DÜNYA - 09 Ocak 2019 Çarşamba 09:23

Çin’in Uygur Türklerine zulmü devam ediyor

A
A
A
Çin’in Uygur Türklerine zulmü devam ediyor

Çin’in Uygur Türklerine yönelik zulmü devam ediyor. Çin, Müslüman ailelerin asimile olmasını hızlandırmak için 181 adet “yeniden eğitim kampı” kurdu. Devlet televizyonunda yeniden eğitim kampında üniforma giyen öğrencilerin Çince öğrendiği, örgü yapma ve dokuma ile ekmek pişirme eğitimi aldığı gösterildi.

Çin, Uygur Türklerin yaşadığı Sincan’da yürüttüğü ve dünya genelinde kaygı uyandıran, radikalleşmenin tedavisi olarak isimlendirdiği asimilasyon programından geri adım atmayacağını ancak kampa alınanların sayısının azalacağını açıkladı. Çin yönetimi bazı medya kuruluşlarını yürütülen modernleştirme ve Çin’in resmi dili Mandarin’in öğretildiği zorunlu eğitim kamplarına gezi düzenledi. Çin Devlet Televizyonu geçtiğimiz hafta yayınladığı bir programda Sincan’da “181 adet yeniden eğitim kampı” adı altında kültür kamplarının bulunduğunu açıkladı.

Pekin, Sincan’daki çoğunlukla Müslüman Uygur azınlığa karşı uyguladığı toplu tutuklama, zorunlu eğitim kampları ve baskı suçlamasıyla dünya genelinde hükümetler, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları uzmanlarının suçlamalarına hedef oldu.

Geçtiğimiz Ağustos ayında BM İnsan Hakları Panelinde ülkenin uzak batı bölgesi olan Sincan’da, Çin’in bir milyondan fazla Uygur Türkü’nün “büyük tutuklama kampında” tutulduğu konusunda inanılır raporlar almasını açıklaması üzerine Çin hükümeti, geçen hafta yaptığı açıklamada buraların mesleki eğitim kampları olduğunu iddia ederek bir kısım gazeteciyi bölgeye davet etti. Çin daha önce Rusya, Endonezya, Hindistan, Tayland, Kazakistanlı diplomatları ve Sincanlı yetkilileri bölgeye götürdü.

Sincan’ın başkenti Urumçi’de konuşan Vali Şöhret Zakir, kamplarla ilgili söylenenlerin karalayıcı yalanlar olduğunu, kampların çok etkili olduğunu, burada toplananlara kanun ve Çince öğretildiğini söyledi. Zakir, zamanla kamplarda eğitim görenlerin sayısının azalacağını şu anda kamplarda kaç kişinin bulunduğunu söyleyemeyeceğini, buraların geçici eğitim tesisleri olduğunu bir milyon kişinin buruda eğitim aldığını söylemenin abartı olacağını belirtti.

Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşat Raşit, Çin hükümetinin ‘aşırıcılık’ sözcüğünü insanları kamplara kapatmak için bir bahane olarak kullandığını söyledi.

İnsan hakları kuruluşları ve daha önce kamplarda zorunlu eğitime tutulanlar, Çin hükümetinin söylediğinin aksine meslek eğitimi almadıklarını ve tacize maruz kaldıklarını söyledi. Çin hükümetinin son yıllarda protesto olaylarının yaşandığı Sincan’ın Kaşgar, Hotan, Karakaş yerleşim bölgelerindeki zorunlu eğitim kamplarında zorunlu olarak Çince öğretilip komünizm propagandası yapıldığı kaydedildi.

Her bir Uygur aileye birkaç zorunlu Çinli misafir akraba

Bir milyon Çin hükümet çalışanı etnik Uygur Müslüman ailenin evlerine zorunlu misafir oldu. Komünist Partinin resmi gazetesine göre, Ekim ayından itibaren 1 milyon 100 bin mahalli hükümet görevlisi Uygur etnik Müslüman ailenin evlerine misafir olarak onların oturma odaları, yatak odaları ve ibadet yerlerine girerek hayatlarını paylaştığını yazdı. Görevlilerin Müslüman ailelerin düğünleri ve cenazelerine de katıldığı ve onların yakınları haline geldiğini yazdı.

