GÜNDEM - 20 Ocak 2020 Pazartesi 08:54

Çocukları ölümün eşiğindeki ailenin evleri yıkılmak üzere

A
A
A
Çocukları ölümün eşiğindeki ailenin evleri yıkılmak üzere

Adana'da 13 yıl önce dalak ve karaciğer büyümesi nedeniyle kızlarından birini 11 yaşındayken kaybeden Barık ailesi, biri 6 diğeri 11 yaşında iki çocuğu da aynı hastalığa yakalanınca evlatlarını kaybetmemek için Ankara'ya götürüp tedavi ettirmek istedi ancak evlerine döndüklerinde duvarların çatlak ve yıkılmak üzere olduğunu görünce gözyaşlarına boğuldular.

İnşaatlarda işçi olarak çalışan İbrahim Barık (41) 25 yıl önce amcasının kızı Sevda Barık (44) ile evlendi. Bu evlilikten 1996 yılında Esra ismini verdikleri bir kız çocukları oldu. Ancak Esra'nın 9 yaşından sonra sürekli burnu kanamaya başladı. Barık ailesi çocuklarını doktora götürdüğünde dalak ve karaciğer büyümesi olduğunu öğrendi. Ancak geç başvurulduğu için hastalık ilerlediğinden kız çocuğu 2 yıl tedavi görmesine rağmen 11 yaşındayken 2007 yılında hayatını kaybetti.

Bu arada, Rabia (18), Suna (16), Şule (11) Esra (10) ve 6 yaşında İbrahim isimli çocukları olan Barık ailesi, kızlarının acısını unutmamışken 5 yıl önce kızları Şule'de de dalak ve karaciğer büyümesi olduğunu öğrendi. Bu hastalıktan ilk çocuğu hayatını kaybeden baba İbrahim Barık, çalıştığı işten de ayrılarak kızının tedavisi için mücadele etmeye başladı. 5 yıldır çalışmayan baba Barık'ın ne maaşı ne de sigortası var. İki odalı üzeri çinko ile kaplı bazı pencerelerinde ise cam yerine naylon bulunan bir evde yaşam sürdürürken çocuklarının ölmemesi için mücadele başlattı. Bu sırada tek oğlu olan İbrahim Barık'ın da aynı hastalığa yakalandığını öğrendi. Barık ailesinin bu mücadelesine devlet kulak vererek onları Ankara Gazi Hastanesine tedaviye gönderdi. Bundan 2 yıl önce aile Ankara'ya giderek iki çocuğunun hayatta kalması için mücadele başlattı. Aralıklarla Adana'ya gelen aile son geldiklerinde iki odalı evlerinin bütün duvarlarının çatladığını, evlerinin yıkılmak üzere olduğunu gördü.

Çocukları ölümün eşiğindeki ailenin evleri yıkılmak üzere

"Evim çocuklarımın üzerine yıkılacak diye korkuyorum"

Baba İbrahim Barık, "2 yıldır çocuklarımın tedavisi için Ankara’da Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Gazi Hastanesi’nde bulunuyorum. Şimdi de ailemle Adana’daki evime geldik. Evim, çocuklarımın üzerine yıkılacak diye korkuyorum. Şu evin haline bakın. Perişan durumdayım. Bir çocuğum hastalıktan öldü iki çocuğum aynı hastalığa yakalandı onlar ölmesin diye mücadele ederken evim bu hale geldi. Ne olur büyüklerimiz bize yardım etsin" diyerek gözyaşlarına boğuldu.

Çocukları ölümün eşiğindeki ailenin evleri yıkılmak üzere

Babanın ağlaması üzerine anne ve bütün çocuklar da gözyaşlarına boğuldu. Baba Barık iki elini yüzüne koyarak açılan duvar önünde diz çöküp çaresizce uzun süre ağladı.

Hasta Şule Barık da gözyaşları içinde, "Evimiz başımıza yıkılacak diye içine girmeye korkuyoruz. Ben de hastayım. Kalacak yerimiz de yok. Ne olur bize yardım edin" dedi.

Abla Suna Barık ise "2 kardeşim de siroz hastası. Kalacak başka yerimiz yok. Bir an önce evimizin yapılmasını istiyoruz. Lütfen bir an önce bize yardımcı olun" diyerek ağladı.

Evin duvarlarında bir insan kafası sığacak kadar açıklar oluştuğu görülürken, aile duvar çökmesin diye kendince önlem almış.

