DÜNYA - 15 Kasım 2016 Salı 18:00

Cumhurbaşkanı Denktaş’ın anıt mezarının temeli atıldı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Denktaş’ın anıt mezarının temeli atıldı

KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın, müzenin de yer alacağı anıt mezarının temeli bugün atıldı.

KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarının temeli bugün gerçekleştirilen törenle atıldı. Denktaş ailesinin, devlet ve hükümet yetkilileriyle Türkiye’den konukların ve vatandaşların katıldığı temel atma töreninde sırasıyla; Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı konuşma yaptı. Temel atma törenine, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Meclis Başkanı Sibel Siber, Başbakan Hüseyin Özgürgün, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Ömer Paç, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Yılmaz Yıldırım, Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, 28’inci Tümen Komutanı Tuğgeneral Faruk Yıldırım, 39’uncu Tümen Komutanı Tuğgeneral Erdal Şener, Ana Muhalefet Partisi CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman katıldı. Kurucu Cumhurbaşkanı’nın oğlu Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş ve diğer aile fertleri de törende hazır bulundu. Saygı duruşunda bulunulan törende İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşmalara geçildi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Türk Silahlı Kuvvetleri Temsilcisi Orgeneral Musa Avsever da temel atma töreninde katıldı. Törende, konuklara Kurucu Cumhurbaşkanı’nın gençlere hitaben yaptığı konuşma dinletildi.

TÜRKEŞ: “DENKTAŞ, YÜRÜTTÜĞÜ MÜCADELEYLE HALKLAR İÇİN DE ÖRNEK BİR ŞAHSİYETTİR”

Törende, Rauf Raif Denktaş’la ilgili düşüncelerini aktarmak üzere kürsüye ilk önce Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş çıktı. Türkeş hukukçu, devlet adamı, siyasetçi olan Denktaş’ın aynı zamanda eserleriyle gençlere yol gösteren bir düşünce adamı, Kıbrıs Türkü’nün simgesi olduğunu söyledi. Türkeş, “Merhum Denktaş, Kıbrıs Türkü’nün abideleşmiş isimlerinden biri. Kıbrıslı Türklerin varlığını koruması ve meşru haklarının savunulmasında harcadığı ömürle hepimizin kalbinde müstesna bir yer edindi. Rauf Denktaş, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı olmasının yanında evrensel eşitlik ve özgürlük temelinde yürüttüğü mücadeleyle aynı durumda olan halklar için de örnek bir şahsiyettir” dedi. 1960’larla 1970’leri “puslu” ve “Kıbrıslı Türklerin terör tehdidi altında olduğu yıllar” şeklinde niteleyen Türkeş, şunları ekledi:

“EOKA terörüne karşı Türk Mukavemet Teşkilatı ile başlattığı mücadeleyi daha sonra siyasi zeminde sürdüren, halkının önünde bir güneş gibi parlayan ve yükselen Rauf Denktaş, demokratik kimliği, meşru hukuk düzenine bağlılığı ve örnek yaşamıyla Kıbrıs Türkü’nün yolunu aydınlatmaya devam edecek”

Kıbrıs Türklerin ve KKTC’nin adil ve kalıcı bir çözüm için çalışmaya devam edeceğini dile getiren Türkeş, “Denktaş adada kalıcı bir barışın temini için mücadeleden hiç vazgeçmedi” vurgusunda bulundu. Türkeş, Kıbrıs Türklerin Denktaş’ı gönüllerinde yaşattığını da vurguladı.

ÖZGÜRGÜN: “O GÜN İLK KEZ RADYODAN DUYDUĞUM SESİ ÖMRÜM BOYUNCA TAKİP ETTİM”

Türkeş’in ardından kürsüye Başbakan Hüseyin Özgürgün çıktı. Özgürgün, Cumhuriyetin 33’üncü kuruluş yıl dönümünde Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarının ve müzesinin temelini atmanın sevincini yaşadıklarını söyledi. Başbakan Özgürgün, Denktaş’la ilgili şunları söyledi:

“9 yaşındaydım, Lefke’de esirdik. Denktaş, radyodan ‘Türk Silahlı Kuvvetleri adanın dört bir yanından çıkarma yapıyor’ diyordu. O gün ilk kez duyduğum, gönül bağıyla bağlandığım bu sesi ömrüm boyunca takip ettim.

