POLİTİKA - 01 Aralık 2023 Cuma 16:56 | Son Güncelleme : 01 Aralık 2023 Cuma 17:00

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “2030 senesine kadar emisyon azaltım hedefimizi 2 katına çıkardık”

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, COP28 İklim Zirvesi’nde gerçekleştirdiği konuşmasında, “2030 senesine kadar emisyon azaltım hedefimizi 2 katına çıkardık. Bu kapsamda yıl sonu itibariyle ise 66,6 milyon ton karbondioksit emisyon azaltımı bekliyoruz” dedi.

İklim krizine karşı ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve somut adımlar atılarak hayata geçirilmesine ilişkin müzakerelerin yapılacağı BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28), BAE’nin ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, COP28 İklim Zirvesi’nde gerçekleştirdiği konuşmasına teşekkür ederek başladı. Dünyanın korona virüs salgını ve Ukrayna Rusya savaşının ardından Gazze'deki katliamların acı sonuçlarıyla karşı karşıya bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye tüm bu krizlerde barışın yanında olmuş, adalet ve hakkaniyet temelinde çözüm için çalışmıştır. İklim değişikliğine de bu perspektiften yaklaşıyoruz. Sera gazı emisyonunda tarihi sorumluluğumuz yüzde 1’in altında olmasına rağmen kendi imkânlarımızı kullanarak çok önemli adımlar atıyoruz. 2053 yılı itibariyle net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmeyi öngörüyoruz. 2030 senesine kadar emisyon azaltım hedefimizi 2 katına çıkardık.

Bu kapsamda yıl sonu itibariyle ise 66,6 milyon ton karbondioksit emisyon azaltımı bekliyoruz. Toplam kurulu göç içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yüzde 55’e yükselttik. Bu oranla Avrupa'da 5. dünyada ise 12. sırada yer alıyoruz. Jeotermal kurulu gücünde Avrupa'da birinci, dünyada 4’üncüyüz. Hidroelektrik santrali kurulu gücünde ise Avrupa'da 2, dünyada 9. sıradayız. Hidrojen teknolojileri stratejimizi uygulamaya aldık. Ayrıca net sıfır emisyon hedefi bağlamında çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörleri, karbonsuzlaşma, yol haritamızı tamamladık” ifadelerini kullandı.

“2053’te yenilenebilir enerjinin payını yüzde 69’a çıkarmayı planlıyoruz” diyen Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Eşimin himayesinde başlatılan sıfır atık projesiyle atıkların geri kazanım oranını 2035 yılında yüzde 60’a taşıyacağız. Tüm bu çalışmaların maliyetinin yüksekliği hepimizin malumudur. İklim finansmanı kaynaklarını ve teknoloji transferi imkânlarına daha adil şekilde erişebilmemiz bu bakımdan büyük önem arz ediyor. 6 Şubat'ta yaşadığımız deprem felaketine rağmen ne ekonomide ne de iklim değişikliğiyle mücadeledeki hedeflerimizden hiçbir zaman kopmadık. 14 milyon insanımızı ve 11 ilimizi olumsuz etkileyen depremlerin yol açtığı yaraları hamd olsun hızla sarıyoruz. Şehirlerimizin yeniden inşasında da çevreyi korumak, iklim ve çevre dostu yapılar inşa etmek önceliklerimizin başında yer almaktadır”

“Gazze'de yaşananlar insanlık suçudur”