Çocukları ölümün eşiğindeki ailenin evleri yıkılmak üzere

Fatih Keçe - Serkan Çetinkaya
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi’nde ’mezhepler’ konuşuldu Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta çağdaş dönemde içtihat, mezhep ve çok mezheplilik konuşuldu. Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Muhammed İhsan Oğuz Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur’un konuşmacı olarak katıldığı “Çağdaş Dönemde İçtihat, Mezhep ve Çok Mezheplilik” adlı konferans, İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Konferansa Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Atalan ve Prof. Dr. Ömer Küçük ile Muhammed İhsan Oğuz Vakfı İhsan Oğuz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mustafa Aykaç, Muhammed İhsan Oğuz Vakfı Başkan Yardımcısı M. İhsan Oğuz ve akademik personel ile öğrenciler katıldı. Konferansta Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur, İslamiyet’te mezhep ve çok mezheplilik konusunu tarihi önemine değindi. Mezhep meselesi her ne kadar fıkır özel konusu gibi görünse de her Müslümanı bir şekilde ilgilendiren bir konu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Okur, “Mezhep dediğimiz uygulama İslam hürmetini bu din sağlıklı ve tutarlı bir şekilde yaşayabilmek için geliştirdiği ve sahiplendiği modelin adıdır” dedi. Farklı ülkelerde, farklı coğrafyalarda farklı mezheplerin olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Okur, ülkelerin Müslüman nüfusunu ele alınırken halkın ekseriyatı için Sünni, Şii, Hanefi gibi mezhebi tanımlandığını söylerken bazı ülkelerde ise herhangi bir mezhebe üye olmayan nüfusun olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Okur, farklı coğrafyalarda yaşan insanların dini kurallara nasıl uyum göstereceği konusunda mezheplerin önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, bir mezhebe dahil olan bireylerin başka bireylerin mezheplerine göre davranması dinde karışıklık oluşturacağına dikkat çekti. Konferans, soru-cevap kısmının ardından Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur’a plaket takdimi ardından sona erdi.
Diyarbakır Bakan Tekin, 57 bin okulda yıllık internet maliyetinin 800 milyon civarında olduğunu açıkladı Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Abdullah Tivnikli Fen, Sosyal Bilimler ve Teknoloji Anadolu İmam Hatip Lisesi açılışına katıldı. Bakan Tekin, “Şimdi yapılan okulların çok konforlu olduğunu, şu anda sahip oldukları 57 bine yakın okulda internet erişiminin bulunduğunu bildiren var, internet altyapısı döşenmiş durumda. İnternet erişimi deyince bunu devlete maliyetini şöyle hesap etmeniz açısından söyleyeyim. Bunun kamu bütçesine yıllık yaklaşık maliyeti 800 milyon civarında” dedi. Bakan Tekin, Abdullah Tivnikli Fen, Sosyal Bilimler ve Teknoloji Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin açılışı amacıyla düzenlenen törende, hayırseverliklerinden dolayı Tivnikli ailesine teşekkür etti. Geçen yıldan bugüne kadar yaklaşık 4 bin derslik yapmak üzere hayırseverlerle protokolü yaptıklarını belirten Tekin, Türkiye’de toplumun eğitim yatırımları konusunda çok hassas olduğunu söyledi. Eğitim yatırımları konusunda desteğin olduğunu dile getiren Tekin, "Eğitim sadece Milli Eğitim Bakanlığının, okulların ve öğretmenlerin işi değil, 86 milyonun tamamının gücü nispetinde katkı verebileceği oranda bu sürece destek olursa başarılı olabiliriz. Bu anlamda bize destek olan hayırseverlere teşekkür ediyorum. Hepsinden Allah razı olsun. Sadece son 7-8 ay içerisinde 4 bin civarında derslik protokolü yaptık hayırseverlerimizle. Bu ciddi bir katkı, Allah hepsinden razı olsun. Sürekli bu katkıyı almaya devam etmek istiyoruz. Her konuştuğumuz hayırseverle bu anlamda bize destek olma, desteklerinin devam etmesi konusunda sürekli talepte bulunuyoruz" dedi. Bakan Tekin, 2002 yılında başlatılan "Cumhuriyet’in 100’üncü Yılında Mektuplar" projesi kapsamında geçen yıl ekim ayında PTT’nin, yazılan mektupları ilgili kamu kurumlarıyla paylaştığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize de dönemin Milli Eğitim Bakanına yazılan mektuplar geldi. 