Denktaş, Kıbrıs Türk halkının lideriydi. Anavatan Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının yardımına koşmasında, Türk askerinin adada güveni ve huzuru sağlamasında, KKTC’ni kurulmasında başrol oynadı. Dr. Fazıl Küçük de liderimiz ama bizim kuşak, 50’li yaşlar, Rauf Denktaş’ı Kıbrıs Türk halkının mücadelesinde bayrağı en önde taşıyan, hayatını halkının bu topraklarda kökleşmesi, devletin korunması ve bugüne ulaşması için harcamış lider olarak tanıdı, bildi. Gençlik yıllarımız böyle geçti. Denktaş, Kıbrıs Türk halkı tarafından saygıyla, şükranla ve minnetle anılması gereken bir abide.”

Rauf Denktaş’ın en kötü günlerde Kıbrıs Türk halkının yanında olduğunu da sözlerine ekleyen Başbakan Özgürgün, “Denktaş, Anavatan Türkiye’siz herhangi bir yere ulaşamayacağını bize öğreten liderdi. Onun dehasında en seçkin temsilcisini bulmuş Kıbrıs Türk halkı, mücadele, özgürlük ve bağımsızlık kavramlarını o büyük insanın şahsında sembolleştirdi” dedi.

AKINCI: “BURAYI DEVLET OLARAK SAHİPLENMEMİZ LAZIM”

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da törende bir konuşma yaptı. Akıncı, merhum lider Denktaş’ın hatırası önünde eğildiklerini ve onu rahmetle andıklarını kaydederek, şunu söyledi: “Denktaş, 1985 yılının Aralık ayında oğlu Raif’i bir elim trafik kazasında kaybetti. Bu acı belki de yaşamı boyunca onu hiç terk etmedi. İçine kapanık olduğu dönemlerini de hatırlıyorum. O günlerde ben Lefkoşa Belediye başkanıydım. Kendisiyle yaptığımız sohbetlerde şu anda Raif’in yatmakta olduğu alan için bir aile mezarlığı ricası olmuştu. Bunu Belediye Meclisi’ne götürdük ve orasını aile mezarlığı olarak ayırdık. Düşüncesi, ‘günü geldiğinde oğlumla birlikte olayım’dı. Ben, bu şekilde algılamıştım. Rauf Denktaş, mütevazı kişiliğiyle bunu arzu etse de, bu ancak kişisel bir duygu olarak kalabilirdi, devlet boyutuna çıktığında olayı daha farklı değerlendirmek gerekiyordu. Nitekim, öyle de değerlendirildi. 2012’de Denktaş’ı kaybettiğimizde yurt dışındaydım. Bu anımı sosyal medyadan paylaştım. Rauf Denktaş’ı, Fazıl Küçük’ü ve Osman Örek’i, bu üç mücadele insanını aynı yere defnedebilir miyiz diye düşünmüştüm ve bunu da paylaşmıştım. O günlerde bir vatandaş olarak bunları düşünmüştüm. Aile ve devlet karar verdi ve Denktaş buraya defnedildi.”

Anıt mezarla ilgili herkese düşen görevler olduğunu da sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Burayı devlet olarak sahiplenmemiz lazım. Ben geçmişte buralara yürüyüş için çok sık gelirdim, şimdi arada sırada uğruyorum. Geldiğim zaman burada boş bira şişeleri, poşetler, çöpler, çekirdek kabukları ve bir sürü şeyler görüyordum. Tören günlerinde ya da özel bir günde kırık lambaların değiştirildiğini, etrafın temizliğini çevreye biraz dikkat edildiğini görüyorum ama yılın geriye kalan 364 gününde buraları öyle değil. Çevreye duyarlı olduğunu çok iyi bildiğim Rauf Denktaş’a, göstereceğimiz en büyük saygı buradaki çevreyi temiz, bakımlı tutmak” dedi.