Çin hükümeti “Birleş ve aile ol” kampanyasıyla topluma entegre olmasını sağladıklarını belirtti. Memleketlerinden ayrı yaşayan Uygur Türklerinin tek mahremiyet alanları olan evlerine de Çinlilerin girerek hayatlarını çekilmez hale getirdiklerini söylüyor. Bazı ailelerin bütün fertlerinin eğitim kamplarına gönderildiği, evin erkeğin dışarı çıktığı zaman zorunlu misafir olan Çinlilerin kadınları ve kızları ile evde kaldıklarını söyledi. Çinlileri evlerinde misafir etmek istemeyenlerin ikinci eğitim kamlarına gönderilmekten korktuklarını söylediği belirtildi.

Xi Jinping idaresi altında Uygur ülkesinin sıkı gözetime tabi tutulduğu, kontrol noktalarında, sokak köşelerinde sokaktan geçenleri takibe alan yüz tanıma kameralarının takıldığı ifade edildi.

Uygur Türkleri, Çinli misafirlerin Kur'an-ı Kerim’i görmesinden korkuyorlar

Yabancı ülkelerde yaşayan Uygur Türkleri, Kur’anı Kerim’in Çinliler tarafından görülmesi sonucu tutuklanacağından ve eğitim kamplarına alınmaktan korktuklarını söyledi. Uygur Türklerinin, evlerinde yaşayan Çinli zorunlu misafirler nedeniyle namaz kılamadıkları, başlarını örtemedikleri sürekli gözetim altında bulundukları belirtildi. Sincan Birleşik Cephe Çalışma Dairesi, Şubat ayından itibaren hükümet çalışanlarının her iki ayda bir 5 günlüğüne kendilerine tahsis edilen bir Müslüman ailenin yanında yaşaması kararı aldı.

Gözetim altında tutuluyorlar

Hükümet, görevlilerin kaldığı ailelere bir gün için 3 ila 8 dolar arasında ödeme yapılmasını öngördü. Bazı ailelerin yanına her seferinde 2 ya da 3 memurun kalması planlanıyor. Komünist Partisi’nin resmi haber sayfasında “Çok sayıda parti görevlileri köylülerin sadece evlerinde değil kalplerinde de yaşıyor” ifadesi yer almıştı. Yurt dışında yaşan Uygur Türkleri, parti görevlilerinin Uygur ailelerin evlerinde 5 günden daha faza kaldıklarını onları her zaman yakından gözlem altında tutuklarını söylüyor. Görevlilerin evlerinden çıkan aile üyelerine nereye gittiklerini ve niye gittiklerini de sorduğu belirtildi.
Çinli misafiri ailesine kabul etmediği için ailesinin tamamının yeniden eğitim kampına götürüldüğünü söyleyen 58 yaşındaki Abliz, Turfan’da yaşayan bir arkadaşının bu yaz Abliz’i ziyaret ettiğinde amcasının polis tarafından mühürlendiğini ifade etti. Abliz o günden beri ailesinden hiç haber alamadığını söyledi.

Eğitim kampına elektrikli job, biber gazı aldılar

Çin devlet televizyonu Sincan’daki yeniden eğitim kamplarından öğrencilerin Çince öğrendiğini, meslek edindiklerini, spor ve dans yapmayı öğrendiklerini iddia etti. Ancak Sincan’daki Hotan Yeniden Eğitim Kampı Müdürünün eğitime katkısı olacağını düşündüğü için 2 bin 68 polis jopu, 550 adet elektrikli jop, bin 367 çift kelepçe, 2 bin 792 kutu biber gazı aldığı belirtildi. Sincan Komünist Partisi Sekreteri Çen Kuanguo, Yeniden Eğitim Kamplarının “Bir okul gibi eğitim vermesi, bir askeri üs gibi yönetilmesi ve bir hapishane gibi korunması” gerektiğini söyledi.