2002 yılında öğretmenlerimizin, velilerimizin, öğrencilerimizin, eğitime gönül vermiş kişilerin ’Cumhuriyetin 100’üncü yılındaki Milli Eğitim Bakanına Mektup’ diye kaleme aldığı duygusal satırlar bize geldi bu proje kapsamında. Mektupları okudum ve şöyle düşündüm. Gerçekten insan nisyan ile meşhur. Çok çabuk unutuyoruz. Şöyle geriye dönüp baktığımızda, o mektupları okuduğumuzda öğretmen arkadaşlarımızın talepleri neydi biliyor musunuz, diyor ki, ’başörtülü olduğum için öğrencilik haklarımı elimden almaz İnşallah diyor. 100’üncü yılı yaşanan bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devleti.’ Bize çok tuhaf geliyor ama bu dediğim şeyler 20 yıl önce Türkiye’de yaşanan şeyler. Bir başka öğretmenimiz diyor ki, ’İnşallah 100’üncü yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin okullarında elektrik olur, sular akar, tuvaletler olur. Altında farelerin cirit atmadığı okullarda İnşallah ders anlatırım.’ diyor. Bakın bu dediğim şeyler çok eski değil, kanıt. Elimizde 20 yıl önce ilgili kişilerin yazdığı mektuplar var.” Mevcut stokunun yaklaşık 3’te ikisi Cumhurbaşkanı’nın başbakan ya da cumhurbaşkanı olduğu dönemde yapılmış olduğunu kaydeden Bakan Tekin, “Bakın bu inanılmaz, dünyanın başka bir ülkesinde derslik başına düşen öğrenci sayısı 40’lı rakamlardan 20’li rakamlara, 20 yılda düştü dense eğitim tarihinde devrim diye okutulacak şeyler. Ama biz çabuk unutuyoruz. Fiziki kapasite itibarıyla bunları yaptık. Şimdi yapılan okulların çok konforlu olduğunu, şu anda sahip oldukları 57 bine yakın okulda internet erişiminin bulunduğunu bildiren var, internet altyapısı döşenmiş durumda. İnternet erişimi deyince bunu devlete maliyetini şöyle hesap etmeniz açısından söyleyeyim. Bunun kamu bütçesine yıllık yaklaşık maliyeti 800 milyon civarında. Yani sadece internet abonelikleri için ödediğimiz para. Dolayısıyla bu yatırımlar gerçekten ülkeyi yöneten başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, yöneten kadronun ciddi fedakarlıkları ile sağlanabiliyor. Bu anlamda eğitim öğretim sürecine katkı veren herkese teşekkür ediyorum. Allah kendilerinden razı olsun” diye konuştu. Şu anda okullardaki tamamında neredeyse internet erişimi olduğunu belirten Bakan Tekin, “Ve proje kapsamındaki okullarımızda ki bu da neredeyse 75’i yapıyor okullarımızın, dersliklerimizin. Her bir sınıfta da akıllı tahta dediğimiz etkileşimli tahtalar var. Yani okullarımızda internet altyapısı var, internet erişim hizmeti var, etkileşimli tahta dediğimiz öğrencilerimizin akıllı tahta dediği tahtalar var, ve o tahtalarla internete bağlanıp girdiklerinde EBA üzerinden istedikleri her türlü içeriğe kendilerini yetiştirecek yazılı, görsel içeriğe sahip olabilecekleri imkanlar var. Resmin tamamını görmek açısından bunları anlattım. Emeği geçen, bize bu anlamda katkı veren herkese teşekkür etmek lazım” ifadelerini kullandı. Proje okul kavramına değinen Bakan Tekin, “Proje okul kavramı 2014 yılında benim önerimle hayata geçirilen bir kavram. Neyi murad etmiştik? Murad ettiğim şey şuydu. Bizim, bugünkü rakamlar 57 bin tane okulumuz var ve biz de 57 bin okulun tamamında yaklaşık aynı mevzuatı, aynı yasal düzenlemeleri uyguluyoruz. Dolayısıyla bir bu türden bir okulumuz var bir de daha küçük, birleştirilmiş sınıflarla ders yapılan köy okulumuz var. Bu iki okulu aynı mevzuatta yönetmeye