DENKTAŞ’IN ÇEVRE TEMİZLİĞİ DUYARLILIĞINI ANLATTI

Denktaş’ın çevre temizliğine olan duyarlılığını bir anekdotla aktaran Akıncı, şöyle devam etti: “Sayın Cumhurbaşkanı, hepinizin bildiği gibi fotoğraf meraklısıydı, iyi bir fotoğrafçıyı. Çektiği fotoğrafları da dağıtırdı. Ben Lefkoşa Belediye başkanıyken bana da fotoğraf gönderdi. Gönderdiği resimlerden biri çevre kirliliğiyle ilgiliydi ve ekinde bana bir şiir vardı. O şiiri ve fotoğrafı yıllarca sakladım, birkaç yıl önce bastığım kitabıma da aldım. Şiir şöyleydi; Sayın Akıncı’ya ithaftır/halkın beklediği insaftır/kurt, kuş, sinek, koku yuvası oldu artık memleketin ana davası/ Akıncı’dan bekliyoruz hareket, Ey Tanrım senden de merhamet. İşte Denktaş böyle bir şahsiyetti. Onun aziz hatırası için burayı tertemiz, ağaçlandırılmış bir gül bahçesi haline getirmemiz lazım. Belki kendisi burada yalnız olmak istemezdi ama müzesiyle, bahçesiyle onu halkıyla buluşturmanın gereklerini yerine getirmemiz lazım.

Umarım devlet olarak bu şekilde adımlar atarız. Cumhurbaşkanlığı’ndan en küçük daireye kadar. Buradan sorumlu olanlar, Çevre Bakanlığı mı, bu arazinin bir kısmı Lefkoşa, bir kısmı Gönyeli belediyelerine ait. Hangi belediye üstlenecek, yoksa bunun sorumluluğunu İçişleri Bakanlığı mı alacak? Bunlar böyle bir tören sırasında konuşulur muydu, ‘evet’ konuşulur. Bunların sorumluluğunu hep birlikte idrak etmezsek, ondan sonra buralara tören olmadığı günlerde geldiğimizde çok hoş manzaralar göremeyebiliriz. Buna hakkımız yok. Rauf Denktaş, bu topluma yıllarını verdi, onun aziz hatırasına saygı gösterme sırası hepimizdedir.”