İklim krizi ile ilgili görüşlerin yanı sıra Filistin topraklarında yaşanan insani krize değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail saldırıları sonucu çoğunluğu çocuk ve kadın 16 bini aşkın Filistinli masum sivilin hayatını kaybetmesi hiçbir şekilde meşru gösterilemez. Gazze'de yaşananlar insanlık suçudur, savaş suçudur ve bu suçu işleyenlerden uluslararası hukuk önünde mutlaka hesap sorulmalıdır. Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğüne haiz bir Filistin devletinin kurulmasının ehemmiyetini hep birlikte tekrar gördük. Türkiye olarak bunun tesis ve temini noktasında her türlü sorumluluğu almaya hazırız. Dünya 5’ten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür şiarımızı burada tekrar vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, “Hükümetler arası iklim değişikliği panelinin 60. oturumunu ocak ayında İstanbul'da gerçekleştireceğiz. Ayrıca 2026 yılında düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 31. Taraflar konferansına ev sahipliği içinde adaylığımızı açıkladık. Siz değerli dostlarımın bu kapsamda gereken desteği vereceğinizden şüphe duymuyorum” açıklamasını yaptı.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Ayhan: "Türkiye’de hayvancıların yüzde 95’i ruhsatsız çalışıyor" Antalya Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı İlhan Ayhan, Türkiye’de hayvancılık yapan üreticilerin işletmelerinin yüzde 95’inin ruhsatsız olduğunu söyledi. Ayhan, "Bizim üreticilerimiz ruhsatlı işletmeler yapmak istiyor ama Büyük Ova Koruma Alanı Projesi’nden dolayı üreticilerimiz ruhsat almakta çok büyük sıkıntı çekiyor" dedi. Antalya Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı İlhan Ayhan, Türkiye’de hayvancılık, hayvancıların yaşadığı ruhsat sorunu ve Kurban Bayramı öncesi hayvan alımı hususunda dikkat edilmesi gereken özellikler hakkında konuştu. Başkan İlhan Ayhan, toprak kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ilan edilen, "Büyük Ova Kıyı Koruma Alanı Projesi"nde hayvancılık yapan üreticilerin koruma alanında bir engel teşkil etmeyeceğini iddia etti. Hayvancılık da tarıma dahil Yerli üreticinin desteklenmesi yönünde çağrıda bulunan Başkan İlhan Ayhan, hayvancılık yapan işletmecilerin Tarım ve Orman Bakanlığı’na ruhsat için başvurduğunda "Büyük Ova Projesi"nin karşılarına çıktığını kaydetti. Ayhan, "Büyük Ova, tarımsal arazilerimizi korumak demek. Tarım arazilerimizin korunması gerekiyor ama hayvancılık da bir tarım ürünü olduğu için, bakanlıkta nedense yetki verilmiyor, izin verilmiyor. Büyük ova Türkiye genelinde var. Arkadaşlarımız, işletmelerine ruhsat almakta çok ciddi sıkıntı çekmektedir. Bizim ülkemizdeki üreticilerin işletmelerinin yüzde 95’i ruhsatsız. Bizim üreticilerimiz ruhsatlı işletmeler yapmak istiyor ama bakanlıktan izin alamadığı Büyük Ova Koruma Alanı Projesi’nden dolayı üreticilerimiz ruhsat almakta çok büyük sıkıntı çekiyor" diye konuştu. Ruhsatlara onay çağrısı Başkan İlhan Ayhan, hayvancılar dışında birçok işletmenin kolayca ruhsat alabildiğine dikkat çekerek, "Örneğin bir otel, lokanta, restoran faaliyete geçecek olsa ruhsat alımı bu kadar zor değildir. Büyük Ova Koruma Alanı Projesi ile ilgili acilen tarım ve hayvancılık yapılabilecek kişilerin ruhsatları, bakanlığımız tarafından onaylanması gerekmektedir. Koruma alanlarında, hayvancılığın yapılmasında bir sıkıntı olmadığını düşünmekteyim. Hayvancılık da bir tarım ürünü olduğu için, bunun ruhsatlandırılması gerekiyor, bu kapsamda bizlerin kolaylıkla izin alması gerekiyor. Ruhsat için, yedi tane resmi kuruldan yazı alıyoruz, biz ruhsatsız yapmak istemiyoruz ama tarım il müdürlüğü gelsin bizim yerimizi incelesin. Bir otel ruhsatı almak için belediyeye giderek iş halledebiliyorsa bizim de hayvan ahırların ruhsatlarını tarım ilçe müdürlüğüne, belediyeye giderek alabilmemiz gerekli. Maalesef ki, işletme ruhsatını almak çok ciddi şekilde sıkıntılar doğuruyor" dedi. Tek çare yerli üretici Hayvancılıkta geçmişe kıyasla birçok sorunun aşıldığına işaret eden İlhan