çalıştığınız zaman buradaki öğretmenlerimiz, mevcut yürüyen düzen onları tatmin etmiyor. Enerjileri var, katkı vermek istiyorlar ama bu katkılarını da mevzuat çerçevesinde bir düzene oturtmak gerekiyor. Onun üzerine proje okulu kavramını yasaya koyduk ve sürece dahil olmak isteyen, ben aslında daha çok katkı vermek istiyorum diyen öğretmen arkadaşlarımızın çalışacağı proje okulları ihdas ettik” dedi. Buranın bir proje okulu olduğunu söyleyen Bakan Tekin, “Bu okulda öğretmenlik yapan arkadaşlarımızdan özel isteğim şu, bu tür okullar, proje okulları tanımlanan okullar, sizin buralarda bulunmanızın bir sebebi var. Siz bu okullarda bu okulları diğer okullardan ayrıştıracak, projeler hayata geçirmek beklentimiz var sizden, arzumuz bu. Bu projeleri hayata geçirmek istediğinizde de ihtiyaç duyduğunuz destekleri sunmak da bizim işimiz. Dolayısıyla, bu kadar güzel, fiziki anlamda yapılan bu okulu anlamlandıracak, bu okula değer katacak asıl kitle buradaki öğretmen arkadaşlarımız ve buradaki öğretmen arkadaşlarımız nezdinde bütün öğretmen arkadaşlarımızı, bakanlığımız bünyesindeki bütün öğretmenleri alkışlamanızı istiyorum” diye konuştu. Yapılan bütün yatırımların, atılan bütün adımları anlamlı hale getireceklerin öğretmenler olduğunu kaydeden Bakan Tekin, “Onlara huzurlarınızı bir kez daha teşekkür ediyorum. Okulumuzun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Diyarbakır’a, ülkemizin eğitim sistemine hayırlar getirir inşallah diyorum. Emeği geçen başta hayırseveriniz olmak üzere ilin siyasetine, ilin bürokrasisine, il milli eğitim müdürümüze ve tabi ki sayın valimize teşekkür ediyorum. Bu türden hayırseverlere yönelik teşviklerin, desteklerin, il bürokrasisi ve il siyasetinden artmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. Hayırsever Abdullah Tivnikli’nin oğlu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 6 il’e dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’i de bünyesinde barındıran EKSİM Holding’in sahibi Ebubekir Tivnikli, bugün burada büyük bir hayalin gerçekleştiği bu özel günde olmaktan büyük bir onur duyduğunu söyledi. Merhum babası Abdullah Tivnikli’nin adını taşıyan okulun onun değerini de yansıttığını belirten Bakan Tekin, “Babam hayatı boyunca ilime ve eğitime olan inancını bizlerle paylaşmıştı. Abdullah Tivnikli, Fen, Sosyal Bilimler ve Teknoloji Anadolu İmam Hatip Lisesi sadece bilgi ile donatılmış ahlaklı ve donanımlı gençler yetiştirmekle kalmayıp aynı zamanda sosyal bilimler ve teknoloji alanında da onları geleceğe hazırlayacak bir yuva olarak kurgulanmıştır. Eğitim yalnızca toplumu aydınlatmakla yetinmez bununla birlikte milletimizin geleceğini de şekillendirir. Hep birlikte daha hayırlı ve aydınlık yarınlar yürüyeceğimize inanıyor, sözlerimi bir kez daha bu güzel eserin gençlerimize ve ülkemize ve Diyarbakır’ımıza hayırlı olmasını temennisiyle sonlandırmak istiyorum” ifadelerine yer verdi. Vali Ali İhsan Su ise, “Bugün de burada hayırseverimizin babaları adına merhum Abdullah Tivnikli, adına yaptırdıkları 24 derslikli bir okulumuz, imam hatip lisemiz, artı 100 kapasiteli, öğrenci pansiyonumuzu inşallah hizmete sokmuş oluyoruz. Bu vesileyle bir kez daha kendilerine teşekkür ediyorum. Bu güzel hizmetin ilimize ülkemize, öğrencilerimize, öğretmen tüm Diyarbakırlı hemşehrilerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi. Bakan Tekin’e, AK Parti Diyarbakır Milletvekilleri Mehmet Galip Ensarioğlu, Mehmet Sait Yaz, Suna Kepolu Ataman ve AK Parti İl Başkanı Raşit Ocak eşlik etti.