Konuşmaların ardından Denktaş ailesi, devlet ve hükümet yetkilileriyle Türkiye’den konuklar temel atma törenine geçti. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, hükümet yetkilileriyle Türkiye’den gelen konuklar ve Denktaş ailesi, Denktaş’ın anıt mezarının temeli için butona bastı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Akdeniz Üniversitesi Çevre Hizmet Ödülleri açıklandı Akdeniz Üniversitesi tarafından geleneksel olarak düzenlenen çevre alanında Türkiye’nin en uzun soluklu organizasyonlarından olan Akdeniz Üniversitesi Çevre Hizmet Ödülleri-2023’ün kazananları belli oldu. Ödüller Haziran ayındaki törenle 26’ıncı kez sahiplerini bulacak. Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından, 26 yıldır düzenlenen Akdeniz Üniversitesi Çevre Hizmet Ödülleri-2023 açıklandı. Akdeniz Üniversitesi Çevre Hizmet Ödülleri her yıl, Akdeniz Üniversitesi, Antalya ve Türkiye ölçeklerinde ve ayrıca Bilim Onur, Bilim Hizmet, Bilim Teşvik ve Özel Ödül kategorilerinde; doğal kaynakların ekolojik ilkelere uygun olarak kullanılmasının sağlanmasına, çevre kirliliğinin önlenmesi için stratejiler geliştirilmesine, projeler üretilmesine ve uygulanmasına, politikalar geliştirilmesine, çevre bilinci kapsamında ekolojik düşünme alışkanlığının geliştirilmesi ve yaşama biçimine dönüştürülmesine hizmet etmiş kişi, kurum ve kuruluşlara veriliyor. 2023 yılı Çevre Hizmet Ödüllerinin sahiplerine takdimi için ödül töreni 2024 Haziran ayında gerçekleştirilecek. Her yıl ilgi artıyor Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, çevrenin korunması ve sürdürülebilir bir gelecek için çevresel bilincin artırılmasının son derece önemli olduğunu ifade ederek, Akdeniz Üniversitesi olarak Çevre Hizmet Ödülleri ile Türkiye çapında 26 yıldır bu bilincinin yaygınlaştırılması ve çevresel duyarlılığın artırılmasına katkı sağlamanın gururunu yaşadıklarını belirtti. Rektör Özkan, “Çevre Hizmet Ödüllerine her yıl artan ilgi de bu çabanın karşılık bulduğunu gösteriyor. Anaokulundan üniversite düzeyine katılım olması bu bilincin yediden yetmişe toplumun geneline yayılmasına vesile olması anlamında ayrıca sevindirici.” dedi. Çevrenin korunmasının toplumun tamamının ortak sorumluluğu olduğunu belirten Rektör Özkan, “Bulunduğu konumda herkes elinden geldiğince çevreyi korumanın ve hatta iyileştirmenin bir yolunu bulmalı. Bu ödül töreni ile de sadece bu alana hizmet etmiş kişileri ödüllendirmiş olmuyoruz aynı zamanda örnek projeleri de yaygınlaştırmış oluyoruz. Bu anlamda çok yönlü bir kazanım sağlanmış oluyor.” diye konuştu. Rektör Özkan, ödül almaya hak kazananları tebrik ederek çevre için yapmış oldukları çalışmalardan dolayı da teşekkür etti. Herkesin sorumluluğu var Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. İ. Ethem Karadirek de, tüm vatandaşların sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu vurgulayarak, çevrenin geliştirilmesi, çevre sağlığının korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesinin aynı zamanda tüm vatandaşların da ödevleri arasında olduğunu belirtti. Son yıllarda özellikle iklim değişikliğinin çevre üzerindeki baskıyı artırdığını ifade eden Doç. Dr. İ. Ethem Karadirek, iklim değişikliğine uyum, çevrenin korunması ve geliştirilmesi ile sürdürülebilirliğin hayatımızın vazgeçilmez unsurları arasında yer alması gerektiğine vurgu yaptı. Çevrenin insan sağlığı, ekonomi ve sosyal yaşam üzerinde derin bir etkiye sahip olduğunu, gelecek nesillere sağlıklı ve dengeli bir çevre bırakmanın tüm herkesin vazifesi olduğunun altını çizen Doç. Dr. İ. Ethem Karadirek, 26’ıncısı düzenlenen 2023 Çevre Hizmet Ödülleri kapsamında iklim değişikliğine uyum ve çevrenin korunması kapsamında yapmış oldukları çalışmalarından dolayı ödül almaya hak kazananları tebrik ettiğini bildirdi.