Ayhan, hayvan ithalatının et fiyatının düşmesi konusunda çözüm olmadığını söyledi. Ayhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayvancılığın sürdürülebilmesi için para kazanmamız lazım. Geçtiğimiz yıllarda çok ciddi zarar ettik, hatta Ankara’ya yürüyoruz demiştik. Çünkü o günlerde zarar ederken feryadımızı kimseye duyuramamıştık, bugün gelmiş olduğumuz ortamda şu an da hayvancılık para kazanıyor ama bizim sıkıntılarımız bitmiyor. İşletmelerimizdeki girdi maliyetlerinin çok yüksek olması, beslemiş olduğumuz hayvanları bulmakta. Geçen sene 600 bin hayvan ithal edilmesine rağmen hala ateşin nabzı çözülmedi, ithalle hiçbir yere varamayacağımızı düşünüyorum. Daha önceki yıllarda da bunların denemesi oldu, bizim tek çaremizin yerli üretici olduğunu düşünüyorum." Hayvan almak için, bayramı beklemeyin Kurban bayramı öncesi vatandaşlara hayvan alımı öncesi dikkat etmesi gereken özellikler hakkında da konuşan İlhan Ayhan, tüketicilerin hayvanlarını bayram gününe bırakmaması yönünde uyarıda bulundu. Ayhan, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: "Kurban Bayramı yaklaşıyor, bütün üreticilerimiz hazırlıklarını yaptı. Satışlar başladı, çok fazla hayvanda sıkıntı çekilebileceğini düşünmüyorum. Herkes kurbanlığını bulabilir ama tüketicilerin de son zamanı beklememeleri, uygun gördükleri yerlerden çiftliklerden hayvanlarını bir an evvel almalarını dilerim. Son zamanı bekleyip de hayvan fiyatlarını düşecek diye bir düşünceye girenler varsa istedikleri hayvanları bulamazlar, belki fiyatlar daha da yüksek olabilir. Bir de istenilen sağlıklı hayvanları bulmakta sıkıntı çekebilirler. Dikkat etmesi gereken hususlar; büyükbaşta tüylerinin parlak olmasına, hayvanın sağlık durumuna, kulak gözünde burnu akıntı olmamasına dikkat ederek, hayvanlarını almasını tavsiye ederim."
Samsun Kafatası ameliyatından 5 bin yıl sonra yapılan sağlık zirvesi Samsun’da 5 bin yıl öncesine ait kafatası ameliyatından esinlenerek adını alan ’İkiztepe Sağlık Zirvesi’, yoğun katılımla başladı. 200’ün üzerinde yabancı alım heyetinin katıldığı İkiztepe Sağlık Zirvesi’nde Türk sağlık sektörü de görücüye çıktı. Samsun’da 3 gün sürecek ’2. Uluslararası İkiztepe Sağlık Zirvesi’ bir otelde düzenlendi. Yerli ve yabancı sağlık kuruluşlarının yoğun ilgi gösterdiği zirvenin açılışı yapıldı. Açılış töreninde sırasıyla konuşan ASKON Samsun Şube Başkanı Ahmet Alp Doğru, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yetkin Bulut, SAMÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Nihat Soğuk, CHP Samsun Milletvekili Murat Çan ve Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, zirvenin sağlık sektörü ve sağlık turizmine olumlu katkılar sunması temennisinde bulundu. Zirvenin Samsun ve Türkiye açısından sağlık sektörü alanında çok önemli olduğunu ifade eden Samsun Valisi Orhan Tavlı, “Onur, gurur ve coşkuyla kutladığımız bu önemli haftada Milli Mücadele’nin şehri Samsun’umuzda Uluslararası İkiztepe Sağlık Zirvesi’nin düzenlenmesini anlamlı buluyorum. Ben kendi adıma burada yapılan sunumlardan, konuşmalardan faydalandım. Ben özellikle Samsun’umuzda eğitimden sağlığa, altyapıdan kültür ve turizme her alanda verdikleri desteklerden dolayı Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Cumhurbaşkanlığı kabinesinin çok kıymetli bakanlarımıza, Samsun milletvekillerimize özellikle şükranlarımı, teşekkürlerimi huzurlarınıza ifade etmek istiyorum. Çünkü sağlıkta yapılan değişim ve dönüşüm merkezi hükümetimizin Samsun’a verdiği güç ve öncelikle hayata geçti. Özellikle sağlık sektöründe çalışan hekimlerimize, yardımcı personelimize ve insan sağlığını o güzel kalpleriyle yürekleriyle saran tüm sağlık çalışanlarına huzurlarınıza şükranlarımı sunuyorum” dedi. Aksoy: “Mal ihracatında 256 milyar TL, hizmet ihracatında ise 102 milyar dolar seviyesine geldik” Türkiye’nin yaptığı çalışmalar ile son yıllarda özellikle mal ihracatında önemli bir seviyeye geldiğinin altını çizen Ticaret Bakanlığı Hizmet İhracatı Daire Başkanı Tarık Aksoy, “Bildiğiniz üzere