Mersin MEÜ’de bir grup öğrenci, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etti Mersin Üniversitesi’nde (MEÜ) bir grup öğrenci, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etti. Çiftlikköy Yerleşkesi’ndeki mescitte kılınan cuma namazının ardından toplanan öğrenciler çeşitli dövizler taşıdı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto eden öğrenciler, ABD’deki çeşitli üniversitelerde İsrail karşıtı yapılan protestolara da destek verdi. MEÜ’de doktora öğrencisi Gizem Akgün, grup adına yaptığı açıklamada, 1948’den bu yana milyonlarca Filistinliyi göç, kıtlık ve ölümle sınayan İsrail yayılmacılığının, 7 Ekim 2023’ten beri soykırım halini aldığını söyledi. Egemen güçler ve uluslararası örgütlerin İsrail’in yaptıklarına sessiz kaldığını belirten Akgün, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde uluslararası platformlara taşınan İsrail barbarlığı, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan dinleri, ırkları, renkleri ve dilleri birbirinden farklı olan ancak vicdanı Gazze’deki çocuklar ve kadınlar için atan yürekli insanlar tarafından protesto edilmeye başlanmıştır" dedi. İsrail’in dünyanın değişik yerlerinde protesto edildiğini hatırlatan Akgün, şöyle devam etti: "Geçtiğimiz hafta ABD’nin New York kentindeki Kolombiya Üniversitesi’nde öğrencilerin ve akademisyenlerin katılımıyla başlayan İsrail karşıtı gösteriler, dünya genelinde onurlu duruşun başkaldırı fitilini ateşlemiştir. ABD genelindeki onlarca kampüse yayılan ve bu insani duruşu derslerini iptal ettirmek, disiplin soruşturmasına sevk edilmek hatta tutuklanma pahasına eylemlere katılan, sesini yükselten tüm kardeşlerimize AK Parti Gençlik Kolları Üniversiteler Teşkilatı olarak yürekten teşekkür ediyoruz. Bizler de vicdan sahibi her bir genç gibi AK Parti Gençlik Kolları olarak Gazze’de yaşanan katliama karşı on binlerce gencin katılımıyla ilk günden bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz ’Say Stop’ eylemlerimize, boykot çağrılarımıza ve yardım faaliyetlerimize ara vermeksizin devam edeceğimizi ve Gazze halkının çığlığına ses veren herkesin farklılıklarına bakmaksızın yanında olmaya devam edeceğimizi bildiriyoruz." AK Parti Gençlik Kolları Üniversiteler Teşkilatı (ÜNİAK) Birim Başkanı Kenan Can Peker de basın metnini İngilizce okudu. Grup açıklamanın ardından dağıldı.
Düzce Kazada tırın kupası yola düştü: 1 yaralı DÜZCE (İHA) – Anadolu Otoyolu’nda arızalanması nedeniyle duran tıra arkadan çarpan tırın kupası yola düşerken, 1 kişi yaralandı. Kazayı gören sürücüler cep telefonlarına sarıldı. Kaza, öğlen saatlerinde Anadolu Otoyolu Gümüşova rampaları Ankara istikametinde meydana geldi. Alınan bilgilere göre, Ednan S. idaresindeki inşaat malzemeleri yüklü 24 AAN 693 plakalı tır, Gümüşova rampalarında arızalandı. Sürücü tırı emniyet şeridine çekti. Bu sırada aynı istikamete gitmekte olan Ömer A.’nın kullandığı 16 VU 825 plakalı tır, duran tıra yandan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle tırın kupa tabir edilen şoför mahalli yola düşerken, tır sürücüsü Ömer A. yaralandı. Kazayı görenlerin 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarda bulunması ile olay yerine sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Yaralı sürücü, olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kaza nedeniyle otoyolda uzun araç kuyrukları oluşurken, trafik ekipleri trafiği uzun süre tek şeritten verdi. Kupanın başka bir tır ile yoldan kaldırılması ile trafik iki şeritten verilmeye başlandı. Meraklı sürücüler cep telefonlarına sarıldı Otoyolda seyreden bazı sürücüler ise kazayı görüntüleyebilmek için trafiği tehlikeye soktu. Bazı sürücüler seyir halindeyken kazayı görüntülemeye çalıştı, bazı sürücüler ise araçlarını park ederek kazadan görüntü almaya çalıştı. Trafik ekipleri, araçlarını park ederek kazayı görüntülemeye çalışan sürücülere cezai işlem uyguladı. Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.