Bursa Otomotiv ihracatı Nisan ayında yüzde 2 arttı Türkiye otomotiv endüstrisinin nisan ayı ihracatı yüzde 2 artışla 2,75 milyar dolar oldu. Türkiye otomotiv endüstrisinin nisan ayı ihracatı, geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 2,1 artışla 2 milyar 746 milyon dolar oldu. Türkiye ihracatında yine birinci sırada yer alan otomotiv sektörü, ülke ihracatından aldığı pay yüzde 16,8 olarak gerçekleşti. Yılın ilk dört ayında otomotiv endüstrisi ihracatı ise yüzde 5 artışla 11 milyar 876 milyon dolara ulaştı. En fazla ihracat ise yüzde 20 artışla Fransa’ya gerçekleşti. Binek otomobillerde en fazla ihracat yapılan ülke olan Fransa’ya yüzde 47 ihracat artışı yaşanırken, önemli pazarlardan İspanya’ya yüzde 17, Almanya’ya yüzde 82, Hollanda’ya yüzde 90, İsveç’e yüzde 52, Fas’a yüzde 349 ihracat artışı, İtalya’ya yüzde 46, İsrail’e yüzde 13, Polonya’ya yüzde 22, Slovenya’ya yüzde 63 ihracat düşüşü yaşandı. Nisanda Fransa 400 milyon dolar ihracatla en fazla ihracat yapılan ülke oldu. Almanya 366 milyon dolarlık ihracatla ikinci büyük pazar olurken, bu ülkeye yönelik otomotiv ihracatı geçen yıla göre yüzde 5 arttı. Birleşik Krallık’a ihracat yüzde 7 artışla 260 milyon dolar oldu. Geçen ay önemli pazarlardan ABD’ye yüzde 51, Romanya’ya yüzde 50, Hollanda’ya yüzde 29, Fas’a yüzde 90 ihracat artışı yaşanırken İtalya’ya yüzde 34, Polonya’ya yüzde 19, Belçika’ya yüzde 17, Slovenya’ya yüzde 48 ve Rusya’ya yüzde 11 ihracat düşüşü yaşandı. Geçen nisan ayında ülke grubunda yüzde 66 pay ile ilk sırada yer alan Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yüzde 3 azalışla 1 milyar 822 milyon dolar oldu. Diğer Avrupa Ülkeleri yüzde 12 pay ile ülke grupları arasında ikinci sırada yer alırken, bu ülke grubuna yönelik ihracat yüzde 11 arttı. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesine yüzde 45 ve Afrika Ülkelerine yüzde 19 ihracat artışı kaydedildi.
Gaziantep 2 çocuğun öldüğü ATV kazasının davasında karar çıktı Gaziantep’te, Hüseyin Akın ile Kerim Gündoğan’ın ölümüyle sonuçlanan ve otomobil sürücüsü tutuklu sanık Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu’nun yargılandığı ATV kazasına ilişkin davada karar duruşması görüldü. Karar duruşmasında sanık otomobil sürücüsü 3 yıl 7 ay 10 cezaya çarptırılarak tahliye edildi. Gaziantep’te Hüseyin Akın (14) ile Kerim Gündoğan’ın (14) ölümüyle sonuçlanan ATV kazasına ilişkin otomobil sürücüsü tutuklu sanık Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu’nun yargılandığı davada karar duruşması görüldü. Tutuklu sanık Volkan Kılınçoğlu, Gaziantep 10. Ağır Ceza Mahkemesinde "Taksirle birden çok kişinin ölümüne sebep olmak" suçundan 18 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılandığı duruşmaya da SEGBİS’le bağlandı. Duruşmada, sanık Av. H. Mehmet Balcı ve Av. Mehmet Sait Bozhüyük ile Hüseyin Akın’ın aile avukatları Av. Mutlu Can Dağlı, Av. Doğan Canbolat, Av. Mustafa Edip İzol ve Av. Gizem Kaleoğlu, Av. Suat Genç yanı sıra tanıklar da hazır bulundu. "Kazaya sebep olan kişinin ben olmadığım 5 raporla ortaya çıktı" Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Volkan Kılınçoğlu, "Kazaya sebep olan kişinin ben olmadığım 5 raporla ortaya çıktı. Hala tutuklu yargılanıyorum. Keşke bu kaza olmasaydı. Keşke ben oradan geçmeseydim. Bir önceki duruşmada bu ateş 3 eve düştü demiştim. Bunu burada tutuklu olduğum için söylemedim.2 çocuğunun ölmesine üzüldüğüm için söyledim. 7 aydır tutukluyum. İtiraz etmedim fakat raporlarda kusursuz olduğum belli olduğu için 9 Mart günü itiraz dilekçesi yazdım. Nitekim bu kazanın kusurlu tarafı ben olsaydım söylerdim. Ben bir profesörüm yalan söylemem. Alkol almadım alsaydım söylerdim. Sabah ameliyata girdim ve dezenfektan kullandım. Kana kaç saat sonra girer. Buradakilere tıp öğretecek değilim. Telefonla konuşmadım. Konuşsaydım zaten söylerdim. Kaza olduktan sonra gelen ambulanslar 2 çocukla ilgilendi. Daha sonra gelen ambulansı 10 dakika bekledik. Ambulans geldikten sonra hastaneye gitmemiz ise 10 dakika sürdü. Çocuklar üniversiteye götürüldüğü için beni başka bir hastaneye götürdüler. Doktorları çocuklara yardım etmek amacıyla aradım. Ben bir hekimim ve insanı yaşatmaya yemin etmiş bir doktorum. Benim tutuklu kalmama alkış çalan insanlar sizin buraya topladığınız insanlar. Görgü tanıkları önce çocukların yarış yaptığı konusunda ifade verdi. Daha sonra mahkemede ifadeler değişti. Hüseyin, ters yönden geliyordu. Ben bu videoyu ilk defa izledim ve görüyorum ki bana roket gibi çarpmış. Ters yönden gelen bir sürücüyü