Komünist partisinin başka bir belgesinde, ‘Yeni ve daha iyi bir Çin inşa etmek ve daha iyi Çin vatandaşları oluşturmak için Yeniden Eğitim Kamplarına gelenlerin köklerinden koparılması, bağlantılarının kesilmesi orjinlerinin kırılması gerektiğini öngörüyor.

Devlet televizyonunda yeniden eğitim kampında üniforma giyen öğrencilerin Çince çalıştığı, örgü yapma, dokuma ve ekmek pişirme eğitimi aldığı gösterildi. İlk defa 2014’de Sincan’da terörizme karşı başlatılan bastırma hareketinden sonra yeniden eğitim kamplarına daha büyük ağırlık verdiği kaydedildi. 2017 yılında, özellikle Sincan bölgesinde dini bastırmak, yoksulluğa karşı mücadele amacıyla askerlik çağına gelenler için yeniden eğitim kampanyası başlatıldı. Parti görevlilerine, mümkün olduğu kadar çok sayıda aşırı uçlu düşünce sahiplerinin tutuklanması emredildi.

Kamplar için 432 milyon dolar

Hükümet yeniden eğitim kampları için 432 milyon dolar tahsis etti. Yeniden eğitim kampına alınanlara komünizmi öven sloganlar atmaları, kızıl marşlar ezberletmeleri ve söylemeleri için eğitim verildi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Tunç: "Bu durum, ihmalkârlığın ve ciddiyetsizliğin sonucudur" AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, yaşanan su kesintisiyle ilgili olarak, "ESKİ ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni yaşanan bu mağduriyetin sorumluluğunu üstlenmeye, derhal net bir açıklama yapmaya ve Tepebaşı halkından özür dilemeye davet ediyoruz" dedi. Gün boyu süren geniş çaplı su kesintisi sebebiyle siyasi isimler Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) Genel Müdürlüğü’ne tepki göstermeye devam ediyor. Son olarak ise AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Serhat Tunç, sosyal medya hesabından konuyla ilgili bir açıklamada bulundu. Başkan Tunç’un açıklamasında, "ESKİ tarafından yapılan açıklamada, Tepebaşı İlçesi’nin bazı mahallelerinde 00.00-08.00 saatleri arasında planlı su kesintisi uygulanacağı duyurulmuştu. Ancak bugün gelinen noktada, Tepebaşı İlçesi’nin tamamında hâlâ su yoktur. Bu tablo, planlama eksikliğini ve ciddi bir yönetim beceriksizliğini açıkça ortaya koymaktadır. Planlı olduğu söylenen bir çalışmanın saatleri belli olmasına rağmen, ne süreye uyulmuş ne de vatandaşlara doğru ve zamanında bilgi verilmiştir. Tepebaşı’nda yaşayan on binlerce vatandaş, sabah saatlerinden bu yana en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamamaktadır. Hijyen, sağlık ve günlük yaşam tamamen aksatılmıştır. Bu durum, ihmalkârlığın ve ciddiyetsizliğin sonucudur. Vatandaşlar açıklama değil bahane değil, çözüm beklemektedir. ESKİ ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni yaşanan bu mağduriyetin sorumluluğunu üstlenmeye, derhal net bir açıklama yapmaya ve Tepebaşı halkından özür dilemeye davet ediyoruz" ifadeleri yer aldı.
