EĞİTİM - 16 Mayıs 2018 Çarşamba 11:20

“Çocuğun gelişiminde babanın rolü daha fazla”

A
A
A
“Çocuğun gelişiminde babanın rolü daha fazla”

Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ‘Yeni Anababalık Bilimi: Anne-Baba Çocuk Çalışması’ programında konuşan BAU Öğretim Üyesi Dr. Bahar Tanyaş, anneliğin içgüdüsel bir duygu olmadığını belirterek, çocuğun gelişiminde babanın rolü daha fazla diyebiliriz” dedi.

BAU Psikoloji bölümü tarafından ‘Yeni Anababalık Bilimi: Anne-Baba Çocuk Çalışması’ konferansı düzenlendi. Etkinlik kapsamında Prof. Dr. Selçuk Şirin, BAU Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Bahar Tanyaş, BAU Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Meltem Budak ve BAU Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Türküler Aka açıklamalarda bulundu. Konferansta, ‘Ebeveynlik kriziyle nasıl başa çıkılır?’, ‘Anne-Babalar hakkında konuşmadıklarımız’, Bilinçli Farkındalık (Mindful), Anne-Babalık’ ve ‘Anne-Babanın duygu mirası’ gibi konular tartışıldı.

 “Çekirdek ailenin stresi büyük bir pazar oluşturuyor”

Programda konuşan Prof. Dr. Selçuk Şirin, çekirdek ailede çocuk yetiştirmenin anne ve babada strese yol açtığını belirtti. Şirin, “Eskiden çocuk yetiştirme işi anne ve babanın değil dedenin, ninenin, halanın işiydi. Yani çocuğu yetiştirmek bütün mahallenin, köyün işiydi. Şimdi köy yok. Bütün sorumluluk tecrübesi olmayan 20-30 yaş arası anne ve babaya düşüyor. Böyle büyük sorumluluğu omuzlarına yüklendiğinde dolayısıyla stres hormonu devreye giriyor. Bu sorun da büyük bir pazar oluşturuyor. Bir kitap çıkıyor anne ve babaya diyor ki ‘dert etme’ tüm sorunların cevabı kitapta var. Bir kuşak kitapla yetişti. Çocuk doktorları, çocuk gelişim uzmanları var. Bu uzmanların derdi ebeveynlere yardımcı olmak. Eğer bir kitap bütün dertlerimize derman olsaydı hiç bir sıkıntımız olmazdı, çocuğumuzu ona göre yetiştirirdik. Öncelikle mükemmel ebeveynlik arayışı içinde olmayın. Bu işin reçeteyle yazılacak bir yanı yok. ‘3 yaşında şunu yapın’, ’10 yaşında böyle olacak’ bu cümleleri duyuyorsanız oradan kaçın. Benim tavsiyem rahat olun. Çocuk içine kapanık olabilir, utangaç ya da dışa dönük de olabilir. Çocuğunuzu öncelikle dinleyin ve ilgi gösterin. Sıcak ilgi, çocuğa sarılmak, kucaklamak, öpmek yani çocuğa sevildiğini hissettirmek önemli. İkinci önemli nokta ise duyarlılık. Yani çocuk belki o anda dokunulmak istemiyor. O an belki birlikte uyumak istemiyor. Bunlara dikkat ettiğiniz anda çocuğunuzu tanıyacaksınız” dedi.

“Türkiye’de çocuklarla temas kurma konusunda çok iyiyiz”