ülkemiz 1980’li yıllardan itibaren ihracata dayalı bir büyüme, iktisadi büyüme modeli benimsedi ve bu anlamda da ihracat ülkemizin ekonomik sürdürülebilirliği anlamında en önemli konulardan birisi. Özellikle 2023 yılında mal ihracatında 256 milyar dolarlık bir seviyeye geldiğimizi görüyoruz. Hizmet ihracatında ise 102 milyar dolarlık bir ihracat yaptığımızı görüyoruz. Tabii bunlar nominal değerler. Nominal değerlerin ötesinde bakmamız gereken dünyadaki pastadan pazardan aldığımız paydır. Buna baktığımız zaman da mal ihracatında küresel pazardan yüzde 1,1 pay aldığımızı görüyoruz. Hizmet ihracatına baktığımızda ise yüzde 1,3 pay aldığımızı görüyoruz. 1980’lerden itibaren yaklaşık 40 yıllık süreçteki çalışmaların neticesinde özellikle son yıllarda mal ihracatında yüzde 0,80-0,90’lık seviyelerden yüzde 1’lik seviyeye geldiğimizi düşündüğümüz zaman sadece 10 yıllık bir süreçte yapılan çalışmalar neticesinde mal ihracatıyla hemen hemen dünyadan aynı payı alıyor olmamız hizmet ihracatının ülkemiz için ne kadar önemli, ülkemizin bu konuda ne kadar potansiyel olduğunu gösteriyor” dedi. Rektör Ünal: “Zirve, tedavi ve sağlık gereksinimlerinin maliyetinin düşürülmesi açısından önemli” Yaşlanan dünyada sağlık alanındaki gereksinimlerin ve ihtiyaçlarının maliyetinin düşürülmesi için yapılan çalışmaları desteklediklerini vurgulayan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, “Bugün İkiztepe’yi sembolleştiren cerrahi müdahaleler bugün bizim gurur kaynağımız. Bu topraklarda yapılmış ve onların üzerinden de bu değeri sürdürmek istiyoruz. Ancak bunu sürdürebilmek için bunun AR-GE’sinin ıskalanmaması gerektiğini, her halükarda yönetilmesi, yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Dünya yaşlanıyor, hepimiz yaşlanıyoruz. Birey olarak yaşlanıyoruz ama aynı zamanda dünya da yaşlanıyor. Dünya fiziki olarak da yaşlanıyor. Sadece insan yaşı itibariyle değil yaşlandığında bu müdahale biraz daha zorunlu hale geliyor. Yani buradaki bugünkü zirve açısından baktığımızda sağlık harcamalarının hızlı bir şekilde artacağı anlamına geliyor. Ama dünyadaki yapılanmayı da dikkate aldığımızda yani örgütlenmeyi devletler, bloklar bu örgütlenmeyi de dikkate aldığımızda aslında zirvenin önemi burada ortaya çıkıyor. Zirvenin yaptığı şey doğrudan üretenler, en azından bir elde tüketen, bir elde taşıyan buradaki oluşumları bir araya getirmesi, özellikle de dünya üzerinde hakim olan, kendi ürettikleri marka, ürettikleri algı dışında hiçbir şeyin kullanımına, hiçbir şeyin gün yüzüne çıkmasına izin vermeyen, biraz da örgütlü ve ideolojik yapılanma karşısında bu zirvenin çok önemli bir anlamı var. Bu zirve buluşturuyor. Bu zirve aslında artan sağlık gereksinimi, tedavi ve benzeri gereksinimlerin maliyetini düşürmesi açısından son derece önemli” diye konuştu. Programda konuşan ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın ise “Türkiye inşallah bugün sağlık sektöründe de Türkiye’nin ülkenin dünyanın en önemli pazarlarından biri olacak ve Samsun’da şüphesiz ki Türkiye’de bu işi en önde taşıyan, flama taşıyan şehri olacaktır. Bugün gelinen noktada 200’ün üzerinde dünyadan yabancı hem alım heyetlerinin hem de yabancı bugün işte 3 gün boyunca sürecek yabancı misyonerlerin burada bu alandaki konuşmalarını yapacağını görüyoruz. 2023 yılına bakıldığında 404 tane yatırım teşvik belgesi ile birlikte toplam 2023 yılında sadece 62 milyar TL’lik bir yatırım yapıldı Türkiye’de. Bu yatırımların da beraberinde doğal olarak meyvesinin 11 binin üzerinde istihdama direkt katkısının olduğunu görmekteyiz. Bu ekosistemin, bugün hayalini kurmuş olduğumuz ilk 10 ekonomi arasında hayalini gördüğümüz Türkiye’nin inşallah sağlık alanındaki yapılacak bu ihracatlar ile birlikte bizim ivme alacağımız, vitesi artıracağımıza olan inancımız tam” ifadelerini kullandı. Açılışın ardından katılımcılar, otel içerisinde stant kuran sağlık kuruluşlarının temsilcilerinden bilgiler alarak, ürünlerini incelediler. İkiztepe Sağlık Zirvesi 18 Mayıs Cumartesi günü sona erecek.