İstanbul Sadettin Saran’ın ifadesi ortaya çıktı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında ifadesine başvurulan ve adli kontrol şartı ile serbest bırakılan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Sadettin Saran’ın ifadesi ortaya çıktı. Saran evinde bulunan ve ilk testte uyuşturucu olduğuna dair sonuç çıkan maddelere ilişkin soruya ilişkin savunmasında, "Bu maddenin ilk testi pozitif çıkmış olabilir. Ancak kriminal sonucun beklenmesini talep ederiz. Biz Assos‘taki villada çok fazla misafir ağırlarız. Büyük davetler veririz. Davetlere 100’ün üzerinde insan katılır. Hatta en son 21 Ağustos‘ta kızımın düğününde 400’den fazla insan vardı. Zaten bulunduğu yerler evin içerisi değildir. Bahçede bulunmuştur. Bu davetlerin birinde ya da benim olmadığım bir zamanda bir başkası tarafından kullanılıp atılmışsa bilgim yoktur. Çıkan maddeler üzerinde parmak izi incelemesi yapılmasını talep ederiz. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum" dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında ‘uyuşturucu madde temin etme, uyuşturucu madde kullanma ve uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma’ suçlarından ifadeye çağrılan Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran, savcılıktaki ifade işlemlerinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılması talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Saran, hakimlik tarafından yurtdışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. Öte yandan, soruşturma kapsamında Ela Rümeysa Cebeci’nin de ek ifadesine başvuruldu. Cebeci ardından tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu’na geri gönderildi. "Sen yetiştiriyordun ya başkanım yol birkaç dal takılalım" Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Saran ifadesinde, "Ela Rümeysa ile tahmini olarak 3 sene önce bana mesaj atmasından dolayı tanışmıştık. Bu vesile ile konuşmaya başladık" dedi. Saran’a savcılıkta, spiker Ela Rümeysa Cebeci’ye, "Sende var mı ondan? Pazar sabahtan teyitleşelim olma ihtimali yüzde 70. Assos’a gideceğim birazdan geç dönmem herhalde, tamam? Konuşuruz hadi bay bay" şeklinde mesaj attığı, Cebeci’nin ise "Ben Escobar mıyım nereden bulayım sen yetiştiriyordun ya başkanım yol birkaç dal takılalım haberleşiriz" şeklinde cevap verdiği konuşma soruldu. Saran konuşmaya ilişkin, "Mesaj içerikleri doğrudur. Ancak tarihleri noktasında yanlışlık olabilir. Bu yazışmalar yaklaşık 17-18 ay önceki yazışmalardır. Mesaj içerikleri daha önceki izlediğim filmden dolayı kendi aramızda yaptığımız espridir. Benim uyuşturucu yetiştirme ile uzaktan yakından hiçbir alakam olamaz. İzlediğimiz filmin konusu ile ilgili olduğu için kendi aramızda yaptığımız bir espridir. Bu mesajlaşmalar da şaka amaçlıdır" dedi. "Acayip rahatlatıyor müthiş bir şeymiş o" Saran’ın Ela Rümeysa Cebeci’ye gönderdiği bir başka mesaj da savcılık ifadesi esnasında soruldu. Mesajda Saran’ın "Gel git Ela nasılsın? dediği, ses dosyası çözümünde ise "Kızım laf dinlemiyorsun ki yavaş yavaş diyorum, böyle apsesif insanlar gibi böyle şey yapıyorsun. Bi ayarında bırak. Her şeyi abartıyorsun ya, neyse Habertürk’te bir sürü insanı işten çıkarıyorlarmış, doğru mu ha? Bir de baskı yapıyorlar galiba" dediği Ela Rümeysa Cebeci’nin ise cevap olarak ses dosyası çözümünde "Ama var ya ne HD rüyalar gördüm ve böyle düşüncesizce uyudum, acayip rahatlatıyor. Müthiş bir şeymiş o. Bahçeden topla getir bana bir dahakine. Evet evet çok kelle alıyorlar. İnsanları spikerleri falan çıkarma değil kafaları koparıyorlar. Bakalım neler olup bitecek bekleyip göreceğiz ama