Devletin eğitime yaptığı yatırımı okul öncesi döneme yapması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Selçuk Şirin, şunları kaydetti: “Türkiye’de yapılan çalışmalarda çocuklarla sıcak temas kurma konusunda çok iyiyiz. Türkiye’deki tek sıkıntı çocukları tanımak ve oldukları gibi kabul etmek ve daha da önemlisi onların mizacına göre kendimizi değiştirme konusunda çok kötüyüz. Yani her çocuğu her daim sevmek doğru değildir. Beyin gelişimi 36 ayda en azından alt yapı itibariyle tamamlanıyor. Bu yüzden bize göre, okul öncesi eğitim çok önemli. Bir yatırım yapılacaksa okul öncesi eğitime yapılmalıdır. Bu en çok dezavantajlı aileler için önemli. İlkokulu mezunu olan anne ve babanın çocuğa sunabildiği meteryal çok kısıtlı.  Chicago’da yapılan araştırmada üst gelirli ve alt gelirli ailelerin çocukları takip ediliyor. Çocukların günde aileleriyle kaç kelime alışverişi olduğuna dikkat ediliyor. Eğitim seviyesi yüksek olan ailede aylık kelime ortalaması  40 milyon iken eğitim seviyesi düşük olan çocukların ayda ortalama keime sayısı 10 ya da 30 milyon kelime. Beynin en hızlı geliştiği bu dönemde çocuğun gıdası olan, ebeveyn alışverişi çok önemli”

“Çocuğun gelişiminde babanın rolü daha fazla”

