini söyledi. Teorideki eğitimlerini, Gazi Bostanı’nda pratik ile pekiştiren öğrenciler, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ın da kendileriyle çok ilgilendiğini ifade ederek, Başkan Aydın’a ve Osmangazi Belediyesi’ne bu imkanın sunulmasından ötürü teşekkür etti. Osmangazi Kent Lokantası’na gelen vatandaşlar da, mahsulün doğal ve taze olmasından ötürü duydukları memnuniyeti paylaştı. Hijyene önem verilmesi ve ürünlerin doğallığından ötürü sağlıklı gıdalar tüketebildiklerini kaydeden vatandaşlar, pırasa yemeğinin doğal lezzetiyle bezeli yemeği çok beğendiklerini dile getirdi. Ayrıca Osmangazi ilçesi sakinleri, ilaçsız ve doğal ürünleri halkla uygun fiyatlarla buluşturan Osmangazi Belediyesi ve Osmangazi Belediyesi Başkanı Erkan Aydın’a, projelerinden ötürü teşekkürlerini sundu.
Osmaniye Başkan Çenet: "Osmaniye’nin neye ihtiyacı varsa daha fazlasına sözümüz var" Osmaniye Belediyesi, yürüttüğü yatırım projelerinin yanı sıra şehir genelinde sürdürdüğü yol yapım çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyor. Altyapısı tamamlanan bölgelerde üst yapısını da yaparak trafiğe açtığı yollara bir yenisini daha ekledi. Belediye hizmetleri kapsamında şehir trafiğinin yükünü büyük ölçüde alan Kemal Satır (Salı Yolu) Caddesi’nin kuzey çevre yolu ve hızlı tren hattı arasında kalan bölümü düzenlenen programla hizmete açıldı. Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet, "Osmaniye’nin neye ihtiyacı varsa daha fazlasına sözümüz var. Büyüyen şehrimiz her gün daha da güzelleşiyor. Şehir trafiğinin yükünü omuzlayan Kemal Satır Caddemizin ilk etabını tamamladık. Çınar ağaçlarıyla, kaldırımlarıyla, refüj çalışmaları, trafik levhaları, yol çizgileri ve Karatepe kilimi gibi yüksek kalitede serdiğimiz sıcak asfaltıyla caddemiz Osmaniye’mize çok yakıştı. Bitti mi? Tabi ki hayır. Durmuyoruz, durmayacağız. Kentimizin tüm yollarını ilmek ilmek dokuyana kadar koşar adım devam edeceğiz. Osmaniye’miz de daha yapacak çok işimiz var. Yolun açık olsun Osmaniye’m" dedi. Kemal Satır Caddesi’ndeki sıcak asfalt çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte düzenlenen açılış programına siyasi parti temsilcileri, mahalle muhtarları ve vatandaşlar katıldı.