bir dizayn var. Lütfen sen de Kenan Bey ile aranı düzelt. Bu benim için çok önemli bir şey, çok mutlu olurum bunu yaparsan" dediği konuşma içeriği soruldu. "Hayatta tek bir bağımlılığım var o da spordur" Saran bu konuşmalara ilişkin ifadesinde, "O akşam içtiğimiz şaraptan bahsediyorum. Ben akşam puro içtim. Ela da vozol sigara içti. O akşam şarabı da çok fazla içti. Bir şişeden ben yarım kadeh içtim. Geri kalanını da Ela içti. Ben Kenan Tekdağ’ın kötü kalpli ve tehlikeli bir insan olduğunu bildiğim için Ela Rümeysa TV 100 kanalından Show TV’ye geçerken kendisini uyardım. Kenan’ın kötü kalpli tehlikeli ve karanlık ilişkileri olduğunu söyledim. Ondan dolayı Kenan Tekdağ ile ilgili mesajlar atmış olabilir. ‘müthiş bir şeymiş o bahçeden topla getir bana bir dahakine’ mesajında ise yine aynı şekilde izlediğimiz bir filmdeki repliklerden kaynaklı kendi aramızda metafor şeklinde geliştirdiğimiz bir espridir. Benim kesinlikle böyle bir şeyle alakam olamaz. Hatta Ela Rümeysa’ya en son birkaç hafta önce ilk gözaltına alınıp bırakıldıktan sonra geçmiş olsun mesajı da attım. Kendisi de bana ‘inan ben böyle bir şey yapmadım’ tarzında cevap vermişti. Birlikte uyuşturucu madde içmiş olsaydık bana böyle bir cevap vermezdi. Ben de ona ‘sana inanmak istiyorum’ şeklinde cevap vermiştim. Benim bu hayatta tek bir bağımlılığım var o da spordur. Sadece benim kanser olduğum dönemde, annem ile babamın son hastalık ve ölüm süreçlerinde, Fenerbahçe başkanlık seçimlerinde ve iftiraya uğradığım süreçte pek çok kişi tarafından tarafıma organik sakinleştiriciler verilmişti. Ben de bunları hatırladığım kadarıyla kullandım. Bunların içerisinde de uyuşturucu etken maddesi olduğunu düşünmüyorum. İstanbul’daki evimde misafir odası olarak kullanılan odada cam kavanozun içerisinde kızımın muhtelif ilaçları vardı. Büyük ihtimal camdaki kalıntılar bu ilaçların tozlardır. Zaten inceleme sonucunda anlaşılacaktır. Assos’taki evimde yapılan aramada çıkan maddelere ilişkin olarak, o evde çalışan hizmetliyi aradım. Bunlar ne diye sordum. Asos‘taki evimde tahmini 20 gün önce kadın basketbol takımını ağırlamıştım. Bahçeye çok fazla sinek gelmişti. Bu sinekleri uzaklaştırmak için lavanta veya türevi şeklinde yaprakları evde çalışan hizmetli yaktığını söylemişti. Daha sonra mangal yaptıktan sonra da arılar geldi. Arıları uzaklaştırmak için yine evde çalışan hizmetli kahve yakmış. Ele geçirilen maddeler de kahve, lavanta ve adaçayı yakılması sonucu kalıntılardır. Maddeler üzerinde yapılan ilk testte uyuşturucu madde olduğuna dair sonuç çıkması sorusuna ilişkin savunmam ise bu maddenin ilk testi pozitif çıkmış olabilir. Ancak kriminal sonucun beklenmesini talep ederiz. Biz Assos‘taki villada çok fazla misafir ağırlarız. Büyük davetler veririz. Davetlere 100’ün üzerinde insan katılır. Hatta en son 21 Ağustos‘ta kızımın düğününde 400’den fazla insan vardı. Zaten bulunduğu yerler evin içerisi değildir. Bahçede bulunmuştur. Bu davetlerin birinde ya da benim olmadığım bir zamanda bir başkası tarafından kullanılıp atılmışsa bilgim yoktur. Çıkan maddeler üzerinde parmak izi incelemesi yapılmasını talep ederiz. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum" dedi. Melike İnal