 Anne ve babanın çocuk yetiştirmedeki rollerinin birbirinden bağımsız olmadığını belirten Dr. Bahar Tanyaş, erkeğin çocuk üzerindeki etkisinin daha fazla olduğunu belirterek şunları ekledi: “Çift ilişkilerinde eşitliğe olan vurgu kuvvetli olsa bile ya da  iş paylaşımında destekleyici olsalar bile çocuğun dünyaya gelmesi çok şey değiştiriyor. Yani birdenbire toplumsal roller bariz hale geliyor. Çocuk bakımına ayrılan zaman ve emeğe baktığımız zaman, babalar aile bakımına yaklaşık 46 dakika ayırırken anneler ise yaklaşık 3 saat ayırıyor. Yani baba, annenin yanında yardımcı oyuncu gibi. Babanın ebeveynliğinin çocuğa her anlamda pozitif etkisi var. Çocuğun gelişiminde babanın rolü daha fazla diyebiliriz. Çünkü baba sınırdır. Mesela Türkiye’de bağımlılık çok önemli bir sorun. Çocuğun tedaviye devam etme eğilimine baktığımız zaman en önemli faktör annenin değil babanın olduğunu görüyoruz. Baba, bu süreci destekliyorsa çocuğun, gencin bağımlılık tedavisinde düzelme oranı otomatik olarak artıyor. Annelik söylemi de babaların anne olmasını engelliyor. Annelik içgüdüsel bir şey değil. Çocuk bakmak öğrenilen bir şeydir. Yani babalar beceriksiz değil. Annelerin tutumu babaların bu duruma dahil olması için önemli. Annenin de erkeğin bu durumu yapabileceğine inanması lazım” ifadelerini kullandı.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir TED Aliağa Koleji öğretmenlerinden meslektaşlarına destek TED Aliağa Koleji’nde bir öğretmen, iddiaya göre yaşadığı hastalık sebebiyle rapor aldığı için işten çıkartıldı. Olayın ardından aynı kolejde görev yapan öğretmenler, meslektaşlarının işten çıkartılmasını okul önünde protesto etti. TED İzmir Aliağa Koleji’nde iddiaya göre bir grup öğretmen, çeşitli nedenlerden dolayı yaşadıkları stres sebebiyle doktora başvurdu. Olayın ardından bir günlük rapor alan öğretmenler arasından T.S., raporunun ’fenni olarak uygun olmadığı’ gerekçesiyle işten çıkartıldı. Alınan kararın ardından öğretmenler ve veliler, okul yönetimini protesto etmek amacıyla okul önünde basın açıklaması düzenledi. Öğretmenler adına açıklama yapan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ege Bölge Temsilcisi Rabia Atbaş, “TED İzmir Aliağa Koleji’nde kurumun maaş politikasına karşı tepkisini dile getiren yaşadıkları stres, sıkıntı ve geçim kaygısı sonucunda farklı sebeplerden hasta olan 22 öğretmen arasında bulunan bir meslektaşımız, okul yönetimin tarafından işten çıkarıldı. Yönetim, bu haksız ve hukuksuz kararı, öğretmenimizin hastaneden aldığı raporun "fenni olarak uygun olmadığı" iddiasıyla gerekçelendirdi” ifadelerine yer verdi. “Öğretmenler mobbinglere ve baskıya maruz kalmıştır” Çalıştıkları kurumların patronlarının sadece kurumlarını ve karlarını düşünen sömürü uygulamalarına maruz kaldıklarının altını çizen Atbaş, "Bizler patronların insafına bırakılmış, asgari ücrete mahkum edilmiş, ailesinin ve kendisinin temel ihtiyaçlarını kısarak geçinmeye çalışan, insanlık dışı şartlarda çok sevdiğimiz mesleğimizi icra eden, özel öğretim kurumlarında görevini yapan öğretmenleriz. Ne yazık ki bunun en acı örneğini Türkiye’de eğitime önem verdiği sanılan TED Aliağa Koleji vermektedir. Bundan 1 buçuk sene önce yıllardır yaşadıkları sıkıntıları TED Vakıf Yönetimine bildiren ve çözüm bulunmasını isteyen öğretmenler çeşitli mobbinglere ve baskıya maruz kalmıştır” şeklinde konuştu. “Öğretmenlerin raporları incelenmek istendi” Hasta olan öğretmenlere gittikleri doktorlar tarafından 16 Nisan Salı günü için bir günlük rapor verildiğini aktaran Atbaş, "Fakat Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Komsuoğlu tarafından öğretmenlerin raporlarının incelenmesi istendiği için öğretmenler tekrar hastaneye gitmek zorunda bırakılmışlardır. Öğretmenlerin okula gelememesi üzerine veliler okul yönetimine baskı uygulamıştır. Vakıf yönetimi velilere çok çirkin davranışlarda bulunmuş ve mesaj atarak öğretmenlerin maaşlarına 2023-2024 eğitim öğretim yılında yüzde 113 zam yaptığını açıklamıştır. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak velilerin oranlarla kandırılmasına göz yummayarak ve TED adına utanarak öğretmen maaşlarının 18 bin 500 ile 20 bin aralığında olduğunu açıklamak zorunda bırakılmışızdır” cümlelerine yer verdi. “Asıl sebep öğretmenimizin sendikalı olmasıdır” Öğretmenlerin görevlerini aksatacak hiçbir durumda bulunmamalarına rağmen Vakıf Yönetim Kurulu ve idarecileri tarafından mobbinge maruz kalmaya devam ettiklerini vurgulayan Atbaş, şunları kaydetti: “25 Nisan Perşembe günü kurumda görev yapan bir öğretmenimiz işten çıkarılmıştır. Sebep olarak Hakem Hastanenin öğretmenin raporunun fenne uygun olmadığını belirlediği gerekçe gösterilmiştir fakat öğretmenimiz bayılma şikayeti üzerine doktora gitmiş ve önceden yaptırdığı kan testlerine dayanarak raporunda yazılan hastalığından şüphelendikleri belirtilmiştir. Öğretmenimizin dönem ortasında işten çıkarılmasının asıl sebebinin rapor olmadığının hepimiz farkındayız. Asıl sebep öğretmenimizin 1928 yılında Ata’mızın direktifleriyle kurulmuş Türk Eğitim Derneğine ve öğretmenliğe yakışır şekilde bu sömürü düzenine sendikasıyla birlikte karşı çıkmasıdır. Asıl sebep diğer 24 öğretmenin gözünü korkutmak için öğretmen arkadaşımızın işten çıkarılmasıdır. Asıl sebep öğretmenimizin sendikalı olmasıdır.” Öğretmenlerin zarar görmesine izin vermeyeceklerini söyleyen Atbaş, şunları kaydetti: “Bir an önce TED’i saltanat yönetimi haline getiren iki şahıs TED’den uzaklaştırılmalı ve TED öğretmenlerinin kaybettirilen değerlerinin, meslek onurlarının tekrar kazanılması için çalışmaların başlaması gerekmektedir. Bizler Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak işten çıkarılan öğretmenimizin ve hakkı için direnen tüm öğretmenlerin yanında olduğumuzu, her türlü desteği sağlayacağımızı ve birlikte direnerek zafere ulaşacağımızı buradan tüm kamuoyuna bildiriyoruz.”