nasıl öngörebilirim. Keşke onların hızı daha yavaş olsaydı. Hüseyin Akın’ın çok fazla asli kusuru vardır. Kazanın oluşunda etkim yok" ifadelerini kullandı. Aileler en ağır cezayı istedi Sanığın savunmasına karşı savunma yapan maktul ailelerinin avukatı ve aileler ise sanığın asli kusurlu olduğunu iddia ederek en ağır cezayı alması gerektiğini ifade etti. Sanık, 3 yıl 7 ay 10 gün cezaya çarptırılarak tahliye edildi Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık otomobil sürücüsü Volkan Kılınçoğlu’na 3 yıl 7 ay 10 gün ceza vererek tahliye edilmesine karar verdi. Karar sonrası maktullerin aileleri mahkeme salonunda göz yaşı dökerken, bazı yakınları ise sinir krizi geçirdi. Olayın geçmişi Kaza, 12 Ekim 2023’te Şehitkamil ilçesi 15 Temmuz Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, üzerinde Kerim Gündoğan (14) ile Hüseyin Akın’ın (14) bulunduğu 27 MST 04 plakalı ATV’ye, Volkan Kılınçoğlu idaresindeki 27 ARB 190 plakalı lüks araç çarpıktan sonra ATV savrularak devrildi. Feci kazada ATV’nin üzerinde bulunan 2 çocuk ağır yaralandı. Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Uygulama ve Araştırma Hastanesine kaldırılan 2 çocuk, tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olay sonrası lüks otomobil sürücüsü Prof. Dr. Volkan Kılınçoğlu tutuklandı.
Ankara 28 Şubat davasının görülmesine devam edildi Yargıtay’ın bozma kararı sonrası, emekli orgeneraller Orhan Yöney ile dönemin YÖK Başkanı Halil Kemal Gürüz’ün de içerisinde bulunduğu 16 sanığın yargılandığı 28 Şubat davasına devam edildi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuksuz sanıklardan bazıları ile avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı dava dosyasına gelen evrakı okumasının ardından tanık dinleneceğini söyledi. Duruşmada tanık olarak dinlenen dönemin Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek, 28 Şubat’ı ‘darbe’ olarak değerlendirmediğini söyledi. İdamla yargılandığını söyleyen Zeybek şunları söyledi: “12 Eylül’de hükümeti devirmek suçundan idamla yargılandım ve aklandım. 28 Şubat süreci diye adlandırılan bu süreçte bütün inancımla söylüyorum hiçbir şekilde darbe söz konusu değildir." “Tankların yürütülmesinin bir mantığı yok, gülünç geliyor” Zeybek, generallerin hükümet üzerinde bir baskısının mümkün olmadığını savunarak, "Sincan’dan tankların yürütülmesinin bir mantığı yok. Bu iddia bana gülünç geliyor. Sonradan tankların sıradan geçişi olduğunu öğrendik. O gün tankların Sincan’da yürümesiyle devletin değişmesinin hiçbir ilişkisi yok. O dönemin şartlarında eğer bir darbe düşüncesi olsaydı yapılırdı. Bunu kimse engelleyemezdi" ifadelerini kullandı. Söz alan sanık avukatları, Adli Tıp Kurumundan (ATK) gelen raporu inceledikten sonra beyanda bulunmak için mahkeme heyetinden süre talep etti. Ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanık avukatlarına dosyaya sunulan ATK raporuna karşı yazılı beyanda bulunmaları için bir sonraki celseye kadar süre verdi. Duruşma 9 Eylül’de devam etmek üzere ertelendi. Olayın geçmişi Yargıtay 3. Ceza Dairesi, eski orgeneraller Çevik Bir, Çetin Doğan, Fevzi Türkeri, Ahmet Çörekçi, İlhan Kılıç, emekli korgeneraller Çetin Saner, Yıldırım Türker, Vural Avar ve Hakkı Kılınç, emekli koramiral Aydan Erol, emekli tümgeneraller Erol Özkasnak, Cevat Temel Özkaynak, Kenan Deniz ve emekli tuğgeneral İdris Koralp hakkında "hükümeti cebren vazife görmekten men" suçundan verilen müebbet hapis cezasını onamıştı. Aynı cezaya çarptırılan sanıklar Halil Kemal Gürüz, Erdoğan Öznal, Hayri Bülent Alpkaya ve Muhittin Erdal Şenel’in ise "yardım eden" sıfatıyla cezalandırılmaları gerektiği gerekçesiyle haklarındaki mahkumiyet kararını bozan Daire, haklarında "zaman aşımı" nedeniyle düşme kararı verilen sanıklar Orhan Yöney, Şükrü Sarıışık, İzzettin İyigün, Kamuran Orhon, Köksal Karabay, Altaç Atılan, Ersin Yılmaz, Şevket Turan, Yücel Özsır, Metin Yaşar Yükselen, Refik Zeytinci ve İbrahim Selman Yazıcı’nın ise diğer sanıklarla "gizli ittifakları"nın olduğu gerekçesiyle cezalandırılmalarını istemişti. Haklarında bozma kararı verilen 16 sanık, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanmaya başlanmıştı.